Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2004 20:58
Kendi kendisini tatmin eden bir insanla, borsada hisse senetlerinin yükselişini takip eden insan arasında ne kadar benzerlik olabilir dersiniz? Yeni bir mastürbasyon araştırmasına göre inanılmayacak kadar çok!
1712 yılında Londra’da ‘Onania’ başlığıyla yayımlanan anonim bir dini yapıt, insanın kendi kendisini lekeleme günahını ele almıştı. O güne kadar böyle bir şey duyulmamıştı. Yazara göre, dünya mastürbasyon yapanlarla doluydu ve felaketin boyutu inanılmazdı. Gizliliğin gölgesine sığınan bu insanlar sağlıkları, akılları hatta yaşamlarıyla oynuyorlardı!
Müthiş bir başarı yakalayan eser kısa bir süre içinde tüm Avrupa’ya yayıldı ve onuncu baskıda Amerikan kolonilerine kadar sıçradı.
Toplum, mastürbasyonun zararlı olduğuna neredeyse ikna oluyordu ki yaratıcı üreticiler önlerine gelen bu fırsatı kaçırmadılar. Yapay penis kuşakları, zevk verici eldivenler ve genç kızlar için bacakların açık tutulmasına yardımcı olan kalça destekleri sürüldü piyasaya.
İşin sırrı
Bu şamata neyin nesiydi? İnsanlığı, üstelik de aydınlanmanın yaşandığı 18.yy ortalarında bu denli heyecanlandıran gülünç bir kitap olabilir miydi?
Kaliforniya Üniversitesi tarihçisi Thomas Laqueur, bu sorunu yıllardır araştırdıktan sonra sonuçları ‘Solitary Sex’ adlı son kitabında bir araya getirdi. Kitap mastürbasyonun kültür tarihini anlatıyor.
Kitap ‘Onania’ adlı dini yapıtın gerçekte çok hareketli bir zamanda ortaya çıktığına dayanan bir öyküyle başlıyor. İngiltere Bankası’nın kuruluşundan sonra henüz yirmi yıl geçmiş ve kapitalizm henüz yeni yeni filizlenmesine rağmen ilk spekülasyonları geride bırakmıştı bile. Olaylar sayısız bahisçinin aklını başından alan lale çılgınlığıyla patlak vermişti. Bazıları tek bir soğan için Amsterdam’daki bir villayı bile gözden çıkarabiliyordu.
Bir yerde kazanç hırsına kapılmışlar diğer tarafta yalnızlığın içinde orgazmı arayan zevk düşkünleri. Bahisçiler ve kendi kendilerini tatmin edenler arasındaki ortak noktalar insanların içine doğmuş olmalı diyor Laquer: iki taraf da arzunun ölçüsünü ve kontrolünü kaçırmıştı.
Coitus interruptus
‘Onanie’ (kendi kendini tatmin- mastürbasyon) kavramı 1712’den önce bilinmediği gibi, bununla ilgili anlatımlar da pek ilgi çekmemişti. Gerçi Tanrı, Onan’ı cezalandırmıştı ama, sadece ‘Coitus interruptus’ yüzünden. Onan, ölen kardeşinin karısıyla evlenmeyi reddetmişti. Yetişkin erkeğin ölçülü bir şekilde kendi kendisini tatmin etmesi genelde heyecanlı bir davranış olarak kabul edilse de Onan ‘tohumlarını’ ziyan ettiği için hoş karşılanmamıştı.
Bazı bölgelerde kendi kendini tatmin etme tekniği erken yaşlarda öğretiliyordu. Mesela Fransa’da küçük kızlar erkeklerin penislerini gıdıklayarak onları rahatlatmaya çalışırlardı. Hatta Kral Ludwig XIII bile çocukluğunda bu zevki tatmış ve doktoru da bunu çekinmeden kamuoyuna açıklamıştı.
1712 yılındaki hikayeyle huzur bir anda kaçtıysa da yapıtın yazarı neredeyse üç yüzyıl boyu gizli kalmıştı ta ki Laquer onu keşfedene dek. Araştırmacı John Marten adında sahte bir doktordan söz ediyor. Sözde doktor kendi yazdıklarıyla cinsel hastalıkları iyileştirmeye çalışırken bunlardan nasıl korunmanın yollarını da açık seçik anlatmaktan geri kalmıyordu.
