Güncelleme Tarihi:
Soğuk bir Ocak gecesinde kliniğe, benzer şikayetleri olan iki hasta getirildi. Sorunları nefes darlığı, ateş ve öksürük idi. İlkinin sıradan bir hastalığa yakalanmış olduğu anlaşıldı ve küçük bir müdahale ile rahatlatılıp evine gönderildi. Ancak diğerinin durumu ciddiydi; kurtarmak için epey uğraş vermek zorunda kaldık.
İlk hastam 11 aylık bir erkek bebekti. Hasta kartına göre öksürüyor ve soluk almakta güçlük çekiyordu. Babası beni koridorda yakaladı: "Koşun doktor, bebeğim ölüyor. Hemşireler size haber vermediler mi? Oğlum korkunç bir şekilde öksürüyor, nefes alamıyor."
Birden paniğe kapıldım. Genellikle hemşireler durumu ciddi olan hastaları bana anında bildirir. Ancak bu gece kendi çalıştığım acil serviste değil, küçük bir klinikte bir arkadaşımın yerine nöbet tutuyordum. Bu klinikte hemşireler çok ağır hastalara alışık değildi; özellikle hasta çocuklaraÉ
Havlamaya benziyen öksürük
Telaş içindeki baba kolumdan tutarak beni çocuğunun odasına sürükledi. Bu arada hiç durmadan çocuğunun durumunu anlatıyordu: "Bütün gece hiç susmadan öksürdü.. Ancak çıkarttığı ses öksürükten çok havlamaya benziyordu."
"Havlamak mı? Nasıl yani?"
"Evet, havlamak. Çocuk resmen havlıyordu"
Tüm telaşıma karşın gülümsememi bastıramadım. Güldüğümü göstermemek için dudaklarımı ısırmak zorunda kaldım. Havlayan bir bebek? Babanın beni bir odaya sokmasıyla "havlayan" bebeği gördüm. Oyun parkında parmaklıklara tutunup ayağa kalkmış etrafa gülücükler saçan sarışın bir bebek. Sanki evrenin kralı oydu. Bu arada parkın yanındaki sandalyede her halinden yorgun olduğu belli, genç bir kadın oturuyordu.
Teşhis basitti: "Aileyi gereksiz telaşa sürükleyen bebek sendromu". "Size yemin ederim doktor çocuğum ölüyordu" diye aile beni ikna etmeye çalışırken, ufaklık bir şekerlemeyi kemirmeye çalışıyordu. Bebek bana bakıp güldü. Daha sonra hafifçe öksürdü. Öksürüğünü duyunca babanın "havlama" olarak nitelendirdiği sesi tanıdım. Baba "İşte böyle öksürüyor" diyerek dikkatimi öksürüğe çekmeye çalıştı.
"Bu krup" dedim. "Klasik krup hastalığı"
Baba düş kırıklığına uğramış gibiydi. Aslında aynı hastalık için iki farklı sözcük kullanılır. Biri doktorların kullandığı "laringotrakeabronşitis". Bunun anlamı larenks (gırtlak), trakea (soluk borusu) ve bronşiyal tüplerin iltihaplanmasıdır. Bu hastalık halk arasında krup olarak bilinir.
Tedavisi nemli ve serin hava
"Size ne olduğunu açıklayabilirim" dedim. "Bebeğiniz bütün gece öksürmüş. Öksürük o kadar kötüleşmiş ki öleceğini düşünmüşsünüz. Paniğe kapılıp bebeğinizi sarıp sarmalayıp arabaya atmışsınız. Arabayı çalıştırıp yola çıkıncaya kadar bebeğiniz biraz düzelmiş. Öyle ki buraya geldiğiniz zaman hiçbir şeyi kalmamış."
İkisi de şaşkınlıkla bana baktı... Krup solunum yollarını tutan bir hastalıktır; genellikle nedeni virüstür. Virüs, larenksin hemen altında, soluk borusuna yerleştiği zaman ödem yumuşak dokunun daralmasına ve hava geçişinin engellemesine yol açar. Sonuçta çocuk öksürürken havlama sesine benzer bir ses çıkartır.
