Sporun DNA'sı yeniden yazılıyor

İpek Soylu, dünyada tenisin büyük değişime gittiğini belirterek “Önceden hep taktiksel bir düşünce vardı. Şimdi nasıl vurursam, nereye giderse gitsin ama hızlı vurayım düşüncesi hakim” diye konuştu.

Milli tenisçi İpek Soylu ile bu sezonki çalışmaları ve hedefleri hakkında konuştuk...

- Seni teklerde Grand Slam kazanırken görebilecek miyiz?

Tabii bu çok büyük ve inanılmaz bir hedef. Şu an bulunduğum durumda diyebileceğim tek şey elemelere gidebilmek. Çünkü geçtiğimiz senelerde oynadım. Beli bir master planımız var. Adım adım, turnuva turnuva düşünüyoruz. Nihai hedefimiz tabii ki grand slam’ler ama o yolu da mantıklı şekilde ilerliyoruz.

- Peki kendi tarzını benzettiğin bir tenisçi var mı?

Grand Slam kazanan ilk Çinli, Li Na vardı. Kendisini çok beğenirdim özellikle son senelerde çok yakından takip ediyordum. Kendisi tenisti bıraktı. Hem atak oynayan hem de fiziksel olarak fileye giden bir oyuncuydu.

- Senin tarzını diğerlerinden farklı kılan bir özelliğin var mı?

Agresif oynamayı seviyorum, oyunu yönetmeyi seviyorum. Bu tarz oyuncu da çok var ama bir şekilde onlardan bir adım önde olmaya ve kendime has bir silah bulmaya çalışıyorum. Bunu da her gün üstüne koya koya çalışarak elde etmeye uğraşıyorum.

Tenisin oynanış şekli değişiyor

Serena ve Venüs Williams kardeşlerden sonra fiziksel güç çok fazla ön planda. erkek tenisinde de durum oraya gidiyor. Sen buna nasıl bakıyorsun?

Fiziksel antrenman çok arttı. Önceden hep böyle taktiksel bir düşünce vardı. Şimdi nasıl vurursam, nereye giderse gitsin ama hızlı vurayım düşüncesi hakim. Bu da tenisin oynanış şeklini değiştiriyor. Bir bakıma sporun DNA’sı yeniden yazılıyor diyebiliriz. Ama bu sadece teniste böyle değil; bütün sporlarda zamanla değişimler oluyor. Ama hepsinde gördüğümüz ortak şey atletizmin ve gücün ön planda olmaya başlaması.

Kendi imkanlarımla ilerliyorum

Hayatındaki en büyük kırılma ya da dönüm noktası neydi?

İki senedir Türkiye’de antrenman yapıyordum yurt dışına gitmeye karar verdim. Tenisin sadece kort içinde olmadığını, bir ekip olayı olduğunu fark ettim o yüzden hem yurt dışındaki mantaliteyle biraz bağdaştırıp hem kort dışında her şeyle uğraşmayıp sorumluluğu paylaşmayı öğrendim.

-Tenis Federasyonu’ndan mı yoksa sponsorlardan mı daha çok destek görüyorsun?

Bakanlığın ve federasyonun geçtiğimiz senelerde çok büyük bir bütçesi vardı tenis için. Dünyada yaşanan ekonomik daralmadan sonra bu konuda yeni tedbirler alınmaya başladı dolayısıyla kariyerimi kendi imkanlarımla yürütmeye gayret ediyorum. Bireysel sporda sponsor katkısı çok önemli. Buradan da tenise yatırım yapmak isteyen markalara bir mesaj vermiş olayım.

‘iLK 200’DE DEĞiLSEN PARA KAZANMAK ZOR’

- Bu sezon hazırlıklarından bahseder misin?

Önce İsveç’teydim. Eskiden dünya 2 numarası olan Magnus Norman ile iki ay çalıştık. Sonra Belçika’ya geçtim. Yaklaşık iki aydır antrenmanlarımı Belçika’da sürdürüyorum. Oldukça mutluyum. Bu sene büyük düşünmekten çok her şeyi adım adım planlamayı tercih ediyorum. Bu seneki sistem de çok değişti. ITF tamamen ilk 200’ü koruyacak şekilde bir sistem geliştirdi. Özellikle ilk 200’ün içinde olduktan sonra sıralamada geriye düşen birçok arkadaşım tenisi bırakmaya karar verdi. Maddi şartlar o kadar ağırlaştı ki hiçbir şekilde sistem seni korumuyor eğer ilk 200’ün içinde değilsen. 25 yaş ve üstü oynayan oyuncular bu küçük turnuvalarda bile para kazanabiliyordu. Artık ilk 200’ün içinde değilsen hayatını devam ettirebilecek bir para kazanmıyorsun teniste. Zaten çok büyük bir fark vardı şimdi daha da arttı. Bu sistemin gözden geçirileceğini düşünüyorum.

2019’DA DÖRT ŞAMPiYONLUK

İpek Soylu, Portekiz ve Tayland’da 25’er bin dolarlık iki, Mısır’da da 15’er bin dolarlık iki turnuva olmak üzere toplam dört organizasyonda mutlu sona ulaştı. Milli sporcunun kariyerinde 12 tekler şampiyonluğu bulunuyor.