Güncelleme Tarihi:
GAZİANTEPSPOR maçında, İstanbul dışındaydım, Maçı bir lokantada TV'den izledim. Çevrem Beşiktaşlılar'la doluydu. Beşiktaşlı, maçın sonucundan daha çok, bir hafta sonra yapılacak başkanlık seçimiyle ilgiliydi. Sorular peşpeşe geldi, ‘‘Kim en iyisi? Hangisinin kazanması Beşiktaş'ın yararına? Hangisi kazanacak?’’ Aslında bu sorular bir aydır Beşiktaşlı'nın kafasını allak bullak ediyor. Karşılaştığım herkes soruyor, telefonum hiç susmuyor. Gazeteme gelen fakslarda, mektuplarda hep bu sorular var; ‘‘Kime oyumuzu atalım? Hangisi bu ağır yükün altından kalkabilir?’’
Başkan adayları ile Sporcular Derneği üyeleri olarak karşılıklı görüştük. Adaylar planlarını, programlarını, projelerini önümüze koydular. Bizler aklımıza gelen her soruyu kendilerine sorduk. Öncelikle belirtmek isterim ki, hangisi kazanırsa kazansın, Beşiktaş'ın bundan sonra bir Avrupa kulübü gibi yönetileceğinden en ufak kuşku duymuyorum. Yeni, yepyeni bir idari ve mali yapılanmaya gidecekleri kesin. Adayların hepsi çağdaş, dinamik, kültürlü ve kendi alanlarında başarılı kimseler. Bu reformu gerçekleştireceklerine ben inanıyorum.
FULYA, HASSAS KONU
Fulya iyi değerlendirilirse, Beşiktaş'ın yarınlarını da son derece parlak görüyorum. Burada aşağı yukarı 250 milyon dolarlık bir yatırım söz konusu. Bu projeden elde edilecek gelirle Beşiktaş dışarıdan hiçbir desteğe gerek kalmadan yıllarca ayaklarının üstünde durabilir. Fulya konusunda tüm adaylar son derece titiz ve hassas davranıyorlar. Genelde gayrımenkul yatırım ortaklığı ile halka açılmak düşünülüyor. Bu arada, Fulya'daki inşaatın maliyetinin 30-40 milyon dolar olduğunu, Beşiktaş'ın bunu kemerleri sıkarak kendi kaynaklarıyla karşılaması gerektiğini savunanlar da var. Ve yine bu arada oluşturulacak uzmanlar kurulu tarafından konunun en ince detayına kadar araştırılması öneriliyor. Yap-işlet-devret metodu da konuşuluyor. Gerçekten çok hassas bir konu; ince elenip sık dokunması gerekiyor. Zaten bunun kararı da sonunda genel kurulda verilecek.
‘‘Ümraniye'deki tesisin yapımını cebimden karşılayacağım. Fulya'da lokal, basın merkezi yapacağım. Ve bu işler için Beşiktaş'tan beş kuruş almayacağım’’ diyen tek kişi Mehmet Kazancı. Onun dışında hiç kimse herhangi bir biçimde hibeden söz etmiyor, Beşiktaş'ı kendi kaynaklarıyla ayağa kaldıracaklarını söylüyorlar. Ancak hepsi Ümraniye'yi kısa sürede bitirecekleri sözünü veriyorlar.
Başkan adaylarının hepsi profesyonel kurullarla çok ciddi transfer araştırması yapacaklarını ve futbol takımını güçlendireceklerini belirtiyorlar. Nevzat Demir, Beşiktaş'ın özüne dönmesini, Kazancı, transfer için ne para gerekiyorsa vereceklerini, Hasan Arat ve Serdar Bilgili de finans olayını Beşiktaş'ın kendi kaynaklarıyla çözümleyeceklerini belirtiyorlar.
Hangisi en iyisi? Hangisinin kazanması Beşiktaş'ın yararına? Hangisi bu yükün altından kalkabilir? Gerçekten zor, çok zor sorular bunlar. İnanın şu anda benim de kafam karmakarışık. Önümüzde beş gün var. Ve pazar günü Beşiktaşlı gidip oyunu atacak. Peki neye göre atacak? Bence Beşiktaşlı kongre üyeleri şimdi sıralacayacağım sorulara kendi kafalarında yanıtlar bulup oylarını kendi iradelerine göre kullanmalılar. İşte sorular:
SORULAR
1. Yeniden idari ve mali yapılanma sözünde hangisi daha inandırıcı? Beşiktaş'ı gerçek bir Avrupa kulübü gibi hangisi yönetecek?
2. Fulya ile ilgili söylemlerden hangisini daha doğru, daha inandırıcı, daha içten buluyorsunuz?
3. Ümraniye'deki tesis projesi dört yıl önce kulüp binasında, yönetim kurulu odasında asılıydı. Tam dört yıl Ümraniye unutuldu. Şimdi hangi başkan adayının bunu bitirebileceğine inanıyorsunuz?
4. Artık başkanlık dönemi sona erdi. Şimdi kadrolar önemli. Hangi başkan adayının yönetim kurulu sizin için yeterli, sizin için daha iyi?
5. Hangi aday ve kadrosu Beşiktaş'ı iki yıl sonra bugünkü borçtan daha büyük bir borçla bırakmama sözü verebiliyor? Bu yönde hangisine daha çok inanıyorsunuz?
6. Adaylar, ‘‘Gerekli transferleri yapacak ve futbol takımını güçlendireceğiz’’ diyorlar. İyi, güzel, bu şart, kesinlikle şart. Beşiktaş'ın Avrupa standardını yakalaması için en az beş kaliteli futbolcuya gereksinimi var. Ancak bunun için nakit para akışının sağlanması şart. Peki adayların ve kadrolarının parasal güçleri nedir, ne değildir. Bunun çok iyi araştırılması ve değerlendirilmesi gerekir.
Aklıma gelen sorular bunlar. Sizler bu soruları daha da çoğaltmalı ve sonunda kafanızda bulacağınız yanıtlara göre hareket etmelisiniz. ‘‘Ben Beşiktaşlıyım’’ diyen herkes, edineceği bilgilere ve izlenimlere göre kendi iradesi ile oyunu kullanmalıdır. Bu arada özellikle vurgulamak istiyorum; Beşiktaş camiasının, hizmet için soyunan bu adaylara dört elle sarılması ve onları sevgiyle kucaklaması gerekir. Kongrede kazanan da, kaybeden de alkışlanmalıdır. Hatta omuzlara alınmalıdır. Eğer bu yapılırsa, gelecek seçimlerde hizmet kervanına daha pekçok kimse gönülden katılır.