Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2003 00:00
Voleybol Milli Takımı eylül ayından bu yana tüm Türkiye'yi ekran başına toplarken bir oyuncu diğerlerinden daha fazla ilgi çekti. Önce Ankara'daki Avrupa Şampiyonası'nda smaç servisleriyle Türkiye'yi finale kadar taşıyan takımın yıldızı olarak parladı. Ardından Japonya'daki
Dünya Kupası'nda sempatik hareketleriyle tanındı. File önündeki smaçları kadar güzel fiziğiyle de dikkat çeken Neslihan, Japonlara imza dağıtmaktan yoruldu. Gelecek hafta 20 yaşını dolduracak. Anne ve babasının üzerine titrediği bu genç kadın çocukluk yıllarındaki çekingenliiğini çoktan geride bıraktı. Şimdi İtalya'ya gidip dünyanın en iyileriyle kozlarını paylaşmak istiyor. Bu sayede Türkiye'de edinemediği otomobili İtalya'da rahatça kullanacak.Çok hareketli hatta hiperaktif bir kızdır. Çocukluğunun geçtiği Eskişehir'de annesinin elinden kurtulduğu gibi sokakta kaybolur gider. Gezmeye çıktıklarında annesi kızının beline kaybolmasın diye kaşkol dolar. Bir otomobil yolculuğu sırasında babası mola vermek için durunca kapıyı açtığı gibi tarlaya dalar ve boyunu aşan ekinlerin arasında kaybolur. Köpeklerin cirit attığı tarlada onu bir saatte zor bulurlar. Bu hareketlilik geceleri de sürer. Neslihan uykusunda, alt kattaki babaannesine gider. İlkokulu bitirine kadar bu uyurgezerliğini önlemek için zorlanarak açılan sokak kapısını bilhassa yaptırmazlar.Neslihan, ilkokul yıllarında ise içine kapanır, çekingen bir çocuk haline gelir. Anne ve babası bu çekingenliği üzerinden atsın diye kızlarını spora yönlendirir. Atletizmle meşgul olur, koşmak ona göre değildir. Kısa bir süre sonra antrenmanları bırakır ama sporla ilişkisi bitmez. Bir gün Melahat Öngör Ortaokulu'na gelen antrenörler sınıfları tarar. Amaçları DSİ Bentspor'un altyapısına oyuncu seçmektir. Antrenör Kazım Tokat 1.55'lik boyuyla sınfın en uzun kızı Neslihan'ı hemen farkeder ve antrenmanlara çağırır. Altı ay boyunca antrenmanları hiç aksatmaz. Bu dönemdeki tek sorun çelimsizliğidir. Boy attıkça ipince kol ve bacakları ortaya çıkar. Hatta yemek yemediği için annesi ona Safinaz lakabını takar.DSİ Bentspor'da yoğun bir antrenman ve maç temposunun içindedir. Sabah 7.00'de kalkıp okula gider ardından çift antrenman yapar. Bir yandan da okul takımında oynar. Bu sayede o içine kapanık çocuk gider, yerine arkadaşlarıyla şakalaşmayı seven neşeli bir kız gelir. Neslihan'daki cevheri ilk görenlerden biri de DSİ antrenörü Şahin Çatma, voleybol takımının belkemiği pasör pozisyonu için Neslihan'ın ideal olduğunu düşünür. 1996 yazında 15 santim uzayınca fikrini değiştirir. Evet, Neslihan çok iyi bir hücum oyuncusu olacaktır: Bugünün korkutucu smaç servislerinin temeli o günlerde atılır: ‘‘Başta Neslihan birkaç oyuncuya ısrarla smaç servis attırırdım. Başlarda karşı sahaya geçirmekte zorlanırdı ama hiç vazgeçmedik. ’’ Neslihan da pasör olmamaktan şimdi memnun: ‘‘Pasörlük çok zor, çünkü oyunu kontrol eden oyuncusunuz. Top her hücumda elinize değmek zorunda. Şimdi pasör çaprazı oynuyorum ve çok da memnunum.’’GS BASTIRDI İKİ KULÜP