Güncelleme Tarihi:
3 Temmuz 2011'de başlayan 'Futbolda Sözde Şike Kumpası' davasında ceza yargılaması süreci bugün sona erdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesinin Aziz Yıldırım, İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu ile diğer isimler hakkında verdiği beraat kararı, Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından onandı.
Mosturoğlu şunları yazdı:
Fenerbahçe'nin eski yöneticisi Şekip Mosturoğlu beraat kararının onanmasının ardından paylaşımda bulundu.
"3 Temmuz 2011 de başlayan, ceza yargılaması süreci bugün sona ermiştir.İst.13.Ağır Ceza Mahkemesinin Sn. Aziz Yıldırım,Sn.İlhan Ekşioğlu, ben ve yargılanan diğer dava arkadaşlarımız için vermiş olduğu BERAAT KARARI Yrg. 5.Ceza Dairesi tarafından ONANMIŞTIR. Camiamıza hayırlı olsun."
ALİ KOÇ'TAN İLK AÇIKLAMA: HAK EDENLER KAZANMIŞTIR
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, verilen karar sonrası FB TV'de açıklamalarda bulundu.
İşte Ali Koç'un açıklamaları;
Tarih bir kez daha Fenerbahçelileri haklı çıkardı. Bugün beklediğimiz karar çıktı. 27 Aralık 2021 tarihi, Fenerbahçe Kulübü'nün tarihinin en önemli tarihlerinden biridir. Her zaman suçsuzuz dedik, her zaman haklıyız dedik. Bu süreci buraya getirene kadar çok büyük mücadele verdik. Hukuksuzluğa karşı hukukun kazandığı bir tarihtir. Hak edenler, hakkı yenenler kazanmıştır. Kamu görevlisi görünümlü terör örgütü üyeleri üzerimize gelmiştir ancak alınan kararlarla hukuk üzerinden bu durum aklanmıştır. Bu süreçle ilgili önümüzdeki günlerde anlatacağımız, paylaşacağımız birçok konu var. Bunları hatırlatmakta fayda var. Bugünden başlamak üzere önümüzdeki günlerde anlatacağımız çok şey var. O günleri hatırlamakta fayda var. Ülkemizde 1 yıl, başka ülkelerde 10 yıla tekabül ediyor. 10 yılda o kadar çok şey yaşandı ki, önce taraftarlarımıza ve sonra tüm Türkiye'ye hatırlatmakta fayda var. Bu camianın, başkan Aziz Yıldırım önderliğinde nasıl kenetlenerek camiasını ipten aldığının müthiş bir hikayesi vardır. Sayın Aziz Yıldırım, Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğlu ve diğer 16 kişiye geçmiş olsun diyorum. Özellikle de Fenerbahçe camiasına geçmiş olsun diyorum. Fenerbahçe camiası o günlerde çok yalnız bırakılmıştı. Sportif ve mali olarak çok iyi olduğumuz günlerdi ancak yapılanlardan sonra yapayalnız ve dimdik ayakta durdu. Başka camialarda olsaydı bizim gibi duramazlardı. Camiayı ayırırlardı. Fenerbahçe bunu yapmadı, birbirine sıkı sıkıya bağlı kaldı. Bu camia 7'den 70'e müthiş bir mücadele verdi. Fiziki bir mücadele verdi. Statta, sokakta, Silivri'de mücadele verdik. Hakkımızı savunduk. Yeri geldi dayak da yedik. Masumiyetimiz hukuk nezdinde de kanıtlanmıştır. Kimse lamı cimi etmesin.
Bazı kesimlerin bir karar vermesi gerekiyor. Terör örgütüyle mi yoksa devletle mi yan yana olacaklar? Karar vereceksiniz. Söz konusu Fenerbahçe olunca öyle, söz konusu Ergenekon vs gibi konular olunca böyle olamazsın.
"ÇOK BÜYÜK DARBE YEDİK"
Bu karar bizim için kesindir. Kararın değişmesi için Yargıtay Başsavcılığının itiraz etmesi gerekir. O günden bugüne görüş değiştirecek hiçbir şey olmamıştır. Her şey aynıdır. O yüzden itiraz edilecek bir şey yoktur. Çok beğendiğim bir söz vardır, "Fırtınalar, tekneyi yıpratır ama güverteleri de temizler" diye. Bizde de aslında bu oldu. Biz çok büyük darbe yedik, mücadele ettik ama sonunda güverteyi temizledik.
