Süzme saf bir erkeÄŸin kazıklanma macerası

Güncelleme Tarihi:

Süzme saf bir erkeğin kazıklanma macerası
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 25, 2004 00:00

Böylesi ilk kez başıma geliyor. Ben soruyu soruyorum: ‘‘Uyanık mısınız, yarı uyanık mı, saf mısınız, süzme saf mı?’’ Bir an duruyor, yutkunuyor, ‘‘Süzme safım'‘’’ diyor ve aniden aÄŸlamaya baÅŸlıyor. Karşımdaki bir erkek. 49 yaşında koca bir adam. Hüngür hüngür aÄŸlıyor.Elim ayağım birbirine karışıyor, ne yapacağımı bilemiyorum, dedim ya, böylesi hayatımda ilk defa başıma geliyor. Teybi kapatıyorum, röportajı bırakıp, onu teselli etmeye çalışıyorum. Hemen toparlanıyor ama belli ki adam yaralı ve sık sık kanıyor. Kanadıkça canı acıyor, öfkesi patlıyor. Yanlış anlamayın, öfkeyi kendisine duyuyor. Böyle bir aymazlığa düştüğü için kendini affedemiyor. Dile kolay, üzüntüsünden iki ayda 20 kilo vermiÅŸ birinden söz ediyoruz. Hikayesi içler acısı aslında ama olaylar birbiri ardına gelince insan gülsün mü aÄŸlasın mı bilemiyor. Adı ReÅŸat Ä°lhan. Gazetelerde bir üçüncü sayfa haberi olarak macerasını okumuÅŸsunuzdur belki. Yabancı memleketlerde çalışıyor, didiniyor 1.5 trilyonluk servet sahibi oluyor. Kendisinden boÅŸanmak isteyen 20 yıllık Alman karısına paraları kaptırmamak için, varını yoÄŸunu çok güvendiÄŸi Yugoslav sevgilisinin üzerine yapıyor. Ve sonunda bir gün dımdızlak ortada kaldığını fark ediyor. Neyi var, neyi yok elinden alınmış. 45 Euro’yla ortada kalmış. Ben onun hikayesini naklettim....ReÅŸat Ä°lhan kimdir?- Birkaç ay önce sorsaydınız iÅŸadamıyım derdim. Åžimdi çulsuzun biriyim...Siz aileden zengin miydiniz?- Nerde! Urfalıyım. 7 kardeÅŸin en ufağıyım. Ä°lkokul 4'te beni bir marangozun yanına verdiler. Ä°ÅŸi sevdim.EÄŸitim?- Sanat Enstitüsü mezunuyum. Marangozluk okudum. Askerden sonra da abimle Köln'e gittim. YavaÅŸ yavaÅŸ tırnaklarımla kendime bir hayat inÅŸa ettim. 30 sene Almanya'da yaÅŸadım.Nasıl zengin oldunuz, bütün o iÅŸleri kurdunuz?- Çalışarak. 79'da Almanya'ya yeni ayak basmış bir Türk işçisiydim. Ama nasıl hevesliyim! 3 iÅŸte birden çalışıyordum: Gündüz, usta başı olarak bir ÅŸirkette iç dekorasyonla ilgili projeler çiziyor, gece gazete satıyor ve alışveriÅŸ merkezlerindeki rafların düzenlenmesi iÅŸleriyle uÄŸraşıyordum. HELMUT KOHL’E KURÅžUN GEÇİRMEZ KAPI Sonra?- Kendi iÅŸ yerimi kurdum. Nasıl da gururluydum! Åžirketimin adı FTM (Fenster Tür Montagen) idi. Kapı, pencere, kış bahçesi, iç dekorasyon malzemeleri, yani perde rayları, yer döşemeleri, yer kaplamaları, duvar kağıtları satıyordum. Almanya'da belediyeler çok sever beni. 13 sarayın iç restorasyonunu, tamiratını ve dekorasyonunu yaptım. Perdesinden halısına kadar. Çok baÅŸarı elde ettim, gazetelere televizyonlara çıktım. Tabii biraz nam salınca, meÅŸhurlar ve siyasiler de size iÅŸ yaptırıyor. Helmut Kohl'ün evine kurÅŸun geçirmez, ses geçirmez, KalaÅŸnikoflara, el bombalarına dayanıklı 1300 kilo ağırlığında kapılar taktım.Ve bu arada evlendiniz...