Tarife ne gerek?

Güncelleme Tarihi:

Tarife ne gerek
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 1997 00:00

Metin SERTOĞLU
Haberin Devamı

Kendilerini uyanık zanneden bir grup İstanbul ve Tekirdağlı avcı, altına isim ve imza koymaya yüreklerinin yetmediği ‘‘Avcı arkadaş uyan!’’ başlıklı binlerce bildiriyi, elden ele ya da faksla, avcılara dağıtarak belirtilen gün ve adreste toplanılmasını istemişler. Yazılarında maksatlarının avcı toplumunun ‘‘Yeter artık’’ cümlesini basın önünde söylemek olduğunu belirtirken, birkaç televizyon kanalına haber vermeyi de ihmal etmemişler!

* * *

Amaçları; Merkez Av Komisyonu kararlarına tavır koymak, yasaklanan bölgelere itiraz etmek ve iki hafta önceki kontrollerde yakalanıp tüfeklerine el konulan yüz civarındaki eli tüfekliye sanırım moral vermekmiş. İşte bu nedenle, herhalde tüymesi kolay olsun hesabıyla Silivri'de yazlıklarına yakın bir alanı, toplanmak için uygun bulmuşlar. Ellerinde pankartlarla toplandıkları yerden kafaları havaya dikip beklemeye koyulmuşlar. Yanlış anlaşılmasın, bıldırcın ya da üveyik beklemiyorlar! Önceden ‘‘kuralları ihlal edeceğiz’’ diye haber gönderdikleri Orman Bakanlığı'nın helikopterlerine şayet gelirse akıllarınca dayılaşacaklar. ‘‘Biz yasak, kanun tanımıyoruz. Sıkıysa gelin yakalayın da görelim’’ postasını (Donkişot'un yeldeğirmenine yaptığı hücum misali!) TV kameralarının önünde atmak istemiş olsalar gerek! Ateş edip av kuşu gibi düşürecek halleri yok ya!

* * *

Helikopter beyleri tepeden görünce pankartlar yere serilecek, TV kameraları çekime başlayacak, sonra da bir avuç insanın bir bardak suda kopardığı fırtınayı ‘‘milyonlarca avcının sesidir’’ diye kendi kısır çevrelerine yutturacaklar. Neyseki, bu tarihi davete sadece yirmi kişi katılmış, katılanların yarıdan fazlası da ‘‘Kaymakamlıktan izin alınmıştır’’ kandırmacasının yanıltılmış katılımcısı olmuştur. Zira Kaymakamlığa sadece dilekçe verilmiş, toplantı taleplerinin cevabını almayı beklemek zahmetine dahi katlanılmamıştır. Nitekim çevrelerini saran jandarma, pankart ve slogan atımına izin belgeleri olmadığı savıyla efendilere geçit vermemiştir.

* * *

Başlarında konsolosluk görevli personeli ahkamcı zat-ı muhterem, umduğu kalabalığı etrafında göremeyince fena halde bozum olmuş, ‘‘Vay efendim bu bıldırcınları biz vurmazsak Yunanlılar, Mısırlılar vuracaklar. Proteinimizi başkalarına yedirtmeyiz’’ diyerek her zamanki protein edebiyatını tekrarlamıştır. Bu senaryoda fon müziği olarak da pıt.. pıtık.. diye seslenen teyplerini yayına sokmuşlar mıdır?

* * *

‘‘Uyanın avcılar’’ diye çığırtkanlık yaparken, avcıların zaten gözlerini dahi kırpıştırmayacak kadar uyanık olduklarını zannederim bu eli tüfekli üç beş kişi nihayet farketmişlerdir. Yasal bir izin alınmadan bir elinde tüfek bir elinde pankartla mücavir alanda toplanmanın, iki yıldan altı yıla kadar hapisliğini gerektiren bir suç olduğunu bilen sağduyulu avcılar meydanı boş bırakmakla uyanık olduklarını pekala kanıtlamışlardır. Tasarımcılar asıl kendilerinin hala derin uykuda olduklarını bilmem farketmişler midir?

* * *

LAFIN ÖZÜ; beş yıl önce de bu yörelerde hergün avcılık yapılırdı. Köpekler keyifli, insanlar şevkatli ve de mutluydu. Nasiplerine düşen üç beş kuş çantada, evlerine dönerlerdi. Taa ki, aç gözlü, acımasız eli tüfekliler civarı teyplerle donatıp, milyonlarca bırdırcını katletmeye başlayıncaya kadar. İşte bu zulmün mimarlarına karşı bu tedbirler alındı, yasaklar, sınırlamalar konuldu. Kafaları havaya kaldırıp suçluyu semada aramasınlar hiç, birbirlerinin yüzlerine baksınlar. Tarife ne gerek? Arif olsunlar yeter!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!