Güncelleme Tarihi:
Süper Lig'in 17. haftasında Fenerbahçe ile Beşiktaş kozlarını paylaştı. Ülker Stadyumu'nda oynanan mücadele 2-2'lik eşitlikle sonuçlandı.
Karşılaşmanın 14. dakikasında Mesut Özil'in penaltıdan kaydettiği golle öne geçen Fenerbahçe, 25. dakikada Josef'in golüne engel olamadı ve skora denge geldi.
Sarı-lacivertliler, 30. dakikada Berisha'nın ağları havalandırmasıyla birlikte devreye 2-1'lik üstünlükle girdi. Dakikalar 59'u gösterdiğinde ise sahneye bir kez daha Josef de Souza çıktı ve skoru belirleyen golü attı.
Bu sonuçla birlikte Fenerbahçe'nin puanı 28, Beşiktaş'ın 25 oldu. Sarı-lacivertliler 14, siyah-beyazlılar ise 17 puan Trabzonspor'un gerisinde kaldı.
SPOR YAZARLARI NELER DEDİ?
UĞUR MELEKE: 3 PERDELİ BİR MAÇ
Dün Kadıköy’de oynanan ilk yarı, herhalde Pereira’yı bu sezon en mutlu eden devrelerden biri olmuştur. Muhtemelen tüm hafta boyunca zaten bunu kurgulamıştı, Beşiktaş topa daha fazla sahip olacak, set hücumu deneyecek, kaybettiği toplarda da eksik yakalanacak. Bu sezon Fenerbahçe’nin zaten en iyi göründüğü maçlara bakarsanız rakiplerinin benzer bir planla oynadıklarını göreceksiniz: İlk Eintracht Frankfurt maçı ya da Hatay müsabakası gibi.
PEREiRA’NIN HAYALiNDEKi GiBiYDi
Dün Fenerbahçe ilk devrede topa %42 sahip oldu. Sadece 124 isabetli pas yaptı. Ama rakibine şutlarda 8-4 üstünlük kurdu. Rakip ceza alanında topla buluşmalarda da 14-8 Fenerbahçe üstündü. Çünkü Beşiktaş sete yerleşti, Fenerbahçe tamamlanamayan hücumlarda fırsatları değerlendirdi. Pereira’nın kafasındaki ideal oyun bu. Topu istemiyor, fırsatı istiyor sadece. Mesut da 15 yıllık harika futbol kariyerinin ardından Pereira ile adeta bir kontratak oyuncusuna dönüştü. Bu tarz maçlarda geçişlerin kilit ismi oluyor. Dünkü geçişlerde hep o vardı başrolde.
BEŞiKTAŞ iKiNCi YARI FARKLIYDI
Önder Karaveli muhtemelen devre arasında oyuncularıyla konuştu, Beşiktaşlılar 46’dan itibaren tamamlanamayan atak sayısını azalttılar. Autla, kornerle bir şekilde bitirmeye başladılar atakları. Kaybettiklerinde de daha çabuk reaksiyon verdiler. Bu reaksiyon özellikle 46-60 arası oyunun ibresini tamamen siyah beyazlılara çevirdi. O bölümde şutlarda 4-0 üstünlük kurdular. Atak sürekliliği sağladılar ve Josef’in beraberlik golü de o bölümde geldi zaten. Dün iki takımın kulübeleri arasında öyle büyük bir kalite farkı vardı ki, eğer maç 60’a beraberlikle gelirse o dakikadan sonra eli kuvvetli olan taraf Pereira olacaktı net bir biçimde. O da geç de olsa Mert’i, İrfan’ı, Serdar Dursun’u soktu ve Beşiktaş’ın kaygı katsayısını artırarak rüzgarını kesti misafir ekibin. Bu bölümde iki hocanın da yenilgi kaygısı devreye girince, maçın 2-2 neticelenmesi doğal sonuçtu zaten.
KORNER DÖNÜŞLERiNDE FENERBAHÇE
Dünkü maçta Beşiktaş çok sayıda korner kazandı, zaman zaman Vida ve Josef’le etkili de oldular. Ancak Fenerbahçe Teknik Direktörü Pereira’nın neredeyse ana hücum planı rakiplerinin kornerleri. Dün 37’de Beşiktaş’ın korner dönüşünde Rossi-Mesut pozisyon yarattılar. 42’de yine korner dönüşünde Ersin çıktı, Crespo biraz hızlı olabilse kale o sırada boştu. Dün özetle Beşiktaş köşe atışı kazandığında kenarda Pereira ve ekibi seviniyorlardı belki de.
