Güncelleme Tarihi:
Geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş, Başakşehir'e karşı ligdeki ikinci yenilgisini aldı. Yazarlarımız Güntekin Onay ve Uğur Meleke karşılaşmayı değerlendirdi.
GÜNTEKİN ONAY: DEPLASMAN KRİZİ SÜRÜYOR
Başakşehir’de Emre Belözoğlu’nun ilk maçında belirgin bir oyun farkı özellikle ilk yarıda sahaya yansıdı. Top Beşiktaş’ta iken agresif ve topun olduğu yerde kalabalık olan ev sahibi ekip, yaptığı baskı ile Beşiktaş’ın oyununu bozdu. Siyah-beyazlı ekibin orta sahasında Atiba kötü günündeydi ve Oğuzhan da adeta sahada yoktu. Bu durumda orta alan ile forvet arasında bağlantı sağlayamayan Beşiktaş’ta Güven de aldığı her topu kaybedince hücumdaki etkisizlik son derece doğaldı. Mert’in hatası ile gelen Başakşehir golü ev sahibi ekibin direncini arttırdı.
BEŞiKTAŞ DIŞ SAHADA DAHA ÇOK PUAN KAYBEDER
Siyah-beyazlı kenar yönetim ikinci yarının başlangıcıyla birlikte 3 değişiklik yaparak oyunun kontrolünü ele geçirdi. Volkan’ın hatasıyla Alex Teixeira’nın golüyle galibiyet için ibre Beşiktaş’a döndü gibi görünürken, Rıdvan’ın omuza omuza mücadelede Gulbrandsen’e yenik düştüğü kontratak pozisyonunda Başakşehir ikinci golü buldu. Beşiktaş, dün dağınık bir görüntüdeydi ve maçı Başakşehir kadar istemedi. Bu sezon deplasmanda sadece Antalya’da kazanan siyah-beyazlılılar bu görüntüsüyle dış sahada daha çok puan kaybeder.
HAZIRLIK MAÇI EKSiĞi
Sakatlıktan çıkan oyuncuların maç kondüsyonundan uzak olduğunu da net bir şekilde gördük. Sezon başı sadece 3 hazırlık maçıyla lige başlayan Beşiktaş, 2 haftalık arada da U-19 takımıyla çift kale oynadı. En azından oynanacak bir hazırlık maçı sakatlıktan çıkan oyuncuların son durumlarını görmek açısından bir fikir verebilirdi.
Son oynadığı 6 maçta kalesinde 2 gol ortalaması ile oynayan siyah-beyazlıların takım savunmasında ciddi düşüş var. Bu lig temaslı ve sert bir lig. Beşiktaş’ın bu maçı iyi analiz edip dersler çıkartması şart.
KARAOĞLAN YÖNETEMEDi
Başakşehir, belli ki çok iyi hazırlanmış ve akılcı bir oyun ile kazandılar. Emre Belözoğlu, bu ligin dinamiklerini çok iyi biliyor ve ona uygun bir anlayışla takımını sahaya sürdü. Bir cümle de Atilla Karaoğlan için. İyi bir maç yönetmedi. Maça hakim olamadı ayrıca VAR ile verdiği penaltıda bu kadar uzun uzun izleyecek ne buldu?
UĞUR MELEKE: BEŞİKTAŞ İLK YARIDA KAYBETTİ
Aykut Kocaman, Başakşehir’in başındayken ligde iki kez teknik adam değişikliği yapan takımlarla oynama şanssızlığı yaşadıklarını söylemişti. Hoca değiştiren takımlarda otomatik bir kıpırdanma oluyor ve Başakşehir’in bu dezavantajı yaşadığını iddia ediyordu Aykut Hoca. Dün hikayenin diğer tarafındaydı Başakşehir. Teknik adam değişikliği sonrası kıpırdanan Başakşehirlilerdi bu kez.
CHADLi FARKI GÖRÜLDÜ
Belözoğlu, Karagümrük’e 3-1 kaybeden savunma dörtlüsünü Lima dışında tümüyle değiştirdi. Caiçara takıma, Epureanu 11’e döndü. Ponck’un sağ beke devşirildiği günlere göre daha tutarlı bir Başakşehir savunması izledik gerçekten de. Emre Hoca’nın yaptığı bir diğer rötuş da merkeze Chadli enjeksiyonuyla pas kalitesini artırmaktı. Orta sahada Tolga-Mahmut-Ndayishimiye’nin ikisinin ilk 11’de başladığı günlere göre bir doz daha yetenekliydi tabii ki bu merkez üçlüsü. Bu dönüşümün ödülünü de ilk 45 dakikada aldılar. Beşiktaş’ı sürekli önde karşıladılar. Sıkça pas hatasına zorladılar ve soyunma odasına da galip gittiler.
