Şampiyonu ben bile belirleyemem

Güncelleme Tarihi:

Şampiyonu ben bile belirleyemem
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2005 02:46

‘Hakemlerimiz talimatla hareket edecek kadar karaktersiz değil. Hepsi düzgün insanlar. Bir hakemin düdük asması gerekiyorsa biz astırırız. Ama biri söyledi diye, hakemimi kurtlar sofrasına atmam.’

TÜRKİYE
’de Merkez Hakem Kurulu Başkanlığı yapmak, ateşten gömlek giymekten farksızdır. Çünkü, dünyanın hiçbir ülkesinde hakemler bu kadar çok konuşulmaz. Televizyon ekranlarının saatlerce, ‘Durdur... Yavaş oynat... Bir de ters açıdan göster... Bakalım hakem doğru karar vermiş mi?’ sesleriyle yankılandığı tek ülke Türkiye’dir.

Ufuk Özerten, işte böyle bir ülkede Merkez Hakem Kurulu Başkanlığı’nı üstlenerek, büyük bir sorumluluğun altına girdi. Göreve geldiği ilk günden itibaren ‘sıradışı’ bir başkan portresi çizen Özerten ile geçtiğimiz günlerde bir röportaj yaptık. Biz sorularımızı sıraladık, o da her zamanki dobralığıyla çekinmeden cevapladı...

- Geçen haftalarda, ‘İşler iyi gitmiyor’ diye açıklama yaptınız. Gerçekten hakem camiasında işler iyi gitmiyor mu? Yoksa aba altından sopa mı gösteriyorsunuz hakemlere?

- Abayı kaldırdık, sopa gösterecek olsam direkt gösterirdim. Ama benim anlatmak istediğim bu değildi. Her şey daha iyi, daha mükemmel olsun istiyorum ben.

- Peki mükemmel mi?

- Maçlara bakın, 5-6 dakika uzatılıyor. Bunları gördükçe keyif alıyorum. Hakemin fazla mesaisi yok ki. Ama oyun ne kadar durmuşsa, o kadar uzatıyor. Yani riske giriyor hakem. Bunları ben görüyorum. Ama bunları göremeyenlerde iyi niyet görmüyorum. Kan gütme olayları var.

- Kim, kime kan güdüyor?

- Lafın tamamı adamın aptalına söylenir. İnsanlar geçmişin hesabını yapıp kan güdüyorlar. Ama bundan kurtulmak lazım. Bana diyorlar ki, ‘Bu kadar sivri demeç verme.’ Tamam vermeyeyim de, korkunç bir erozyon ve paslanma var. Biz pasları zımparalıyoruz ama yeniden oksitleniyor. Hakemlerimiz kötü niyetli, art niyetli değil. Aksine çok güzel bir malzeme var elimizde.

- Hakem camiasının başına dışarıdan geldiniz. Size karşı bir tepki ya da açık söyleyelim komplo hissettiniz mi?

- Dışında değildim ki, senelerdir içindeydim. Ayrıca MHK’nin başına hakem camiası dışından gelen ilk isim de ben değilim. Komploya gelince.. Yüzüme karşı hiç hissetmedim. Ne hakemlerden, ne kulüplerden. Aksine çok güzel bir destek var. Ben ‘Daha iyi olmalıyız’ diye açıklama yapınca, 40-50 kişi aradı, moralini bozma, her şey çok iyi dedi.

- Kulüplerin baskısıyla hakemler düdüğü asacak mı, sizin döneminizde?

- Bir hakemin düdük asması gerekiyorsa, biz astırırız. Ama biri söyledi diye hakemimi kurtlar sofrasına atmam.

- Borcum var deyip para yardımı isteyen hakem oldu mu hiç?

- Yüz kızartıcı suç olmamak kaydıyla her türlü problemlerini benimle paylaşmalarını söyledim. Sizin dediğiniz gibi bir şeyi paylaşan olmadı. Ya sıkıntıları yok ya da samimi değiller.

- Sizden hakem isteği ya da şikayeti oluyor mu?

- Şikayet oluyor. Maça kendini veremedi, konsantre olamadı diye bazen şikayet alıyorum.

- Siz yöneticilik yaptığınız dönemde hakem istediniz mi?

