Sokaklarda yıldız savaşları

Güncelleme Tarihi:

Sokaklarda yıldız savaşları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2002 10:22

Uzay Yolu filmindeki insanları öldürmeyen ama dondurup şoka sokan ışın tabancası gerçek oldu. Göstericileri veya kalabalıkları ‘öldürmeyen’ ama kesin etkisiz duruma sokan lazer silahlarının büyük bir gizlilikle geliştirildiği ilk kez açıklandı.

Saygın bilim dergisi New Scientist, silahların 4 yıl içinde kullanıma gireceğini yazdı. Silahlar uçak, kamyon veya helikoptere yerleştirilecek; kalabalıklara veya hedefteki silahlı insanlara karşı havadan kullanılacak. 2 bin metreden ateşlenen silahın etkileri: Ağrı, geçici felç, boğulma hissi, kalbin hızlı veya zayıf çarpması, ağızdan veya burundan vurulma durumunda akciğerlerin parçalanması..

Ünlü bilim kurgu dizisi ‘Uzay Yolu’nda insanları dondurup etkisiz hale getiren ışın tabancasının bir gün gelip sokaktaki bizlere yöneltilebileceğini hiç düşünmezdik... Eğer gelecekte katıldığınız bir sokak gösterisinde güvenlik güçlerine yakalanmak gibi bir talihsizliğe uğrarsanız, silahın insan üzerinde ne gibi bir etki yarattığını göreceksiniz.

Bugün öldürücü olmayan silah teknolojisinin geldiği son nokta, bu tür bir silahın pek yakında insan toplulukları üzerinde uygulanabileceğini gösteriyor.

Silahın tasarlandığı şekilde çalışması durumunda, güvenlik güçlerinin yasadışı gösterileri engellemek için başvurduğu stratejilerde çok büyük değişiklikler olacak. Bu teknolojiyi geliştirenler bu silahın plastik mermilerden daha etkili, gözyaşı bombalarından daha kontrollü ve her ikisinden de daha esnek olduğunda hemfikirler.

Silahın bir başka özelliği de 2 kilometre öteden kullanılabilmesi.

‘Teknoloji harikası’

Bir teknoloji harikası olsa da, kimse silah hakkında konuşmaya yanaşmıyor. Buluşu gerçekleştiren Kaliforniya merkezli Mission Research adındaki şirketin yetkilileri silahla ilgili en ufak bir yorumda bulunmuyor.

Öldürücü Olmayan Savunma Teknolojileri Enstitüsü de susmayı tercih ediyor. Bu konunun uzmanları da aynı şekilde ‘konuşmaya yetkileri olmadığını’ belirtiyorlar. Projenin gerçekleşmesinde başı çeken Pennsylvania State University’den Birleşik Öldürücü Olmayan Silahlar Merkezi (JNLWD), bu konuda açıklayıcı bilgi vermekten kaçınıyor.

‘Pulslu Enerji Mermisi- PEP’ adı verilen bu silahla ilgili bilgiler aslında basına sızmış durumda. Amerikan Hükümeti geçen yıl bu projeye bütçeden 3.173.000 dolarlık bir fon ayırmış. Gizlilik konusunda herkesin bu kadar ketum olmasının nedeni kısaca PEP denilen bu silahın çalışma şeklinin biraz korkutucu olmasından kaynaklanıyor.

Silah nasıl çalışıyor

Bu silahla ateş edildiğinde lazer ilk çarptığı şeyi buharlaştırıyor. Bu, üzerinizdeki gömlek de olabilir, deriniz de. Buharlaşma etrafındaki havayı ısıtan bir plazma oluşturuyor. Bu ısınma işlemi o kadar hızlı bir şekilde gerçekleşiyor ki, hava infilak ediyor. Sonuçta ortaya çıkan şok dalgası insanın ayaklarını yerden kesip, yere yıkılmasına yol açıyor.

Çılgınca bir fikir gibi görünse de proje aslında son derece ayağı yere basar durumda. Şu anda üretimi tamamlanmak üzere olan PEP, 2006 yılında piyasaya çıkacak. Şimdiki plana göre silah bir kamyon, uçak veya helikopterin üzerine monte edilecek; güvenilir bir mesafeden ateş edildiği zaman göstericileri, keskin nişancıları veya militan güçleri askeri personele zarar vermeden etkisiz hale getirebilecek.

