Güncelleme Tarihi:
Mustafa'nın Futbol Federasyonu'nun TamSaha Dergisi'ne verdiği röportaj şöyle:
-Mustafa Yumlu, 2010-2011 sezonunda parlayan genç bir oyuncu. Trabzonspor gibi rekabetin üst düzey olduğu bir kulüpte ön plana çıkan bir genç. Bu sezona gelmeden önce futbolla olan ilişkini ve geçmişini anlatır mısın?
"Doğma büyüme Trabzonluyum. Köyümüzün takımı var, Aydınlıspor. Ben çok küçükken, ağabeyim Aydınlıspor'da futbol oynardı. 6-7 yaşındayken ben de oynamaya başladım. Ağabeyim ve arkadaşlarıyla vakit geçiriyordum. Tam olarak başlama hikâyem böyledir. 5 seneye yakın Aydınlıspor'a gidip geldim. Daha çok küçüğüm tabii. Son iki yılımda ise lisans çıkartmışlardı bana. Aynı zamanda okul takımında da oynuyordum. Trabzonspor efsanelerinden Özkan Sümer o dönem altyapının başındaydı. Okul turnuvalarını gelir izlerdi. Beni de izlemiş, beğenmiş. Trabzonspor'un altyapısına aldı beni. O zaman 11-12 yaşındayım. 4 yıl kadar kulübün altyapısında oynadım. Ama fiziksel gelişimim beklenilen düzeyde olmadı. Takım arkadaşlarımın yanında kısa kalıyordum. O nedenle o yaş grubunda otomatik olarak geri plana düştüm. Özkan Hoca bunu görünce beni altyapıdan serbest bıraktı. Trabzon'un köklü takımlarından Trabzon İdmanocağı çağırdı beni, "Bizde oyna" diye ama benim hayallerim bitmişti tam anlamıyla."
-Biraz daha açar mısın?
"Çok üzüldüm tabii. Trabzon'da bizim en çok sevdiğimiz şey Trabzonspor'dur. Şehrimizde vakit geçirilecek başka bir şey yok. Özellikle o zamanlar. Trabzonspor'la kalkıp, Trabzonspor'la yatardık. Takımdan ayrılınca dünyam karardı adeta. Futbolu bırakmak istedim. İdmanocağı'nda ağabeylerim ilgilendiler benimle. 3 sezona yakın orada oynadım. Son sezonumda amatörde Türkiye Şampiyonu olduk. Onun ardından 3. Lig'de oynayan Değirmenderespor'a gittim. İlk sezonumda İkinci Lig'e yükseldik. İlk sezonda şampiyonluk yaşadım. Oradan Arsinspor'a kiralık olarak gittim. 1 sezon oynadım İkinci Lig'de. Orada yine Trabzonspor'un dikkatini çektim. O sezon beni Gençlerbirliği ve birkaç takım daha istiyordu ama ben yine Trabzonspor'u seçtim."
BAŞKA YERDE YAPAMAM
-Neden?
"Ben Trabzonluyum. "Başka yerde yapamam" diye düşündüm. Ama A takıma çıkmam yine kolay olmadı. O dönem bir pilot takım kurulmuştu; Karadenizspor (Şimdiki adı 1461 Trabzon). O dönem A takımda Egemen ağabey vardı, Song vardı. Benim oynama ihtimalim görünmüyordu. Ben de beklemek yerine Karadenizspor'a gittim. 2 sezon orada oynadım. O takımın kaptanıydım iki sezon boyunca. O takımdan sadece ben Trabzonspor A Takımı'na yükseldim. Şenol Hocam beni sezon öncesi kampa çağırdı ve ben de takımda kalabilmek için çok çalıştım. Beşiktaş maçında da hocam bana güvendi, çıktım bir gol attım ve belki o gol hayatımın dönüm noktası oldu."
-O golü attığın an golün önemini hissettin mi?
