Güncelleme Tarihi:
A Milli Takımımız, EURO 2020 A Grubu'ndaki ikinci maçında Galler'e 2-0 mağlup oldu. Bu sonuçla birlikte Millilerin grubu ilk iki sırada tamamlama şansı kalmadı. Şenol Güneş'in öğrencileri, grubun son maçında en iyi üçüncüler arasına girmek için mücadele verecek.
Hürriyet Gazetesi yazarları Uğur Meleke, Güntekin Onay ve Banu Yelkovan, Galler karşısında aldığımız ağır sonucun ardından değerlendirmelerde bulundu.
SPOR YAZARLARI NE DEDİ?
BANU YELKOVAN: YİNE OLMADI, BAŞARAMADIK
İlk yarı biterken Galler tam da beklediğimiz gibiydi. Oynamayı bildikleri, oynayacaklarını bildiğimiz oyunu sahaya harfiyen yansıttılar. Savunmada temkinli, Gareth Bale’in kanadından etkili, uzun toplarla ve hızlarını kullanarak gol arayacaklarını biliyorduk.
Aaron Ramsey, dakikalar 43’ü gösterirken takımı adına golünü kaydetti. Bu, Bale’in pasında savunmanın arkasına ilk sarkması ve Uğurcan Çakır’la ilk karşı karşıya kalması değildi. Daha önceki bire bir pozisyonların ilki neyse ama ikincisini kaçırmak, atmaktan daha zordu. Aynı pozisyonu üçüncü kez yedik.
Ramsey’nin hep kaçırmayacağı, içindeki Juventus orta sahasının bir noktada ortaya çıkacağı belliydi. İki provasını yaptığı pozisyonu üçüncüde attı.
ETKiLi OYNADIK AMA NE KADAR ETKiLi?
Türkiye, İtalya maçındaki kadar etkisiz değildi ama umduğumuz kadar etkili olduğunu söylemek de çok zor. Şenol Güneş, İtalya maçı sonrası ilk 11’de ve orta sahada beklenen değişiklikleri yapmış, ancak topun hakimiyetini bize bırakacağını bildiğimiz Galler karşısında, bu değişiklikler de yaratıcı bir fark oluşturmamıştı. Maçın büyük kısmında Türkiye adına da, Galler adına da hep aynı oyun vardı sanki ve bu oyun stratejiye dayanan, yaratıcılık içeren ve planlı bir kurgudan ziyade uzun toplar ve doldur-boşalt olarak özetlenebilecek bir oyundu.
BALE, PENALTIYI ATSAYDI MAÇ DAHA ERKEN KOPARDI
Gol pozisyonu oldu mu? Oldu. Atabilir miydik? Evet. Stadı dolduran taraftarlar birkaç pozisyonda “Gol” diye ayağa kalksalar da, istenen ve beklenen sayı ne ilk 45’ten ne de daha çok pozisyon yakaladığımız ikinci yarıdan çıkmadı.
İkinci devredeki değişiklikler sonrası oyun hızlandıysa da, İrfan Can’ın oyuna girmesi 82. dakikayı buldu.
Oyundan erken kopmamızı, futbolu kafasında bitirmişe benzeyen Garethp Bale’in ikinci yarı başında kazandıkları penaltıyı üstten auta atması engelledi. 90. dakikada o da oldu.
Galler bizden daha çok savaştı daha çok istedi ve kazandı. Bakü’de seyirci avantajı bizde, tribün desteği arkamızda. İlk maçı felaket bir oyunla farklı kaybetmişiz ve rakip mütevazı kadrosuyla Galler. Kağıt üzerinde grubun en zayıf halkası. İki üst düzey oyuncuları var; Gareth Bale ve Aaron Ramsey. Onlar da 5 yıl önceki formlarından çok uzak. İlk 11’deki 5 oyuncuları alt ligde oynuyor.
