Oluşturulma Tarihi: Eylül 28, 2002 00:00
MAÇI izliyorum, kendi kendime de mırıldanıyorum. Aklıma bir şarkı geliyor, ‘‘Aynı kadeh, aynı mey. Bir tat alamıyorum.’’
Galatasaray maçlarında uzun zamandan bu yana, bu mısralardaki gibi tat alamıyorum. Nedenini de bilemiyorum. Bakıyorum, çözmeye çalışıyorum. Gruptaki saz sanatçıları ayrı tellerden çalıyor. Bir türlü makamı bulamıyor.Orta sahada bir iletişim yok. Ses bağlantıları kesik. Bir Batista var. Ayar yapmak için rakip alana gidiyor, koşuyor, sağ taraftaki Ümit'in ayarsızlığını düzeltmeye çalışıyor. Rakip ile mücadele ediyor. Şut atmak için çırpınıyor ve yorulmak bilmiyor. Koca Galatasaray oyun süresince attığı şut sayısı parmakla sayılır.Sabır acıdır. Sezon başından beri Galatasaray'da yer bulamayan Baliç'in bugüne kadar oynamamasının nedeni, takımda sol ayak fazlalığı olmasıydı. Ama o hiçbir zaman, ‘‘sabır acıdır, meyvesi tatlıdır’’ kelimelerini aklından çıkarmadı. Dün önce sağ kanatta, ikinci bölümün başlarında sol kanatta daha sonra da Christian'ın yanında hücum görevini yapmaya çalıştı. Çok koştu, iyi paslar attı, kaleyi düşünüp şut attı. Bravo sana Baliç. Sabrettin, şimdi bunları yaptın. Daha sonra daha çok işler başaracağını biliyorum. GERİ PASLARIG.Saray defansındaki futbolculara hayret ediyorum. Bir yıldan fazla Mondragon'la beraberler. Ama geri pas yaparken kalecinin hangi ayağı zayıf, hangi pozisyonda rakiple arasında ne fark var, bunları hiç düşünmüyorlar. Bugün olmazsa yarın, en önemli maçta öyle bir pas atarsınız ki, faturası ağır olur.İstanbulspor defansı yediği iki golde de, yerleşim hatası yaptı. Yani Galatasaray'ın planlanmış bir hücum organizasyonundan gelmedi goller. Dedim ya, Galatasaray'da bölümler arasında iletişim eksikliği sürüyor. Bu iletişimsizlik de sahaya yansıyınca, Galatasaray'ın tat vermediğini görüyoruz. Christian'ın da ne zaman rakip defansı zorlayacağını bekliyoruz.
button