Güncelleme Tarihi:
SADECE Türkiye’nin değil, dünya sporunun gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biri olan, dünya ve olimpiyat şampiyonu halterci Naim Süleymanoğlu’nu kaybettik. Ünlü Time Dergisi’ne kapak olan tek Türk sporcusu unvanına sahip Süleymanoğlu, vefatından önce son röportajını Süleyman Arat’a vermişti. 14 Nisan 2017 tarihli Hürriyet’te yayımlanan o son röportajdan akılda kalanlar...
“Avustralya’da Bulgar takımından kaçıp elçiliğe gittim. Pasaportta adım Naum Shalamanov yazdığı için geri çevirdiler. ‘Özal parayı verip transfer etti’ gibi dedikodular hep oldu. Ancak bilinsin ki Türkiye’ye kendi başıma iltica ettim. İsmim değiştirilmişti ve artık fırsat kolluyordum. Bulgar gizli makamları hep takibimdeydi. Şampiyonluk kokteyli sırasında kaçıp, Avustralya’da yaşayan bir arkadaşımla taksiyle büyükelçiliğe gittik.”
TURGUT ÖZAL TALİMAT VERDİ
“Adım Naum Shalamanov olduğu için ‘Sen Türk değilsin, kabul edemeyiz’ diyerek beni geri çevirdiler. Turgut Özal öğrenince hemen talimat verip ‘Getirin’ demiş. ‘Kendi rızamla gitmek istiyorum’ diye ifade verdim, Ankara’ya gelip toprağı öpüp ana vatanıma kavuştum.”
“Bulgaristan’da çok rahattım. Devlet Başkanı Todor Jivkov’la teke tek görüşürdük. Ondan ‘Dile benden ne dilersen’ sözünü işitmiş bir sporcuydum. Ama soydaşlarıma sırt çeviremezdim. Dünya benim sayemde Bulgaristan’da yaşayan insanlarımıza yapılanları duydu.”
HAMALLARI GETİRİP ‘HALTERCİ YAP’ DEDİLER
“Hatırı sayılır kişiler sırtında 200 kilo taşıyan hamalları karşıma getirip ‘Halterci yap’ dediler. Ama 200 kiloyu sırtında taşıyan o dev adam, 50 kiloluk halteri kaldıramadı. Bazı şeyler göründüğü gibi değildir. Sadece yetenekle de olmaz, sadece çalışmakla da olmaz. İkisi de lazım.”
KISALIĞIM ANNEMDEN
“Halter kısa boylu, basketbol da fidan boylu yapmaz. Her basketbolcunun uzun boylu olmasının nedeni seçmelerde uzun boyluları ve uzamaya yatkın olanların tercih edilmesinden. Ben halter yüzünden kısa kalmadım, anne tarafına çekmişim. Kardeşim 1.80 boyunda, o da halterci. Ben anneye, kardeşim baba tarafına çekmiş, hepsi bu.”
EMRE BELÖZOĞLU ŞAMPİYON OLURDU
“Emre Belözoğlu’nda halter milli takımı sporcularından bile çok kas var. Suratına maske taksın haltercilerin arasına girsin, kimse ayıramaz. Allah Emre’ye sporcu adaleleri vermiş. Halter yapsa da kesin zirveye çıkardı.”
ŞAMPİYON, YENİ NESİL SPORCULARA SİTEM ETMİŞTİ
ARTIK DOPİNGİ İNTERNETTEN BULUYORLAR
“Yeni nesil gençler, laptop, cep telefonu, internete takılıp, çalışmadan kısa yoldan şampiyon olmayı istiyor. “Hangi ilaç yakalanmaz, hangi ilaçla dopingi silebiliriz” diye düşünüp araştırıyorlar. Kardeşim ilaç alıyorsan bil ki, mutlaka yakalanacaksın.”
“Bulgaristan’da da, başka ülkelerde de dopinge bulaşan çok sporcu tanıdım, ne hale düştüklerini yakından gördüm. Ben 33 yaşında Sidney’de podyuma çıktığımda sıfır çekmeyi göze aldım ama böyle çirkin yollara sapmayı hiç aklıma dahi getirmedim. Bilinçli sporcu kaybetmeyi göze alır, lekelenmeyi göze almaz.”
‘BAŞKAN OLUP KENDİMİ REZİL ETMEM’
“TÜRK halteri hedefi olmayan, çalışmayan, disiplini olmayan bir rotada gidiyor. Lise takımı gibi günlük sporlarını yapıp, gelip gidiyorlar. Tekrar şanlı günlere dönmek için kökten temizlik şart. Federasyon başkanlığı gibi bir niyetim hiç yok. Başkan olsam, müsabakalarda 3-5 sporcuda doping çıkarsa ne derler?.. ‘Naim Süleymanoğlu federasyonu dopinge bulaştı’ derler. Hatta ‘Ha... Demek ki o da kullanıyordu’ bile derler. Bizi de rezil ederler. Ben asla adımı lekelemem.”
‘SIKINTIM YOK’
“Hakkımda ‘Battı’ şeklinde çıkan haberler beni çok üzdü. Ben topluma mâl olmuş biriyim bu haberleri bütün dünya basını kullandı. Bulgaristan’da gazetelerde manşet oldum, çok utandım ve kızdım. Ekonomik olarak bir sıkıntım yok. Orta direğin biraz üzerinde mütevazı bir hayatım var. Kendi yağımla kavruluyorum.”
SON RÖPORTAJIN SAHİBİ SÜLEYMAN ARAT YAZDI: SATIR ARALARINDAKİ ÇIĞLIK
Hep bunu yazmaktan korktum. Oysa hasta yatağından ortak bir dostumuz aracılığıyla haber yollatmış, “Basına küsmüştüm. Gerek hastalık sürecinde, gerek son röportajımda söylediklerimi en güzel şekilde yazdığı için hastaneden çıkar çıkmaz Süleyman Arat ağabeyime tüm yaşadıklarımı anlatacağım” demişti. Umutla doldum, çok sevindim, gururlandım. Keşke yaşasaydı da büyük şampiyonun yüzünü bir kez daha görebilseydim. Keşke bir kez daha röportaj yapabilseydim. Kim bilir bana ne gizli kalmış anekdotlar anlatacaktı.
Büyük, en büyük sporcunun son röportajını yapmak bana nasip oldu. Yaşamının son diliminde ilgisizlikten, sevgisizlikten boynu bükülen, içine kapanan tarihin en büyük sporcusuna şimdi sahip çıkmanın, ardından gözyaşı dökmenin bir anlamı olmasa da bu son röportajını okuyup, satır aralıklarındaki çığlığını duyabilirsiniz. Ruhu şad olsun.
Türkiye unutsa da dünya onu asla unutmayacak.