OluÅŸturulma Tarihi: Mart 08, 2004 00:00
Yenikapı-Sirkeci sahil yolundan geçerken Ahırkapı Feneri'nin bitiÅŸiÄŸindeki surlar arkasındaki koca demir kapılı ahÅŸap binayı merak etmediniz mi hiç? Neden kapısında gece gündüz taksiler olur?..Kimi bekler kapının dışındaki kadınlar, erkekler?.. Hem de ta 1930'lardan beri... Kim bilir üç çeyrek yüzyıldır nice karanlık yüzler tanımış, nice kirli gecelere tanık olmuÅŸtur? Nice ocakların söndüğüne, kanların aktığına, coplara, tokatlara, tekmelere, rüşvetlere, frengilere, hıçkırıklara, AIDS'lere... Burası TC SaÄŸlık Bakanlığı Ä°stanbul Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi. Var mısınız hastanenin baÅŸhekimi enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Nezihe Dirlik Baltalı'yı ziyaret etmeye? O halde küçük dilinizi yutmaya, dilinizi ısırmaya, aÄŸlamaya, tepinmeye, çığlık atmaya hazır olun. Bilin ki, bu baÅŸhekimin saati Bulgari, çantası Louis Vouitton, ayakkabısı Prada, otomobili Mercedes'tir. Ve yine bilin ki bu baÅŸhekim, Denizli'nin tekstil imparatorlarından Nazif Dirlik'in kızı, Derya Baltalı'nın da eÅŸidir. Ve yinede bilinki bugün Dünya Kadınlar Günü’dür. Cinsel organında yara çıkan utanmasın - Toplum saÄŸlığı sadece belden yukarısı demek deÄŸil, aÅŸağısı da önemli. Başı aÄŸrıyınca rahatlıkla doktora gidiyor, cinsel organında bir yara çıkınca utancından gidemiyor. ÇoÄŸu kiÅŸi, abuk sabuk pahalı ilaçlarla kendi kendini tedavi etmeye çalışıyor. BoÅŸ yere 150 milyonluk iÄŸne yemiÅŸ, halbuki bir penisilin 2 milyon lira, iki tane oldun mu olay bitti, üstelik doktor parası da yok. Biz normal bir hastaneyiz, kapımız herkese açık. Niye insanlar baÅŸka hastanelerin dermatoloji kliniklerinin önünde kuyrukta bekliyor? Åžu anda ben varım, bir cildiye uzmanımız, 5 pratisyen hekimiz var, muayeneye kimse gelmiyor, boÅŸ oturmaktan sıkılıyoruz. 80 yatağımız var, hepsi tertemiz, buyurun gelin.Genelev kadınlarına muayene evi bakar- Bu hastane genelev kadınlarına bakmıyor, burası SaÄŸlık Bakanlığı'nın bir hastanesi. Genelev belediyenin denetiminde, orada çalışan bayanlar mutat kontrolleri için Karaköy Muayene Evi'ne geliyor. Bizim ÅŸanssızlığımız, o istasyonla aynı binada komÅŸu olmamız. Orada belediyeye baÄŸlı doktor, personel çalışıyor, hastaların kan testleri Hıfzısıhha'da yapılıyor, bizimle hiçbir alakası yok. Bize polisin, jandarmanın baskınlarda yakaladıkları hanımlar gelir. Hepsinin muayenelerini yapıp kanlarını aldıktan sonra gerekli ilaçlarını verip taburcu ediyoruz. Bürokratlara kadın bulunduÄŸunu duydum- Laboratuvar sorumlusu uzman doktor olarak girdiÄŸim 1985'te ve sonrasında hastanede test sonuçları alınmadan hastaların ‘‘temiz’’ diye çıkışları yapılırdı. Kadınlar aÅŸağılanır, homolar dayak yerdi. Muayenehanesine gelmezse çıkış vermeyeceÄŸini söyleyen doktorların olduÄŸu söylenirdi. Kavga çıkınca polisi çağırırdık, gelip iki tekme ona, iki tokat buna atıp giderdi. Duyduklarımız arasında Ankara'dan gelen bürokratlara buradan bayanların temin edildiÄŸi bile vardı. Beni emrivakiyle zorla 1987'de baÅŸhekim yaptıklarında önce eÅŸimin saÄŸladığı maddi imkanlarla hastaneyi yeniledim. Yıkık tavanlarından iÄŸrenç banyolarına, pis mutfaklarına, koÄŸuÅŸlarına kadar hepsini deÄŸiÅŸtirdim. Eski köhne sistemini kökünden deÄŸiÅŸtirmeye kararlıydım. Doktorlar viziteye çıkacak, hastalar yatağında yatacak, ziyaretçi de kabul edilecekti. Hasta ve çevresindeki kiÅŸiler, çok mecbur olmadıkça kesinlikle benimle muhatap olmayacaktı. Hiç kimseye nereden ne baskı gelirse gelsin kimseye özel muamele yapılmayacaktı. Ziyaretlere izin verdikten sonra bir de baktım ki, gelenlerin hepsi onları pazarlayan adamlar. Aşırı samimi davranışlar da baÅŸlayınca ziyaretleri kaldırdım.Sınırdışı edilmemek için Türklerle evleniyorlar- 1985'te bize gelen hanımların hepsi Türktü, arada bir homoseksüeller de gelirdi. 