Güncelleme Tarihi:
Akif'le yaptığım sohbette Atina Eurolymp ve Alexandre the Great Cup yarışlarının finn sınıfında yarışmak için neler yaptığını bizlerle paylaştı:
"2010 sezonu Olimpik Finn sınıfı açılış ve hazırlık yarışları için Atina Eurolymp ve ondan bir hafta evvel de Selanik şehrinde organize edilen Alexandre the Great Cup’ı takvimime yazdım. Bu yarışlar ISAF’ın world cup yarışları gibi çok katılımcıyı çekmesede Yunanistan Yelken federasyonu bu iki yarışı ve 2009 senesinde yapılan olimpik sınıflar ulusal şampiyonaları sonunda belirlenen sıralamaya göre kendi ulusal takımlarını belirliyorlar. Bu sebeplerden dolayı her iki yarıştada kıran kırana bir mücadele oluyor. Yunanlı sporcular arasında. Yunanistan’ın yelken sporunu atletizmden sonra ulusal sporları olarak gördüklerini belirtmem gerekir. Deniz ve denize dair olan her aktivite Yunanistan var olduğundan beri tarihlerinde ve özellikle ekonomilerinde önemli bir yer tutuyor.
1 Mart 2010 tarihinde İstanbul’dan Selanik şehrine doğru hareket ettim. İpsala gümrüğümüzden çıkışımı yaptım. T.C gümrüklerindeki memurlarımız her zamanki gibi gerekli işlemleri en hızlı şekilde yaptılar. Yunanistan gümrüğünde de fazla bir zorluk ile karşılaşmadan girişimi yaptım. İstanbul Selanik arasındaki yol bizim tarafta duble yol, Yunanistan kısmında ise otoyol şeklindedir. Sabah 6:30 da İstanbuldan yola çıkarsanız( Malum Köprü trafiğinde takılmamak için) rahatlık ile saat 14-15 sularında Selanik yelken klübüne varmış oluyorsunuz.
Selanik’teki yarış 4 mart tarihinde başlayacağından iki günümü teknemi hazırlayarak ve denize çıkarak geçirdim. Yarışların başlaması ile Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası da başladı açıkcası havanın soğukluğu rüzgar ve yarış şartlarından daha zorlu idi ve tabii bahar ile daha da soğuk hale gelen deniz suyunu da ilave etmek gerekir. Yarışlar Finn sınıfı ve 470 sınıfı aynı parkurda ve sosis rota tabir ettiğimiz orsa-pupa şeklinde organize edileceği açıklandı. Selanik’de adet olduğu üzere rüzgar ilk yarış günü öğleden sonra kuzey doğu istikametinden geldi. Hafif hava da tek yarış yapılabilindi, yarışı 4. bitirdi. Ertesi gün gene uzun bir karada tehir yaşadık ve öğleden sonra denize çıkabildik. Fakat 2. gün daha şanlı idik güneşli ve güneybatı yönünden tazeleyen 10-16 deniz mili bir rüzgarda 2 adet yarış yapabildik. Fakat yarışlara o kadar geç başlanıldı ki son yarışımızı orsa şamandırasında kısa rota olarak almak durumunda kaldı yarış komitesi. Karaya zifiri karanlıkta varabildik. 2.günü 4-3 yaparak tamamladım. 3.yarış günü daha da soğumuş(teknemi açarken lapa lapa kar yağıyordu ve Selanik tepeleri bembeyaz kar tutmaya başlamıştı) ve fırtına şiddetinde rüzgar esmeye başlamıştı. Öğleden sonra hafif güneş açıp rüzgarda 20-22 deniz mili sabit hıza düşünce yarış komitesi bütün sınıflara aynı parkurda tek yarış yapmaya karar verdi. Bu yarışı 2. bitirdim. Son gün start saati 11 olarak belirlendiğinden oldukça erken denize çıkıldı. Rüzgar oldukça hafif esmesine rağmen bir türlü parkur atılmasına müsaade edilecek kadar belirli bir yöne oturmuyordu. Bu şekilde 2.5 saat bekledikten sonra kuzey doğu yönünden orta başlayıp sonunda oldukça hafifleyen tek bir yarış yapabildik. Bu yarışı 1. olarak tamamladım. 4-4-3-2-1 ve bu sıralamanın en kötü neticesini atarak hesaplanan toplam puan cetvelin de 10 puan ile bu yarışmayı Finn sınıfında 2. olarak tamamladım. Teknemi tekrar toplayıp treylerime yükledikten sonra ertesi gün Atina’ya doğru hareket ettim.