Temmuz ayında Amerikan Hava kuvvetleri Özel Harekat Dairesi, B-2 bombardıman uçaklarını tadil ederek, onları dikey iniş-kalkışı gerçekleştirebilir ve öldürücü olmayan silahları taşır hale getirecek. Böylece uçaklar birkaç kilometre öteden kalabalık içindeki hedef insanları veya silahlı adamları etkisiz hale getirebilecek. Havadan uygulanabilen böyle bir teknik, 1993’deki Somali fiyaskosundan bu yana Amerikan askeri birliklerinin peşinde olduğu bir proje.

Bilgi edinmek zor

PEP ile ilgili bilgi elde etmek oldukça zor. Amerikan Tank-Otomotif ve Donanım Kumandanlığı’nda görevli Harry Moore’un hazırladığı bir rapora göre PEP politik olarak doğru bir seçim olmayabilir. Bundan 10 yıl önce başlatılan proje, Stratejik Savunma Girişimi’nin (SDI) ‘Yıldız Savaşları’ programı kapsamında çözülmesi zor bir sorunla karşı karşıya kaldı.

SDI planının bir kısmı, gelen balistik füzeleri lazerle vurmayı hedefliyordu. Ancak yapılan testlerde, yüksek güçlü bir lazerin metal bir hedefe ateş etmesi durumunda, hedefin lazerden beklenilenin üzerinde bir enerjiyi emdiği görüldü. Bunun nedeni ters Brehmsstrahlung etkisiydi. Almanca Brehmsstrahlung, yavaşlayan radyasyon anlamına gelir.

Bu etki, hareket halindeki elektronun yavaşlaması sonucu ortaya çıkar; enerjisinin bir kısmı foton olarak yayılır. Bunun tersi, yani ters Brehmsstrahlung, bir elektronun fotonu emerek hızlanması sonucu oluşur.

Lazer ilk kez hedefi vurduğu zaman aşırı ısınmaya yol açar. Sonuçta yüzeyi buharlaştırır ve plazma oluşturur. Plazma, aslında elektrik yüklü bir parçacık bulutudur. Bu daha sonra geride kalan lazer ışığını da emer. Plazma daha da ısınır, ancak hedef olduğu gibi kalır, etkilenmez.

Şok taktikleri

Bu etkiye bağlı olarak hedefte delik açma eylemi gerçekleşmez. Ancak SDI’de görevli bilim adamları bu silahın yine de bir işe yarayabileceğini, örneğin yüksek enerji düzeylerinde PEP’in yarattığı şok dalgalarından yararlanabileceklerini düşündüler.

Bu düşüncelerini doğrulamak için Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’nda 1992 yılında şok dalgalarının gerçekten zarar verip vermeyeceğini test ettiler. Los Alamos ekibi prototip bir lazer silahı üzerinde çalışırken, Hava Kuvvetleri’nin Armstrong Laboratuvarları’nda kızılötesi lazer pulslarının biyolojik etkileri ölçüldü.

Los Alamos ekibinin geliştirdiği 2 kilometre menzilli döteryum florid kimyasal lazeri, 2 çeşit patlamaya yol açıyordu. Bunlar mekanik şoklar ve hedef yüzeyindeki aşınma etkisiydi. Hedef aşınması özellikle dikkati çekecek kadar güçlüydü. Lazerin yaydığı birbiri ardına pulslar, Moore raporuna göre ‘hedef malzemeyi neredeyse çiğneyip yuttu.’ Bunun üzerine Mission Research PEP’in bir önceki modeli Pulslu Kimyasal Lazer üzerinde çalışmaya başladı. Proje 2000 yılında PEP adını aldı.

Beden üzerinde etkileri

PEP’in insan vücudu üzerindeki etkileri şöyle sıralanıyor:

Ağrı,

Kimyasal maddelere karşı duyarlılık (derinin zarar görmesi durumunda),

Kızarıklıklar,

Geçici felç,

Boğulma hissi,

Kalbin hızlı veya zayıf çarpması,

Sendeleme. Dortmund Üniversitesi’nden fizikçi Jürgen Altman, ağızdan veya burundan vurulma durumunda lazerin enerjisi çok yüksek ise akciğerleri parçalayabileceğine dikkat çekiyor. Aynı şekilde göğüsten vurulursa iç organların zarar görme olasılığı da yüksek.

