Güncelleme Tarihi:
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, 2010 Dünya Kupası'nda sahaya çıkacak en iyi ekibi kurabilmek için çalıştıklarını söyledi.
Fatih Terim, 2010 Dünya Kupası Eleme Grubu karşılaşmaları öncesi 20 Ağustos Çarşamba günü Şili ile hazırlık maçı oynayacak (A) Milli Takım'ın kamp yaptığı Swissotel'de bir basın toplantısı düzenledi.
Avrupa Şampiyonası'nın ardından, 2010 yılının yaz ayında Güney Afrika'da bitmesini hedefledikleri uzun bir yolculuğun ilk adımını attıklarını belirten Terim, “Futbolda dün yok. Avrupa Şampiyonası'nın heyecanını, sevincini, gururunu hep birlikte yaşadık. Bugün başka bir hedef için kolları sıvadık” dedi.
Avrupa Şampiyonası kadrosunda yer alan Nihat Kahveci, Hamit Altıntop ve Emre Güngör'ü sakatlıkları, Gökdeniz'i ise önemli bir mazereti bulunması nedeniyle Şili maçının kadrosuna çağırmadıklarını yineleyen Terim, Arda Turan'ın ise yapılan kontrollerinin ardından kadrodan çıkartıldığını ifade ederek, “Çağırdıklarımızla ve çağırmadıklarımızla 2010 Dünya Kupası'nda sahaya çıkacak en iyi takımı kurabilmek için çalışıyoruz. Şili ile oynayacağımız hazırlık maçı, grup elemelerindeki Ermenistan karşılaşması öncesi iyi bir prova niteliği taşıyacaktır” ifadelerini kullandı.
Terim ayrıca, Selçuk İnan ile Caner Erkin'in bugün MR'larının çekildiğini kaydederek, durumları netleştiğinde bu oyuncularla ilgili de kararlarını vereceklerini dile getirdi.
“ŞİLİ CİDDİ BİR RAKİP”
Terim, hazırlık maçı rakibi olarak neden Şili'nin, yer olarak da neden İzmit'in tercih edildiğinin sorulması üzerine, şunları söyledi:
“Şili, Güney Amerika'da Dünya Kupası eleme maçlarına başladı ve 4 takımın finallere gideceği grupta Brezilya'nın da önünde 4. sırada bulunuyor. Özellikle Güney Amerika takımlarının Avrupa turnelerini yakaladığımızda, değişik bir rakip olması nedeniyle cazip geliyor. Ayrıca her istediğiniz takımla, istediğiniz zaman oynayamıyorsunuz. Şu anda bizim istediğimiz takımlar İtalya, Fransa, İngiltere ve Hollanda. Hollanda ile bir noktaya kadar geldik. Biz biraz değişik takımlarla da oynayalım diyoruz. Şili hem ciddi, hem de tanınan bir rakip. Avrupa'da oynayan oyuncularıyla beraber çok ciddi bir prova olacaktır. Bize gelen maç teklifleri de var Japonya'da Japonya'yla oynamak gibi. Yol ve yorgunluk düşünüldüğünde karar vermekte zorlanıyoruz. Maçın yeri için ise ağustos ayında acıları biraz olsa giderebilir miyiz diye düşündük. Federasyonda arkadaşlarımızla konuştuğumuzda da hazırlık maçlarını Anadolu'da oynamayı tercih ediyoruz. Tabii ki, rakiplerimiz her yere gitmiyor. Eğer bir yerde oynayamıyorsak, rakiplerimizin isteklerinden dolayı oluyor. Fazla müdahale şansımız yok. Biz hazırlık maçlarımızı mümkün mertebe Anadolu'nun çeşitli yerlerinde oynayacağız.”
“ERMENİSTAN MAÇINA KADAR YETERLİ MAÇ OYNANIR”
Turkcell Süper Lig'in geç başlamasının eleme maçları öncesi Milli Takım'a nasıl yansıyacağı konusunda Terim, ilk eleme maçı olan Ermenistan karşılaşmasına kadar ligde ve Avrupa kupalarında yeterli seviyede maç oynanacağını belirtti.
