Güncelleme Tarihi:
Hürriyet Yazarları Uğur Meleke, Fırat Aydınus, Güntekin Onay ve Mehmet Arslan, Futbol Konseyi'nde haftanın maçlarını ve yaşanan gelişmeleri masaya yatırdı.
1- “Tüm takımların ortak sorunu 8+3 kuralı” diyen Okan Buruk haklı mı? Diyelim ki kural kalktı; ligde neler değişir? Kim kazanır, kim kaybeder?
MEHMET ARSLAN: ‘EY ÖZGÜRLÜK’ DiYE BAĞIRIYORUM
Ben kriterleri belirlenmiş sınırsız yabancıdan yanayım. Hep tekrarlıyorum yine yazayım. Süper Lig bu ülkenin milli takımına oyuncu yetiştirme alanı değildir. Süper Lig’in rakibi de Almanya ya da İtalya milli takımları değildir. La Liga’dır, Premier Lig’dir. Elma ile armudu karıştırmayalım. Bu açıdan Okan Buruk’a sonuna kadar hak veriyorum. Teknik adamların ve kulüplerin elini kolunu bağlıyorlar. Hem ligde hem de Avrupa’da. Bunun için ben “Ey özgürlük” diye bağırıyorum.
GÜNTEKiN ONAY: SEZON iÇi KURAL DEĞiŞEMEZ
G.Saray penceresinden bakınca Okan Buruk haklı. Yeterli performans ortaya koyamayan Türk oyuncularını kuraldan dolayı her hafta sahaya sürmek zorunda kalıyor ve maçın devamında da değiştiremiyor. G.Saray’ın yerli rotasyonu da transferin son gününde giden oyuncularla iyice daraldı. Sezon içinde bu kuralın değişmesi söz konusu olmaz. Kulüpler planlamayı ve transferi bu doğrultuda yaptı. Yunus ve Kerem’in acilen form tutmaları şart, yoksa Buruk’un bu kural yüzünden başı ağrımaya devam edecek.
UĞUR MELEKE: KEREM-YUNUS iLERi Mi GiDiYOR, GERi Mi?
TFF’nin ellerinde yetki olan ve futbolu düşündükleri konusunda büyük şüpheler uyandıran müteahhit yöneticileri bir de şöyle bakmalı resme: Kötü performans gösterdiği halde statü zorlamasıyla 90 dakikayı tamamlayan Kerem gelişir mi? Performansları ne kadar kötü olursa olsun ilk 11 garantisiyle oynayan Kerem ve Yunus ileriye mi gidiyorlar şu anda? Yoksa geriye mi? Ersin, Altay ve Uğurcan için de kurabilirsiniz aynı denklemi. Hayatta alternatifin kadar güçlüsün. Bu ligde yabancı meslektaşıyla rekabet edip onu yenemeyen yerli, aynı rakibini uluslararası maçta da mağlup edemez. Bir grup futbolsevmez rekabetsevmez inşaatçı bitiriyor maalesef ülke futbolunu.
FIRAT AYDINUS: ACiLEN ÇÖZÜM BULUNMALI
Kadroda yok alt yapıdan oyuncu bulundurulması, yok ilk 11’de en az 3 Türk oynatılması, yok 8+3, yok hem yabancı hem Türk vatandaşı olanın durumu, yok TC vatandaşı olsa da seçtiğin milli takım, yok 2015 öncesi sonrası vs.. vs.. Hocalar takım kurarken, oyuncu değiştirirken matematik hesabı yapıyor. Bu durum sezon boyu daha da polemik konusu olmaya aday. Türk futbolunda ne değişir, ne artısı, eksisi olur bekleyip görmek gerek. Ama aritmetik kaosun içinden çıkılabilmesi için serbest mi bırakılır farklı düzenleme mi getirilir bilinmez. Fakat bir an önce çözüm şart.
2- Beşiktaş-F.Bahçe derbisini nasıl buldunuz? Kadrolar ve oyun stratejileri doğru muydu? Eleştirilen İsmael için “Rüştünü ispatladı” denebilir mi?
UĞUR MELEKE: 2 GÜNDE 4 KALiTELi EKiBiN MAÇLARINDAN ‘0’ GOL ÇIKTI
Cumartesi ve Pazar ligin 4 kaliteli ekibi birbiriyle oynadı ve 180 dakikadan toplam 0 gol çıktı. Mesele sadece gol de değil, niyet, iştah, tutku eksik. Beşiktaş-F.Bahçe derbisinde top 47 dakika oyunda kalıyor, 51 dakika oyun harici. Doksan dakikada tam 38 faul düdüğü çalıyor. Maalesef hayatımızdan iki saat çalınıyor. Süper Lig bence birtakım testler düşünmeli artık: 0-0’a sıfır puan, iki farklı galibiyete 4 puan bile düşünülebilir. Sakatlanıp kenara gelenin sonraki düdüğe kadar beklemesi gerektiğini bir milyonuncu kez söylüyorum zaten. Bir devrimci çıkmaz mı Süper Lig’i şu faul ve yerde yatma seremonisinden kurtaracak?