DEĞiŞiKLiKLER GEÇ KALDI
Maça başlarken iki hocanın yaptığı iki kritik tercih söz konusuydu: Birincisi, Pereira’nın Novak’ı sol stoper, Szalai’yi sol kanat bek oynatması. Szalai çok yürekli bir oyuncu. Hücumda elinden geleni yaptı, savunmada da Ghezzal’i durdurdu büyük ölçüde. Önder Karaveli’nin kritik tercihiyse Pjanic’i 6, Josef’i 8 numarada değerlendirmesiydi. Bu uygulamayı geçen hafta Kayseri maçında yapmıştı, Pjanic oyun kurulumunda fark yaratmakla kalmamış, maçın da en çok mesafe kat eden oyuncusu olmuştu. Ancak tabii geçen hafta Josef yoktu, o dönünce Karaveli’nin orta saha kurulumunu nasıl yapacağını merak ediyordum çok.
JOSEF’i ÖZGÜRLEŞTiRDi
Önder Hoca geçen hafta yakaladığı doğrusunda ısrar etti, ön liberoda Pjanic’i kullanması Josef’i özgürleştirdi. Büyük maçları çok seven Josef de derbilerde beş gole ulaştı dünkü sayılarıyla. Ancak Önder Karaveli’nin geçtiğimiz hafta çok iyi oynayan Serdar-Vida tandemini bozmasına şaşırdık santrada. Oğuzhan’ı oyuna alış dakikası doğruydu ancak geçen hafta Kayseri maçının hikayesini tek başına değiştiren Güven daha fazla dakikayı hak ediyordu bence.
iKiSi DE KAYBETTi
Dünkü derbinin bence kazananı yok, iki tane ikişer puan kaybedeni var. Pereira’nın ilk devreyi 2-1 bitirmesine rağmen Beşiktaş’ın tamamlanamayan atak sorununu çözüp geri döneceğini hissedememesi, İrfan-Mert’i erken sokmaması klasik kaygı sorununun tezahürüydü yine. Karaveli de biraz daha cesur olup Güven’i erken sürmeliydi bence oyuna.
ABOUBAKAR’I KURULUMDA ARIYORLAR
Beşiktaş, Aboubakar’ı bence esas ofansta değil, oyun kurulumunda arıyor. Aboubakar iyi bitiriciliğinin yanında öyle iyi bir oyun kurucuydu ki Beşiktaş’ın taç atışlarına bile anlam katıyordu. Dün Fenerbahçe ön alan baskısına geldiğinde Beşiktaşlı stoperlerin pas opsiyonu bulamadığını görünce zihnimde canlanan tek şey Aboubakar’dı. O farklıydı çünkü.
GÜNTEKİN ONAY: İKİ TEKNİK ADAM VE FIRAT AYDINUS SINIFTA KALDI
Derbide Vitor Perreira, Beşiktaş’a özel bir 11 sahaya sürdü. Ghezzal-Rozier ikilisinin hücum gücüne tedbir amaçlı Szalai sol bek, Novak ise sol stoper olarak başladı. Beşiktaş savunmasının geçiş hücumlarındaki zaaflarından faydalanmak da ana plandı. Bu anlayışla Fenerbahçe için anahtar öne geçmekti ve nitekim sarı lacivertliler ilk 45 dakikada pozisyon üretmeden 2 kez gol buldu. Beşiktaş’a gelince... Önder Karaveli’nin derbide sahaya sürdüğü 11 en güçlü 11 miydi? Hayır. Kenarda 3 stoper varken neden Necip? Atiba ve Oğuzhan varken neden Can tercihleri? Bir teknik adam neden en güçlü kadroyu sahaya sürmez? Üstelik bir derbide...
