OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 07, 2001 00:00
Endüstriyel futbola karşı duran gerçek futbol seyircisi duruma el koydu ve tribünden Tribün'ü yarattı. Tamamen amatör bir ruhla hazırlanan dergi
Galatasaray dışında diğer takımların taraftarlarından da büyük ilgi gördü. Üçüncü sayı için Türkiye'nin birçok takımından kendi öykülerini anlatan yazılar yağıyor. ‘‘Çok maç seyrettik. Takımımız için cebimizden çok para gitti. Mesela bir başkası için çok üzüleceğimiz yerde takımımız için çok üzüldük. Birisi için çok sevineceğimiz yerde O'nun için çok sevindik. Sevdiğimiz insanlar bize bunu hep sormuşlardır. Niye? Ne var yav bu takımda, futbolda?’’ Böyle diyor Tribün'ün ilk sayısında okuyuculara merhaba derken Mehmet Şenol. Eylül ayında ikinci sayısı yayımlanan Tribün tamamen futbol seyircileri tarafından hazırlanan amatör bir dergi. En büyük iddiası, yaz kış demeden stadlara koşan, takımından desteğini esirgemeyen kitlelerin sesi olmak. Şenol ‘‘Türkiye'de futbolun unsurları olarak futbolcular, takımlar, hakemler, yöneticilerin adı geçiyor ama taraftarlardan hiç bahseden yok. Bir kalabalık, bir güruh, fotoğrafların arkasını süsleyen bir unsur veya hep küfreden, kavga eden, olay çıkaran bir kitle olarak görülüyor taraftarlar. Bu durum en azından bizim gibi düşünen kitlenin çok ağırına gidiyor.’’Tribün, bir grup taraftarın geçen sene oluşturduğu Galatasaray Düşünce Platformu'ndan (GSDP) 40 kişilik bir çekirdek kadronun çabasıyla doğdu. Ama tabii, taraftarlarla ilgili sorunlar sadece Galatasaraylıları ilgilendirmiyor. Nitekim, dergi yayınlanınca, başka taraftarlar da işe katılmış. Mehmet Şenol anlatıyor:‘‘İnternet'le birlikte yüz binlerce yazı ve mesaj forumlara dökülmeye başladı. Bu potansiyele sahip okurlar dergiye hemen ulaştılar. Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Ankaragücülü, Göztepeli, Karşıyakalı taraftarların da yazılarıyla ve katkılarıyla Tribün yalnızca Galatasaraylılara ait bir yayın havasından kurtulacak.’’Derginin ilk iki sayısı amatör bir ekip tarafından hazırlanıp yine yazarlar veya okurlar tarafından üç büyük şehirdeki bazı kitapçı ve gazete bayilerine dağıtıldı. Geçmiş yıllarda yayıncılık tecrübesi bulunanlar biraz abilik etti, hayatında hiç maça gitmemiş Beşiktaşlı Alper Zorlu da düzeltmeleri yapma işini üzerine aldı. İki sayının gördüğü ilgi üzerine bu gönüllü dağıtım ağı genişledi ve Bursa, Eskişehir ve Diyarbakır gibi şehirlere de uzandı. İlki gibi 1600 adet basılan ikinci sayı da hemen tükenince birçok şehirden veya semtten talepler gelmeye başladı. Örneğin Göztepe taraftarları dergiyi ezeli rakipleri Karşıyaka'dan satın almak yerine kendi semtleri Güzelyalı'da bulmak için bastırıyor. Üçüncü sayı 1600 yerine 3 bine yakın basılacak ve gönüllü dağıtım ağına Adana, Antalya, İzmit dahil edilecek. SKOR DEĞİL TAKIM ÖNEMLİTemmuzdaki ilk sayıdan sonra ikinci sayı Eylül ayına yetişti; üçüncü sayı için ise editör Mehmet Şenol ekim sonuna randevu veriyor: ‘‘Okurlardan aldığımız tepkiler 64'ten 96 sayfaya çıkmamıza rağmen aylık bir yayın istendiğini gösteriyor. Bundan sonraki sayıyı diğer takım taraftarlarından gelecek katkılarla Ekim sonunda bitirmeyi düşünüyoruz. Sayfa sayısını 96'dan 120'ye çıkarabiliriz.’’Tribün'ün sloganı