Güncelleme Tarihi:
İkinci yarının ikinci maçını Bursa'da Bursaspor ile oynamıştık. Bu maçta muhteşem bir futbol ortaya koyan Galatasaray sahadan 3-2 mağlup ayrılmıştı. O gün şampiyon olacağımıza inanmıştım ve bu inancım hala sürüyor.
Ancak bu konuda bazı endişelerim de yok değil. Çünkü bu yılın, bu sezonun başından beri bir Türk takımı için oldukça fazla sayıda maç oynadık. Avrupa kupaları, Türkiye Ligi ve Türkiye Kupası'nı hep aynı kadro taşıdı. Bu kadro takviye edilmek şöyle dursun, en önemli oyuncusunu kaybederek ikinci yarıya başladı. Adrian İlie şimdi Valencia'da harikalar yaratıyor, biz burada Hagi ve Filipescu'nun enkazları ile avunuyoruz.
Türkiye Kupası finalini Beşiktaş'a karşı kaybettik. Burada söylenecek fazla bir söz yoktu, çünkü sadece bu kupayı amaçlayan Beşiktaş maça bütün varlığı ile çıkmış ve haddini bilerek oynamıştı. Burada iki takımın teknik direktörleri arasındaki fark bir kez daha ortaya çıktı. John Benjamin Toshack 8 kişiyi kalesinin önüne dizerek G.Saray'ın amansız saldırılarına sukünetle direndi. İlk yarı bittiğinde Beşiktaş topu iki kere bulmuş, bunun birini gol yapmıştı. Topla sürekli oynayarak saldıran G.Saray, Beşiktaş'tan 10 kere daha fazla yorulmuş, buna rağmen devreyi yenik kapatmıştı.
İkinci yarıda değişik taktikler yine aynı sonucu verdi. G.Saray daha da fazla yoruldu ve uzatmalar bittiğinde neredeyse tükenmişti.
İşte benim korkum budur. Türkiye Kupası'nı kaybettik, üstelik büyük bir hasara uğradık. Şimdi herkesin endişesi bu hasara uğramış takımın şampiyonluk gülünü göğsüne takıp takamayacağı konusundadır.
Ben inanıyorum ki, eğer futbolun içine iyi sıhhatte olsunlar gibi unsurlar karışmadığı taktirde G.Saray herşeye rağmen şampiyonluk gülünü göğsüne takacaktır. Çünkü bunu en fazla hakeden takım G.Saray'dır.
Son maçlarda yönetimin aşırı dikkatli olması gerekiyor. Çünkü G.Saray en kötü maçlarında bile rakiplerinden daha iyi oynuyor. Şu anda futbolun içine başka şeylerin karışmayacağına inanmak istiyorum.
Son maçta G.Saray'a ağır hasar verdiren Beşiktaş'ın Fenerbahçe maçını tam bir onur mücadelesi halinde düşüneceğine inanıyorum. Bu arada bizim de rakibin üzerine amansızca saldırmak yanında basit gol pozisyonlarına girme taktiklerini çalışmamız gerekiyor.
Ve son olarak Hakan Şükür'ün sahada hamal gibi koşmayı bir yana bırakıp, arka arkaya goller atması gerekiyor. Bence Hakan Şükür, 2-3 gün Tanju Çolak ile özel antrenman yapsa, son 5 maçta 10 gol atabilecek düzeye ulaşır.
Sakin ve kararlı olarak şampiyonluk gülünü göğsümüze takmalıyız.