Tedavisi hastayı buhara tutmaktır. Buharlı hava dokudaki ödemi azaltır. Soğuk ve nemli hava daha da iyidir. Peki serin ve nemli havayı nasıl elde edersiniz? Bunun en kolay yolu evde bir buhar makinesi bulundurmaktır. Ancak çocuğu dışarının serin ve nemli havasına çıkartmanız da yarar sağlar. Gecenin soğuğu ve nemi Ğgeceleri dışarıdaki hava genellikle evdekinden daha soğuk ve nemlidir- şişen soluk borusunu eski haline getirir ve bebek rahatlıkla soluk almaya başlar.
Krup sık rastlanılan bir hastalıktır. Kış aylarında acil servislerin koridorları havlama sesi çıkartan krup’lu çocukların öksürükleri ile çınlar. O nedenle bu vakayı kolay atlatmış sayılırdım.
Varan iki!
Ancak odama doğru ilerlerken 3 numaralı odaya bir göz atınca donup kaldım. Koltukta oturan orta yaşlı bir adamın durumu biraz tuhaftı. Çenesini yukarı kaldırmış, boynunu ileri doğru uzatmış ve soluk almaya çalıştıkça ağzından hırıltılı sesler çıkartıyordu. Her nefeste çıkarttığı flüt sesine benzer ses, hava yolunun kapanmak üzere olduğunun işaretiydi.
Krup dışında bazı hastalıklar da soluk alma zorluğu yaratır. Ancak bu seferki durum ciddiydi. Bu durumdaki bir hastayı kaybetmemiz işten bile değildi. Hemen hemşireleri yardıma çağırdım.
Çok kısa bir süre içinde hastayı entübe etmeliydim -boğazından aşağı bir tüp sallandırmak-. Tüpü sokacağım tek delik, hastaya bu sıkıntıları çektiren delikti. Üstelik delik her geçen saniye biraz daha daralıyordu ve belki de tüpün geçemeyeceği kadar daralmış olabilirdi. Bunu anlamanın tek yolu da denemekti. Ancak burası acil servis değil, sıradan bir klinik olduğu için bu konuda bana yardım edecek uzman bir teknisyen ve personel bulmam imkansızdı. Belki yalnızca iki oksijen tankı bulunuyordu.
Her klinikte solunum yollarını açacak cihazların bulunması şart olduğu için gerekli cihazları bulacağımdan emindim. Ancak personelin bu cihazları nasıl kullanılacağını bildiğini de pek sanmıyordum. Eğer tüpü hastanın boğazından aşağı sokamazsam, geriye tek bir alternatif kalıyordu. O da krikotirotomi veya kısaca "krik"ti.
Odada ölüm sessizliği
Bu işlemde Adem elması’nın hemen altından boyunda bir kesik açarak larenksi (ses kutusu) bypass etmeye çalışacaktım. Böylece tıkanık bölgenin hemen altından hava yolunu açacak ve bu kesikten içeriye plastik bir nefes tüpü sokacaktım. Ancak çok yukardan veya aşağıdan girersem tiroid damarını da kesebilirdim. Bugüne dek acil servislerde hemen hemen her müdahaleyi yapmış olmama karşın beni en çok korkutan "krik"lerdi.
Klinik personeli kapıda toplanmıştı. Yüzlerde korku okunuyordu. En sonunda birisi hava yolunu açmaya yarayan takım çantasını getirdi. Odada ölüm sessizliği hakimdi.
Hastamın çenesi küçüktü ve ön dişleri dışarı doğru çıkıktı. Dolayısıyla en uygun koşullarda bile entübe edilmesi zordu. Kliniğin takım çantasındaki tüp benim beğenmediğim bir markaydı ve kullanılması zordu. Ayrıca hava pompalamak için kullanılan ambu torbasının komik bir plastik sapı vardı.
Hava yolu açmakta kullanılan tüpler farklı boyutlardadır. Büyük olanlar erkeklerde kullanılır ve bunların dibindeki küçük balonlar şişirildiği zaman tüpün çevresindeki hava boşluklarını kapatır.
Dil dışarı
Korku içindeki personelden yardım istedim: "Lütfen ilaç dolabından bana 10 miligram diazepam getir. Sen de ambu torbasını tut".
Küçük tüplerden birini seçtim. Daha sonra cerrah mili denilen plastik bir kılıf içindeki uzun teli alıp tüpün içine yerleştirdim. Bu, tüpün sertleşmesini sağlayacağı için tüpün yolunu bulması kolaylaşacaktı. Bundan sonra dili kenara çekmeye yarayan larengoskobu Ğbir ucunda kaşık olan el feneri- elime aldım.