MEHMET ARSLAN: DERBi TATSIZ DEĞiLDi ANCAK YERE YATAN KALKAMADI
Tatsız bir derbi olduğunu düşünmüyorum. 2 teknik adamın satranç ustası gibi 2-3 hamle sonrasını planladığı güzel bir maçtı. Teknik adam aklı ve karakterinin sahaya yansıdığını da gördük. Ismael’in, Weghorst’un kaçırdığı gol sonrası yeri yumruklaması bile ne kadar oyunun içinde olduğunun göstergesiydi. Tek olumsuz yan, oyuncuların her faulde yerden kalkma süresinin uzunluğuydu. Bu Türk futbolunda çare bulamadığımız bir hastalık ne yazık. Bu maç Ismael için yönetimin haklılığını da ortaya koydu. Ismael ile devam Beşiktaş için doğru karar.
GÜNTEKiN ONAY: MÜCADELE GÜCÜ LiGiN ÜSTÜNDE AMA BiRBiRLERiNi KiLiTLEDiLER
2 takımın da mücadele gücü ligin üstündeydi. Ancak iki hoca da işin savunma yönüne odaklanıp birbirini kilitlemeyi düşündü, başarılı da oldular. 40 bin taraftarı önünde 60 dakika rakip kaleyi göremeyen bir Beşiktaş’ı uzun yıllardır hiç görmemiştik. Bunda F.Bahçe’nin başarılı savunmasının ötesinde Ismael’in hücumda çoğalmayı bilmeyen ve sadece uzun topla çıkmaya çalışan anlayışı da etkendi.
FIRAT AYDINUS: YENiLMEME STRATEJiSi DERBi KEYFiNi MAALESEF DÜŞÜRDÜ
Sezon başından itibaren iki hocanın da stratejileri, takımı oynatma tarzları ve iki takımın da bireysel yeteneği çok olan oyuncu sayısı derbide beklenti seviyesini o kadar yüksekti ki... Ama ne oyun ne de skor hiçbir futbolseveri tatmin etmedi. İki hocanın 11’leri doğru olsa da yenilmeme stratejileri derbi keyfini maalesef düşürdü. Topun oyunda kaldığı süre 47 dakika. Maçın kalite anlamında düşüklüğünün bir göstergesi bu veri. Ismael rüştünü taraftarının gözünde anca şampiyon olduğunda ispatlayacak gibi duruyor.
3- Trabzon son 3 resmi maçını kazansa da çok zorlandı. Nwakaeme ile Cornelius’un boşluğunu dolduramadıklarını söylemek mümkün mü?
FIRAT AYDINUS: TARAFTARLAR KEYiF VEREN FUTBOLU MUMLA ARIYOR
Geçen sezon uzak ara şampiyon olan Trabzon bu sezon belli mevkilerde giden oyuncular yerine takviye yaptı. Oyun kalitesi, geçen seneki oyun devamlığı ve keyif veren futbolunu maalesef taraftarlar mumla arıyor. Bu grafiğin düşüş trendinde olma nedenleri; oyuncuların bireysel performansları, hocanın taktiksel bir stratejik yaklaşımı, Trabzon’un geçen sezonun oyun anlamındaki başarısını yakalayamamasından kaynaklı psikolojik süreç vs. Bir gerçek var ki Nwakame ve Cornelius tipi kaliteli ayaklar sadece bu yıl değil sonraki yıllarda da aranacak.
UĞUR MELEKE: SiHiRBAZLAR YOK, TEKNiK ADAM MELEKELERi DEVREYE GiRMELi
Trabzonspor’un sağ beki yeni. Sol beki yeni. Savunma lideri yeni. Sol açığı yeni. Santrforu yeni. Geçen sezonu şampiyon bitiren ileri üçlü Visca-Cornelius-Nwakaeme çeşitli sebeplerle yoklar artık sahada. Zaten Trabzon’un sallanma emareleri gösterdiği 2021- 22 ikinci devresinde Visca devreye girmiş, takımını defalarca ipten almıştı. Şimdi Nwakaeme ve Visca gibi şapkadan tavşan çıkarıcılar yok. Sihirbazlar yok sahada. Sahada maç kazandıran futbolcular olmayınca teknik direktörlük melekeleri girmesi gerekiyor devreye.
