Engin KRATZER
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2006 00:00
58. İstanbul Tenis Turnuvası (TED Open), 17 Temmuz’da başlıyor. Turnuva direktörü Bekir Emre de, neredeyse yarım asırdan beri TED Open organizasyonunun içerisinde. 2003 yılında ATP tarafından en iyi Challenger Turnuvası ödülünü Federer’in elinden alan Bekir’in turnuva direktörlüğüne geçişi ise adeta bir masal gibi...
Bekir o nostaljik olayı şöyle açıkladı: "60’lı yılların ortalarında ben daha junior iken TED’in Taksim’deki tesislerinde turnuva süresince görevim hakem kulesindeki metal skor levhalarını elle çevirmekti. Çevirirken levhalar bazen yere düşüyordu. Günün birinde ensemde bir tokat hissettim ve bir ses işittim: ’Sen bunu beceremiyorsun, git turnuva masasında yardımcı ol.’ O günden beri TED Open’ın içerisindeyim. Lisan bildiğim için tenisçilerin raket tellerinin çekilmesini ayarlardım, top verirdim, antrenman saatlerini yazardım..."
Dünden bugüne TED Open’da ne değişti? sorusunu ise Emre şöyle yanıtladı: "1975 yılında İstanbul Uluslararası Tenis Turnuvası’nın ana sponsoru Camel sigaraları ve Sheraton Oteli’ydi. Turnuvanın toplam bütçesi sadece 25 bin dolardı. Bu parayla dünyanın en iyi tenisçilerini İstanbul’a getiriyorduk. Profesyonellik ön planda değildi.
Tenisçilere cep harçlığı, uçak bileti, bedava konaklama, hediyeler verir, İstanbul’u gezdirirdik. İzleyicilerden elde ettiğimiz bilet satışları da neredeyse tüm masrafları karşılardı. Bugün ise profesyonellik tenisin standardını hayli yükseltti. Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP) İngilizce bilen fizyoterapisti bile şart koşuyor.
Peki neden TED Open’a bir Agassi’yi ya da Federer’i getiremiyoruz? şeklinde bir sorumuza ise şu yanıtı verdi:
"Bu eleştiriyi devamlı alıyoruz. Dünya klasmanında ilk 30 içerisinde olan bir tenisçinin Challenger tarzı turnuvada oynaması yasak. Profesyonel tenisi bırakmış olan Mc Enroe’nun TED Open’a gelmesinin fiyatı 175 bin dolar. Bunun için sponsor desteği gerekiyor.
Nastase ile bir anı
2003 yılında en iyi Challenger Turnuvası ödülünü almak için Paris’e giden Bekir Emre ilginç bir anısını şöyle anlattı: "TED Kulübü Başkanı Mehmet Tınaz’la otelin lobisinde oturuyorduk. Birden kapı açıldı ve içeriye kilo almış, yaşlanmış Wimbledon eski şampiyonu Rumen tenisçi İlie Nastase girdi. Hemen yanına gittim ve ’Beni hatırladın mı?’ dedim. Nastase de ’hayır’ dedi. Şöyle devam ettim: "Siz 70’li yıllarda İstanbul’a geldiğinizde ben o zamanlar kısa şort ve tişörtle otel kapınızı çaldım ve size bir zarf getirdim. Siz de bana odada bir gazoz ikram ettiniz ve zarfta olan 5 bin doları saydınız. Bunun üzerine Nastase, "You make me feel very old (Sen beni çok yaşlı hissetiriyorsun)" diyerek gülümsedi ve elimi sıktı."