Şampiyonu hakemler belirlemez

HÜSEYİN Göçek... Merkez Hakem Kurulu’nun son yıllarda en güvendiği isimlerin başında geliyor. Güçlü bir fiziği bulunan Göçek, sahada çok koşuyor, pozisyonları yakından izliyor. Saha içindeki güzel iletişimi ile de ön plana çıkıyor. Silivri’deki hakem seminerinde görüştüğümüz Göçek, sorularımıza içten yanıtlar verdi...

Telafiyi düşünmeyeceksin

Nasıl ki bir oyuncu veya kaleci bir maçta hata yapıyorsa bizim de hata yaptığımız maçlar olabiliyor. Biz hakemler insanüstü varlıklar değiliz. Yaptığım bir hatadan sonra vereceğim kararlar o hatayı telafi niteliği taşımaz. Hakemlikte o anın, yani kararın verildiği anın telafisi asla olmaz. Eğer maçtan sonra pozisyonu izleyince hatalı bir karar verdiğimi görürsem daha sonraki maçlarımda bu hatayı tekrarlamamak için ne yapmam gerektiğini düşünürüm. Ligde şampiyonluğu hakemlerin belirlediği iddiasının gerçekle hiçbir ilgisi yok. Şampiyonluğu sahada oynayan futbolcu ve teknik kadro belirler. Bir hakem hata yaptığı zaman o hata orada kalır. Telafiyi düşünen hakem, hatalar zincirini doğurur. Oyunun inisiyatifini ve yönetim şeklini elinden kaçırır.

Her kulübe hakem hocası

Yorumcuların yaptığı yararlı eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz. Ama şu da var; hakemlerin saliseler içinde verdiği bir kararı yorumcular defalarca izleyerek karar veremiyor veya verdikleri karar diğer yorumcuların kararlarıyla uyuşmuyor. Onun için eleştiriler biraz daha objektif ve insaflı olmalı. Futbolcuların oyun kurallarını daha iyi öğrenmesi için her kulübe birer hakem hocası verilmesinin de çok yararlı olacağını düşünüyorum.

Oyundan attığım futbolcu arabasıyla beni eve bıraktı

GEÇMİŞ yıllarda alt liglerde ilginç bir olay başıma geldi. Maç sonrası İstanbul’a dönerken yolda mola verdik. Ama sahadan yenik ayrılan takım da meğerse aynı yerde moladaymış. Maalesef trajikomik sahneler yaşadık. Resmen hırsız-polis oyunu oynadık. Bununla bağlantılı olarak İngiltere’de başıma gelen bir olayı da anlatmak istiyorum...

İngiltere’de dil eğitimi aldığım süre içinde hakemlik yapma fırsatı da buldum. Yönettiğim bir maçta çok sayıda sarı ve kırmızı kart gösterdim. Müsabakadan sonra her iki takım kaptanını yanıma çağırdım ve ikamet ettiğim bölgenin yakınlarına gidecek herhangi bir kişinin olup olmadığını sordum.

Maçın oynandığı yer, ulaşımın çok zor sağlandığı bir bölgedeydi. Kaptanlardan biri kendi takımından bir kişinin oraya gittiğini ifade etti. O futbolcunun da benim oyundan ihraç ettiğim oyuncu olduğunu belirtti. Şaşırdım ilk başta ama sonra kabul ettim.

Kırmızı kart gösterdiğim futbolcunun arabasına bindim.

İlk andan itibaren de pozisyonları tartışmaya başladık.

Çok hoş, seviyeli, kaliteli, renkli ve zevkli bir tartışmaydı bu. Karşılıklı espriler yaparak yolculuğu tamamladık. Futbolcu arkadaş, beni eve kadar bıraktı.

Ücretlerimiz düşük

FUTBOLUN finansal olarak büyüdüğü, futbolcuların astronomik ücretler aldığı bir ortamda hakemlerin maç başına aldığı ücretler düşük kalıyor. Profesyonel hakemlik Avrupa’da başladığı için bizde de uygulanmasının faydalı olacağı kanaatindeyim.

Bizi yargılamaya hiç kimsenin hakkı olamaz

SADECE küfür değil tribünden gelen müspet ya da menfi her türlü söze karşı kulaklarım tıkalıdır. Sahada o an için doğruluğuna inandığım kararları verdiğim için bu tür tepkiler ne performansımı ne de kararlarımı etkiler. Biz hakemler duyarız ama kulaklarımızı tribünlere kapalı tutarız.
Maç sonrası hakemlerin teknik konularda görüş bildirmesi polemiklerin önünü açar, konuşmalar uzar gider. Yurt dışında hiçbir ülkede böyle bir uygulama yok. Hakem sahanın hakimidir. Kurallar dahilinde doğru yada yanlış en son karar onundur. Kimsenin hakemi yargılama hakkı yoktur.
YARIN: HALİS ÖZKAHYA