Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2002 14:43
Sıcak günler kapıda. Şimdi sıcaklık ve soğukluk üzerine bilgilerimizi tazelemenin ve yazı bu bilgiler ışığında geçirmenin veya hayatımızı düzenlemenin tam zamanı...
Deniz banyosundan sonra serinlediğinizi düşünerek otomobilinizle yola devam ettiğinizde sadece 1 dakika sonra terden sırılsıklam olursunuz. Bu durumda havalandırma sistemini çalıştırmak galiba en iyisi. Gerçi havalandırma sistemi 100km’de 1,8 litre daha fazla yakıt tüketimine neden oluyor ama en azından otomobilin içindeki sıcaklık mesela 22 dereceye kadar düşebiliyor. Soğutma sistemi olmaksızın güneş tam tepedeyken otomobil içindeki sıcaklık 60 dereceye kadar çıkabilir ki bu rahatsız edici olmakla birlikte tehlikelidir de: Çünkü bu sıcaklıkta konsantrasyon yetisi düşerken, nabız da 125’e kadar fırlayabilir.
Soğutucu sistemlerinin ana parçası Carl von Linde tarafından 19.yy’da geliştirilen soğutucu motordur. Bu buluş insanoğlunun gündelik yaşamını en azından ampul ya da televizyon kadar değiştirdi.
Las Vegas, Miami ve Singapur gibi kentler soğutma tekniği olmaksızın düşünülemez bile. Sadece bu kentler mi, artık hemen hemen bütün kentlerde işyerleri ve giderek evlerimiz klimalarla donatılmıyor mu?
Basit fakat dahice
Soğutucunun ilkesi basit olduğu kadar dahicedir de. Soğutucu sıvı, sıvı halinden gaz haline dönüşürken sıcaklık enerjisi üretir. Ama suyun soğutulması için çok daha fazla enerjiye ihtiyaç vardır. 30 derece sıcaklığındaki bir litre sıvı 128 Wh’lık enerjiyle donar. 100 vatlık bir ampul aynı enerji miktarıyla 75 dakika kadar aydınlatır. 609m’lik kayak pistine sahip bir kayak merkezinin yaz aylarında karlandırılması için bu yüzden muazzam bir enerji harcanır. 5000 metreküplük yapay karın üretimi ve korunması için tahminlere göre yılda 5 milyon kWh’lık elektrik enerjisi gereklidir. Aynı enerji miktarı 1000 haneli bir kasabanın bir yıllık elektrik ihtiyacını karşılar.
Soğutucuların yoğun miktarda enerji yuttukları Kaliforniya’daki enerji krizi göstermişti. Akşam işlerinden dönen insanlar aynı anda havalandırma sistemlerini çalıştırdıklarında elektrikler kesiliyordu. Kaliforniya’daki elektrik sarfiyatının %30’u işyerleri ve evlerin havalandırılmasında harcanmakta. Amerika’nın genelinde konutların yaklaşık %65’inde havalandırma sistemi bulunmakta.
Türkiye’de de neredeyse her evde bir soğutucu var. Sıradan bir buzdolabı 15 yıllık kullanım süresini tamamlayana kadar 6000 kWh’lık elektrik tüketir. Dondurulmuş gıdaların üretilmesi ve tüketicilere ulaştırılması sırasında da yoğun miktarda enerji harcanır. Ülkemizde özellikle de son yıllarda daha yaygın olarak kullanılmaya başlanan havalandırma sistemlerinden özellikle de işyerindekiler şikayetçiler. Havalandırma aletlerinin yakınında çalışanlar soğuk algınlığı, alerji, boğaz ve göz yanması gibi rahatsızlıklardan daha fazla yakınıyorlar.
Havalandırma sistemleri küresel iklimi de olumsuz yönde etkilemekte. Ozon tabakasına zarar veren flüor hidrokarbon gazı, enfraruj ışınlarının uzaya sızmasını önlediğinden Dünyanın ısınmasına yol açmakta. Endüstri ülkesindeki orta büyüklükteki bir kentin havalandırma sistemlerinden yılda yaklaşık olarak 1 200 000 kg, otomobillerden ise 1 400 000 kg sera gazı atmosfere ulaşıyor.