8 Mart 2010 tarihinde Atina Eurolymp yarışına katılmak üzere Selanik’ten yola çıktım. Yunanistan AB’ye 1981 senesinde girmesine karşı halen Atina-Selanik otoyolunu bitirebilmiş değil. Tam ve kesintisiz bir otoyol yok. Birde önemli bir vadi geçişinde yola kaya düşmesi sonucunda yol fazladan 90 km kadar uzuyor. Ben Yunanlı arkadaşlarımdan aldığım bilgi sayesinde daha kısa olan bu yoldan gidebildim yoksa yol en azından 150km daha uzuyormuş resmi tabelaları takip ederseniz.
Atina’da teknemi Pire yelken kulübüne bıraktım. Pire yelken kulübü Mikro limanoda (Eski ismi Turco limano olsada 1974 Kıbrıs Barış harekatından sonra ismi Mikro olarak değiştirilmiş. Pire de ismi pahsa limano olan diğer bir liman da Makro limano olmuş) konuşlu bir kulüp. Bu liman içinde yaklaşık 5-6 klüp mevcut bütün pontonlar bu kulüpler arasında bölünmüş. Hepsi kendi ölçülerine göre bu pontonlardan ciddi gelir elde edip yelken sporuna aktarabiliyorlar. Tabii milli emlak idaresine kira ödemek gibi komik bir durum burada söz konusu değil, bu kulüpler sayesinde gençler denize ve yelken sporuna her hangi bir güçlük ile karşılaşmadan yönelebiliyorlar. Bütün centerboardcular bu korunaklı marinadan lodosmuş dalga varmış hiç sorun yaşamadan denize çıkabiliyorlar.  Bu benim açıkcası gıpta ile baktığım bir durum. Ne yazık ki bizim ülkemizde Marinalarda klüplere bu pontonlardan yer verilmiyor kulüpler bu önemli gelirden yoksun bırakılıyorlar. Tabii kulüplerin centerbordcularının marinalardan korunaklı şekilde denize çıkmalarını düşünmek şu aşamada bizim için sadece hayal.
Yarışlar Selanikte olduÄŸu gibi PerÅŸembe günü baÅŸlayacağından yarış tarihine kadar olan 2 günümü denize çıkarak ve teknemi hazırlayarak geçirdim. 11 mart PerÅŸembe günü yarışların ilk günü rüzgar güneybatı yönünden esiyordu, en büyük deÄŸiÅŸiklik havanın güneÅŸli olması ve sıcaklığın bizim Akdeniz de olduÄŸumuzu hatırlatması idi. İlk yarış benim için oldukça zor baÅŸladı finiÅŸten sonra bu yarışda erken start etmiÅŸ olduÄŸumdan OCS olduÄŸumu komite botunda okudum. Bir seri yarışın ilk yarışında en kötü atılacak derecenizi yapmanız size o yarış serisi boyunca baÅŸka hata yapma payı bırakmıyor. Günün diÄŸer iki yarışını 2. ve 2. olarak bitirdim. OCS-2-2 ÅŸeklindeki netice ile yerim pek parlak deÄŸildi. 2. yarış günü kuzey batı yönünde orta ÅŸiddette bir hava da yapıldı. Bugün gene hata payımın sıfır olduÄŸunu bilere oldukça tutucu bir ÅŸekilde yarıştım. Günün yarışlarını 3-1-3 ÅŸeklinde tamamladım. 5. yarış sonrasında serideki en kötü yarışınızı atma baÅŸlıyor. Ben ilk gün ilk yarıştaki ocs mi atarak genel sıralamada 2. liÄŸe yükselmiÅŸ oldum. 