Fatih Terim, kulüp takımlarının ne kadar ciddi maç oynarlarsa, bunun Milli Takım için o kadar iyi olacağını kaydetti.
Geçen sene yaşanan aşırı sıcaklar nedeniyle yeni sezonda ligin bu tarihlerde start alacağını aktaran Terim, “Herkes de bundan memnun. Herhangi bir sorun yok. Milli maçı kimse merak etmesin. O zamana kadar yeterli düzeyde maçlar oynanacak” ifadelerini kullandı.
“HEDEFİMİZ YİNE AYNI”
Fatih Terim, Avrupa Şampiyonası'nın ardından Dünya Kupası elemelerinde hedeflerinin yine aynı olduğunu aktardı.
Hedeflerinde hiçbir değişiklik olmadığını söyleyen teknik adam, “Zorlu bir grupta olduğumuz gerçek. Avrupa şampiyonu İspanya ve 3.'sü biz aynı gruptayız. Hiçbir grupta böyle bir eşleşme yok. Geçen sefer de Avrupa şampiyonu Yunanistan ile aynı gruptaydık. Çok zorlu geçecektir. Yalnızca bir takım finallere gidecek. Bu, işi daha da zorlaştırıyor. Herkes kendi sahasında kazanmak isteyecektir” şeklinde konuştu.
Elemelerde Ermenistan ile yapılacak ilk karşılaşmaya dikkat çeken Terim, “İki ülke arasındaki ilişkiler açısından ayrı bir özellik taşıyor. Ama Ermenistan ciddi bir rakip. Bize karşı farklı bir motivasyonla oynayacaklardır. Ama ben zorlu rakiplerimize karşı bu gruptan çıkacağımıza yürekten inanıyorum” dedi.
Güney Afrika'da yapılacak finallerin çok sıcak bir havada geçeceği şeklindeki bir soruya ise Terim, şu cevabı verdi:
“Herkes aynı şartlarda oynayacak. 2008 Avrupa Şampiyonası bize çok büyük deneyim kazandırdı. Bütün ülkeler, gittiği her yerde, istediği her şeyi hazır etmiş, organizasyonu mükemmel bir Türkiye izledi. Bir yerden bir yere taşınmadık. Gittik ve orada en ufak detayına kadar bulduk. Güney Afrika'da 40 dereceye de bir formül bulacağız inşallah. Yeter ki o hakkı kazanalım. Sıcaktan kimse erimez şeker gibi. Ona göre tedbir alınır. Soğukta nasılsa, sıcakta da öyle. Muhakkak ki özel kamplarımız olacak. Basın mensupları olarak sizler de kendinizi hazırlayın. Yeter ki finallere kalalım. Biz bütün bu dezavantajları ortadan kaldırmak için buradayız”.
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, (A) Milli Futbol Takımı'nın şu anda Avrupa'nın 4 büyüğünden birisi olduğunu ancak bunun bir zafer sarhoşluğu getirmemesi gerektiğini ifade ederek, “Şimdi Avrupa'nın 4 büyüğünden biriyiz diye zafer sarhoşluğuna kapılırsak, bizim için iyi olmaz” dedi.
Terim, 2002'deki Dünya Kupası'nın ardından Türk futbolunun büyük bir düşüş içerisine girdiğinin hatırlatılması ve yeni dönem için böyle bir düşüşün yaşanıp yaşanmayacağının sorulması üzerine şunları söyledi:
“Büyük organizasyonlara katılmanın keyfini herhalde bu yaz çok güzel yaşadık. Dev organizasyonlardan uzak kalmanın ülkeye ve futbola zararı çok büyük tabii ki. Şimdi bu çizgide devam etmemiz gerek. Şu anda Avrupa'nın 4 büyüğünden biriyiz. Oynadığımız futbol verdiğimiz heyecan ve keyif bugün dünyanın her tarafında konuşulan bir ülke haline getirmiştir Türkiye'yi. Ciddi başarılar hiçbir zaman tesadüfi olamaz. Eğer emeğiniz varsa, başarılar ciddiyse ki tarih onu yazıyor, tesadüfi olamaz. Şans da çalışanların doğruların yeteneklerin yanındadır, varsa. Dolayısıyla ben gitmeden evvel iyi bir takım iyi bir grup olduğumuzu hep ifade ettim. Çok şükür Allah da bizi mahcup etmedi.”
