Güncelleme Tarihi:
TSYD İstanbul şubesinin düzenlediği TSYD Kupası.
Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş takımları katılırdı bu turnuvaya. İlk maç perşembe günü oynanır, ikinci maç cumartesi, turnuvanın finali ise pazar günü olurdu.
Bu turnuvayı ciddiye alırdı herkes. Ezeli rakipler sanki Şampiyonlar Ligi finali oynayacaklarmış gibi hazırlanırlardı.
Çünkü yeni sezon için güçlerini göstereceği bir organizasyondu bu.
Gökmen Avcı yazıyor |
Yeni sezonun şampiyonluk yarışında, rakipler yüzde 99 bu takımlar olacağı için, hem kendilerinin moral kazanması, hem de rakiplerinin daha sezona girmeden moralman çökertilmesi için güzel bir fırsat olurdu.
Taraftarlar tribünlerde kendilerine ayrılan yerleri hınca hınç doldurur, kendisinden beklenen görevi eksiksiz yerine getirirdi. Onlar için de sıcak yaz günlerinde güzel bir organizasyondu.
Ama bazı yöneticiler sebebiyle bu turnuva düzenlenemez oldu.
Sebep mi ne?
Çok bencilce bir sebep aslında.
O yıllarda üst üste bu turnuvada başarısız olan bir takım vardı. Kaybedilen maçlar sonrasında, kendilerine karşı oluşan tepkileri sona erdirmek için bir çare buldular.
Turnuvaya katılmamak.
Sonuçta bu problemleri ortadan kalktı. (Daha doğrusu o zaman için biraz ötelendi.)
Yorgan gitti, kavga bitti.
***
Kader 2 büyük takımı sezon öncesi Süper Kupa finalinde karşı karşıya getirdi. Üstelik bu karşılaşma Türkiye sınırları içinde oynandı.
Statta boşluklar oldukça fazlaydı. Fenerbahçeliler Beşiktaşlılara göre daha fazla ilgi göstermişler.
Aslında inanılır gibi değil. Ligde veya Türkiye kupasında bilet kapmak için birbirini döven, stada girebilmek için saatler önce kapılara dayanan taraftarlar, bu maça gelmemişler.
İnanılır gibi değil diyoruz ama, onlara da biraz hak vermek lazım. Atatürk Olimpiyat Stadına gelmek kolay da, maçtan sonra eve dönebilmek bir hayli zor.
Üstelik karşılaşma şifresiz olarak televizyonda yayınlanınca, taraftarlarda evde maç seyretmeyi tercih etti.
Fenerbahçe ve Beşiktaş formalarını giymiş taraftarlar, akşamüstü 6-7 sularında, marketlerde ve büfelerde maç seyri için gerekli yiyecek ve içecekleri alırken çokça görüldüler.
***
Bir tarafta geçen sezonun çifte kupalı şampiyon takımı Beşiktaş. Takıma yeni katılan oyunculardan Ferrari, İsmail ve Fink ilk 11’de. En çok merak ettiğimiz Nihat karşılaşmaya yedek çıkıyor.
Diğer tarafta 3 yılda 3 şampiyonluğu hedefleyen Fenerbahçe. Takımın başında yeni teknik direktörleri Daum. Sahada yeni transferler Bilica, Oliveira ve Santos.
Diğerleri tanıdık isimler.
Maç başlayınca, gördük ki, kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Değişen hiçbir şey yok.
Herkes kendince haklı. Faul yapıp itiraz edenler. Kendisinin yaptığı hareketin benzeri kendisine yapılınca, “ayıptır yahu, buda yapılır mı?” tavrını sergileyenler. Her pozisyonda hakemi dövecekmiş gibi üzerine giden, bağırıp çağıranlar.
Hakemlerde de pek bir değişiklik yok. Gayet iyi yönettikleri karşılaşmada, yaptıkları bir hatayla, tüm şimşekleri üzerlerine çekecekler ve gündemi işgal edecekler.
İlk yarı birkaç ciddi pozisyon vardı. Bu pozisyonların yaratıcısı Beşiktaş idi. Özellikle sol kanattan olmak üzere ayağa yaptığı paslarla, derinlemesine oynadığı zamanlarda etkili oldu. Topu havaya kaldırdığında ise, toplar hep geri döndü. Toplu halde atağa çıktıkları dönemlerde kaptırdıkları toplarda ise Fenerbahçe çok ciddi pozisyonlar kazandı ama, gol gelmedi.
İkinci yarı daha dengeli başladı. Zaman zaman Fenerbahçe daha üstün gözüktü. Daha sakin oynadı. Ve kazanılan bir penaltı. Hakem tereddütsüz penaltı kararı verdi. Doğru bir karar ama,
Amasını daha sonra söylemek gerekir.
Skor 1-0 olunca, tabiî ki Beşiktaş beraberlik için defans güvenliğini bıraktı. İlk yarıda daha iyi kontra pozisyonlar kazandığı halde skoru değiştiremeyen Fenerbahçe güzel bir golle kupaya sahip oluyordu.
***
Fenerbahçe bu karşılaşma sonrası biraz daha hazır gözüktü. Daha çok yardımlaşan ve uyum içinde gözüktü. Bilica defans hattına tam adapte olamamış ama, yaptığı birkaç müdahale ile takımının skor olarak geri düşmesini engelledi. Diğerleri geçen senenin aynısı gibi.
Beşiktaş hücumda daha iyi organize olabiliyor. Ama defans çok ilerilerde kurulunca, kaybedilen toplarda çok sıkıntı yaşayacağa benziyor. Tabi ki tedbirler alınacaktır. Rüştü bu maçta kurtarıcı idi.
Hakem ise iyi götürdüğü karşılaşma da, penaltıyı gördü ve tereddütsüz verdi. Ama bundan 10 dakika önce Nihat’ın kullandığı serbest atışta, barajdaki oyuncunun kafasının yanındaki eliyle topu engellemesini göremedi. Yani, hakemlerde geçen sezonda kaldıkları yerden devam ediyorlar gibi.
Bu karşılaşma bitti. Haftaya yeni sezon başlıyor.
Değişen çok bir şey yok. Sadece;
“Sular Isınmaya Başlıyor”.