BİRBİRİNE GİRDİNeslihan'ın servisleri rakip sahaya kol gücüyle değil de yerçekimiyle düştüğünden annesi voleybolcu olacağına pek ihtimal vermez. Antrenörün ısrarıyla kızının bir maçını izlemeye giden Fatma Demir ‘‘Kızınızdan bir şey olmaz. En iyisi onu voleyboldan alın’’ lafını beklerken bambaşka sözler duyar. Neslihan büyük gelecek vaat etmektedir. Voleybolu bırakmak bir yana daha da asılmalıdır. Liseye geçtiğinde artık herkesin dikatini çeken bir oyuncudur. Yıldızlar şampiyonalarını izleyen bazı kulüpler bu cevheri Eskişehir'den çıkarıp almak için dört gözle beklerler. Özellikle
Galatasaray idarecileri Neslihan'ı istediklerini ısrarla belirtirler. Annesini arayıp ‘‘Bakın başbakanımız Mesut Bey de Galatasaraylı. Neslihan'ı alacağız’’ diye tehditkar biçimde konuşurlar.Ama ailesi için kızlarının güven içinde yaşayabilmesi daha önemlidir. Hele İstanbul gibi bir metropolde kızlarının sudan çıkmış balığa dönmesini hiç istemezler. İstanbul'un Yeşilyurt kulübüne daha sıcak bakarlar. Çünkü iki arkadaşı Nilgün ve Bahar da bu semt kulübüyle anlaşmak üzeredir. 1998'de Galatasaray'ın daha cazip teklifini ellerinin tersiyle iterek Yeşilyurt'la okul masrafları, lojman ve bir miktar harçlık karşılığında anlaşırlar. Bu çekişmeden en zararlı çıkan Şahin Çatma'dır. ANAP'lıların araya girmesiyle DSİ'deki işinden olur. Bunun üzerine o da Yeşilyurt'la anlaşır. Bu sayede hemşerisi üç kıza hem babalık eder hem de antrenörlüklerini yapar. Yeşilyurt'ta kulübün bitişiğindeki eski bir lokanta binası lojman haline getirilir. Bir buçuk yıl boyunca Şahin ağabeyleri kahvaltıdan çamaşıra kadar tüm bakımlarını üstlenir. Neslihan lojman günlerini ‘‘Tabii üç kişinin huyları birbirine uymuyor. Birimiz uyumak istiyordu, diğeri ders çalışmak. Sevdiğimiz müzikler farklıydı. Çok kolay olmadı’’ diye anıyor. Annesi de emekli olur olmaz her hafta soluğu İstanbul'da alır, eksiklerini giderir.Yeşilyurt'ta Adnan Kıstak'ın başantrenörlüğünde kısa sürede büyük gelişme gösterir. 1999-2000 sezonu öncesi Güneş Sigorta'yla yapılan bir hazırlık maçında dirseğinden sakat Pınar'ın yerine ilk altıda çıkar. Sakatlığın uzaması Neslihan'a yarar. İlk lig maçında Karşıyaka'ya karşı forma giyer ve de haftanın karmasına seçilir. Bir daha da formayı kimselere bırakmaz. 30 bin dolarlık yabancı oyuncunun yerine ayda 75 milyon maaşla oynar. Ertesi yıl babası Mustafa Demir Merkez Bankası'ndan emekli olur ve Yeşilyurt'ta bir daire tutarlar. Ancak, aile için İstanbul'a alışmak kolay değildir. ‘‘Bütün arkadaşlarım orada kaldı. Eskişehir'de yürüye yürüye çarşıya gider ve dönerdim. Burda en yakın yer için bile vasıta kullanıyorsunuz. Zaten