- Evet. EÅŸim Alman'dı. 20 yıl evli kaldık.Çocuk?- Onun ilk eÅŸinden 3 tane vardı. Bizim olmadı. O çocuklara harbi babalık yaptım. Onları okuttum, ev aldım, evlendirdim. En büyük oÄŸlanın ÅŸimdi ÅŸirketi var, yanında 60 kiÅŸi çalışıyor, Alman cumhurbaÅŸkanından daha fazla para kazanıyor.Evlilik, para varken mi, yokken mi gerçekleÅŸmiÅŸti?- Hanımın bir ÅŸeyi yoktu evlendiÄŸimizde. Muhasebeciydi, maaÅŸla çalışıyordu. Ben belimi çoktan doÄŸrultmuÅŸtum. Hem ÅŸirketim vardı, hem de Çin lokantası iÅŸine girmiÅŸtim. 350 sandalyeli bir lokanta. Günlük ciromuz 20 bin Mark'tı. Gerçi borç ödüyordum, ama halimiz vaktimiz yerindeydi. Zamanla tabii ÅŸirketi büyüttüm. Dünyanın her tarafına mal satmaya baÅŸladım. Neredeyse bütün Avrupa'ya, Kanada'ya, Libya'ya. Kaddafi'ye bile doÄŸrama sattım ben. Kanada'da iki kilise yaptım. Virginia'da, Atina'da oteller...PARA BELADAN BAÅžKA BÄ°R ÅžEY GETÄ°RMÄ°YOR Para neleri deÄŸiÅŸtiriyor insanın hayatında?- Para bela bir ÅŸey! Herkes sana yakınlık gösteriyor, sen fark etmiyorsun, ama sadece paran var diye oluyor. Yalan dolan yani. Ben çok para dağıttım, çok insan yedirdim, giydirdim.Alman eÅŸinizle neden boÅŸanmak istediniz?- Ben istemedim ki, o istedi. Türkiye'ye taşınma faslı gündeme gelmeden sık sık tatile gelirdik buraya. Güneyi çok severdi. Bodrum'a gidiyoruz mesela, 30 kiÅŸi 20'ÅŸer dolar vererek, günü birlik tekne mi kiralanıyor, bizim hanım ‘‘Sen 600 dolar ver biz tek başımıza denize açılalım’’ diyor. Ä°ÅŸte para böyle bir ÅŸey! Ä°lla, tekne bize özel olacak. Hanımı mı kıracağız, var nasıl olsa paramız. Sonra birileriyle tanışır, acır, ‘‘Bunları Köln'e bizim oraya aldır’’ derdi. 17 kiÅŸinin filan vizesini aldım, karşılık beklemeksizin Almanya'da işçi yaptım. Sevmezdim bu huylarını ama 20 yılını paylaÅŸtığın karın, n'apacaksın. Ne zaman Türkiye'ye taşınmaya ve Ä°zmir'de fabrika kurmaya karar verdik: ‘‘Bak’’ dedim, ‘‘Bu huylarını bıracaksın. Oraya iÅŸ yapmaya gidiyoruz.’’ Süleyman Demirel'le tanışmışım, fabrikanın açılışını yapma sözü almışım, yeni bir atılım yapmak üzereyken, karımla da uÄŸraÅŸmak istemiyorum. ‘‘Tamam, tamam’’ dedi.Sonra?- Serbest bölgede 13 bin metrekare bir yer bulduk, kirası yıllık 40 bin dolar, trink ödedim. Binamızı kendimizi yapacağız, bütün Asya ülkelerine menteÅŸe satacağız. Ä°zmir Hilton'un karşısında da 650 metrekarelik bir ofis tuttum. Hoffmann'ın patentini almışız, ama baktım ki Alman ortak elini cebine atmıyor. Bense 740 bin dolar para harcamışım...BoÅŸanma sebebinize gelecektik...- Ä°ÅŸte ben bu meselelerle uÄŸraşırken -Bodrum'da ÅŸube açıyoruz Ä°brahim Tatlıses açılışa geliyor, kafam sadece iÅŸle meÅŸgul- bir fark ettim ki, benim talimatım olmadan Esbank'taki hesabımdan sürekli para çekiliyor. 329 bin mark. Hanımın da haberi varmış, sekreter imzamı kullanmış. Sekreterin iÅŸine son verdim tabii. Bizim hanım kıyameti kopardı. Onu iÅŸten atarsan seni boÅŸarım dedi. Sebep bu yani.BoÅŸanma safhası nasıl geçti?