1990'lı yıllarda büyük bir zenci furyası baÅŸladı, öyle ki arkadaÅŸlarımız kan almak için onların yaÅŸadığı Cihangir'e giderdi. Bunların arasında çok fazla sayıda AIDS'li vardı. 1995'ten itibaren Rumen akını baÅŸladı, hasta profilimizin yüzde 50'sini onlar oluÅŸturuyordu. Daha sonra Moldavyalılar çoÄŸaldı, özellikle bavul ticareti döneminde. 1997'den sonra bu kadınlar sınırdışı edilmemek için çok büyük paralar karşılığında Türklerle evlenmeye baÅŸladı. Artık polisin, jandarmanın buraya getirdiÄŸi 100 yabancı kadından 98'i Türk soyadlı. Hikayeleri hep aynı, Türkle evlenmiÅŸ, birkaç ay sonra kocası onu terk etmiÅŸ, o da geçimini saÄŸlamak için bu yola sapmış. Bakıyorsunuz vesika almak için FuhuÅŸla Mücadele Komisyonu'na müracaat etmiÅŸ.Ziyaretçileri haraca baÄŸlayan kapı polisi- Bir dönem kapıda emniyetin gönderdiÄŸi bekçi vardı, sünepenin teki. Ne zaman arasan kafeteryada kendinden geçmiÅŸ vaziyette kızlarla muhabbette. Bekçiyi aldırttım, yerine polis gönderdiler. Polis bana gelen misafirleri bile arıyor, hatta donunu çıkart filan diyor. Gelenlerin önce kendisini görmelerini söylüyor, herkesi haraca baÄŸlamış. Hemen vilayete bir yazı yazıp onu da gönderdim, ÅŸimdi kendi kendimizi koruyoruz. Yarım kamyon bozuk Eliza kitini attım- Hastanemizde en son jenerasyon test kitleri kullanıyoruz, 1992'den beri AIDS doÄŸrulama merkeziyiz. Bir kiÅŸinin gerçekten AIDS'e yakalanıp yakalanmadığının kesin sonucu bizim yaptığımız son tahlille belli oluyor. Körfez Savaşı'nda buraya yarım kamyon Eliza kiti gönderdi dönemin saÄŸlık bakanı. Bunlarla 90 serum çalıştım, 15 tanesi pozitif çıktı, böyle bir ÅŸeyin olması mümkün deÄŸil. Piyasadan kendi paramızla yeni jenerasyon kitlerden satın alıp ötekilerin kontrolünü yapıp doÄŸrulamaya baÅŸladık. Baktık olacak gibi deÄŸil, müdürlüğe gönderilen kitlerle çalışamayacağımızı bildirdik, hepsi imha edildi. Bu iÅŸten kimler kazandı acaba, yazık günah deÄŸil mi insanımızın canına, devletimizin parasına?Bir kiÅŸinin gerçekten AIDS'e yakalanıp yakalanmadığı, Zührevi Hastalıklar Hastanesi'ndeki son tahlille belli oluyor. Burada en doÄŸru ve en kesin sonucu almak için 3 ön test yapılıyor, hepsi müspet çıkarsa o zaman doÄŸrulamaya alınıyor. O da HIV pozitif çıkarsa, kesin AIDS kararı veriliyor.Sevda Demirel’e de bütün testler yapıldı- Burası saÄŸlık bakanlarının aklına en son gelecek hastanedir. Genel müdürler bile ‘‘Beni boÅŸuna çağırma, oraya gelirsem hakkımda dedikodu çıkar’’ der. Halbuki burası devletin bir hastanesi, gelirseniz kızlar kucağınıza mı atlayacak? Aklınıza gelebilecek her seviyeden baylar bizi zaman zaman arayıp ricalarda bulunurlar. Mesela Sevda Demirel adlı hanımı getirmiÅŸlerdi, anında telefon yaÄŸmuru baÅŸladı. Kimisi saÄŸlığı konusunda teminat veriyor, kimisi hemen taburcu etmemizi buyuruyordu. Hanımefendiye muayene ve test yapılmadan çıkışını vermemizi isteyenler arasında bir milletvekili ile savcı da vardı. Elbette bu istekleri yerine getirmedik, öteki hanımlara yaptığımız testleri kendisine uyguladık. YARIN: Genelev abonesi profesör varÂ
button