- Hayır. Hiç hakem istemedim. Böyle bir talebim hiç olmadı.

- Neden MHK Başkanı oldunuz? Kendinizi şimdi daha mı güçlü hissediyorsunuz?

- Ben bu işten ikbal beklentisi içinde değilim. MHK Başkanlığı, hayatında bir şey olamamış insanlar için çok önemli bir makam olarak görülebilir. Ama bu benim için sadece bir görev.

- İsteseniz şampiyonu belirleyebilir misiniz?

- Zor. Hakemler o kadar karaktersiz değil. Sen istediğin kadar art niyetli ol, hakemler düzgün insanlar. Biz bu işten haz almak istiyoruz. Onun verdiği keyfi hiçbir şeyde bulamayız. Şöyle bir bakın dünyaya. İnsanın satın alınmadığı yer var mı? Buna Avrupa da dahil. Ama birkaç kötü insan var diye, tüm camiayı lekelemek olur mu? Yani sadece hakemlerin iyi niyeti yeterli değil.

- Defterini dürdüğünüz hakem oldu mu hiç?

- Bizim dönemimizde yok. Şunun defterini dürelim diye de bir beklenti içinde değilim. Ben vicdan sahibi bir insanım. Kimi dinlesen bir şey söylüyor. Gel kardeşim deyince yok ortada. Bu iş öyle birkaç kişiyle olmaz, topyekün bir arınma lazım.

Adamlığı öğretemezsiniz

- Televizyonlardaki spor programları sizi sinirlendiriyor mu?

- Kişilik haklarını taciz ettiklerinde çok sinir oluyorum. Ama eleştirilerinden hoşlanıyorum. Ah bir de pozisyonlarda anlaşabilseler, dört kol pişti olacak.

- Ya hakem eğitimleri...

- En büyük sıkıntımız bu. Bakın bir insana hakemliği öğretebilirsiniz ama adamlığı öğretemezsiniz. Bir insana yemek yemeği öğretebilirsiniz, ama çalmadan yemek yemeyi öğretemezsiniz. Bizde hep eski hakemler eğitici olmuş. Ama eğitimci farklı, iyi hakem farklı. Hakem eğitimi belirli bütçe gerektiriyor. Ama çalışmalarımız var. Bir TV kanalından saat satın alarak ve internet üzerinden eğitime başlamayı düşünüyoruz.

- Bütçeniz nasıl?

- Nasıl olsun. Belçika gibi küçük bir ülke değiliz ki. Biz de hakem tayinleri bile bütçeyi artırıyor. Bitlis’teki bir hakemi, masraf olmasın diye hep yakın yerlere göndermek zorunda olmak iyi mi? Ama maalesef bu böyle.

- Büyük takımların maçlarını yönetecek hakemler nasıl seçiliyor?

- Çok saygıdeğer insanlarla çalışıyorum. Bana da sorarlar, ‘Başkan ne yapalım?’ diye. Ben mümkün olduğu kadar birlikte karar almayı tercih ederim. Çünkü onların tecrübeleri var. Ama ihtilaf varsa son sözü ben söylerim.

Pankart açmayın, konuşun

MERKEZ Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Ufuk Özerten, dün düzenlediği haftalık basın toplantısında, gündemdeki konularla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. F.Bahçeli Anelka’nın Konyaspor’a attığı ilk golü içine sindiremediğini ifade eden Özerten, ‘İsterseniz ‘iş kazası, gol kazası’ deyin, bir kaza geçirdik. Hakemler fahiş bir hata yaptı. Burada yapılacak en kolay iş o dört hakemi getirip, hakemliklerini bitirmektir. Ama bu kesinlikle çözüm değil. Bu şartlarda kimseye hakemlik yaptıramazsınız. Ligi bu hakemlerle bitirmek zorundayız.Özgüç Türkalp’e olayı sordum. Bana (Görmedim) dedi. Diğerleri de görememiş’ diye konuştu.