trafik baÅŸlı başına bir dert’’ diye yakınıyor Fatma Demir. Neslihan ise Ä°stanbul'a daha kolay uyum saÄŸlar. Çocukluk arkadaÅŸlarıyla bağının koptuÄŸunu, EskiÅŸehir'e çok az gidebildiÄŸini söyler. Metropolün civcivli hali onun için artık daha caziptir.Neslihan yavaÅŸ yavaÅŸ milli takıma da ısınmaktadır. Bir yıl önce milli takım seçmesinde Neslihan'ı eleyip Çek Cumhuriyeti'ne götürmeyen Adnan Kıstak'ın gözdelerindendir. Milli takıma girdikten sonra doÄŸru dürüst tatil yüzü göremez. Bir kamptan diÄŸerine koÅŸturup durur. Sadece Avrupa'da da kalmazlar. Dünya Åžampiyonası için ta Dominik Cumhuriyeti'ne giderler. Bu seyahatlerde Neslihan'ın oda arkadaşı Esra Gümüş'tür. Halen milli takım forması giydikleri Esra'yla seyahatin zevkli yönünü keÅŸfederler: AlışveriÅŸ! Her boÅŸ vakitte otelden fırlayıp çarşıları altüst ederler. Hatta bir keresinde Ä°sviçre'deki saatçi dükkanında tüm takımın gözü öyle bir döner ki... Herkes üçer beÅŸer saatleri toplayınca adam ertesi gün dükkanı kapayıp tatile çıkar. Ä°TALYA'YA GÄ°DECEK OTOMOBÄ°L ALACAKBu arada ligde hep ÅŸampiyonluÄŸa oynayan GüneÅŸ Sigorta Neslihan'ı gözüne kestirmiÅŸtir. 2001'de üç oyuncu karşılığında file üstünün korku salan oyuncusunu transfer ederler. Bir sezon daha YeÅŸilyurt'ta forma giyer ve G. Sigorta'nın yolunu tutar. Yeni takımında yabancılık çekmez. Zaten oyuncuların büyük bir kısmını milli takımlarından tanımaktadır.2003 yılı bambaÅŸka kapılar açar. Vakıfbank GüneÅŸ Sigorta formasıyla ÅŸampiyonluÄŸu kaçırır. Ligde final grubu maçları sona erer ermez milli takım maratonu baÅŸlar. Ankara'daki Avrupa Åžampiyonası'na ev sahibi Türkiye en iddialı biçimde hazırlanır. Mayıs ayında kampa giren milli takım turnuvadan turnuvaya koÅŸar. Neslihan antrenmanlardan, maçlardan kafasını dinlemeye hiç fırsat bulamaz. Ama ÅŸampiyona sırasında galibiyetler peÅŸi sıra gelince smaç servisleriyle tüm Türkiye'nin gönlünde taht kurar. File önündeki sayılarıyla ÅŸampiyonanın sayı krallığında yedinci sıraya yerleÅŸir. Milli takımın finale kadar yükselip gümüş madalya alması da cabasıdır.Ama Neslihan'ın çok baÅŸarılı yılı Ankara'da bitmez. Avrupa ikinciliÄŸi sayesinde Türkiye tarihinde ilk kez Dünya Kupası'nda mücadele eder. Hiç lig maçı oynayamadan Japonya'nın yolunu tutarlar: ‘‘Yolculuk 26 saat sürdü. ‘Uçakta uyumayın, jet-lag'e yakalanırsınız' diyorlardı ama hiç yorgunluk hissetmedik. 20 gün orada sıkıldık. Herkes okuduÄŸu kitapları bitirip takas etmeye baÅŸladı. Yeni bilgisayarım sayesinde arkadaÅŸlarımla haberleÅŸtim.’’ Neslihan’ın smaçları salonda yankılandıkça Japon seyircilerin ona duydukları hayranlık ortaya çıkar. Neslihan'dan imza almak için adeta yarışırlar. O da bu moralle Dünya Kupası sayı krallığında ikinci sırayı alır. Tabii voleybol otoritelerinin gözü de üzerindedir. Birbiri ardına transfer teklifleri gelir. Neslihan'ın hayallerini süsleyen, en üst düzey liglerin oynandığı Ä°talya'ya er ya da geç transfer olacağını hep söyler. Orada sadece bir yıllık bir adaptasyon sürecine ihtiyaç duyacaktır. Kim bilir belki Ä°stanbul'da ailesinin kullanmasına izin vermediÄŸi otomobile de küçük bir Ä°talyan ÅŸehrinde kavuÅŸacaktır.BU ÅžEHRÄ° ÇOK SEVDÄ°M BURADA YAÅžAMAK Ä°STÄ°YORUMNeslihan'a göre Dünya Kupası için 20 gün kaldıkları Japonya tam bir elektronik cennetidir. Ama ÅŸehir olarak en çok Viyana'yı sever. Yaz aylarında yine milli takımla gittiÄŸi ve faytonla gezdiÄŸi Avusturya'nın baÅŸkentinden ‘‘Bu ÅŸehirde yaÅŸamak istiyorum. Çok sevdim burayı’’ diye annesine telefon eder.Â
button