Havada, sualtında ve uzayda güvenli bir şekilde hareket edebilmek için yönümüzü doğru bir şekilde algılayabilmemiz gerekir. Uçak pilotları, dalgıçlar ve astronotlar ayakları dünyanın merkezine doğru yönelmediği zamanlarda yön duygularını kaybedebilir.
Örneğin, pilotun görüşünün engellendiği sisli, bulutlu veya karanlık yerlerde pilotun yön duygusu zayıfladığı için uçak kazaları çok yaygındır. Diğer bir deyişle çok yoğun bir siste de, yan tarafta duran ellerinizi görmeniz hemen hemen imkansız olabilir ve hatta üstünde durduğunuz yer bile tamamen belirsizleşebilir.
En sisli yerler
İngiltere ve özellikle Londra sisleriyle tanınırlar. Karındeşen Jack, Ancient Mariner veya Sherlock Holmes sissiz ne yaparlardı. İngiliz edebiyatı sis konusunda başvurulacak kaynaklarla doludur.
Londra sislerinin en ölümcülü ve unutulmazı Aralık 1952'de meydana geldi. 5 Aralık'ta rüzgarların dinmesiyle sis oluşmaya başladı. Bundan sonraki 3 gün boyunca sis yoğunlaştı, belli bir zaman sonra görüş mesafesi birkaç metreye kadar indi.
Trafik tamamen durdu ve birçok kaza meydana geldi. Cahil halk, nemle mücadele etmek için gerekenden daha çok miktarda evlerini ısıttı. Bu da daha çok kömür tozu ve sülfür dioksit üretti-havayı daha fazla zehirledi ve sisin yoğunlaşmasına sebep oldu.
Buna rağmen, insanlar, ağızlarında maskelerle, kaldırım boyunca binaların duvarlarına dayanarak yollarını bulup işlerine gittiler. Her şey kurumla kaplandı, maskelerle bile nefes almak acı verir hale geldi. Bütün bunlara bir de kaybolma hissi eklendi. Bu sisi hatırlayanlardan birisi şöyle anlatıyor:
‘Bu sis ve hava kirliliği yüzünden yalnız Londra bölgesinde toplam olarak 4000 ölüm gerçekleşti. Bu sis, İngiltere’de bir Temiz Hava Hareketi'nin başlamasına sebep oldu.’
Savaşta sis
Sis bir ordunun ya da donanmanın önüne geçtiği zaman birtakım önemli sorunlar veya kolaylıklar söz konusu olur. Napolyon Mısır'ı fethetmeye kalkıştığında İngiltere’den Amiral Nelson kendisini takip etti. Nelson sisli bir gecede farkında olmadan Fransızların yanından geçti. Bu olay Napolyon'a, Mısır'ı istila etmek için zaman kazandırdı, fakat birkaç hafta sonra Nelson geri çekildi ve Fransız Filosu'nu yok etti.
158 günü sisli
Sis deniz kıyılarında ve özellikle soğuk okyanus akıntılarının bulunduğu yerlerde veya kutup bölgelerinde çok yaygın olarak görülür. Sis sabit
meteoroloji gözlem istasyonlarının bulunmadığı açık denizlerde de çok yaygın olduğu için, dünyanın en sisli bölgesinin neresi olduğunu kesin olarak bilemiyoruz.
Newfoundland sahilinin tamamındaki Grand Banks bir yılda 150 gün ve 2400 saatlik yoğun sisiyle belki de dünyanın en sisli bölgesidir. Diğer bölgeler de buradan pek farklı değildir. California kıyısındaki Santa Catalina'da yılın 158 günü yaklaşık 1500 saat çok yoğun sis vardır.
Bazı bölgeler 80 günden daha fazla süreyle sislidir. Sisli yerler çoğunlukla sahil bölgeleridir. Bu da özellik denizlerdeki kaza riskini arttırıyor.
Işınım sisi
Havanın açık olduğu (ayazlı) bir geceden sonra, eğer havanın çiğ noktası sıcaklığı çok düşük değilse, yere yakın ince bir tabakada sis oluşma şansı her zaman vardır. Bu tip sis, radyasyon (veya ışınım) sisi olarak tanımlanır, çünkü yer yüzeyi geceleri ışınım kaybıyla soğur. Eğer hava yer yüzeyine temas ile, çiğ noktası sıcaklığının altına kadar soğursa muhtemelen sis oluşur. Bu tip sis tabakasının kalınlığı nadiren 100 metrenin üstüne çıkar ve yer sisi olarak da adlandırılabilir.
Bulutsuz veya az bulutlu gecelerde yeryüzünün soğuması daha fazla olduğu için sis oluşması ihtimali, bulutlu gecelere nazaran açık gecelerde, daha çoktur.