Yazar başarılı eserinde de tıp pornosu ve halk sağlığı arasında bir anlatım tercih etmişti. Örneğin kendisini günde sekiz kez tatmin etmesine rağmen bir türlü rahatlayamayan bir gençten söz eder.
Marten’e göre doğal olmayan bu davranışın sonuçları körlüğe, deliliğe ve erken ölüme neden olabilirdi. Her yeni baskıyla birlikte örnekleri zengin anlatımlar eşliğinde çoğaltıyordu. Ve en sonunda kitapla birlikte pahalı tozlar ve losyonlar da satılmaya başlanmıştı.
‘İlginç bir buluş’ diye anlatıyor tarihçi Laquer. Daha önce hiç kimse mastürbasyonun hasta edebileceği fikrini yakalamamıştı hatta Katolik kilisesi bile. Fakat görülen o ki John Marten için hayatının en önemli bulgusuydu. Dönemin bilginleri bile ilgiliydiler.
Sahte doktorun bulgusu kısa bir süre sonra ansiklopedilere geçti. Ve 1760 yılında Lozanlı ünlü doktor Samuel Tissot, 400 sayfalık ‘L’Onanisme’ adlı eseriyle zavallı Onan’ı günahkarların kutsal koruyucusu ilan etti. Tissot şarlatan Marten’ın dahiyane fikrini bilimsel nedenlerden dolayı görmezden gelir.
Burada söz konusu olan kesinlikle günah değil diye anlatıyor Tissot. Günah, Klerus’a bırakılmakta. Her şey tıbbın gerekliliği üzerinde dönüyor ve bundan daha iyi bir olay seçilemezdi. Başka hiçbir şey beden üzerinde mastürbasyon kadar etkili olamaz, hatta çiçek bile diyor çiçek hastalığıyla savaşan ilk doktorlardan biri olan Tissot.
Özellikle de beyin aşırı derecede beden sıvısının akımına uğrar ve en sonunda da kurur. Seksüel taşkınlık sanki insanın beyninin takırdadığını duyuyormuş gibi anlatılmış.
Bu kitap Marten’ın kitabından bile daha fazla ilgi toplayarak tüm Avrupa’da büyük bir sansasyon yaratmış, Almanca çevirileri Frankfurt, Leipzig, Augsburg, Hamburg, Eisenach ve Viyana’da satılmıştı. Ve bu kitapları takiben üroloji, jinekoloji ve psikiyatriyle ilgili eserler çıkacaktı. Hepsinde mastürbasyon yapan kişilerin neye benzedikleri anlatılıyor: küçülmüş uzuvlu, donuk bakışlı ve yolunmuş saçları parmakların arasına sıkışıp kalan tipler bunlar.
İmmanuel Kant bile ‘zevkli günahı’ lanetlemeden edememişti. İntihar dahi, en azından cesaret gerektirdiği için ‘hayvani uyarımlara kapılmak’ kadar utanç verici değildi.
Peki masum bir keyif aracı nasıl olur da bu kadar aşağılanabilirdi? Sonuçta aydınlar tutucu değillerdi hatta cinselliği günahlardan arındırmakla övünüyorlardı. Ama burada durum farklıydı çünkü mastürbasyon yapanlar ortak zevki çalıyorlardı.
Laquer’e göre halkın ahlakı üç nedenden dolayı zedeleniyordu. Birincisi ‘tek başına yaşanan zevk’ diğer insanların kontrolünden uzak tamamen özel bir edim idi. İkincisi tamamen kişinin hayal gücüne göre yönlendirilebiliyor olmasıydı. Sonuncu neden ise zevkin hiçbir sınırı olmayışı idi. Kendi kendisini tatmin eden kişi bedeninin sunduğu keyif verici bölgeleri tekrar tekrar keşfedebilirdi. Bu bitmeyen bir sunum ve sınırsız bir tüketim olanağı gibiydi.