3. yarış günü oldukça bulutlu bir hava da baÅŸladı Atina’da hava bulutlu olunca öğleden sonra baÅŸlaması muhtemel denizden gelen termik rüzgar oluÅŸamıyor. Serinin 7. günün ilk yarışı oldukça hafif havada baÅŸladı. Bu yarışı 2. sırada bitirdim ve genel sıralamadaki 2.liÄŸimi korudum. Atina’da eurolymp yarışı kademe olarak daha yukarıda olduÄŸundan organizasyon komitesi son gün ilk on sıradaki tekneler için Madalya yarışı uyguluyorlardı. Ä°lk on sıra haricindeki tekneler ise seri yarışlarını yapmaya devam edeceklerdi. Madalya yarışını diÄŸer yarışlardan ayıran özellikleri biraz açıklamak istiyorum. Yarışta elde ettiÄŸiniz sıralamanın iki katı puan alıyorsunuz. 1. bitirdiyseniz bu yarışı 2 , 3. bitirdiyseniz 6 puan ÅŸeklinde. Bu yarış da aldığınız puanı atma ÅŸansınız yok. Bu yarış sonunda karada yazılı protesto verme hakkınız yok denizde ki hakemler sizin yada rakibinizin protesto isteÄŸine anında karar veriyorlar. Madalya yarışı kuzey den esen kıyıya oldukça yakın devam yön deÄŸiÅŸtiren bir rüzgarda yapıldı. Madalya yarışını 3. sırada bitirerek Atina Eurolymp haftasını Finn sınıfında genelde 2. olarak bitirdim.Â
Bu iki yarış haftası benim için 2010 sezonuna hazırlık için oldukça faydalı oldu. Yeni malzeme deneme fırsatı buldum. Yarış yapma pasımın atılmasına faydalı oldu. Her iki yarışa kendi imkanlarım ile iştirak ettim. Federasyonumun her hangi bir desteği olamadı. Kulübüm İstanbul Yelken kulübünden de şu yazıyı yazdığım sırada destek ile alakalı bir cevap gelmemişti. Ben tam zamanlı olarak ofis ortamında çalışmaktayım yani tam zamanlı olarak yelken yapan bir sporcu değilim. 2012 Olimpiyatlarına hazırlanıyorum gibi bir düşüncem şimdilik yok. Neden yok derseniz olimpiyata hazırlanmak laf ile değil sadece icraat ile oluyor. 4 sene içinde insanın başına hayatta neler gelebileceği belli değil. Kendimden bir misal vermem gerekirse, tam zamanlı yelken yaptığım 2001 senesinde Dünya Şampiyonasında belimden sakatlandım 2002 ocak ayında ameliyat oldum. Tam iyileştim derken bu sefer 2003 yazında ulseratif kolit başladı. Bu rahatsızlık ile yaşamayı öğrenmem yani tekrar Finn sınıfı gibi bir teknede yarışabilecek kadar sağlıklı olmam 3 senemi aldı. Bütün bu sebeplerden dolayı büyük süslü cümleler kurmaya artık sadece gülüp geçiyorum. İnsan basit yaşamalı , basit hedefler ile ilerlemeye çalışmalı. Bu yarış neticesinde Federasyonumuzun belirlediği katılımcı sayısının %30 una giren sporcular bir ilerideki yarış olan SOF’a katılma hakkına elde ettiler. Atina yarışı sonrasında bende bu kotayı geçtiğimden umarım bu haktan istifade edebilirim. Atina’da 3 türk sporcusu olarak Finn sınıfında mücadele ettik. Diğer arkadaşlarım Federasyonumuzdan tam destek almaktadırlar. Genel de 2. olup diğer arkadaşlarımın önünde yer aldıktan sonra umarım o kadar da yaşlanmadığımı federasyonumda fark edecektir."