MEHMET ARSLAN: F.BAHÇE YA DA G.SARAY’A BAKIP DEĞERLENDiRMEMEK GEREK
Fenerbahçe’ye ya da Galatasaray’a bakarak Trabzonspor’u değerlendirmek çok doğru değil. Birinci ağızdan dinlediğim bir gerçeği ifade edeyim, “Öyle ilginç bir şehir Trabzon. Bir maçı 2-1 kazanmak mutlu etmiyor şehri. Niye 4 ya da 5 olmadı mutsuzluğu gelip çöküyor.” Hem rakiple, hem de bu duyguyla mücadele ediyor Abdullah Avcı. Üstelik değişen bir takım ve 12 yeni transferle. Biraz zamana ve futbol kültürünün yerleşmesine ihtiyaçları var. Tıpkı Başakşehir gibi. Bakın onlara kim gelirse gelsin aynı tempo devam ediyor.
GÜNTEKiN ONAY: HAMSiK KALiTEYi ARTIRSA DA LEZZETLi BiR OFANSiF OYUN YOK
Trabzonspor’da Marek Hamsik’in dönüşü takımın kalitesini arttırsa da ofansif olarak yine de lezzetli bir oyun göremiyoruz. Avrupa maçlarıyla birlikte yoğun takvim bordo mavili takımın teknik direktörü Abdullah Avcı’yı çok zorlayacak gibi görünüyor. Geçen sezon Anthony Nwakaeme- Andreas Cornelius - Edin Visca 3’lüsüyle sonuca kolay giden Trabzonspor bu sezon yok.
4- Hamit Altıntop, masaya vura vura “Sorumlu benim. 40 yıl önceki medya oyunlarına prim vermeyelim” dedi. Bu tavrını siz nasıl buldunuz?
UĞUR MELEKE: ATANMIŞ HAMiT ALTINTOP’UN ‘SORUMLUYUM’ DEMESi iRONiK
Seçilmiş değil atanmışların “Sorumlu benim” diye masaya vurmaları ironik! Pardon da, başarısızlıkta sorumluluğu üstlenmeniz size bedel ödetiyor mu? Hayır... Halkın ekseriyeti istediğinde görevinizden ayrılmanız söz konusu mu? Hayır... TFF seçimleri 10 bin kişiyle, demokrasi şöleni olarak gerçekleşiyor da siz hakkınızla mı mazbata alıyorsunuz? Hayır... Tek adaylı, sadece ismi seçim olan sözde kongreyle atanmış bir TFF yöneticisinin sorumluluğu üstlenmesinin halka nasıl bir faydası var? Sayın Altıntop. Sorumlu gerçekten sizseniz şu anda Türkiye seviyesine yakışır bir teknik adam arıyor olmalısınız. Bielsa ve Sampaoli boştayken birine teklif götürülebilir mesela.
GÜNTEKiN ONAY: FAROE’Yi YENEMEDiĞiNDE TABii Ki ELEŞTiRiLECEKSiN
2 maçta Lüksemburg ve Faroe Adaları’ndan 5 gol yiyip kazanamadığın zaman tabii ki eleştirileceksin. 40 yıl önce de bu böyleydi, 20 yıl sonra da böyle olacak. Stefan Kuntz’un özellikle orta sahai tercihleri ve bağlantı oyuncusu olmaksızın ulusal takımı sahaya sürmesi şaşırtıcı. Kuntz iyi bir taktisyen değil. Bu grupta lider olmak asla başarı olarak kabul edilemez.
MEHMET ARSLAN: KUNTZ’A SAHiP ÇIKMASI GÜZEL AMA ÜSLUBU TASViP EDiLEMEZ
Hamit Altıntop’un maç sonrası takıma ve Kuntz’a sahip çıkması çok güzel. Ama üslubu kesinlikle tasvip etmiyorum. 40 yıl önceden bahsetmek için yaşı bile yeterli değil Altıntop’un. Kaldı ki, Türkiye gibi futbol ekonomisine ve gücüne sahip bir takım Faroe Adaları’na kaybediyorsa, bu yetersizlik dünyanın her ülkesinde eleştirilir. Son bir not düşeyim, medya oyunları ifadesi gazetecilere değil, medyayı kullanan bir takım hocalara gönderme herhalde.
FIRAT AYDINUS: BAZEN NE SÖYLEDiĞiN DEĞiL NASIL SÖYLEDiĞiN ÖNEMLiDiR
Kitle iletişiminde vermek istediğiniz mesajı tek yönlü olarak belli bir topluluğa aktarılması esnasında konuşma türü ve niteliği, hitap ettiğiniz kitleyi tanımak önemli faktörlerin başında yer alır. Bazen ne kadar haklı olsanız da ne söylediniz değil nasıl soylediğiniz önemlidir. Tarz ve tavır bir anda seni haklı kılan konulardan uzaklaştırarak insanların asıl olan konudan ziyade sizin o tarz ve tavır paralelinde yorum yapmalarına neden olur. Unutulmamalıdır ki; konuşma esnasında duygu ve düşüncelerin aktarılmasında %10 kelimeler %30 ses tonu %60 beden dili etkendir.