EURO 2008'de yarı final oynayan bir ekibin (A Milli Futbol Takımı) ülkesine kattığı değerlerin ortada olduğunu, başarının turizme ve ülke tanıtımına da büyük faydaları olduğunu anlatan Terim, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şimdi Avrupa'nın 4 büyüğünden biriyiz diye zafer sarhoşluğuna kapılırsak, bizim için iyi olmaz. Hayal kırıklığı yaşarız. Bunu da hiçbirimiz istemiyoruz. Ayaklarımızın üzerinde sağlam duran, bulunduğu yere şükreden ama daha iyi yer için daima ümitli olan ve çalışan bir takım olmalıyız. Çok eminim çok inanıyorum ve de 2010'da da inşallah hep beraber olacağımızı düşünüyorum. Zafer sarhoşluğunu bir kenara bırakıp daha ileriye giden bir düşünce taktiği içinde olmalıyız.”
“BENİM HADDİM DEĞİL...”
Milli takıma gelen oyuncuların alt yapısını kulüp takımlarının oluşturduğu ifade edilerek, bu anlamda Fenerbahçe Teknik Direktörü Aragones veya diğer teknik adamlarla görüşüp görüşmediği sorulan Fatih Terim, İspanyol çalıştırıcı için sarı-lacivertli ekibe geldiğinde yapılan spekülasyonlara anlam veremediğini ifade etti.
Son Avrupa Şampiyonu bir teknik direktör üzerinde spekülasyonlar yapmanın bir manası olmadığını anlatan Terim, “Bilgisini, tecrübesini... En azından benim haddim değil. Saygı duyarım” sadece dedi.
Terim Aragones ile ilgili düşüncelerini şöyle dile getirdi:
“Aragones'in üzerinde herhangi bir spekülasyon olmasını çok anlamış değilim. Avrupa şampiyonu hocayı konuşuyoruz. Bunun hiç yaşla başla ilgisi yok. İnsan yaşadığı veya kalbini hissettiği yaştadır. Ayrıca eğer isterse Aragones hiç sahaya da çıkmaz. Antrenman yaptıracak yardımcıları yok mu. Fikirleri bile yetebilir. Ben kendisiyle zaten 2010 Dünya Kupası elemeleri için İspanya'da Barselona'da beraberdim. Zaman içinde birçok görüşmelerimiz de olacaktır. İspanya'daki geçmişi belli. Son organizasyonun Avrupa Şampiyonu olan hocasının üzerinde konuşmanın manası yok. Bilgisini, tecrübesini...en azından benim haddim değil. Saygı duyarım sadece.”
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, Türk sporcuların Pekin Olimpiyatları'nda aldığı sonuçlarla ilgili, “Sporcularımız 4 yıldan 4 yıla aklımıza geldiği sürece bu iş çözülmez” dedi.
Terim, bir soru üzerine de olimpiyatlarda mücadele eden sporcular ve kendilerinden beklentiler konusuna genel bakışını açıkladı.