da (Endüstriyel futbola karşı tribün kültürü) derginin savunduğu görüşler için ipucu veriyor. Örneğin Burak San futbolu rekabeti için değil zevk için seyredenlerin düşüncelerini yansıtıyor, Cem Martı TRT'li futbol günlerine duyulan hasreti anlatıyor. Okur mektuplarının önemli bir kısmı da pahalı biletten dert yananlardan geliyor. Böylece Tribün, FIFA, UEFA gibi örgütlerin futbol seyircisini futbol tüketicisine dönüştürmesine tepki duyan kitlenin sözcülüğünü üstleniyor. Şenol'un deyimiyle taraftar zaptu rapt altına alınmak isteniyor: ‘‘Bu uluslararası örgütler seyirciye her türlü ürünü satın alabilen bir müşteri gözüyle bakıyor. Maçı izlerken koltuğunda sakin sakin otursun, bol para harcasın. Halbuki bu paralı seyirci herhangi bir başarısızlık zamanında maçlara gitmekten cayabilir. Biz futbolda skordan çok takımına önem veren bir taraftar grubuna ihtiyaç duyulduğunu savunuyoruz. Takımından desteğini esirgemeyecek bu gruba bir örnek de Galatasaraylı Ultraslan örgütlenmesi. Ancak, UEFA Ultraslan'ın bastırdığı manifestoyu dahi toplattı.’’MAÇI AYAKTA SEYREDİN!Tribün'ü hazırlayan kadro maçları ayakta izlemekten hoşlanan taraftarlardan oluşuyor. Yani maç boyu koltuğa çakılı kalıp tezahürat yapmadan 90 dakikayı bitirmek onlara göre değil. Peki tribünde oturmak isteyen de yok mu sorusuna muzipçe gülerek yanıt veriyor yayın kurulu. Faruk Baydar ‘‘Hele numaralı tribün hiç bize göre değil’’ diyor. ‘‘Oranın seyircisi maça 15 dakika kala gelir, koltuğundan kalkmaz, oyunu tiyatro gibi izler. Biz maç boyu ayakta takımı destekleriz.’’ Tribün'ün ortaya attığı bir fikir de taraftarların kulüp yönetiminde söz sahibi olması. Gelecek sayısında İspanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerdeki kulüp yapılarını inceleyen bir araştırma yayınlanacak. Tribün'ün Avrupa'daki temsilcileri bugünlerde harıl harıl kulüplerin taraftarlarıyla ilişkileri hakkında bilgi toplamakla meşguller. Türkiye'de taraftarı görmezden gelen yönetimlere de bir alternatif sunmak istiyorlar.TRİBÜN DERGİSİ’NDE NELER VAR?Şimdiye kadar
BeÅŸiktaÅŸ çarşı grubunun amigosu Alen'in aÄŸzından Dolmabahçe çevresindeki kavgaları anlatan ‘‘Bostanlıkta tam siper’’, Fenerbahçeli Tolga Ertür'ün kaleminden ‘‘Türkiye'nin bağıran tek numaralısı’’, Hakan Gülseven'den ‘‘Karşıyaka üzerine’’ gibi çeÅŸitli yazılar ve Murat Toklucu'nun Diyarbakırlı futbolseverlerle yaptığı bir söyleÅŸi Tribün'ün sayfalarında yer buldu. Bir dahaki sayıda ise Ankaragücü taraftarlarından, Sakarya'nın Tatanga grubundan yazılar bekleniyor ama en ilginçleri iki ünlü amigoyla gerçekleÅŸtirilen söyleÅŸiler olabilir: 1960'ların sonunda Anadolu'daki futbol patlamasının öncüsü EskiÅŸehir'in ÅŸaÅŸaalı yıllarının ünlü Amigosu Orhan'ın hiçbir yayına yapmadığı açıklamalar Tribün'de yer alacak. BeÅŸiktaÅŸ amigosu Alen'le yapılan bir röportaj da 1980'lerden bu yana taraftar kavgalarını, üç büyüklerin 1992'de yaptığı genel barışı ve Çarşı grubunun iç yüzünü ortaya dökecek.Mehmet Åženol (39)Tribün'ün editörü. Yeni Gündem dergisinde çalıştı, Åžizofrengi dergisini yayımladı. ArkadaÅŸlarıyla Galatasaray Düşünce Platformu'nu kurdu, oradan Tribün fikri ortaya çıktı. Nejat Çelebi (40)Tribün'ün ağır toplarından ve yazı iÅŸleri müdürü. Tekstilcilik yapıyor. Â
button