Güncelleme Tarihi:
Federasyon kupasını sadece Altay, Mersin İdmanyurdu gibi takımları eleyip kazanan Fenerbahçe, büyük, güçlü veya iyi bir takıma (örneğin iyi bir Gençlerbirliği veya herhangi bir Galatasaray) elenerek kupa kazanamama sendromuna bu yıl da devam etti. İlginç olan son 5 senedir kupalarda örneğin Şampiyonlar Ligi’nde az çok başarılı olan Fenerbahçe, eleme turlarına çıkınca başarısız oluyor veya en son kupasını çeyrek asır önce Stankoviç ile alan bu takım, Süper Kupa’yı Beşiktaş’ı rahat eleyerek alıyor. Ya Süper Kupa, Başbakanlık Kupası, TSYD kupası veya Cumhurbaşkanlığı Kupasını diğer takımlar iplemiyor ya da burada tezlik bir konu var.
Emrah Öner yazıyor |
Maça bakarsak,
Maç sürpriz bir Rüştü-Hakan, Volkan-Volkan değişikliği ve bir gol ile başladı. Golden sonra Fenerbahçe’nin hemen yükleneceğini veya Beşiktaş’ın 2-0 yakalayacağını düşündük fakat iki takım da “çok çok istekli olmayan, nereden çıktı şimdi bu kupa finali akşam akşam, şimdi Kordon’da bira falan kızlara bakardık” taktiği ile devam etti. Beşiktaş golü bulduktan sonra 25.dakikaya kadar bir tek Bobo’nun pozisyonu ile idare etti. 25. dakikada Alex’in ilk şutu geldi, ve ondan sonra Fenerbahçe yavaş yavaş yüklenmeye başladı ve Deivid’in belki de imzadan sonraki tek olumlu hareketi ile Güiza’ya bir gol daha yazdırdı.
İkinci yarıda, o ana kadar hiç gözükmeyen Bobo müthiş bir gol attı. Ondan sonra Tello’nun yine direkten dönen süper şutu ile Fenerbahçe’nin orta sahası tamamen bitti. Beşiktaş belki de o dakikadan sonra en fazla 3 topta Fenerbahçe ceza sahasına geldi. Daha sonra da 3-1 kaçınılmazdı, öyle de oldu. Fenerbahçeliler bari 4 olmasın dediler. Ama oldu. Fenerbahçe’nin Galatasaray finalindeki 5-1 dağılışına bu maçta da tanıklık ettik. Yukarda da dediğim gibi Fenerbahçe’nin kupa kazanamaması kesinlikle dönem ödevi, vize sorusu, tez gibi üniversitelerde çalışılmalı ve genç nesillere aktarılmalı.
Aslında belki çok basit bir açıklaması var ama şimdi kimse kabul etmez.
Lefterler, Canlar, Fikretler, hala sevilen birer abidedirler.
Tamam, kabul...
Hiç oralara gitmeyelim..
Fenerbahçe’nin 25 senedir hiç bir zaman iyi, güçlü, sağlam, pres yapan, istikrarlı, Ömer Üründül futbolu oynayan, abuk sabuk flaş transferleri olmayan, sorunsuz, disiplinli, sistematik, acımasız, beton gibi, akıllı, artist olmayan, edepli, profesyonel, konsantrasyon eksiği olmayan, makina gibi bir takımı olmadı. Sadece bu makina kupa streslerini, tek maçları, önemli 90 dakikaları ezip geçebilirdi. Tıpkı Galatasaray’ın Leeds maçı gibi, tıpkı Bursaspor’un Wimbledon maçı gibi, tıpkı bundan önceki Fenerbahçe – Beşiktaş finali gibi.
Fenerbahçe hep soru işareti idi, Fenerbahçe Oğuz-Rıdvan-Aykut döneminden beri bir kere bile ezemedi, taraftarını hep kanser etti. Bir tek o sene Fenerbahçe nereye koşuyor programı yapılmadı.
Fenerbahçe hep yanlış yönetildi, hep yanlış yönlendirildi, hep yanlış eğitti.
Ve bu Fenerbahçe hala İbrahim Akın transferini konuşuyor. Deniz’e küfür eden, Gökhan’ı sağbek oynatan Dede’yi, Emre’yi, Uğur Boral’ı, Alex’i belki seneye de konuşacak.
Ve bu kafa ile giderse kupayı gören en son çocuk, 50 yaşında sokağa çıkıp kupayı kutlayacak.
Yorumlarınız için :
emrahoner78@gmail.com