Güncelleme Tarihi:
İşte Özkök'ün EURO 2016'ya dair çarpıcı analizlerini içeren yazısı:
Yakışıklılık, ün, zenginlik, her şeyi var Ronaldo’nun... Ama milli takımda herkesle eşit. Sakatlıkta, şampiyonlukta döktüğü o gözyaşları hâlâ maddiyattan güçlü duygular olduğunu gösterdi.
Dünyanın en ünlü sporcusu...
Rod Steward’ın “Bazıları her bakımdan şanslıdır” şarkısındaki gibi...
Yakışıklı, şöhretli, sağlıklı, başarılı, zengin...
Ama iş milli formayı giymeye gelince...
Her oyuncu eşitleniyor...
Sakatlanıp takımı yalnız bıraktığında ağladı.
Maçın son 20 dakakısını bir koç gibi saha kenarından yönetti.
Şampiyon olunca ağladı...
Hepimizi etkiledi.
Demek ki paranın, şöhretin, başarının ötesinde de çok güçlü bir duygu var...
Bayrak, vatan, ülke...
KAYBEDEN TEKNiK DiREKTÖRÜN BENi EN ÇOK ETKiLEYEN CÜMLESi
Fransa Milli Takımı’nın Teknik Direktörü Didier Deschamps büyük bir iş başardı.
Takımın sırtında geçmişte Güney Afrika’da yaşanan iç kavganın etkisi vardı.
Benzema’yı kadroya almadığı için ırkçılık yapmakla bile suçlandı.
Ama Allah için iyi bir takım yaptı.
Maçtan sonra bütün Fransa’ya söylediği şu söz beni çok etkiledi:
“Birlikte heyecanlandık, birlikte kazandık, birlikte kaybettik...”
Sporda kaybetmenin de şerefli bir şey olduğu daha güzel nasıl anlatılırdı ki...
O yüzden Fransa da alkışlıyor, ben de...
DİKKAT STATLARDA KADIN TUVALETi SORUNU BAŞLIYOR
Stade de France’taki Avrupa Şampiyonası finalinden aklımda kalan en çarpıcı tablo, kadın tuvaletlerinin önündeki uzun kuyruklar oldu.
Hayatımda ilk defa böyle bir şey görüyorum.
Erkek tuvaletlerinin önünde hiç kuyruk yok.
Nedeni şu olabilir.
Stade de France 1990’lı yıllarda yapıldı. O dönemde futbol maçlarındaki seyirci profili neredeyse tamamen erkek ağırlıklıydı.
Oysa son yıllarda kadın seyirci sayısı arttı.
Mesele önceki akşam Portekizli taraftarların tahminen yüzde 30’u kadındı.
Tabii kadınların tuvalet süresinin erkekten uzun olduğu da dikkate alınmalı.
Stadyum mimar ve tasarımcıları önümüzdeki dönemde bu konuyu düşünmeli.
MİLLİ TAKIMLAR MI ÖNEMLİ, KULÜPLERDE OYNAMAK MI?
Le Figaro gazetesinin dünkü başyazısının başlığı şuydu:
“Her şeye rağmen büyük başarı...”
Yazıda şöyle bir cümle dikkatimi çekti:
“Bu olay milli takımlar futbolunun, hâlâ kulüpler futbolundan daha önemli olduğunu gösterdi.”
Aklıma Fenerbahçe Basketbol Takımı Koçu Obradoviç’in bana söylediği şu söz geldi:
“Oyuncularıma hep milli takımlarında oynamanın önemini anlatıyorum.”
Maçın son bölümlerini, hocası Santos ile çizginin hemen kenarında izlerken taktikler de veren Ronaldo, sonrasında böyle coştu.
KOMÜNİST PARTİ GAZETESİ HUMANİTE’NİN FİNAL MANŞETİ
Fransa’daki sabah gazetelerinin biri hariç tamamı çok benzer bir manşetle çıktı:
“Düş kırıklığı...”
Sadece Komünist Partisi’nin yayın organı Humanite farklıydı.
Gazete, “Bu anlar için teşekkürler” demişti.
Şampiyona boyunca Fransız Milli Takımı’nın Fransızlara tattırdığı güzel anlar için teşekkür ediyordu.
Paris’te öğrenciliğim sırasında taraftarı olduğum, bildirilerini dağıttığım parti artık bir şey ifade etmese de manşeti çok şey ifade etti.
Ben de onlara sesleniyorum:
“Merci l’Humanite...”
ALTI YIL BU ÜLKEDE YAŞADIM BÖYLE MARSEILLAISE GÖRMEDİM
Stade de France, Bataclan gecesi katliamından tesadüfen kurtulmuş, “Terör gazisi” bir stadyum. Gençliğimin 6 yılı bu ülkede geçti. Charlie
Hebdo ve Bataclan katliamlarından sonra buradaydım.
Stade de France’ta dinlediğim Fransa Milli Marşı’nı (Marseillaise) hiç bir zaman görmedim.
Fransa bu şampiyonluğu çok istemişti...
Son yıllarda yaşadıkları olaylardan sonra bu şampiyonluğun, birleşen Fransa ruhunu iyice kenetleyeceğine inanmışlardı.
TÜRKLER NEDEN PORTEKİZ’İ TUTTU?
Maçtan önce çektirdiğim fotoğrafı Instagram’a koydum ve “Hangi takımı tutacağıma karar veremedim” dedim. Gelen mesajların, aldığım telefonların çoğu “Portekiz’i tut” diyordu.
Burada maçı birlikte izlediğim Türklerin ve Azerbaycanlıların neredeyse tamamı Portekiz’i destekliyordu.
Neden?
Portekiz takımında, Türkiye liglerinde oynayan 3 futbolcunun bulunması mı?
Yoksa, “Türkler mahsunu ve mazlumu sever” şehir efsanesi mi...