Herkes gibi kendisinin de olimpiyatları büyük bir heyecanla takip ettiğini kaydeden Terim, soruyu özetle şöyle yanıtladı:
“Hemde bir koltuktan öbür koltuğa atlayarak izliyorum. Halterde, koşuda... Elvanla beraber koşuyoruz. Benim fikrim şöyle; 4 yıl sadece bir şampiyonaya hazırlanıyorsunuz. Bu çocuklar bu hazırlık süreci içinde çok sayıda yarışmada ve şampiyonada mücadele ediyorlar ve bu çocukları hiç hatırladığımız yok. Ne zaman olimpiyatta madalya alamadı, üstlerine gidiyoruz. Bunu çok doğru bulmuyorum. Ben '72 milyonda her şeyin iyisi vardır' derken tüm branşlar için tüm meslekler için söylüyorum. 4 yıldan 4 yıla hatırlanan bir olay değil, onlara daha çok ilgi gösteren, daha dünya çapında hazırlamaya özen gösteren bir çalışma ve yaşam programı koymalıyız. Yoksa 2012'de yeni bir olimpiyat var o zaman hatırlayacağız bu çocukları. O ana kadar birçok yarışmaya giriyorlar, ama hiçbirinden haberimiz yok. Onları da her zaman hatırlayıp Türk sporunun sorunu olarak ortaya koyup ona göre formül geliştirmek lazım. 4 senede bir aklımıza gelmemeli, her zaman aklımızda olmalı. Bu çocuklar 4 yıldan 4 yıla aklımıza geldiği müddetçe bu iş çözülmez”
“ÜMİT MİLLİ TAKIMA KİMİ KOYSAK TELLİ DUVAKLI GELİN EDİYORUZ”
Olimpiyatlarda futbola farklı bir bakış açısı getirilerek profesyonellerin de takımlara dahil edildiği ifade edilerek, olimpik futbol takımla ilgili değişik düşünceleri olup olmadığı sorulan Terim, şöyle konuştu:
“Ümit milli takım, bizim hem oyuncuları (A) Milli Takıma hazırladığımız, hem de Türk futboluna teknik adamlar yetiştiren bir ocak haline geldi. Oraya kimi koysak telli duvaklı gelin ediyoruz. Ünal hoca, Tolunay Hoca, Ümit Hoca şimdi sırada Hami hoca ve Abdullah hoca var. Bu da aslında çok memnuniyet verici bir gelişme. Ümit Milli Futbol Takımı'nda bu ikilinin iyi bir ikili olacağına inanıyorum. Grubumuzda bir maç eksiğiyle lider gibi görünüyoruz. 3 maçımız var. Bunları kazandığımız zaman 14 takıma kalıyoruz ve bu 14 takım play-off olarak devam ediyor. Karşılıklı eleme grubuyla 7'ye düşüyor. İsveç'te Haziran ayında Avrupa Şampiyonası oynanacak. Bu başarılarınıza göre olimpiyata davet ediliyorsunuz veya edilmiyorsunuz. Son üç senede Ümit Milli Takım 20-25 kadar oyuncuyu (A) Milli Takıma gönderme, bulma görevini genç milli takımlarımızla beraber mükemmel derecede yapmış. Bu gruptan çıkarak büyük bir ihtimalle şampiyonaya gideceğiz. Hatta arkadaşlarımla belki bir Avrupa Şampiyonası'nda ben de çıkacağım kulübeye. İsveç'te nasipse. O play-off maçı neyse onu bekleyeceğiz. Ümit milli takımın maçları (A) Milli Takım maçları aynı tarihe düşmezse birçok oyuncumuzu da orada oynatacağımıza emin olabilirsiniz.”
Terim, yardımcısı Müfit Erkasap'ın, Ümit Milli Futbol Takımı'nın Avrupa Ümitler Şampiyonası Grup Eleme maçında Ermenistan ile deplasmanda yapacağı maç için kafileyle Ermenistan'a giderek hem takıma destek vereceğini hem de (A) Milli Futbol Takımı'nın maçı öncesi havayı etüt edeceğini bildirdi.