Bilerek yapan şerefsizdir

Türk hakemleri olarak hiçkimseyle uzlaşmazlık içinde olmadıklarını belirten Özerten, şöyle devam etti:

Galatasaray, Trabzonspor ve Beşiktaş kulüpleri de güvenlerini bize bildirmişlerdir. Ama bilemiyorum bir güvensizlik varsa çıkar tartışırız, neticesine göre gereğini yaparız. Öyle pankartlarla bu iş olmaz. Kimse karnından konuşmasın, açık açık konuşalım. Polemik yaratmak istemiyorum. Ancak şuna da varım. Benim hakemlerimde maç satan, bilerek hata yapan varsa, bunu yapan namussuz ve şerefsizdir, ortaya çıkarmayan da en şerefsiz insandır. Kimse ateşle oynamasın, kimse bu olaylara benzin dökmeye çalışmasın. Dökülen benzin, dökenleri de yakabilir.’


‘Bahis oynamayan hakem yoktur’ demek saflık olur

- Bahis olayına gelelim. Bahis oynayan hakem var mı?

- Mutlaka vardır. Ama bunun yüksek meblağlara çıkacağını sanmıyorum. Yoktur demek saflık olur.

- Ya yönettikleri maçlara oynuyorlarsa?

- Kendi maçına oynaması bir şeyi değiştirmez ki. Diğer maçları da düşünmek lazım. Bahisçiler, dünyada hakemlerin, futbolcuların, antrenörlerin yaşadığını biliyor. Sistemin sahipleri sistemden para kazanmak için çabalıyorlar. Bu tür şeylere onlar izin vermiyor kolay kolay.

- Siz bahis oynadınız mı?

- Ben piyango bileti bile almam. Sayısal, Toto, Loto, At Yarışı oynamam. Biliyorum ki param boşa gidecek. Zaten öyle kısmetsizim ki, bilet alsam çekiliş ertelenir.

Nobre, elle attığını söyleseydi ne kaybederdi?

- Kendini atan futbolculara ne diyorsunuz?

- Emek hırsızları diyorum. Herkes emeğe saygılı olmalı. Kul hakkı yememek çok önemli. Mesela Nobre... Rizespor-Fenerbahçe maçını televizyondan izledim. ‘Ohh, temiz gol’ dedim. Baktım itiraz da yok. Hakikaten gol gibi gol. Ama sonra bir baktım elle almış. Nobre o topu elle aldığını söylese ne kaybederdi? Aksine çok şey kazanırdı.

Eskiden maç izlerdim şimdi ise hakem...

- G.Saraylı olduğunuzu açıkladınız. G.Saray maçlarını nasıl izliyorsunuz?

- Eskiden maç izleme keyfim vardı. Artık onu kaybettim. Şimdi maçın geneline değil, hakeme bakıyorum. G.Saray’ın Avrupa Kupası maçlarında heyecanlanıyorum. Ama ben diğer Türk takımlarının Avrupa maçlarında da heyecanlanıyorum. Trabzon’un Rum takımı ile yaptığı maçta üçüncü golden sonra bardağı fırlattım.

Collina’yı hiç düşünmedim

- Pierluigi Collina’ya görev vermeyi düşündünüz mü hiç?

- Aklımın ucundan bile geçmedi. ‘Etik olmayan bir davranışı var’ diye suçlanan bir insana Türkiye’de görev vermek teslimatçılık olur.

- ‘Ligin ikinci yarısında hakem hataları çoğalır, hakemler de yoruluyor’ yorumlarına ne diyeceksiniz?

- Futbolcunun yorgunluğuna katılırım. Futbolcu maçı kaybederse bazı endişeleri olur, para puan kaybeder. Hakemin böyle bir kaygısı yok.

Bir yanlış karar çok şeye mal olur

- Ya hakemlerin hataları?

- Hakem vicdan sahibi olmalı. O düdük çok önemli. ‘Ne olmuş yani görmemiş işte’ diye düşünmek olmaz. O yanlış karar bir kasaya girecek parayı, başka bir kasaya yönlendiriyor. İntihara, olaylara neden oluyor. Emek hırsızlığı sedece para çalmak mıdır? Hayır. Futbolcular, hakemler hepsi iyi olmalı. Sahtekar olmamalı.

- Peki hakemlerin hata yapmamaları için ne yapıyorsunuz?

- Her maç öncesi onları arıyorum. Ve hep aynı şeyi söylüyorum, ‘Hiç kimseye borcumuz yok.’ Bu kafalarında yer edinsin istiyorum. Arkasında onu yönetenlerin durduğunu bilmelerini istiyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!