Güncelleme Tarihi:
Merve Asımgil eğer bir sponsor bulabilirse Türk tenisinde devrim yapabilir.
Tenisi hayatta bırakmam, ne olursa olsun. Nereye kadar gelebiliyorsam, oraya kadar giderim. Buraya hırsımla geldim herhalde. Ailem çok destek oldu. Onlar da benim tenisçi olmamı istiyor. Hatta bir turnuvaya gideceğimde okuldan onlar izin alıyor.
Merve Asımgil, tenisin en yeni yıldızı. 16 yaşında. 10 yıllık kariyerinde 34 şampiyonluğu, 17 ikinciliği ve bir tane de (nazar boncuğu!) üçüncülüğü var. 12 kez milli oldu. Kendi yaş grubunda şampiyonluğun yanısıra bir üst kategoride şampiyon olmayı adet haline getirmiş. Milli takımda da 16-18 yaş dışında büyüklerde de oynuyor. TED Kulübü’nün ve antrenörü Engin Kratzer'in gurur kaynağı. Antrenörü Engin Kratzer'e göre Merve, büyüklerde Türkiye'nin ilk dördü içinde ve uluslararası alanda ilk 150 içine girebilecek kapasitede. Bu, Merve'nin Wimbledon gibi büyük bir turnuvanın ilk turuna katılabilmesi demek. Türk tenisinde devrim olabilecek böyle bir başarı için Merve'nin uluslararası turnuvalara katılmaya ve deneyim kazanmaya ihtiyacı var. Bunun yolu da Merve'yi destekleyecek bir sponsorun bulunmasından geçiyor.
Nasıl başladın tenise?
- Babam Taçspor'da veteran olarak tenis oynuyordu. Beni de küçüklüğümden itibaren oraya götürmüş. Raketi elime vermişler, duvarla karşılıklı oynuyormuşum.
Raketi ilk eline aldığın zamanı hatırlamıyorsun yani?
- Hatırlamıyorum. İlk hatırladığım, ablamın girdiği bir takıma beni almak istediklerinde korkmuştum. Altı yaşındaydım, oynamak istemedim. ‘‘Ben tenisi bilmiyorum’’ diye, iki gün boyunca ağladım. Sonra kendi isteğimle takıma katıldım. 8 yaşında TED'e geldim ve burda lisansım çıktı.
Peki hem tenisi, hem okulu nasıl yürüttün?
- Şişli Terakki'de okuyordum daha önce. Orta 1'de 20 gün devamsızlığım vardı. Orta 2'de yine zar zor geçtim. Geçen sene 76 gün devamsızlığım vardı. Son günlerde buraya (TED Kortlarına) yakın İstek Vakfı Kemal Atatürk Lisesi'ne geçtim.
Nasıl antrenman yapıyorsun?
- Okul 3,5'ta bitiyor. 4-6 arası antreman var. Pazar günleri izin yapıyorum. Onun dışında hergün tenis oynuyorum.
Okuldan sonra hergün antrenman zor olmuyor mu?
- Oluyor tabii. Mesela yurtdışında spor okulları var. Sabah antrenman yapıyorlar. Öğleden sonra dört saat okula gidiyorlar. Sonra bir daha antrenman yapıyorlar. Üstüne kondisyon yapıp ders çalışıyorlar. Biz de bütün gün okul var. Sekiz saat dersten sonra antrenmana konsantre olmak zor oluyor.
Zorlukları söyledin, gelecekte ne yapmayı düşünüyorsun?
- Tam profesyonel bir tenisçi olmak istiyorum. Ama Türkiye'de bunun için gerekli şartlar yok. Diğer ülkelerde yaşıtlarım kolayca sponsor bulup uluslararası turnuvalara katılıyorlar. Bizde turnuva çok az. Senede 10-12 turnuva var. Bu yüzden tecrübe kazanamıyoruz.
Hiç yurtdışında bir turnuvaya katılmadın mı?
- Hayır. Buraya uluslararası turnuvaya gelen yabancı antrenörler ‘‘Burdan sonra nereye gidiyorsun?’’ diye soruyorlar. ‘‘Hiçbir yere, eve!’’ diyorum. Hepsi şaşırıyor ve kendimi geliştirmem için gezmem gerektiğini söylüyor.