ŞAHİN RİSK ALDI
İkinci yarının başında Murat Şahin risk aldı. 46’daki Teixeira-Larin takviyesiyle işler 30 dakikalığına da değişmişti aslında. Batshuayi maç boyunca siyah-beyazlıların en iyisiydi. İlk devrede bir baskısıyla gole yaklaşmıştı, ikinci devrede de yaptığı presle Teixeira’nın golünde rol oynadı. Ancak Beşiktaş’ın 45-85 arası yaptığı gibi atak sürekliliği sağlıyor, oyunu tümüyle rakip yarı alana yığıyorsanız, atakları bir şekilde tamamlamanız gerek. Autla, kornerle, taçla... Ataklarınızı tamamlayamazsanız, geçiş hücumlarıyla fatura ödemeniz doğal. Başakşehir ligin en derin kadrolarından birine sahip. Dün kulübede oturan Gulbrandsen, Zulj, Aleksic ve Ravil’in Süper Lig’de 4 büyük dışında tüm takımlarda ilk 11’de oynayabilecek seviyede olduklarına inanıyorum ben. Zaten Gulbrandsen de geçiş hücumlarıyla büyük fark yarattı, acı bir fatura ödetti Murat Şahin’e.
Dün iki takımın ikişer gol attığı ikinci devrenin bu güzel maçın doğal akışı olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş’ın sahadan puansız ayrılma sebebiyse ilk devredeki temposuzluğuydu.
BİR OFSAYT ANLAŞMAZLIĞI
VAR’ın hayatımıza girmesiyle birlikte yaşanan en önemli değişimlerden biri ofsaytta. Artık yardımcı hakemler kolay kolay bayrak kaldırıp hücum kesmiyorlar, genelde bitmesini bekliyorlar. Ancak Türkiye’de bu konu biraz yanlış anlaşılmış durumda. Dün 14’te Batshuayi’nin düştüğü gibi birkaç metrelik net ofsaytlarda beklememeliler, oyunu kesmeliler. Sakatlık vs. türlü handikabı olabilir o anlamsız beklemenin.
TAÇLAR HAFiFE ALINIYOR
Maçta 31’inci dakikaydı. Beşiktaş Rıdvan’la bir taç atışı kullanıyordu. Daha doğrusu kullanamıyordu! Top Rıdvan’ın elinde, genç oyuncu bir soluna bir sağına dönüyor, ama hiçbir arkadaşı kıpırdamıyor. Tüm Beşiktaşlılar markajda. Hepsi bizimle beraber izliyorlar Rıdvan’ı! Milli sol bek 15-20 saniyelik beklemeden sonra topu elinden manasızca çıkartıyor, top hiçbir arkadaşının olmadığı bölgeye gidiyor hedefsizce.
ABOUBAKAR ARANIYOR
Dün bu tarz sahneleri bolca izledik Başakşehir Stadı’nda. Siyah-beyazlıları geçen sezon taç atışlarındaki hassasiyetleri dolayısıyla çok övmüştüm bu sütunda. Aboubakar o taçların anlam kazanmasında çok önemli bir faktördü. Sanırım Kamerunlu’dan sonra aksadı biraz o işler.
LiVERPOOL ÖRNEĞİ
Aslında taç atışı, futbolun en fazla kullanılan duran topu. Bize çok önemsiz gibi geliyor, ama bu atışlarda topun sizde kalması atak sürekliliğinizi belirleyen belki de bir numaralı faktör. Zaten artık çoğunuz biliyorsunuz, Liverpool geçtiğimiz sezon taç hocası Gronnemark’ı göreve getirdikten sonra %46 olan taç atışı başarısını %68’e çıkardı. Merseyside ekibinden sonra büyük liglerden birçok farklı takım ekstra çalışmalar yapmaya başladı taçlar konusunda.
MARiFET HEDEFE ATMAK
Süper Lig’deyse taçların önemli bir kısmı havaya atılıyor. Yere değil. Hedefe değil. Genelde o havaya atılan toplara bir hücumcuyla bir savunmacı kafaya çıkıyor ve top yüzde 50 oranla sizde kalıyor. Hatta yüzde 50’nin de altında bir oranla. Oysa bence taç atışında marifet topu havaya, bilinmeze, yüzde 50-50’ye değil, yere atabilmek. Bir arkadaşınıza, yere, hedefe atabilmek. Türkiye’de taçların çok önemli bir kısmı havaya atıldığı için topun da hücum eden takımda kalma oranı düşük oluyor. Taç atışları savunma yapan takımın lehine dönüyor. Ve oyunu domine etmek isteyen takım da kötü taç atışları yüzünden atak sürekliliğini kaybediyor farkında olmadan.