Güncelleme Tarihi:
Duygu Dikmenoğlu balet aşkını ilk kez HÜRRİYET'e açıkladı
İç çamaşırına hayır
‘‘Ölçülerim 85-60-85, boyum l.75, kilom 49. Kendimi biraz zayıf buluyorum ama firmalar artık beni böyle kabul ediyor. Podyumda hiçbir zaman utanmam ama, kaç lira verirlerse versinler iç çamaşırı defilelerine çıkmam. Bu defilede insanlar giysilere değil, iğrenç bir şekilde içindekine bakmaya çalışıyorlar.’’
Arzum Onan gibi
‘‘Hep Arzum Onan gibi olmak, onun yolunda gitmek istedim, öyle de oldu. O, çok mütevazı, sadece yaptığı işle ön planda olan, hep iyi işler yapan biri. Şu anda çok yolun başındayım ama yaptığım herşeyden çok mutluyum. Mankenlerden bir de Sema Şimşek'i çok beğeniyorum, gerçekten işini hakkını vererek yapıyor.’’
İzmir'in gözde semtlerinden Hatay iki haftadır yeni bir konuğunu ağırlıyor. Podyumlarının en genç ve tescilli en güzel mankeni Duygu Dikmenoğlu bugüne kadar kazandığı paralarla 164 Sokak'taki Seda Apartmanı'nın en üst katını ailesine armağan etti. Hem de tepeden tırnağa yeni mobilyalarla döşeyerek. Duygu'nun yeni evinin balkonunda annesi Hüsniye hanımın yaptığı kahveyi içtikten sonra Çeşme'nin yolunu tuttuk.
Ünlü Demirağ ailesi Çeşme- Dalyan'da yeni bir otel yaptırmış, adı ‘‘Dalyan Plaza’’. Yatağından yemeğine kadar sanki kendi evinizdesiniz. Sevgili Nedim Demirağ, engin konukseverliği ve tükenmeyen gülümsemesiyle karşımızda. Otelin İtalyan restoranı Mario Plaza'da parmaklarımızı yedikten sonra Ege'nin ayaklarımıza serildiği Çardak Bar'da saatlerce konuştum Duygu'yla. Sonra Nedim'in ‘‘Aksam’’ adlı teknesinde dolaştık, hatta kaptanlık bile yaptım Duygu'nun ağzından laf alabilmek için. Duygu'nun gözlerinin içi parlıyor, Duygu hep gülüyor. Çünkü Duygu sarı saçlı, mavi gözlü İzmirli yakışıklı bir balete kaptırmış gönlünü.
‘‘Yener ağabey, bu konuda ilk ve son kez size konuşacağım. Özel yaşamımızla gündeme gelmek istemiyoruz ikimiz de. Tan'la bir yıl kadar önce bazı defilele ve organizasyonlarda beraber olduk. Bana birlikte çıkmamızı teklif etti, ben de kabul ettim. O günden bu yana ilişkimiz gayet güzel gidiyor işte. Onunla çıktığımı ilk olarak aileme açıkladım. Tan İzmir'e gelişinde annemle, babamla tanıştı. Onu çok sevdiler, hiçbir şekilde ilişkime karşı çıkmadılar. Sonra ben de Tan'ın ailesiyle tanıştım. Tan'la her konuda birbirimize uyuyoruz. Düşüncelerimiz, yapmak istediklerimiz aynı. Benden oniki yaş büyük, 1969 doğumlu. Sık sık İzmir'e geliyor, ben de İstanbul'a gittiğimde görüşüyoruz. Sürekli birarada değiliz ama gayet güzel gidiyor. Hergün telefonla konuşuyoruz. Tan'ın mantıklı konuşması ve bakışları beni çok etkiledi. Birbirimizin işlerine pek fazla karışmıyoruz. Tan yakında İstanbul, Ankara ve İzmir'de kendi adını taşıyan bale ve dans okulu zinciri açacak. Ben de olabildiği kadar yardımcı olacağım elbette.’’
Peki, bu aşk değil de nedir?
‘‘Bugüne kadar hiç aşık olmadığım için aşkın ne olduğunu bilmiyorum. Herhalde yüzün, gözlerin içinin sürekli gülmesi aşk. Tan'a aşık olup olmadığımı gerçekten bilmiyorum ama hayatımdan memnunum. Herşey şimdiki gibi giderse evlenebiliriz de, daha iyisini nereden bulacağım? Tan'ın iyi bir hikayesi var, çok ünlü ve başarılı bir balet.’’
Ya ötekiler ne olacak, pabuçları dama mı atıldı?
‘‘Vallahi Tan'dan önce kimseyle çıkmadım. Sezen Aksu'nun oğlu Mithat Can'la, bir de Tayfun Bozkuş'la adımı çıkardılar. Tayfun benim eski arkadaşım. Hatta aynı klipte oynadık diye beni Mustafa Sandal'ın sevgilisi bile yaptılar. Mithat Can, benimle aynı yarışmada üçüncü olan Selin Toktay'la çıkıyordu, beni Selin tanıştırdı. Yener ağabey, ilk çıktığı zamanlar Tarkan'a aşıktım, ona tapardım. Odamın duvarında onun büyük bir posteri asılıydı. Bir ara ondan çok soğudum, herşeyi yapmacık geldi. Konuşmaları, hareketleri kişiliksizdi bana göre. Ama şu an yine takdir ediyorum kendisini, çok iyi işler yapıyor.’’