Bunun tersi olarak da, sabah görünen sisin açık bir günün geleceğine yönelik bir işaret olduğu söylenebilir. Güneş ortaya çıkınca sis, yerden yukarıya doğru "yanmaya" veya yok olmaya başlar. Yer ve hava çiğ noktası sıcaklığının üstüne ısıtıldığı zaman sis kaybolur, daha doğrusu buharlaşır. Etrafından daha soğuk olan hava ağır olduğundan, bulunduğu yere bağlı olarak alçak yerlere doğru akar ve bu durumda genellikle içindeki nem yoğuştuğu için, ışınım (radyasyon) sisi kapalı vadiler veya yerdeki alçak basınçlarında oluşmaya başlar.
Özetle, rüzgarın sakin ve bulutun az olduğu gecelerin sabahı, sis daha fazla olur. Çünkü, durgun bir gecede yer yakınında oldukça soğutulmuş ince bir hava tabakası vardır. Rüzgarlı bir gecede yer yakınındaki soğuk hava, hemen üstündeki biraz daha sıcak olan hava ile karışır. Bu nedenle, durgun geceler çoğunlukla soğuk olur ve böylece durgun bir gecede sisin olma ihtimali daha yüksektir.
Işınım sisinin ne zaman oluşacağını önceden kestirmek mümkün. Eğer güneş battığında, çiğ noktası sıcaklığı ile aktüel (gerçek) hava sıcaklığı arasındaki fark 5¡C'ye yakınsa ve eğer rüzgarın hızı düşükse (örneğin 5 knot veya daha azsa), gün ağarmasına kadar ışınım sisi oluşma ihtimali çok yüksektir. (Örneğin kule kayıtlarında göre 8 Ocak 2003’te Diyarbakır’daki sisli havada olan uçak kazasında rüzgar, kuzeybatıdan 5 knot olarak esiyordu.)
Taşınım sisi
Adveksiyon (taşınım) meteorolojide çok sık kullanılan teknik bir terimdir. Adveksiyon, sıcaklık gibi bazı özelliklerin değişmesine sebep olan, bir hava kütlesinin yatay hareketidir. (Konveksiyon da aynı şeydir, farkı havanın dikey hareketiyle ilgili olmasıdır).
Adveksiyon sisine rüzgar sebep olur fakat, ışınım sisine benzer bir şekilde, rüzgar çok güçlü olduğu zaman oluşamaz. Adveksiyon sisi, soğuk bir yüzeyden ılık hava estiği her zaman oluşabilir ve bu da dünyada sisin geniş bir alana yayılmasının en önemli sebebidir. Soğuk akıntılar üstündeki sis adveksiyon sisleridir. Eğer ılık bölgeler yakınındaki ılık hava, daha soğuk bir yüzey üstünden geçerken, temas yoluyla sıcaklığı çiğ noktası sıcaklığına düşecek kadar soğutulursa büyük ihtimalle sis oluşacaktır.
Sisin kıyı bölgelerinde çok sık oluşmasının sebepleri şimdi daha iyi anlaşılabilir. İlk sebep olarak, "upwelling" olarak tanımlanan bir tabiat olayı yüzünden bazı kıyı akıntıları özellikle soğuk su içerirler. İkinci olarak, yazın kara üzerindeki hava oldukça sıcak olabilir ve soğuk akıntıların üstünden geçerken kolaylıkla çiğ noktası sıcaklığına düşecek kadar soğutulabilir.
Kuraklığa nem
Sisler, aksi takdirde dünyanın en kurak bölgeleri olabilecek bazı yerlere, sisler nem de taşır. Peru, Lima için bu durum geçerlidir. Yılda 2 kilogramın biraz üstünde yağış alan Lima, Peru'da, "garua" olarak adlandırılan sürekli bir sisin sonucu olarak yeryüzü hala yemyeşildir.
Kutup sularında sis özellikle, karanın bir miktar ısındığı fakat suyun donma noktasında veya donma noktasına yakın bir yerde kaldığı, yaz aylarında çok yaygındır. Kutuplardaki birçok kıyı bölgeleri yılda 100 veya daha çok gün sisle karşılaşır.
Şimdiye kadar sisle ilgili anlatılan sorunların hepsi adveksiyon sisi örnekleridir. Bununla birlikte, kara üzerinde sık sık, bir adveksiyon sisi ve bir ışınım sisinin birleşimi olan, bir sis de görürüz. Bu, İngiltere’de Kış ve Sonbaharda Gulf Stream'den ılık nemli hava soğuk kara üzerine estiği zaman oluşan sis tipidir.
