Taş devri atalarımız flüt çalıyordu
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2005 22:03
Taş devri (Paleolitik) insanının, müzik konusunda bu kadar yetenekli olduğu bilinmiyordu. Fakat Almanya’daki bir mağarada bulunan bir flüt, taş devrindeki atalarımızın bile özel müzik aletleriyle hoş melodiler çıkarabildiklerini kanıtlıyor.
Mamut dişinden üretilen flüt aslında Almanya’nın Schw„bisch Alb bölgesindeki Gei§enklösterle mağarasında yetmişli yıllarda bulunmuştu. Fakat buluntu tamamen parçalanmış olduğu için ‘üzeri çentik bezekli mamut dişi parçası’ olarak sınıflandırılmıştı.
Aynı bölgede yaşları 30.000 ila 40.000 (Eski taş devri, Paleolitik devir) arasında değişen çok sayıda işlenmiş fildişi bulunmuştu. Bunlar tıpkı Fransa’daki o ünlü mağara resimleri gibi (örneğin Lascaux mağarası) insanın sanatsal yeteneğini yansıtan en eski kanıtlardır. Yetmişli yıllarda bulunan parçalar son yıllarda ayrıntılı bir biçimde yeniden incelenince, ortaya sürpriz bir bulgu çıktı.
Arkeologlar aynı buluntuya ait olan ve tıpkı bir yap-boz oyunun parçaları gibi birbiriyle uyumlu 31 fildişi parçası daha buldular. Böylece çentiklerin kayın katranıyla birleştirilmiş ek yerleri olduğu anlaşıldı. Kayın katranı 80.000 yıl önce de yapıştırma ve kaplama işlerinde kullanılıyordu.
Kuş kemiklerinden
Benzer flüt parçaları aslında daha önceleri de bulunmuştu ama bunlar kuş kemiklerinden üretilmişti. Kuş kemiğinden flüt elde etmek daha kolaydır, çünkü kuş kemiklerinin içi doğal olarak boştur. Bu nedenle fildişi kemiğinin kullanılmış olması, araştırmacılara göre müziğin o dönemde çok önemli bir rolü olduğunu göstermekte.
Mamut dişinden flüt üretmek çok zordu. Çünkü ilk önce kemiğin içi boşaltılması gerekiyordu. Bunun için mamut dişi ilk önce ortadan ikiye ayrılıyordu.
Daha sonra üç delik açılıyor ve iki parça da iyice parlayana dek açkılandıktan sonra kayın katranıyla yeniden birleştiriliyordu. İlkel aletlerle bu zorlu işin altından kalkan insanların ödülü çok özel bir ses oluyordu.
Çünkü ahşap veya kuş kemiğinden farklı olarak açkılanabilen fildişinin sesi çok daha temiz ve duru çıkıyordu. Gei§enklösterle mağarasında bulunan flüt kuş kemiği flütlerinden daha uzun olduğu için de daha pes tonlar çıkarabiliyordu. Fildişi flütünü, mürver ağacıyla birebir yeniden üreten bilim adamları, aletin biraz zor çalındığını ama deliklerin mesafesi, alışılmamış sesine rağmen günümüz insanlara da armonik gelecek şekilde ayarlanmış olduğunu açıkladılar.
Aynı bölgede yaşları 30.000 ila 40.000 (Eski taş devri, Paleolitik devir) arasında değişen çok sayıda işlenmiş fildişi bulunmuştu. Bunlar tıpkı Fransa’daki o ünlü mağara resimleri gibi (örneğin Lascaux mağarası) insanın sanatsal yeteneğini yansıtan en eski kanıtlardır. Yetmişli yıllarda bulunan parçalar son yıllarda ayrıntılı bir biçimde yeniden incelenince, ortaya sürpriz bir bulgu çıktı.
Arkeologlar aynı buluntuya ait olan ve tıpkı bir yap-boz oyunun parçaları gibi birbiriyle uyumlu 31 fildişi parçası daha buldular. Böylece çentiklerin kayın katranıyla birleştirilmiş ek yerleri olduğu anlaşıldı. Kayın katranı 80.000 yıl önce de yapıştırma ve kaplama işlerinde kullanılıyordu.
Kuş kemiklerinden
Benzer flüt parçaları aslında daha önceleri de bulunmuştu ama bunlar kuş kemiklerinden üretilmişti. Kuş kemiğinden flüt elde etmek daha kolaydır, çünkü kuş kemiklerinin içi doğal olarak boştur. Bu nedenle fildişi kemiğinin kullanılmış olması, araştırmacılara göre müziğin o dönemde çok önemli bir rolü olduğunu göstermekte.
Mamut dişinden flüt üretmek çok zordu. Çünkü ilk önce kemiğin içi boşaltılması gerekiyordu. Bunun için mamut dişi ilk önce ortadan ikiye ayrılıyordu.
Daha sonra üç delik açılıyor ve iki parça da iyice parlayana dek açkılandıktan sonra kayın katranıyla yeniden birleştiriliyordu. İlkel aletlerle bu zorlu işin altından kalkan insanların ödülü çok özel bir ses oluyordu.
Çünkü ahşap veya kuş kemiğinden farklı olarak açkılanabilen fildişinin sesi çok daha temiz ve duru çıkıyordu. Gei§enklösterle mağarasında bulunan flüt kuş kemiği flütlerinden daha uzun olduğu için de daha pes tonlar çıkarabiliyordu. Fildişi flütünü, mürver ağacıyla birebir yeniden üreten bilim adamları, aletin biraz zor çalındığını ama deliklerin mesafesi, alışılmamış sesine rağmen günümüz insanlara da armonik gelecek şekilde ayarlanmış olduğunu açıkladılar.