"Golü attığım zaman büyük mutluluk duydum tabii. Trabzon'da derbi maçları dediğimiz İstanbul takımlarına karşı oynanan maçlar çok önemlidir. Anadolu takımlarına kaybedebilirsin, çok dert olmaz belki ama İstanbul takımlarına yenilmeyeceksin. Bu çok önemlidir. O maçta benim forma şansı bulmam büyük bir tesadüf aslında. Glowacki'nin sakatlığı, Giray'ın kart cezası benim sahada olmamı sağladı. Ben normalde takımın dördüncü stoperiyim. O maçta sahada yer aldım, bir de gol attım. Bu şans tabii. Biz o maçla birlikte büyük çıkış yakaladık. O maçın ardından yenilmemeye başladık. Lider olduk. O golün takımı ateşlediğini düşünüyorum. Trabzonspor'un bu yükselişinde pay sahibi olduğum için çok mutluyum elbette."
-Millî formayı ilk kez A2 karşılaşmasında Belarus'a karşı giydin. Bunca dönem hiç Millî Takım'a seçilmemeni neye bağlıyorsun?
"Alt liglerde oynarken Millî Takım'a seçilmek zor tabii. Genellikle Süper Lig ve 1. Lig'de dikkat çeken futbolcular seçiliyor ve bu liglerin altından Millî Takım'a çağrılmak zor. Ama ben bunu hiç dert etmedim. Bu benim başlangıcım. İnşallah gelecekte A Millî Takım'a da yükselirim."
TIRNAKLARIMLA KAZIYARAK GELDİM
-Trabzonspor seni altyapıdan serbest bıraktığında okulun devam ediyordu. Ne düşünüyordun o zaman, futbolcu olmasam ne olurum diyordun?
"Trabzonspor'un bordo-mavi formasından ayrılıp İdmanocağı'nın sarı-kırmızı formasını giymek çok zoruma gitti tabii. Ama her işte bir hayır var. Gittim oynadım, profesyonel olma şansını yakaladım. Tırnaklarımla kazıyarak geldim. Zor durumlar yaşandı elbette ama bunlar bana çok şeyler öğretti. Bu yüzden bulunduğum yerin kıymetini çok iyi biliyorum."
-Trabzonspor Türkiye'nin en köklü ve önemli kulüplerinden. Barcelona için "bir kulüpten fazlası" derler, Trabzonspor'da da durum biraz böyle aslında. Bu yoğun ilgi ve sevgi biraz zarar vermiyor mu Trabzonspor'a?
"Trabzon insanı için futbol demek Trabzonspor demek. En çok severek vakit geçireceğimiz şey Trabzonspor. Bazen seyirci baskısı inanılmaz olabiliyor. Sonuçta 27 yılın özlemi var şehirde. Herkes hemen şampiyonluğun gelmesini istiyor. Bu sene büyük bir fırsat yakaladık ama bunu değerlendirmek lâzım. Seyircimiz muhteşem gerçekten ancak bazen çok baskı yaratıyorlar takım üzerinde. Yapabileceğimizi de yapamıyoruz bu baskı altında."
-Trabzonspor ve Mustafa Yumlu ile ilgili ulusal medyada üç haber varsa Trabzon'da 30 haber çıkmıştır. Bunun olumlusu da var olumsuzu da. Bu da takım üzerinde etkili herhalde.
"Trabzon medyası gerçekten güçlüdür ve biraz da eleştireldir. Trabzonspor'un başarısını ister, bu konuda şüphe yok ama Trabzonspor'un en büyük eleştirmenidir aynı zamanda. Bu hem iyi hem kötü bir şey."
-Trabzon sokaklarında futbolcu olarak yürümek nasıl bir duygu?
"Beşiktaş'a gol atmadan önce yolda yürürken pek tanıyanım çıkmazdı. O golden sonra Trabzon'da değil, başka bir şehre gittiğim zaman da tanınan bir futbolcu oldum. Bu beni çok mutlu ediyor tabii. Ama Trabzon'da maç kaybettiğimiz zaman sokağa çıkamayız. Sanki büyük tepki olacakmış gibi şartlıyoruz kendimizi."