“TÜRKİYE SAKATLIKTAN ÇOK ÇEKTİ”
Sakatlığın kader değil bir altyapı sorunu olduğunun EURO 2008'de açıkça görüldüğü, bu konuda neler yapılması gerektiği sorulan Terim, şöyle konuştu:
“Sakatlıktan çok çekti Türkiye. Çok ciddi çalışan çok ciddi hazırlanan bir oyuncu da sakatlanabilir. Sakatlığa yol açacak bazı şeyleri önlemenin en önemli yolu hazır olmak. Vücudunuzun ve beyninizin aynı anda hazır olması. Oranı azaltabilirsiniz, ama bizde oran fazlalaşmıştı geçen sene. Bizdeki en önemli sakatlıklar maalesef antrenmanlarda oldu. Maçların dışında istatistik diyor ki; kendi içinizde antrenmanlarda daha çok sakatlık oluyor. Her yönüyle hazırlanan bir oyuncunun sakatlanması çok kolay olmaz. Ümit ediyorum ki hem çalışan, çalıştığı kadar da kendine dikkat eden, profesyonelce yaşayınca çok daha az sakatlanılacağını düşünüyorum. Çünkü artık saha problemimiz pek ortaya konulacak bir hedef olmaktan çıktı.”
“BÜTÜN FUTBOLCULAR BENİM EVLADIMDIR”
Milli takım kadrosunun geniş bir aile olduğunu ifade eden Terim, “Kadroya davet ettiğim, edemediğim, edipte forma veremediğim bütün futbolcular benim evladımdır” dedi.
Son Avrupa Şampiyonası'nda en zor saatlerini kadroyu 23 kişiye indirirken yaşadığını bildiren Terim, “Hiçbir futbolcuyla kişisel hesabım olmaz, olamazda. Ama ne yazık ki medyada bazı yorumcular kimi kadroya almasam onunla benim aramda bir şey varmış gibi polemik başlattı. Sorun varmış gibi yansıtıyorlar. Hatta olmayan şeyleri de ağzımdan yazıyorlar. Doğrudur bu sorular da sorulmalıdır, Niye yok? Neden çıkardınız? diye. Ama herkesi mutlu edebilmek mümkün değil. Tartışmalıyız da tamam, ama sahaya 40-50 kişi ile çıkamam ki ben. Dün çağırdığım futbolcuyu bugün çağırmayabilirim. Tercihler futbolcuların form durumlarına göre ve bizim kafamızdaki oyun yapısına göre değişkenlik gösterebilir. Halil'i ben direk kendini ağzından dinlediğim için yazılanlara itibar etmiyorum. Kimsenin kimseye kırgınlığı yok burada” şeklinde konuştu.
Seçimlerini hep en iyiye, doğruya ve güzele ulaşmak için yaptığını ve bu fikre sıkı sıkı bağlanmaya çalıştığını anlatan Terim, “Çalışıyorum ki, bazen birileri bu tercihlerimiz yüzünden acı çekebilir, üzüntü duyabilir. Doğalı bu. Ben doğru yaptığıma, inandığım şeyi yaptığıma sıkı sıkı sarılırım. Kararı kesinlikle doğru bir nedenle verdiğimi bilirim. Bu da takdir edilmesi gereken bir şey” diye konuştu.
Futbol Federasyonu Başkanlığı'na adaylığını açıklayan Mahmut Özgener ile bir görüşmesi olup olmadığı sorusunu da yanıtlayan Terim, şunları kaydetti:
“Bugün başkan yardımcımız yarın başkanımız olabilir. Kendisiyle görüştüm. Ancak esas görüşmemiz resmiyet kazandıktan sonra olacak. Zaten bütün yöneticilerimizle görüşüyordum. Rahmetlinin ölümünden sonraki bütünlük aynen devam ediyor. Allah rahmet eylesin Hasan Bey'e verdiğimiz sözler doğal olarak bu yönetim için de geçerlidir. Kendilerine de bunu ifade ettim. Döndükten sonra 2012'ye kadar imza atmamı benden istediler. Bende onlarda etik anlayış olarak resmiyet kazanmasından sonra bu imzanın atılmasında karar kıldık. Dolayısıyla rahmetli Hasan Bey benimle bir 10 dakika konuştu ben karşılığında cevap olarak 30 saniye konuştum. Hasan Bey'e, 'Benim yerime imza da atabilirsiniz' dedim. O da çok mutlu olmuştu. Aynı şekilde mevcut yönetim için de geçerlidir. Bu, başka herhangi bir şey eklemeyeceğimi söyledim.”