Güncelleme Tarihi:
Bugün hafta başı ve yeni bir iş günü. Ama aynı zamanda ‘‘Dünya Tiyatrolar Günü''. Gününü dilediği gibi değerlendirme şansı olanlara ne mutlu, çünkü tam on bir saat boyunca süren herkese açık bir tiyatro şenliğine katılabilirler. Tafsilat yazının içinde...
Onları yan yana konuşup gülüşürken görseniz imrenir ve aralarına karışmak istersiniz. Beş kişilik (ama tek kadınlı) bu topluluk beş yıldır Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'na hayat veriyor. Ve aşina, matrak, çekişmeli, canlı ve verimli ilişkileri sergiledikleri oyunlara da yansıyor. Hemen isimlerini sayalım: Yönetmen Işıl Kasapoğlu, çevre düzenlemelerini yapan güngörmüş Duygu Sağıroğlu ve oyuncular Cüneyt Türel, Köksal Engür ve kraliçeleri Tilbe Saran. Biz görüşmeye gittiğimizde, aralarında bir tek oyunları Türkçe’ye çeviren Zeynep Avcı yoktu.
Şimdiye kadar tümü Türkiye'de ilk kez seyirci karşısına çıkan dört oyun sahneleyen Akbank Prodüksiyon Tiyatrosu, Dünya Tiyatrolar Günü'nün şerefine alışılmadık bir şey yapıyor. Aynı kadroyla Türkiye'de, -belki de dünyada- ilk kez repertuvarlarındaki tüm oyunları artarda sergiliyorlar. Aksanat'ta saat 13.00'te ‘‘Alacaklılar'' oyunuyla başlayacak şenlik, 16.00'da ‘‘Molly S.'', 19.00'da ‘‘Abelard ve Heloise'' ile sürüp, 21.00'deki ‘‘Sevilmek'' oyunuyla son bulacak.
‘‘Tiyatroda son yıllarda vodviller öne çıktıysa da tiyatro bir şenlik olmaktan uzaklaştı. Biz 27 Mart'ta bir tiyatro şöleni olsun istedik. On bir saat boyuncu oyunlar sergilenecek, aralarda seyircilerle yiyip, içip sohbet edip oyunlar hakkında konuşacağız. Belki Türkiye'de ilk kez yapılan bir şey ama biz bunu seyirciyle birlikte her yıl tekrarlamak istiyoruz,'' diyor yönetmen Işıl Kasapoğlu, yapmayı giriştikleri işi açıklarken. Fikrin tek bir kişiden çıkmadığı, zaten ortaya koydukları fikirlerin genel anlamda kavga edip tartışarak çıktığını da sözlerine ekliyor.
Kasapoğlu'na ‘‘Gözükara bir iş mi yapıyorsunuz?'' diye soruyoruz, ‘‘Ama zaten gözükara olmayanlar tiyatroyu göze alamıyor. Yılbaşı, bayram, yaz tatili demeden gece gündüz çalıştığımız için bizim mutfağımız diğer mesleklere göre daha karışık. Bu deneme herhalde oyuncular için de mesleklerini sonuna kadar yapmak adına önemli bir iddia. Aynı zamanda hepimiz eğitimcilik yaptığımız için yeni yetişen tiyatroculara da örnek olmak istiyoruz. Matine suare oynamakta bile zorlanan arkadaşlara ‘Dört oyun da oynanır, beş oyun da, korkmayın' demek de istiyoruz biraz.''
Tam o anda Tilbe Saran lafa karışıyor, ‘‘Genellikle büyük mekánlarda oynadığınız zaman seyirci karanlıkta herhangi biridir ama burası farklı. Hiçbir şeye benzemeyen özel bir seyirci oyuncu ilişkimiz, acayip vefalı bir seyircimiz var. Dedik ki, o seyirciyle birlike böyle bir günü hep birlikte paylaşalım. Herhalde zorlanacağız ama çok hazırlıksız olduğumuzu düşünmüyorum. Olmadık saatlerdeki provalarla idman yaptık. Benim için oynadığım rolleri arka arkaya denemek oyuncu açısından da seyirci açısında da keyifli bir tespit. Hepsi bir arada seyredildiğinde oyuncu zaaflarının görülmesi muhtemel ama böyle bir şey olmasını istedim,'' diyor.
Etkinliğin diğer oyuncusu Köksal Engür, ‘‘Herhangi bir memur sabahtan akşama kadar çalışıyor. Futbolcular bile haftada iki maç yapıyor ama şikayet ediyorlar, bence her gün yapmalılar. Artık tek bir oyun bile sıkıyor arkadaşlarımızı, ama olması gereken şey bizim yaptığımız'' demekle yetiniyor.
Cüneyt Türel de başka bir noktaya dikkat çekiyor, ‘‘Sahne plastiğine önem veren seyirci, arka arkaya sahnelenen oyunlarda hayatında yakalamayacağı bir şeyi yakalayacak. Çünkü Duygu Sağıroğlu bir sahne plastiği ustası,'' diyor. Aslen sinemacı olan, filmler yöneten ve sinemanın hemen her alanında çalışan Duygu Sağıroğlu tiyatroyu çok bilmediğini söylese de birlikte çalıştığı arkadaşları sayesinde tiyatrodan heyecan duymuş. ‘‘Buradaki sahne, tasarımı yapılamayacak kadar küçük, onun için burada sahne tasarımı yapmıyor, dramatik bir espri yaratmaya çalışıyorum,'' diyor.