Cephesel sis
Şimdi okumaya bir ara verseniz, sıcak ve uzun bir duş alsanız... Bunu yaparken; (1) ısıtma faturanızı arttıracaksınız, (2) banyo duvarlarının boyasının dökülmesini kolaylaştıracaksınız ve (3) cephesel sis olarak bilinen bir şeyi banyonuzda üretmiş olacaksınız.
Cephesel sis, saatlerce süren bir yağıştan sonra oluşur. Yağmur damlaları düşme sırasında, bulutların altındaki hava nem açısından doyana kadar, buharlaşır. Duş aldığınız zaman da banyoda aynı şey meydana gelir. Su damlacıkları hava içinde uçtukça buharlaşır ve havayı buharla doldurur. Sıcak damlalar, daha serin havayı kaldırabileceğinden daha çok buharla doldurarak sis veya buğuya neden olur.
Bu tip sis, yerin yakınında, yağmur cephenin hemen üstündeki ılık havadan daha soğuk olan yere yakın havanın içine düştüğü zaman, cephelerin yanında oluşur. Sıcak cephelerde yağışlar daha uzun süreli devam ettiği için bu tip sisler, sıcak cepheler ile birlikte (soğuk cephelere nazaran) daha sıklıkla görülür.
Bu nedenle cephesel sis, saatlerce süren bir yağıştan sonra oluşması ile diğer sislerden ayırt edilir; ayrıca bu küçük bir zaman dilimi için bile olsa, kısa bir süre içinde yağmurun sona ereceğine ve havanın daha ısınacağına dair önemli bir işaretidir de.
Yamaç sisi
ABD Kansas'ın doğusu deniz seviyesinin 300 m üstünde iken batısı deniz seviyesinin hemen hemen 1200 m üstündedir. Doğudan gelen hava akımları her ne kadar yer seviyesi üzerinden gidiyormuş gibi görünürse de, aslında yükselmektedir.
Yerin yakınındaki hava yükselmemesi için yeteri kadar soğuduğu ve yamaç üstüne hareket edince çiğ noktasına kadar soğuyabilmesi içinde yeterli neme sahip olduğu zaman, sis oluşacaktır.
Tahmin edebileceğiniz gibi bu tip sis geceleri çok sıklıkla oluşur, bu nedenle bu sis yamaç üstü-ışınım sisi olarak da adlandırılabilir. Bolu Dağı gibi dağlarda yamaç üstü sis çok daha yaygın olabilir. New Hampshire'daki Washington dağlarının üstünde bir yılda ortalama 310 gün sis tespit edilmiştir.
Dağdan uzak bir mesafeden bakıldığı zaman yamaç üstü sisi bir bulut gibi görünebilir.
Buğu sisi
Kuzey kutbuna ait deniz dumanı olarak da bilinen buğu sisi buğu ile aynı şeydir. Soğuk bir günde nefesinizi dışarıya vererek ürettiğiniz buğuya benzerdir. Kuzey kutbuna ait deniz dumanı genel olarak oldukça ince ve ufak görünüştedir. Çoğunlukla birkaç metre kalınlıktadır ve sadece su üstünde veya ıslak bir yüzey üzerinde oluşur. Hava hemen altındaki sudan çok soğuk olduğu zaman buğu veya deniz duman oluşur.
Kuzey kutbuna ait deniz dumanı, isminden de anlayacağınız gibi bu tip sis kutup bölgelerinde çok yaygın oluşur. Uzun süren kutup kışlarında hava oldukça soğur ve kutup okyanuslarını kaplayan buzları çatlatır. Su donma noktasında tutulsa bile üstündeki havadan hala daha soğuktur.
Sis oluşturma
II. Dünya Savaşı sırasında bilim adamları en etkili duman perdelerinin nasıl yapılacağı üzerinde çalıştılar. Kullanılan bir metoda, bir miktar petrol yakıldı ve sonuçta duman parçaları görüş mesafesini düşürdü. Soru şuydu, minimum miktarda yakıt kullanarak maksimum derecede görüş nasıl engellenebilir? Parçacıklar, tipik sis damlacıklarından, biraz küçük olduğu zaman maksimum derecede görüşte düşüş oluştuğunu buldular.
Bir miktar su buharı yoğuştuğu zaman, görüş mesafesinin düşmesi damlaların veya kristallerin ortalama büyüklüklerine bağlıdır. Çok küçük damlacıkların bulunduğu zamana nazaran biraz daha büyük damlacıkların bulunduğu zaman, görüş mesafesi çok daha fazla sınırlandırılır...
