Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2002 17:42
Bilgisayar teknolojisinde son devrim: Geliştirilen özel gözlükler sayesinde turistler, tarihi eserlerin hem geçmişteki görüntülerini seyredecekler hem de gerekli bilgileri anında okuyabilecekler. Yani gerçeğin öncesine yolculuk yapacaklar.
Bu, bilgisayar dünyasında ‘geliştirilmiş gerçeklik’ devrimi sayesinde gerçekleşiyor. Örneğin, şimdi yerinde olmayan Artemis tapınağına baktığınızda, tapınağın muhteşem bütünlüğünü de göreceksiniz. Milo’nun Venüs’ü seyredildiğinde, Venüs asıl haliyle gözümüzün önünde belirecek.
Dolmabahçe veya Topkapı Sarayı’na gidiyorsunuz, size bir gözlük ve minik bir çanta ve bazı tuşları içeren bir kumanda aleti veriyorlar. Sarayın örneğin duvarına bakıyorsunuz, kumandaya dokunuyorsunuz ve gözünüzün önünde bazı yazılar akmaya başlıyor. Ne zaman ve kimler tarafından yapıldığını okuyor ve geçmişle ilgili fotoğrafları seyrediyorsunuz.
Veya Kaşıkçı Elması’na bakıyorsunuz, yine bir düğmeye dokunuyorsunuz, elmasla ilgili en önemli bilgiler gözünüzün önünde beliriyor, üstelik belki de Kaşıkçı Elması üzerine çevrilmiş filmlerden kısa sahneler oynamaya başlıyor.
Mesele sadece turizmle sınırlı da değil. Örneğin bir makineyi tamir edeceksiniz, yine gözlüğü takıyorsunuz ve tamirle ilgili bütün prosedür, baktığınız noktada göremediğiniz yerler bile çizimler ve üç boyutlu görüntüleriyle birlikte gözünüzün önünde beliriyor ve siz ne yapacağınızı çok iyi biliyorsunuz.
Size, bilgisayar teknolojisinin şu an üzerinde çalışılan ‘Geliştirilmiş gerçeklik’ programından bahsediyoruz. BİLİM’in meraklı okurları, geçmiş sayılarımızda bu konuda epey bilgi edindiklerini anımsayacaktır.
Bu teknoloji, laboratuvarlarda oldukça ilerledi, ancak Yunanistan’da da bu konuda çok önemli bir proje geliştiriliyor.
Archeo-Guide
2004 yılında Yunanistan’da düzenlenecek olan Olimpiyatlar yalnızca sportif oyunlarıyla ön plana çıkmayacak; seyahat kuruluşlarının verecekleri ilginç gözlükler sayesinde oyunlar hem sportif hem de teknolojik bir nitelik taşıyacak.
İzleyiciler bu gözlükleri taktıklarında Yunanistan’ı M.Ö. haliyle görebilecek. Örneğin, Olimpiyat oyunlarının doğduğu yer olan Olympia kentinin yıkık duvarlarına ya da zaman içinde aşınmış mermerlere bu gözlüklerle bakıldığında, ilk zamanlardaki güzellikleri yeniden canlanacak.
Bu bir mucize mi? Tabii ki hayır; sadece sınırlarını sürekli aşan enformasyon teknolojisinin yeni ve çok önemli bir aşaması.
İleri teknolojik gözlüklerle sanal gerçeklik kaskını içeren söz konusu yenilik, Yunanistan’ın bir numaralı telekom ve bilişim kuruluşu olan Intracom’un yönetimindeki Archeo-guide Projesi kapsamında ortaya kondu. Proje, 4.8 milyon Euro. Maliyetin yarısından çoğu, Avrupa Komisyonu’nun Information Society Technologies programından karşılanıyor.
Bu ilginç teknoloji sadece Olimpiyat oyunlarıyla sınırlı kalmayıp, örneğin Paris’te Louvre Müzesi’nde Milo’nun tek kolu kopuk Venüs’ünü de orijinal haliyle canlandırabilecek.
Ekran bağımlılığına son
Sanal gerçekliğin aksine, bu programın adı ‘geliştirilmiş gerçeklik’. Her tür işlemi kolaylaştırmak, zenginleştirmek amacıyla görülen gerçek dünyaya eskisi ve yenisiyle yeni bilgiler ekleniyor. İleri teknoloji alanında çığır açacak bu yeniliğin en ilginç özelliği ise, dünyamızın gelişmesine katkıda bulunan bilgisayarı merkeze yerleştirmemesi. Teknoloji de işte bu anlamda devrimci bir nitelik taşıyor.