- Allah kimseye vermesin! Düşman başına. Ona Almanya'daki 450 bin dolarlık evi bıraktım, üç tane araba ve aylık makul bir nafaka. Yetmedi. Ä°ki yıl benimle uÄŸraÅŸtı. BoÅŸanmanın sonuçlanmasına 4 ay kala, haber yolladı: ‘‘Gelsin barışalım.’’ Bu kadar süründürmüş beni, bu sefer de ben kabul etmedim. Yine delirdi. Mallarımın üzerine tedbir koydurdu. Fabrikama, iki tane arazime ve ÅŸirkete ait 21 araca...Siz ne yaptınız?- Korktum. Her ÅŸeyi alacak diye. Almanya'da evlenmiÅŸiz, burada boÅŸanmaya çalışıyoruz, zaten zorlu bir hukuk süreci. ‘‘Bari malları güvendiÄŸim insanların üzerine yapayım da alamasın’’ diye düşündüm. Ben nereden bileyim, yaÄŸmurdan kaçarken doluya tutulacağımı...Bioenerji uzmanı Yugoslav Vidosova'yla ne zaman tanıştınız?- Ä°ÅŸte tam bu harala gürelenin arasında. Yıllardır çektiÄŸim bir bel fıtığı var bende. Ameliyata karar vermiÅŸim. Tarifi olmayan acılar çekiyorum, bir taraftan da mahkemelere gidiyorum. Bir arkadaşım ‘‘Bıçak altına yatma ReÅŸat. Delirdin mi?’’ dedi. ‘‘Bir Yugoslav hanım var. Bir de onu dene. Alternatif tedavi...’’ Gittim. Birinci seansta 100 dolarımı aldı tık yok, aÄŸrılar devam. Ä°kincide de tık yok, üçüncüde de. Ben diyorum ki, ‘‘Vidosova Hanım benim ayağım düştü, bari ben ameliyat olayım.’’ ‘‘Hayıııır’’ diyor, ‘‘Bendeki enerji size geçiyor, yavaÅŸ yavaÅŸ tesir gösterecek.’’SANA DELÄ° GÄ°BÄ° AÅžIK OLMUÅž AÇILAMIYORHiçbir faydası yoksa neden ikide bir gidiyorsunuz o kadına?- Ben de bilmiyorum. 3 milyon kiÅŸide bir görülen bir enerji varmış onda, öyle diyor, tuhaf meditasyon müzikleri çalıyor, iÅŸlem esnasında bana sorular soruyor, zair bir faydasını göreceÄŸim zannettim.Tabii bütün hayatınızı öğrendi...- Evet. Pek arkadaşım da yok o aralar. Yalnızım. Zaten bin tane sorunum var. ‘‘Beliniz niye böyle oldu?’’ diyor. Ben anlatıyorum, ‘‘Küçük yaÅŸtan beri çalışıyorum’’ diyorum. ‘‘Ah vah’’ diyor. Alman eÅŸimi soruyor, boÅŸanma hadiselerinin ayrıntılarını öğreniyor. ‘‘Bütün bunlar sizin gibi fedakar bir erkeÄŸe nasıl yapılır?’’ diyor. Üç ayda beni iyileÅŸtirecekmiÅŸ, öyle söylüyor. ‘‘Hiç ameliyatsız mı?’’ diyorum. ‘‘Hı hı’’ diyor. Bu kadar dayandım, bari yine dayanayım...Belli ki bu kadından etkilenmiÅŸsiniz...- Belki de ama düşündüğünüz anlamda deÄŸil. 63 yaşında bir kadın. Benden 14 yaÅŸ büyük. Güzellik desen yok ama nasıl desem, çok sevecen, çok iyi niyetli. Sonra biri aradı beni: ‘‘Ne yaptın sen benim ablama?’’ dedi. Kimden söz ettiÄŸini hemen anladım, paniÄŸe kapıldım: ‘‘Bakın beyefendi, Vidosova Hanım'la benim alakam yok. 100 dolarımı veriyorum tedaviye gidiyorum, o kadar...’’ ‘‘KardeÅŸim’’ dedi, ‘‘Onu kastetmiyorum. Sana deli gibi aşık olmuÅŸ bu. Bunu anlatmaya çalışıyorum.’’Ne hissettiniz bunu duyunca?- E gururum okÅŸandı tabii. Bir de üstüne oÄŸlu telefon açtı: ‘‘Annem sizi yemeÄŸe almak istiyor.’’ Üç gün sonra da çaya davet ettiler. Böyle böyle, bir buçuk ay sonra aramızda bir iliÅŸki baÅŸladı.AÅŸk mıydı?