HAYATIM TRABZONSPOR
-Mustafa Yumlu'nun kariyerinde bundan sonra ne olacak?
"Benim hayatım Trabzonspor. Bu takıma uzun yıllar hizmet etmek istiyorum. İnşallah bir gün bu takımın kaptanı olma onuruna sahip olacağım. A Millî Takım en büyük hedeflerimden birisidir. Türkiye'de Trabzonspor'dan başka takıma gitmek istemiyorum. Trabzonspor'dan şampiyonluk yaşamadan ayrılmak istemiyorum."
-Takımın sembol oyuncusu olmak en büyük hedef yani.
"Evet, tam anlamıyla öyle. Beşiktaşlı Rıza Çalımbay, Galatasaraylı Bülent Korkmaz gibi. Ben de öyle olmak istiyorum."
-Yaptığın çıkışta Şenol Güneş'in payı nedir?
"Benim payım yüzde 25 ise Şenol Hocanın payı yüzde 75'tir. Sadece bende değil, tüm takımda çok emeği var. Türkiye'nin en iyi teknik direktörü bence. Futbolcularıyla ilişkisi, yönlendirmesi ve bilgisiyle çok farklı. Zaten Şenol Hoca öğretmendir. Ben Trabzonspor'un her gün üstüne koyduğunu düşünüyorum. Bunda Şenol Güneş'in büyük payı var."
-Çeşitli sıkıntılar gündeme geliyor takımda; yabancılar kamptan geç dönüyor, cezalar veriliyor. Bunlar büyük sorunlar mı yoksa medya mı büyütüyor bu konuları?
"Trabzonspor'a gelen yabancıların çoğu bekâr. Sosyal hayat kısıtlı olduğu için sıkılıyorlar maalesef. Ben bu durumu anlayışla karşılıyorum aslında. Baktığınız zaman Teofilo çok iyi bir futbolcuydu ve tam iyi oynamaya başladığında takımı bıraktı."
-Trabzonspor'un geçmişinde Şota, Yattara ve Pfaff dışında çok büyük etki bırakan yabancı futbolcular yok. Başarı yerli futbolculardan gelmiş hep. Oynarken bunu düşünüyor musunuz?
"Ben Trabzon'un yerlisi olan bir futbolcuyum. Takımda benim gibi iki futbolcu daha var. Tayfun Cora ve Tolga Zengin. Eskiden Trabzonlu oyuncularla gelmiş başarı. Ama bu eksiklik benim için bir sorun teşkil etmiyor. Takımdaki yerli arkadaşlarımızın takımı bir Trabzonlu gibi sahiplenmeleri önemli ki, onlar da böyle yapıyorlar."
-Yurtdışından teklif gelse?
"Türkiye'de Trabzonspor dışında bir takımda oynamam ama yurtdışında oynamayı isterim."
-Çok futbol maçı izliyor musun?
"Kendi mevkiimde oynayanları çok dikkatli izlemeye çalışıyorum. Futbol izlemeyi seviyorum."
-Kimleri beğeniyorsun?
"Barcelona'da oynayan Pique'ye hayranım. Topu oyuna sokması, golcülüğü. Takımda ağabeylerim biraz benzetiyor beni ona tabii ama öyle olmak zor."
-Altyapılarda eğitimin yetersiz olması konusu röportajlarımızda hep karşımıza çıkıyor. A takıma çıkan futbolcu pek çok şeyi orada öğreniyor deniliyor.
"Kesinlikle katılıyorum. Altyapıda yeterince eğitim verilmiyor. Çok kitap okumak lâzım. Kendisini geliştirmeli futbolcu. Çocuk yaşta yukarı çıkınca ve para kazanınca şaşırıyor futbolcuların bazıları. Seçimlerini doğru yapamıyor. Pek çok yetenekli oyuncu kendisini harcadı. Altyapıda düzgün eğitim almadan A takıma çıkan futbolcuların çok dikkat etmeleri gerekiyor. Örnek alınmayacak şeyleri örnek alıp hayatlarını çok ters bir yola sokabiliyorlar."