Washington Üniversitesi’nde, Human Interface Technology Laboratuvarı’ndan araştırmacı Mark Bilinghurst, bilgisayarı kullanma tarzında bir paradigma değişimi yaşandığını belirtirken, 80’li yılların sonlarında doğan bu hareketin günümüzde gittikçe zemin kazandığına dikkat çekiyor.
Geliştirilmiş gerçeklik diğer sistemlere göre çok daha radikal yaklaşımlar içeriyor, çünkü geleneksel ekrana sahip bilgisayarları ortadan kaldırmayı hedefliyor. Yani bundan böyle, işlemler için bilgisayarın cihaz olarak nerede bulunduğu önem taşımayacak.
Gerçek zenginleşiyor
Bu yeni insan Ğ makine etkileşimiyle amaç, insanın gerçek dünyadaki algılamasını geliştirmek. Bu amaçla, yarı saydam bir yüzeyle donanmış gözlükler kullanılacak. Bu gözlüklerle hem gerçek dünyadan yani çevresinden kopmayacak, hem de kullandığı gözlüğün üzerine yerleştirilmiş küçücük sıvı kristal ekrandan gelen görüntülerle, çevresi ile ilgili çok daha fazla bilgi edinecek. Günümüzde Hughes Electronics, MicroOptical, MicroVision, Kaiser Electro Optics ve hatta Sony gibi ileri teknoloji sektörünün pek çok devi, tüketicilere bu tür cihazlar sunuyor.
Sıvı kristal ekranların bir ileriki adımı olarak da, iki küçük aynanın yönlendirdiği bir lazer demeti aracılığıyla, görüntünün doğrudan retina üzerine aktarılması hedefleniyor.
Günümüzde, ‘geliştirilmiş gerçeklik’le ilgili en çarpıcı deney ve gösteriler, New York’taki Columbia Üniversitesi’nde Computer Graphics and User Interfaces Laboratuvarı’nda gerçekleştiriliyor. Araştırmacı Steven Feiner’in geliştirdiği Mars (Mobile Augmented Reality Systems; Mobil Geliştirilmiş Gerçeklik Sistemler) sistemi, halen sadece üniversite kampusunda deneme aşamasında.
Kampustaki hayaletler
Kafada ilginç bir kask, omuzlarda da büyük bir çantayla kampüste gerçekleştirilen deney oldukça etkileyici. Kampustaki gezi süresince, en uzak köşelere kadar her yer tüm ‘alt yazılarıyla’ beraber gözlerinizin önünde. Üniversite kompleksini oluşturan yapılardan her biri tek tek üzerindeki yazılarla ortaya çıkıyor. Örneğin, iyi bir lokanta mı arıyorsunuz? Hiç sorun değil. Gözlerinizi kampusun hemen iki adım ötesinde yer alan restorana çevirdiğinizde, buranın Tom’un restoranı olduğunu, bir televizyon dizisiyle ünlendiğini ve özellikle de salatalarının tavsiye edildiğini öğreniyorsunuz.
Ancak Mars’ın uygulamaları bununla da sınırlı değil, daha da öteye giderek, Atina’daki Olimpiyat oyunları için vaat edilen mucizeyi gerçekleştirip kampustaki hayaletleri canlandırıyor. Bir binanın yanından geçerken gözünüzün kenarında birdenbire küçük bayraklar beliriveriyor; bu bayraklardan birini seçtiğinizde de (Mars da tıklamanızı sağlayan bir tür fareye sahip), bu binanın 1968’de öğrenci ayaklanmalarına sahne olduğunu öğreniyorsunuz. Hatta geçmişte yaşanmış bu olayla ilgili tarihsel belgelere, gazete kupürlerine hatta video filmlerine ulaşılabiliyor.
Nasıl oluyor
Peki tüm bunlar nasıl mümkün olabiliyor? Burada donanımın en ağır bölümü olan sırt çantasını açmak gerekiyor; çantada çok hassas GPS uydularından ulaşan sinyalleri alan büyük bir kutu var. Böylece aynı zamanda hem Amerikan GPS uydularıyla Rus Glonass uyduları, hem de kampustaki bir binanın damına yerleştirilmiş oldukça pahalı bir antenden ulaşan sinyaller gelen bilgileri düzeltiyor.