Tüm bu faktörleri üst üste koyunca ne beklersiniz? Kazanma duygusu ve kararlılığıyla favori gibi oynayan bir milli takım. Ama maç başlıyor, topu oynayan Galler. Tehlikeler yaratan Galler. Verdiğimiz pozisyonun bire bir kopyası ile kalemizde golü gördük. Bale, savunma arkasına Ramsey’yi kaçırdı. Kontrol edilmesi gereken iki üst düzey oyuncuları var. Onu da beceremedik. Savunma yapamadık. Hücumda yine üretken değildik.
SORUN ÇOK DERiNDi
Şenol Hoca İtalya maçından farklı iki isimle millileri sahaya sürdü. Ancak sorun sadece iki oyuncu değişikliği ile çözülemeyecek kadar derindi. Orta sahada varlık gösterememiştik. Dün de ozan Tufan ile okay İtalya maçındaki gibi kötü oynadılar. Şenol Hoca nedense İrfan Can’ı hiç düşünmedi ve 83’te oyuna aldı.
Son yılların en iyi futbolunu oynayıp 2-0 kazandığımız Konya’daki Fransa maçı 11’ine baktım. Merkezdeki ikili İrfan Can ile Dorukhan. 1-0 yenik durumdayız, Kaan Ayhan’ı stoperden orta alana çekmek niye? Artık elenme noktasına gelmişsin alsana risk?
Dün Galler bizden daha çok savaştı. Daha fazla istedi, daha fazla pozisyona girdi ve üstelik penaltı da kaçırdığı maçı 2-0 kazandı.
TURNUVANIN EN KÖTÜSÜYÜZ
Eğri oturalım doğru konuşalım; turnuvanın saha içi organizasyonu açısından en kötü takımıyız. Erken kampa girdik, ligleri aceleye getirip de erken bitirdik de ne oldu? Sonuç maalesef hüsran. Kaybedebiliriz, bu bir turnuva ama Ukrayna’nın Hollanda’ya kaybettiği gibi “Cesur oynayarak yenilsek keşke” dedirten 2 maç oynadık. İsviçre maçında da işimiz çok zor. Umarım “0” çekmeyiz.
UĞUR MELEKE: MAALESEF TURNUVANIN EN KÖTÜ TAKIMIYIZ
Elemelerde akan oyunda tek bir gol yemeyen Türkiye savunması neden ve nasıl bu hale geldi? Euro 2020 eleme sürecinin en az gol yiyen takımlarından biriydik. Üstelik akan oyunda kalesinde gol görmeyen tek takımdık. Bu başarının temelinde istikrarlı savunma grubumuz var ama Şenol Güneş enteresan bir şekilde en az kurcalanması gereken bölgemizi kurcalamaya başlamıştı son aylarda.
ZİHNİ NET DEĞİLMİŞ
Malumunuz, üç hazırlık maçımızın ikisini zaten 30’u 26’ya düşürme operasyonu için heba ettik. Yalnızca son Moldova maçına ideal 11’imizle çıktık, onda da oyuncu değişikliklerimize dikkat ettiniz mi bilmiyorum: İlk 45 dakikada savunma tandemimiz Merih-Çağlar’dı. Sonra 22 dakika Kaan-Merih oynadı, maçın son çeyreğini de Ozan-Merih’le bitirdik. O gün bu değişikliklerin bir kafa karışıklığı olduğunu düşünmemiştim ama belli ki net değilmiş Şenol Hoca’nın zihni.
AYARLAR DEĞİŞTİ
İtalya maçında ideal savunma ikilimiz oynadı. Takım olarak çok kötüydük, Merih’in kendi kalesine attığı golde en son suçlu kişi Merih’ti bence. Galler maçına Kaan-Çağlar’la çıktık garip bir şekilde. Bu değişiklik aslında tek bir oyuncu değişikliğinden fazlası. Zira Çağlar, Merih’le oynadığında sağ; Kaan’la oynadığında sol stoper. Yani stoper ikiliniz değiştiğinde bütün defans ayarlarınız değişmiş oluyor. Dün 42’deki gole bakarsanız, sağ bek Zeki-sağ stoper Kaan, aralarından gelen Ramsey’nin farkında bile değiller. Sol stoper Çağlar da ofsaytı bozuyor. Yani komple bir paralize olma hali. Euro 2020 elemelerinde akan oyunda tek bir gol yemeyen Türkiye savunması neden ve nasıl bu hale geldi? Şenol Güneş biliyordur herhalde yanıtını.