Sponsorunun olmaması önündeki en önemli sorun gibi?
- Tek sorun bu aslında. Bildiğim kadarıyla bizde sponsorluk yasası yok. Sporcuya para verdiği zaman vergiden düşemiyorlar. Ekonomisi bizden daha kötü ülkelerde çok iyi tenisçiler var. Eski Doğu Bloku ülkelerinden inanılmaz iyi tenisçiler çıkıyor. Tenis onlara iyi bir gelecek sunuyor. Sakatlansa bile hoca oluyor. Rusya'da tenisçiler okula gitmiyor, evde özel ders alıyormuş. Zaten tenisten kazandığı para her türlü ihtiyacını karşılıyor. Sponsor bulunursa Türkiye'den çok sayıda tenisçi çıkar
Zorluklar nedeniyle tenisi erken bırakmayı düşünüyor musun?
- Hayatta bırakmam, ne olursa olsun. Nereye kadar gelebiliyorsam oraya kadar giderim.
Arkadaşlarından okul yüzünden tenisi bırakan oldu mu?
- Çok oldu.
Sen nasıl buraya kadar getirdin?
- Hırsımla herhalde. Ailem çok destek oldu. Hatta bir turnuvaya gideceğimde okuldan onlar izin alıyor.
Maçlarda da hırslı mısın?
- Eskiden değildim. Şampiyon olduktan sonra sevinmezdim bile. Şimdi daha bir hırslıyım.
Başarının sırrı ne hırs dışında?
- Bence herşey kafada bitiyor. Geçen yıl bileğimden sakatlandım. İki ay çalışamadım. Sadece 15 gün antrenman yapabildim. Ama şampiyon oldum. Formsuz olduğum dönemlerde de, turnuvaya konsantre olursam başarılı olabiliyorum.
Zayıf tarafların ne?
- Maç oynamayı bilmiyorum. Önemli puanlarda, hiç yapılmayacak vuruşlar ve hatalar yapıyorum. Bu, maç tecrübemin olmamasından kaynaklanıyor. Bir de belli bir taktikle oynayamıyorum. Mesela rakibim için ‘‘Backhand'i kötü oraya at’’ derler. Bunu hiç yapamam. Top geldiğinde içimden geldiği gibi vururum.
Unutamadığın bir maçınvar mı?
- Geçen Ekim'de 18 yaş Türkiye birinciliği final maçı. Rakibim son sette 5-3 öndeydi. Altı veya yedi tane maç sayısı attı. Bunlardan birinde servisten gelen topu direk köşeye atıp puan aldım. Oysa hep ‘‘İlk topu içeri at, sonra oyunu toparla’’ denir. O maçta çok zevk alarak oynadım. Kaybetsem bile üzülmezdim.
ANTRENÖRÜ MERVE’Yİ ANLATIYOR
Merve'de sadece benim değil, Rus antrenörü Vladimir Nikolski'nin de çok emeği var.
Merve'nin en büyük özelliği, kendine göre bir doğallığı olması. Merve, Merve gibi oynuyor. ‘‘Şöyle oynamam gerekiyor’’ diye düşünmüyor. Çok basit hatalar da yapabilir, çok zor pozisyonda inanılmayacak puanları da alabilir. Fazla antrenör eli değmediği halde, çok doğal bir hareketle iyi servis atıyor.
Merve yüksek tempoyla oynuyor. Bu, Türkiye için hem bir avantaj, hem de dezavantaj. Dezavantaj çünkü, Türkiye'de çok kişi yüksek tempoda oynamıyor. Merve'nin özellikle ilk turlardaki rakipleri zayıf. Yurtdışında yüksek tempoya alışacağı maçlar yapmalı.
Yurtdışında Merve gibi bir oyuncu 25-30 hafta turnuva oynuyor. Merve'nin ise, buradaki turnuvalarda toplam 15 maçı var. Merve'ye uluslararası turnuvalara katılacağı 10 haftalık bir destek programı gerekiyor. Bence Merve'nin dünyada ilk yüzelli içine girmesi mümkün. Bu Wimbledon'ın ilk turuna girmesi demek. Bu olursa Türkiye'deki zihniyet değişir. Tenisçilere sponsorluk başlar. Bu açıdan Merve, Türk tenisi için bir fırsat.