A.A.
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2011 11:43
Türkiye'ye wushu sporunda ilk dünya şampiyonluğunu getiren Hüseyin Dündar, yaşadığı zorlukları kitap haline getirerek gençlere örnek olmak istiyor.
Çin'in Başkenti Pekin'de 2007 yılında düzenlenen 9. Dünya Wushu Şampiyonası'nda 52 kiloda dünya şampiyonu olan Hüseyin Dündar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 17 yıldır
spor yaptığını ve wushu dalında Türkiye'den ilk dünya şampiyonunun kendisi olduğunu belirtti.
Spor yaşantısının çok zor şartlarda başladığını ve geliştiğini anlatan Dündar, “Ailemin maddi durumu çok kötüydü. Normal bir işçi emeklisi babanın oğluyum. Evimiz İncirlik ilçesindeydi ve benim antrenman yaptığım salonda arabayla yarım saat uzaklıktaydı. Çoğu zaman dolmuş parası bulamazdım ve yaklaşık 26 kilometrelik mesafeyi yürüyerek gidip gelirdim. Yiyecek simit parası bile bulamadığım zamanlar da oldu, ama ben hep başarılı olacağıma inandım” dedi.
Parası olmadığı için çoğu zaman
yemek yemeden antrenman yaptığını söyleyen Dündar, “Sporcunun beslenmesi çok önemli, ancak ben fazla beslenemezdim. Çünkü maddi imkanım yoktu. Nasıl yapabilirdim ki? O zamanlar gıda takviyesi ya da vitamin hiçbir şekilde alamadım. Bu imkansızlıklara rağmen bu kadar şey yaptım. Eğer destek çıkılsaydı şu anda olimpiyat şampiyonu bile olabilirdim. Benim gibi nice gençler var. Destek verilirse onlar da bu tür başarılara imza atabilir” diye konuştu.
Dündar, yaşadığı zorlukları ve zorluklar karşısında yaptıklarını kitaplaştıracağını ifade ederek, kitabında insanların nasıl başarıya ulaşabilecekleri, hiçbir zaman umutlarını yitirmemeleri gerektiği, insanların spor yaparak hayatını kurtarabileceği gibi konuları işleyeceğini bildirdi.
Spora ilk başladığında ailesinin kendisine karşı çıktığını söyleyen Dündar, şöyle devam etti:
“Oturduğum semtte herkes benimle dalga geçerdi, bu şekilde spor yaptığım için. Ben onlara her zaman, 'neden benim hakkımda konuşuyorsunuz, bunu yapacağım' demiştim. Bana herkes demişti 'Senin hayallerin 10 milyonda bir gerçekleşir'. Ben de onlara 'O 10 milyonda bir benim' demiştim. Ben her zaman inandım ve başardım. 'Bırak şu sporu, bir işe gir' diyorlardı. 'Ne zaman bırakacaksın şunu, git işe gir' dediklerinde ben de onlara 'bu benim işim' diyordum. Ancak şampiyon olduktan sonra durum değişti. Herkes bana karşı saygılı olmaya başladı. Bunu herkesin bilmesini istiyorum. Bu kitap aslında bu tür zorlukları yaşayan ve sporu bırakma noktasına gelen gençler için bir örnek olacak. İnsanlar asla hedeflerinden vazgeçmemeli. Kitabımda bunlara da yer vereceğim ve örnek bir sporcunun nasıl olduğunu göstereceğim. İnsanların yokluklar içinde olup da inanarak neler başarabileceğini anlatmak istiyorum. İnsan inandıktan ve çalıştıktan sonra müthiş şeyler yapabilir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
DESTEK İSTEMİ
Türkiye'de
futbol dışında diğer sporların desteklenmediğini savunan Dündar, maddi zorluklarla karşılaştığı bazı dönemlerde sporu bırakacak noktaya geldiğini ifade etti.
“Türk tarihine sadece futbolcular geçer. Bizim en büyük üzüntümüz de bu zaten” diyen Dündar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Her yere gidip ülkemizi temsil ediyoruz, ancak bize değer verilmiyor. Eğer değer istiyorsan futbol oynayacaksın gerisi zaten angarya. Benim derecelerimi daha Türkiye'de kimse yapamadı, ancak hiçbir şekilde destek görmüyoruz. Türkiye'de sporcuların bir yere gelmesi teşvik edilmiyor. Yokluklar içinde bu başarıları sağlıyoruz. Eğer destekleseler daha iyi yerlere geliriz. Türkiye'de sporcular olimpiyat şampiyonu olduktan sonra destekleniyor. Ama o saatten sonra gelen destek önemli değil. Çünkü o sporcu yapacağını yapmış. Göstermelik şeyler var. Gelirler yanınıza fotoğraf çektirirler, 'destekliyoruz' derler.”