BU NOKTA ACI VERİCİ
Turnuvada 24 takım sahne aldı, buraya herhangi bir iddiayla gelmeyen Makedonya ve Finlandiya da dahil hemen hemen tüm ekiplerin bir planı, bir stratejisi vardı. Biz 180 dakika sahada kaldık ve ortaya düşünsel bir hazırlık, bir akıl koyamadık bence.
İlk 11’imizin yedisi beş büyük lig oyuncusu. Sekizi seneye Avrupa kupalarında mücadele edecek. Uluslararası basın bizi turnuvanın sürpriz yapabilecek ekibi olarak gösteriyordu. 17 Haziran itibariyle ortaya koyduğumuz tablo, bulunduğumuz nokta gerçekten acı verici.
HAZIRLIK MAÇI SÜRECİ
Defalarca dile getirdim ama bedelini ödemeye devam ediyoruz. Kadroya 30 kişi çağırmak ve sonra bunu 26’ya düşürmek için iki hazırlık maçı harcamak lükstü. Turnuvayla hiçbir ilgisi olmayan rakip seçimi de öyle (Azerbaycan-Gine-Moldova).
BİR SOL BEK GARABETİ
Galler, turnuvadaki ilk maçında İsviçre’ye karşı ilk 45’te hiçbir varlık gösteremedi. Allen ve Ramsey’nin varlığını dahi fark etmedik. Kanat hücumcuları Bale ve James de beklenen akışkanlığı sağlayamadılar zira İsviçre’nin bekleri Rodriguez ve Mbabu hücum ettiler sürekli.
BAŞKA BİR GALLER
Dün bambaşka bir Galler vardı sahada. James de, Bale de kanatlardan sürekli tehdit yarattılar zira bizim beklerimiz karşılayıcı rolündeydiler sadece. Önlem aldırma odaklı değilseniz, önlem alırsınız otomatikman. İsviçre’nin bekleri Rodriguez ve Mbabu da ileri çıkma düşüncesinde olmasalardı, James-Bale’e önlem almak zorunda kalacaklardı muhtemelen. Aynen bizim gibi.
Tabii bizim beklerimizin hücum katkısının kısıtlılığı sadece mantaliteyle ilgili değil. Oyuncu seçimiyle de ilgili. Şenol Güneş 30 kişilik kadroya ikinci sol bek olarak Rıdvan’ı çağırdı. Sonra Azerbaycan maçında 50 dakika Halil Akbunar’ı sol bekte denedi! Sezon boyunca açık oynamış bir adamı sol bekte denemeyi nasıl açıklamalı, size bırakıyorum takdiri. O da yetmedi, 26’lık kadroya dahil ettiği Rıdvan’ı turnuvadaki iki maçta da 23 kişilik listeye yazmadı Şenol Hoca!
RIDVAN’I NEDEN ALDI?
O zaman akla şöyle bir soru geliyor: Turnuvada Rıdvan’ı yedek sol bek olarak dahi kullanmayacaksanız niye kadroya dahil ettiniz? Umut hücumcu bir sol bek olmadığına göre, ihtiyaç halinde kimi ofansif bek olarak kullanmayı düşünüyordunuz? Dün son 20 dakikada o alternatifin (devşirme) Mert Müldür olduğunu gördük ancak onu da hazırlık maçlarında bir dakika bile sol bek kullanmadık bu arada!
1996’DA BÖYLE ÇEKİNGEN DEĞİLDİK
Biz Euro’96 elemelerine 5. torbadan girerek turnuva bileti almıştık. Malta’yla, Faroe Adaları ile aynı torbadaydık yani. Yalnız o finallerde Euro 2020’de olduğu kadar çekingen değildik bence. Daha cüretkârdık. Anlam veremiyorum bu ruh haline.
Misli.com'dan yeni üyelere özel kampanya! 100 TL oyna, 100 TL kazan, hemen katıl...