- Hayır. Neydi peki?- Çok yalnızdım. Bana taptığını söyleyen bir kadın vardı karşımda. OÄŸulları da çok seviyor, ayağıma terliklerimi filan veriyorlar. ‘‘Babo, babo’’ diyorlar. Bir aile ortamına kavuÅŸtum zannettim. Hipnoz mu yaptı nedir? ‘‘Benden yaÅŸlı. Güzel de sayılmaz. Ama bunların ne önemi var? 50 yaşına geldim, Allah karşıma beni karşılıksız seven bir kadın çıkardı’’ diye düşündüm. Yılmışım artık insanların paramı tırtıklamaya çalışmasından. Diz çöküyor, ‘‘Seni bu hale sokanların ben ellerimle boÄŸmak istiyorum’’ diyor, ‘‘Şükürler olsun Allah'ıma seni karşıma çıkardı...’’URFA’DA Ä°MAM NÄ°KAHISiz de inanıyorsunuz...- Ä°nanmak ne kelime bu kadına güvendiÄŸim kadar yeryüzünde kimseye güvenmiyorum. Benim için üzülen biri var düşünsenize. ‘‘Madem mallarına tedbir koyduruyor eski karın, onları benim üzerime yap’’ diyor. Ama önce niÅŸan yapacakmışız, sonra da memleketim olan Urfa'da hoca nikahı kıyacakmışız. Ben de aklımca savaÅŸtan kaçmış, iki çocuÄŸuyla hiç bilmediÄŸi bir ülkede hayat mücadelesi veren müstakbel karımı hoÅŸ tutmaya çalışıyorum. Çünkü o beni biz tanışmadan rüyasında görmüş. BiliyormuÅŸ yani kurtarıcısının geleceÄŸini! Yugoslav kocasının yüzüğünü çıkarmış, aÄŸacın altına gömmüş, elimden tutup beni oraya götürüyor, topraktan yüzüğü çıkarıp, gösteriyor. Kendi kendime diyorum ki: ‘‘Bu kadın artık benim karım. Sakat kalsam bir bardak su verir bana. Hem bak paraya da önem vermiyor...’’ 11 ayda tek tek bütün malları onun üzerine yaptım. Bir de kırmızı gül hastası...O ne demek?- Her gün 150 dolarlık, uzun saplı kırmızı güller alınacak ve evin her odası donatılacak demek. Hep aynı renk olacak ama. Bazen o kadar fazla gül bulamıyordum, hani belki oÄŸlunun odasına sarı filan koyar, kızıyordu. Ayrı renk gül, ayrılık demekmiÅŸ. Ben büyülenmiÅŸ gibi bu kadın ne isterse yapıyordum.BEN ENERJÄ°MLE SENÄ° Ä°YÄ° EDERÄ°MNe kadar sürdü iliÅŸkiniz?- Ä°ki buçuk yıl. Sonra ‘‘Ev alalım’’ diye tutturdu. Bir yer buldu: ‘‘Bunu alalım.’’ Dedim ki: ‘‘Bu evin çok iÅŸi var. Plastik panjur kullanılmış, rüzgar vurmuÅŸ, uçurmuÅŸ. AhÅŸap kapı içeri su almış. Banyoya giriyorsun, küvet yok, jakuzi yok.’’ ‘‘Benim aslan kocam yapar’’ dedi. ‘‘İyi ama belim’’ dedim, ‘‘Hastayım ben...’’ ‘‘Sen inÅŸaatın başında dur, ben gelir enerjimle seni iyi ederim’’ dedi. Sabah 5'te kalkıyor, ustalar çalışıyor, sonra fabrikaya iÅŸe gidiyordum. Geliyordu bazen inÅŸaatta yanımda duruyor, enerji ÅŸovu yapıyor, kayboluyordu. Ben o evi 4 duvar bıraktım, baÅŸtan baÅŸa yeniden yaptım: Dört banyo, iki oturma odası, iki şömine, garaj, yüzme havuzu, savuna. Güzel bir ev oldu. Tam 200 bin dolar para harcadım, evi de 140'a almışız. Etti mi 340. Sadece 50 bin dolar borcumuz var, sonra tapusunu alacağız...Sonra?- Ev bitti. Ben de bittim. Demesin mi: ‘‘ReÅŸat. Ben yaÅŸlandım. Enerjim artık fayda etmiyor. Sen ameliyat olmalısın...’’Siz hálá mı uyanmıyorsunuz!