BU ANLAYIŞ YAKIŞMADI
İkinci yarıda Can’ın yerine Oğuzhan girince oyunun kontrolü Beşiktaş’a geçti. Josef’in kafa golüyle 2-2’yi bulan Beşiktaş karşısında Fenerbahçe kazanmaktan çok rakibini bozmayı düşünen görüntüsüne devam etti. Bu anlayış 50 bin kişi önünde oynayan ve maçı korner dahi atmadan tamamlayan Fenerbahçe’ye yakışmadı. Sahada futbol oynamaya çalışan taraf Beşiktaş idi ve siyah beyazlılar son dakikada Batshuayi ile kazanma şansını kaçırdı. Şayet Önder Kareveli’nin başlangıç 11’i daha güçlü olsa Beşiktaş’ın derbiden 3 puan ile ayrılması işten bile değildi. Fenerbahçe ise defansif bir mantaliteyle sert bir oyun sergiledi ve 90 dakikayı net gol pozisyonu bulmadan tamamladı.
AYDINUS SINIFTA KALDI
Açıkçası Vida’nın bireysel hatası ve tartışmalı penaltı olmasa Fenerbahçe’nin dünkü görüntüsüyle gol bulması pek de mümkün görünmüyordu. Puan olarak liderin bu kadar gerisindeki kaybedecek bir şeyi olmayan Fenerbahçe neden İrfan, Sosa, Gustavo gibi isimleri kullanmaz? Neden ofansif bir kurgu düşünmez? Anlamak mümkün değil. Derbide Beşiktaş adına Josef ve Pjanic; Fenerbahçe’de ise Kim MinJae takımlarının en iyi isimleriydi. Fırat Aydınus ise birçok kartlık pozisyonu es geçti ve sertliğe göz yumarak sınıfta kaldı.
BANU YELKOVAN: BERABER YÜRÜDÜK BİZ BU SEZONDA
Her iki takımın da ligde somut bir hedefi olmadan çıktığı derbinin, kazanana psikolojik bir moral ve zirveye bir tık yaklaşma dışında fazlaca bir vaadi yoktu teoride. Pratikte, daha maç başlamadan bu derbinin futbol adına, heyecan adına, goller ve iyi futbol adına her zaman olduğu gibi çok şey vadettiğini biliyorduk. Tribünlerin hınca hınç dolu olması taraftarın da bu maçtan beklentisinin, iddiası kalmamış iki takım arasında oynanacak bir formalite maçından çok daha fazlası olduğunu ortaya koyuyordu.
SiSTEMi TEMiZE ÇEKME MAÇIYDI
Geldiği günden bu yana hakkındaki tartışmalar hiç dinmeyen Pereira için kendini ve sistemini temize çekme maçıydı bu. 2-1 kazanılan Galatasaray derbisine eklenecek bir Beşiktaş galibiyeti, Portekizli teknik adamın devre arasında kesinleşen ayrılığına başı daha dik çıkmasını sağlayacaktı kuşkusuz. Galatasaray maçı hariç inatla sahip çıktığı, sırtını üçlü savunmaya yaslayan ve yıldızlardan değil takım oyunundan beslenen sistemini galibiyet hanesi daha ağır basan bir noktada ve derbi zaferleriyle süsleyerek kapatmak, “İlerde biz bu adamı neden göndermiştik” noktasında “O kadar da kötü değildi” cümlelerine vesile olacaktı kuşkusuz.
ALTYAPIDAN BU KEZ HOCA ÇIKTI
Tazminat maddesi sonradan ortaya çıktığı için vazgeçilen Pinheiro’nun yokluğunda kendini tekrar Beşiktaş’ın başında bulan Önder Karaveli içinse bir derbiden çok öte, belki bir kariyer dönemeç maçıydı. Vekaleten gelen görevde, daha ikinci haftadan kalıcı değişiklikler yapmasını, üstelik bir derbi maçında yapmasını beklemiyordu kimse ancak Beşiktaş’ın daha iki haftada iyiye giden oyunu, ilk 11’de yer yer verilen ve sonradan giren genç isimlerle yıldızların uyumu, Beşiktaş’ın galibiyeti biraz da şanssızlığı yüzünden kaçırması, altyapıdan her zaman oyuncu çıkmadığını bazen de hoca çıkabileceğini müjdeler gibiydi.
iKiSi DE MUTSUZ OLDU
Rakibi bu durumdayken kazanamamak iki takım için de başarısızlık olacaktı ve öyle de oldu. Tarafsız gözle izleyenler Fenerbahçe’nin iki kez öne geçtiği, Beşiktaş’ın iki kez geriden gelip skoru eşitlemeyi başardığı kıran kırana ve heyecanlı bir maç izlediler. Maçı oynayan takımlarsa, hak ettiklerini düşündükleri bir karşılaşmayı berabere bitirmenin mutsuzluğunu yaşıyordu.