"BİZİM YAŞADIKLARIMIZI ALLAH KİMSEYE YAŞATMASIN"
Bazı kesimler 17-25 Aralık, 15 Temmuz diyor ve bu günleri de Allah ülkemize bir daha hiç göstermesin. Bizim yaşadıklarımızı da Allah bir daha kimseye göstermesin. Düşmanımıza göstermesin. O günlerin ne kadar acı olduğunu bizler yaşadık, bizler biliriz. Karar vereceksiniz; 'Devletimin yanındayım' ya da 'terör örgütünün yanındayım'. Söz konusu Fenerbahçe olunca öyle, söz konusu diğer hukuksuz davalar olunca, Ergenekon vs. böyle olmaz. Ya devletin yanındasın, ya terör örgütünün yanındasın. Birileri buna karar verecek.
Çok uzun bir hukuk mücadelesi verildi. Bu hukuk mücadelesinin neticesinde bu karar kesindir. 'Kesin gibidir' diyenler olacaktır ama bu karar kesindir. Bu kararın değişmesi için Yargıtay Başsavcısı'nın itiraz etmesi lazımdır. Bunun için 30 günlük süresi vardır. Fakat, hayatın olağan akışına aykırıdır. Zira, Yargıtay Başsavcısı, beraatin onanması için mahkemeye görüş vermiştir.
"DİĞER KULÜPLER FENERBAHÇE'YE TEŞEKKÜR ETMELİ"
Diğer kulüplerin Fenerbahçe'ye teşekkür etmesi lazım. Eğer örgüt Fenerbahçe'yi ele geçirebilseydi, belki de bu durum diğer kulüplere de sirayet edecekti. Biz daha fazla nefret tohumları ekmek istemiyoruz. Bu olay sosyolojik olarak camialar arasında, halk arasında büyük tahribatlar yaratmıştır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımıza verdiği destekten ötürü teşekkür ederim.
"DÖNEMİN TFF BAŞKANINA ANLATMAYA ÇALIŞTIK"
Diyecekler ki UEFA. UEFA'yı konuşalım. 'UEFA zaten cezayı verdi, suçsuz olsanız niye UEFA ceza verdi' diye bir argüman sunuyorlar hala. 'Siz bu kadar haklıysanız UEFA'daki davalarınızda ilerleme kaydedemediniz' diye ben sorarım.
Ben o zaman UEFA tarafıyla muhatap olan kişiydim. UEFA, 1. polis fezlekesiyle Fenerbahçe'yi men etti. UEFA'ya sorarsanız, 'Biz sizi men etmedik, TFF men etti' diyecek. O da doğrudur. Ben UEFA'nın avukatıyla konuşuyorum, ülkemizdeki durumu izah etmeye çalışıyorum. Haksız bir karar verdirttiklerini, anlatmaya çalışıyorum. UEFA avukatı bana diyor ki, 'Sizin başkan ve yöneticileriniz böyle bir konuda cezaevinden yargılanıyorsa yüzde 100 suçludur.' Avrupa'da çok az dava cezaevinde yargılanırsınız. O zaman UEFA avukatına anlatamadık. Türkiye'de cezaevinden yargılananların yüzde 56'sı suçsuz ve beraat ediyor. O dönemde Avrupa'da yüzde 5'ti cezaevinden yargılanma, Japonya'da yüzde 1. Anlamıyorlardı.
Dönemin TFF başkanına anlatmaya çalıştık. 'Sizin etrafınızda bazı kişiler var yuvalanmış, bunlar aklı selim karar veremiyorlar, Fenerbahçe aleyhine karar aldırmak için uğraşıyorlar' dedik. Sonra dediklerimizin doğru olduğu çıktı.
"DİK DURABİLEN BİR TFF YOKTU"
Polisler savcılık yapıyordu o dönem. 1. Polis Fezlekesi'ni yazanların hepsi FETÖ'den cezaevinde. FETÖ üyesi oldukları ispatlandı. Bunların yazdığı raporla UEFA'dan men edildik. Dik durabilen bir TFF yoktu o dönem. UEFA, o dönem kararı TFF'ye aldırttı.
UEFA'nın savcısı gelecek, yüce Türk adaletinin bir savcısıyla görüşecek. Niye? Varmak istedikleri noktaya kendileri varamayacakları için UEFA sopasıyla hem kendilerini sorumluluktan kurtaracaklar hem de Fenerbahçe'ye istedikleri cezayı verdirteceklerdi.