Dahası bir zamanlar sadece erkeklere mal edilen mastürbasyonun kadınlar ve çocuklar tarafından bile gerçekleştirilebileceği akla gelmişti.
Gizlilik, fanteziler ve sınırsızlık: Deneyimli kültür araştırmacısı bunlardan ne gibi sonuçlar çıkarıyor?
Yanıt Laquer’in kitabında ana konu olarak biçimlenmiş. Bu üç nokta biraz daha sevimli bir şekilde tanımlandığında toplumun üç temel yol göstericisine dönüşmekte. Ne devleti ne de toplumu ilgilendiren özel yaşam, çağdaş insanların tüm engelleri aşmasına yardım eden hayal gücü ve son olarak da ihtiyaçların sınırsız olarak çoğaldığına dayanan inanç ki bu da üretim ve tüketim arasındaki döngüyü hızlandırarak yeni kazançlar doğurur.
Bunun özeti şu: Toplum mastürbasyon yapanlarda piyasa ekonomisinin bir model atletini bir soytarı şeklinde görmüştü. Bu model filizlenmekte olan kapitalizm yüzünden doğmak üzere olan kuşkuların bir görüntüsü gibiydi. Varlığı bazı şeylerin yolunda gitmeyebileceğini de gösteriyordu.
Ergenlere mi özgü?
Ahlak filozofu Adam Smith bunu şu şekilde açıklamıştı: Kapitalizm, kazanç ve istifadeye dayanan bireysel çabaların toplumun yararına işlemesi haline yürümekte. Bu dengenin sağlandığı yer ise malların değiş tokuş edilmesi için gidilen pazardır.
Fakat bahisçi bile bu alışverişi aksatıyor. Hayali transaksiyonlara dayanan kredi ekonomisinin gerçek tüketim ürünlü dünyayla ne gibi ilişkisi olabilir ki?
Kendi kendisini tatmin eden kişi ise ayrıca cinsellikteki ‘alışverişi’ bile kısıtlayarak, yasalardan uzak tek kişilik bir ekonomiyle sadece kendisini doyurmakta.
İşte mastürbasyon bu nedenle Laqueur’un tanımlamasına göre dönemin korkulu rüyası ve ‘aydınlamanın kötü bir benzeri’ olmuş ve bu rolü neredeyse iki yüzyıl kadar sürdürmüştü.
Artık bu heyecan dalgası iyice duruldu. En azından seksin tam olarak ne olduğunun açıklanmasından sonra. Modern tıp tüm korkuları bir kenara attı. Ama yine de tümüyle aklandığı söylenemez. Sigmund Freud’dan bu yana tek kişilik zevk oyunu cinsel ergenliğe geçiş dönemi olarak kabul edilmekte. Yani yetişkin bir insana uygun görülmez.
Bugün bile utanç
Mastürbasyon günümüzde bile hálá ciddi bir utanç kaynağı oluşturur. Kamera önünde mastürbasyon sahnesini canlandıranlar (Sharon Stone ‘Sliver’, Harvey Keitel ‘Bad Lieutenant’) kendilerini oynayan cesaretliler olarak görülür. ‘Crazy’ filminde toplu halde mastürbasyon yapan gençlerin davranışı da benzer bir şekilde cesaret denemesi olarak tanımlanmıştı.
Oysa gündelik yaşamda durum bu kadar karmaşık değil. Kendi kendisini tatmin eden kişi en azından buna ihtiyacı olduğunu bilir. Spiegel Online 10.4.04’te yayımlanan yazıda şöyle deniyor: Bununla birlikte çok çeşitli cinsel ilişkilerin yaşandığı bir dönemde pek avantajlı olmasa gerek.
Demek ki tek kişilik zevkle ilgili söylentiler hep sürecektir. Belki bu konudaki gerçeği öğrenmek için doğrudan doğruya topluma sormak belki en iyisi.
Laqueur bunu yapmış. Sonuç mu? Üçüncü bin yılın pervasız insanı anketler sırasında sadece iki şeyden utanıyor: Geliri ve mastürbasyon konusunda konuşmak!