Doğal olarak gözünden vurulan bir kişi kör olabilir.

Sonuçta bu kadar etkili bir silahın yoğun gizlilik altında geliştirilmesi normal karşılanabilir; bu şekilde PEP’i etkisiz hale getirecek karşı silahların geliştirilme riski minimuma indirgenmiş olur.

Öldürücü değil mi?

Monterey’de Deniz Kuvvetleri Yüksek Okulu’ndan Don Walters toz ve dumanın PEP’in etkisini azaltabileceğine dikkat çekiyor. Pulslu lazerler çok yüksek elektrik alanı yaratırlar ve yolları üzerindeki atmosferi iyonize ederler. Bu etki havanın toz gibi parçacıklar içerdiği durumlarda daha da belirginleşir.

‘Parçacık yüzeyine yakın yoğun alanlar havayı iyonize eder. Bunun sonucunda lazer enerjisini emen ve durduran bir plazma üretir’ diye konuşan Walters, ‘Bu yüksek güçlü pulslu lazerlerin karşılaşabileceği bir sorundur. Ve PEP’in bu sorunu nasıl alt edeceğini bilmiyoruz’ diyor.

Bu durumda PEP hala bir bilmece. Kesin olan PEP’in üzerinde yoğun bir çalışmanın sürdüğü. Ancak bu silahın öldürücü olmayan silah olarak kullanılıp kullanılmayacağı konusunda kimse kesin bilgi vermiyor. Kullanıldığını ilk vurulan kişiden öğreneceğiz. Ancak bu kişi siz de olabilirsiniz..


Amaç, kalabalıkları etkisizleştirmek


Amerikan Silahlı Kuvvetleri PEP gibi bir silahı üretmek için ellerinde yeterli neden olduğunu savunuyor. Askeri yetkililere göre 1993 yılında askerin elinde böyle bir silah olsaydı, Somali’de Amerikan askerleri ölmezdi.

Başkent Mogadişu’da çılgın bir kalabalık BM askerlerine saldırınca bölgeye yardım olarak Amerikan helikopterleri gönderildi. Öldürücü olmayan silahları olmayan askerler 20 milimetre top ile kalabalığa ateş açtılar. Çok sayıda kadın ve çocuk öldü. Aradan çok geçmeden Somalililer öldürdükleri Amerikan askerlerinin cesetlerini caddelerde sürüklediler. Bu trajedi Amerikalıları öldürücü olmayan silah üretimine yönlendirdi.

Şu anda varolan öldürücü olmayan silahların hepsinde yapısal sorunlar mevcut. CS ve CN gaz ve OC biber spreyleri gibi kimyasal silahlar fark gözetmeksizin herkesi etkiliyor ve rüzgarla dağılıp gidebiliyor. Ayrıca bu silahların etkisi kişiden kişiye değişebiliyor; kimine hiç etki etmezken, kimilerinde çok ciddi etkiler yaratabiliyor. Ayrıca plastik mermiler, lastik iğneli toplar gibi kinetik enerji silahlarının öldürücü olmayacağı konusunda kimse garanti veremiyor.

Amerikan ordusu şimdi çok daha farklı seçeneklere sahip. Bunlardan biri Aktif Geriletme Sistemi (ADS). Bu temel olarak kalabalığın üzerine 95 GHz mikrodalga ışın yayan bir çanak.

Bu ışınlar insanların derilerini ısıtarak olay yerinden uzaklaşmalarını sağlıyor. New Mexico’daki Amerikan Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı (AFRL) geçen yıl bu silahı insanlar üzerinde denedi ve bunu alçaktan uçan hava taşıtlarına ve kamyonlara monte ederek ayaklanmalara karşı kullanmayı planlıyor.

Ancak Hava Kuvvetleri, ADS’yi yasallığı onaylanmadığı takdirde kullanmayacağını duyurdu. Ayrıca sistem şiddetli bir şekilde eleştiriliyor. ADS’nin kansere yol açabileceği, kör edebileceği gibi iddialar gündemde. Bu konuda testler sıçanlar üzerinde sürdürülüyor. Bu durumda AFRL silahın 2006 yılından önce kendini temize çıkartamayacağına inanıyor. Bu nedenle PEP gibi radikal silahların da aynı şekilde kolay kolay onay alacağına kimse inanmıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!