"TRABZONSPOR CAMİASINA SESLENİYORUM"
Pierre Cornu 'Ben geldim, beni havaalanından Arıboğan ve Helvacı' diyor. Sinirleniyor insan düşündükçe. 'Sordum arabada, Fenerbahçe'nin şike yapmamış olma ihtimali yüzde 1 bile mi yok. Kesinlikle yok dediler bana' diyor. TFF ne yapıyor, Türk takımlarının hakkını korumalı. En önemli iki figür orada bunu söylüyor. Sonra diyorlar ki, 'Biz Fenerbahçe'ye karşı bir yaptırım kararı alamayız. Can güvenliğimiz tehlikeye girer. Siz yapın' diyor. Bu adamlar şu an ellerini kollarını sallayarak hayatlarına devam ediyor. Fenerbahçe neler çekti. Onlar da çekecek. Öyle ya da böyle çekecek. Hesap zamanı şimdi! Süreç hukuken bitti ama hesap olarak bitmedi.
Trabzonspor camiasına da diyorum. Allah'ını peygamberini seversiniz, UEFA şu kararı, bu kararı verdi durumuna girmeyin. Zaten inandırıcılığınız yok, daha da sıkıntıya girersiniz.
"O KUPA ZATEN BİZİMDİ"
Biz Türk futbolunun çıkarına bu işleri geride bırakmamız lazım. 2010/11 sezonu kupası bizimdir. Zaten bizimdi. Fenerbahçe'ye reva görülen o muamele... Her şey her dakika televizyonda, sürekli haberler çıkıyor. Yarısı da yanlış haberlerin. Dinimizde en büyük günahtır kul hakkı yemek. Bu hain örgüt bunu yaptı. Bu durum ülkemizin sorunu haline geldi. Bu mücadele hala devam ediyor.
Artık bu işe futbol gözüyle bakmayalım. Memleket elden gidiyordu. Bu sadece Fenerbahçe'nin değil, Türk halkının zaferidir. Kısır çekişmeleri bırakalım ve önümüze bakalım.
"AVRUPA ÇAPINDA BİLGİLENDİRME YAPMAMIZ LAZIM"
Benim dediğim hesap zamanı, finansal açıdan değil. Manevi açıdan. Bu daha da önemli. Halka açık bir şirket, 100 yıllık kulüp, milyonlarca taraftarı olan bir kulüp... Hesaplaşma olacak. Ben ona helalleşme diyorum. O kadar şeyden sonra bir helalleşme olması gerekiyor. Bir kere bizim Avrupa çapında bilgilendirme yapmamız lazım. UFEA'ya da öyle bir anlatmamız lazım ki, bir daha bu konu geçtiğinde adım atarken 10 kere düşünsünler. Hukuki olarak yapacağımız birçok şey var. Maddi-manevi telafisi için süreçler olacak ancak mihenk taşı 27 Aralık 2021. Fenerbahçe'nin hukuksuzluğa karşı hukuk zaferi. Fenerbahçe'nin birlik ve beraberlik halinde olunca neler yapabileceğinin ispatı olan bir tarihtir.
Fenerbahçe Spor Kulübü müzesinde 2010/11 sezonu kupası duruyor. Lami cimi yok. Çok uğraştılar almak için, İsviçre mahkemelerine de gittiler. O kupa için terletilen her damla ter, o kupanın sahibinin Fenerbahçe olduğunun en büyük ispatıdır. Biz o günlerde neler çektik... Eldeki kadrodaki en önemli oyuncuları bırakmamıza rağmen az kalsın şampiyon oluyorduk. O yüzden bu kupa tüm Fenerbaçhelilerin hayatındaki en değerli kupadır.
"AZİZ YILDIRIM'IN YILLARDIR BEKLEDİĞİ BİR KARARDI, ÇOK MUTLU OLDU"
Öte yandan yaptığı bu paylaşım sonrası Play Spor yayınına katılan Şekip Mosturoğlu, söz konusu kararın ardından Aziz Yıldırım'ın büyük bir mutluluk yaşadığını söyledi. Mosturoğlu ayrıca Aziz Yıldırım'ın şimdilik bir basın toplantısı planlaması olmadığını ifade etti.
"Aziz Yıldırım'ın yıllardır beklediği bir karardı. Çok kısa konuştuk, inanılmaz mutluydu. Destek olan herkese çok selam söyledi. Basın toplantı düzenleyip düzenlemeyeceğine dair bir planlama yok şimdilik. Bu soruşturmanın bize doğrudan zararı 300-400m € arasında. Kulübün TFF'ye açtığı pilot bir dava. İstenilen tazminat bedeli artırılabilir. 3 Temmuz Davası hepimizin kırmızı çizgisidir. Bu dava için bizden ne istenirse, elimizden geleni yapmaya hazırız."