- Ege Ãœniversitesi'nde olduÄŸum ameliyatta biraz samimiyetinden şüphe ettim. Gelmedi çünkü ameliyata. L3, L4, L4'ten ameliyat olmuÅŸum, çok ciddi bir operasyon, ölebilirdim yani. Ertesi gün beni hastaneden çıkardı. Tabii bir hafta sonra dikiÅŸlerim patladı. Bu sefer ‘‘Almanya'ya git’’ diye tutturdu, burada beceremiyorlarmış, gittim. PeÅŸimden geleceÄŸini söyledi. Üç buçuk ay geçti. Ben bu arada tekrar ameliyat oldum, yoÄŸun bakımlarda kaldım. Ama günde 5-10 kez arıyor. Nasıl güzel mesajlar çekiyor, beni sevdiÄŸini söylüyor, her ÅŸey iyi olacakmış, beraber huzurlu bir hayat sürecekmiÅŸiz. Türkiye'deki doktora da dava açacakmışız, onun biricik kocasına bunu nasıl yaparlarmış...1.5 TRÄ°LYON LÄ°RA GÄ°TTÄ°Peki dolandırıldığınızı nasıl öğrendiniz?- 14 Åžubat Sevgililer Günü'nde onun yanında olmak istedim. Aklımca sürpriz yapacağım. Kalktım Almanya'dan uçaÄŸa bindim. Hava da nasıl karlı, o hasta halimle havaalanlarında mahsur kaldım ama tam 14 Åžubat'ta eve ulaÅŸmayı becerdim. Elimde güller kapıda dikiliyorum. Anahtar da yok yanımda. ‘‘Vido'cum Vido'cum aç, ben ReÅŸat’’ diyorum. Ses yok. Oysa içerideler biliyorum, şömine yanıyor görüyorum. Anlamadım tabii olup biteni. KomÅŸumuz Alex'e gittim, ‘‘Benim hanım kapıyı açmıyor’’ dedim. O sırada iki polis geldi. ‘‘Ooo ReÅŸat Abi hoÅŸgelmiÅŸsin’’ dediler. ‘‘Ne oldu?’’ ‘‘Bilmiyoruz ki, Vido Hanım aradı, kapıda dilenci kılıklı biri varmış, onu rahatsız ediyormuÅŸ.’’ Başımdan aÅŸağıya kaynar sular döküldü tabii.Åžimdiki durum?- BeÅŸ parasız kaldım. YokluÄŸumda üzerine yaptığım 350 bin Euro'luk fabrikayı 40 bin dolara satmış, o parayla gidip evin borcunu ödemiÅŸ ve tapuyu oÄŸlunun üzerine yapmış. Biri 8 biri 12 bin metrekarelik iki arsayı da satmış. Evlere ÅŸenlik yani. Römorku, araçları, depodaki malları bile satışa çıkarmış. 1.5 trilyon Türk Lirası gitti yani. Kendimi affedemiyorum. Sorun aslında para da deÄŸil, bu kadar hıyar yerine konulmak. Nasıl inanmışım ben bu kadına...Ne yapmayı düşünüyorsunuz?- Hukuki süreç baÅŸladı. Savcılığa suç duyurusunda bulundum: Sahtekarlık, yalancılık, dolandırıcılık, üçkağıtçılık. Avukatım dedi ki: ‘‘Ben böyle bir olay duymadım. Dur, ÅŸu kadının geçmiÅŸini bir araÅŸtıralım.’’ MeÄŸer, ben 8. kurbanmışım! Üç kez Yugoslavya'da resmi evlilik yapmış. Sonra Türkiye'ye gelmiÅŸ. Önce Ä°stanbul'da birini çarpmış, sonra kapağı Ä°zmir'e atmış. 25 yaşında bir Mardinliyle evlenmiÅŸ, sonra kendisinden 26 yaÅŸ küçük bir Yugoslavla. YetmemiÅŸ, kendisinden epey yaÅŸlı bir restoran sahibininin de hayatını kaydırmış. Ona Ä°stanbul'daki restoranı sattırmış, ÇeÅŸme'de 20 odalı bir pansiyon aldırmış, adam son anda vazgeçmiÅŸ bizimkinin üzerine deÄŸil de pansiyonu oÄŸlunun üzerine yapmış, hemen akabinde de kalp kirizinden ölmüş. Siz a) Saf mısınız b) Uyanık mı c) Yarı uyanık mı d) Süzme saf mı?- Süzme saf! Başıma gelen bunca ÅŸeyden sonra baÅŸka türlü olduÄŸumu iddia etmem mümkün mü?Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!