Çok küçük damlacıklar, biraz daha büyük olanlara nazaran, ışığı daha çok dağıtırlar. Damlacıklar çok daha küçük hale gelirse hava molekülleri gibi davranmaya başlar ve ışığı etkili olacak şekilde dağıtmazlar (Rayleigh saçılması). Işığın saçılması için ideal hacimdeki damlacık 1 mikrona yakın bir çaptadır. Sis damlacıkları çoğunlukla 10 ve 100 mikron arası bir çaptadır. Damlacıklar ne kadar küçük olurlarsa görüş mesafesi de o kadar düşük olur.
Sis dağıtılabilir mi
Sisi temizlemenin veya en azından görüş mesafesini arttırmanın çok karışık yolları var. Eğer çok küçük sis damlacıkları, biraz daha geniş damlalar veya buz kristalleri tarafından değiştirilebilirse, görüş mesafesi düzelebilir. Eğer hava sıcaklığı donma noktasının üstündeyse, bu, sis içindeki sınırlı bir sayıdaki tuz parçalarının damlamasıyla yapılır. Her tuz parçası, önemsizlikleri veya buharlaşmayı daraltan, çok küçük sis damlacıklarından su çeker.
-40¡C'nin altındaki herhangi bir sis veya bulut tamamiyle buz kristallerinden oluşur ve buz sisi olarak bilinir. Bu tip sisin iyi bir özelliği muhteşem hale gösterilerini sık sık üretmesidir.
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
kadioglu@itu.edu.trUçak kazalarında sis
Sahile yakın havaalanları sis bakımından kötü olabilecek bölgelerdir. Örneğin, Kanarya Adaları’ndaki sis, iki 747 Jumbo jetin çarpışmasına neden oldu. Sadece Mart 1977'deki bu uçak kazasında 570'den fazla insan öldü.
Boeing firması tarafından yapılan bir incelemeye göre, uçak kazalarının %40’ı iniş sırasında oluyor. Sisin özellikle inişte rol oynadığı diğer kazaların bazıları:
31 Ekim 1950: Londra Havalimanı, İngiltere. Siste Vickers Viking düştü.
22 Mart 1952. Frankfurt/Main Havalimanı, Almanya. KLM DC-6 yoğun sis ve yağmurda inmek için piste yaklaşırken düştü.
16 Aralık 1960: Booklyn Havalimanı, New York. United DC-8, New York üzerindeyken siste başka bir uçakla çarpıştı.
27 Mart 1977: Los Rodeos Havalimanı, Tenerife. Saat 17:10’da sisli bir havada Pan American Boeing 747 inerken kalkmak üzere olan KLM Boeing 747 ile çarpıştı.
7 Aralık 1983: Barajas Havalimanı, Madrid-İspanya. Yoğun sis içinde AVIACO DC-9 ile IBERIA Boeing 727 çarpıştı.
12 Aralık 1986: Berlin, Doğu Almanya. Aeroflot Tupolev TU-134A. Sisle kaplanmış alana inerken yanlış piste girdi.
7 Haziran 1989: Paramaribo, Suriname. Surinam hava yollarına ait DC-8, üç kez yoğun sisle kaplı alana inmeye teşebbüs ettikten sonra ormana düştü.
3 Aralık 1990: Michigan, Detroit Havalimanı, ABD. Sisli bir günde piste inen Northwest Airlines DC-9, kalkmak üzere olan Northwest Boeing 727 ile çarpıştı.
16 Aralık 1997: New Brunswick, Fredericton Havalimanı Kanada. Air Canada yoğun siste inmeye çalışırken pist dışına çıktı.
17 Şubat 1988: Tayvan. Çin Hava Yollarına ait Airbus A-300 sisli havada inerken pisti tutturamadı.
10 Aralık 1999: Missouri Branson havalimanı, ABD. Cessna Citation sisli hava şartlarında inerken kısa kalarak piste bir kaç km kala düştü.
10 Aralık 1999: Illinois, Vermilion Havaalanı. İki motorlu küçük bir uçak yağışlı ve sisli bir günde piste 1.5 km kalan mesafede düştü.
21 Ekim 2001: Linate Havalimanı, İtalya. SAS MD 87, yoğun siste yanlışlıkla pistine giren Alman Cessna Citation II jetiyle kalkış anında çarpıştı.
24 Kasım 2001: Zürih Uluslararası Havalimanı, İsviçre. Cossair Avro RJ100, kötü hava şartlarında inerken pistin 5 km uzağında düştü.
30 Ağustos 2002: Rio Branco Havalimanı, Brezilya. Linhas Arereas Embraer 120, düşük görüşte inerken pistin 1.5 km önünde düştü.
Sisle ilişkili bu kazaların tarihlerine bakıldığında, kazaların yaklaşık olarak yarısının aralık ayında olduğu dikkat çekmektedir.