Larenksin derinliklerine baktığımda ses tellerine benzer bir şey göremedim. Yerimi değiştirdim. Yine bifteğe benzer yumuşak dokudan başka bir şey görmedim. Bu durumda trakeanın nerede olduğunu tahmin etmekten başka şansım kalmamıştı.
Nişan aldım ve gerildim. Büyük bir olasılıkla hedefi tutturmuştum, çünkü tüpün içine yoğun havanın dolduğunu hissediyordum. Ambu torbasını tutan personele hava basmasını işaret ettim. Hastamın hayatını kurtarmıştık.
İki hasta arasındaki fark
Hava yolunu açtıktan sonra hastalığın tedavisi kolaydı. Ancak bu iki hasta arasındaki fark neydi? Bebek bu kadar kolay iyileşirken bu hasta niçin bu kadar sıkıntı yaşamıştı? İkisindeki belirti de hırıltılı soluktu. Ancak bu yalnızca soluk borusunun daraldığına işaret ediyordu. Krup daralmanın nedenlerinden yalnızca biriydi Ğher ne kadar küçük çocuklarda çok yaygın olsa da-.
Diğer nedenlerinin arasında trakeayı tamamen kapatan enfeksiyonlar gelir. Bir başka neden de küçük bir çocuğun kaza ile yuttuğu bir oyuncak olabilir. Veya dili ve boğazı saran dokuyu şişirip hastanın boğulmasına yol açan alerjik reaksiyonlar da bu nedenlerden biridir.
Benim hastamın hastalığı epiglotit (Dilcik iltihabı) idi. Bütün bu sorunlara yol açan, larenksi kapayan ve yutma sırasında hava yolunu koruyan kapakçığın bakteriyel enfeksiyonu idi. Hastamın hemen en yakın tam teşekküllü bir hastaneye nakli için gerekli işlemleri yaptıktan eve gitmek üzere yol çıkınca, krup hastası bebeğin ailesini otoparkta gördüm. Bebek, arabanın arkasında melekler gibi uyuyordu.
Anne minnetle ellerime sarılarak "Size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz doktor. Yaptığınız her şey için."
"Lütfen bana teşekkür etmeyin" dedim. "Her şeyi tabiat ana yaptı.
Krup nedir?
Bir cins larinks yani nefes borusunun iltihabı olan bu durum, çocuklarda özellikle 3 ay ile 5 yaş arasında sık görülür. Çoğunlukla virüslerin neden olduğu soğuk algınlığı ses kutusuna ve nefes borusuna doğru inerse, büyüklerde ses kısıklığı, gıcık ve öksürüğe yol açarken, küçük çocukların nefes borularının daha dar olması sebebiyle ödem ve daralmaya neden olabilir.
Krup sıklıkla sonbahar-kış mevsiminde salgın olarak görülebilir. Önce üst solunum yolu enfeksiyonu gibi başlayan belirtiler giderek yerini ses kısıklığı, havlar gibi öksürük ve ileri durumlarda solunum sıkıntısına bırakabilir. Ateş sıklıkla olur. Belirtiler geceleri ve ağlamakla artar. Bu durumda hemen doktor aranmalıdır. Bu arada çocuk sakın tutulmaya çalışılmalıdır. Hava ve oksijen açlığını önlemenin en iyi yolu sakin durarak oksijen tüketimini azaltmaktır. Havayı içine çekmesi için balkona ya da pencereye çıkarılmalı, 6-7 nefes aldıktan sonra banyoda sıcak su akıtarak buhar yapmalı ve 10 dakika burada durmalıdır. Nemli hava larinksteki ödemin azalmasını sağlar. Bu uygulamalarla rahatlamayan çocuk derhal acil servisi olan bir hastaneye götürülmelidir. Krup 5-6 gün, giderek azalan şiddette devam edebilir. Evde bulunduracağınız bir soğuk buhar makinesi diğer soğuk algınlıklarında bu durumun tekrarlamasını önleyebilir.
Kaynaklar: Discover, Aralık 2005, Beaufort Hastanesi’nin acil servis doktorlarından Pamela Grim.
E-Sağlık portalı www.amerikanhastanesi.com.tr