Alp ULAGAY
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2006 00:00
Yannick Noah, Ivan Lendl, Sergey Bubka, 1980-2000 arasında dünya sporuna damga vurmuş üç isim.
Üçünün çocukları şimdi başarılı bir
spor kariyerinin eşiğinde. Ama onlarınkinden farklı spor dallarında kendilerini kanıtlama peşindeler. Babalarının ünü, parası yollarını açıyor: Para derdi olmadan istedikleri
turnuvaya gidiyor, istedikleri antrenörlerle çalışıyorlar. Bir yandan babalarıyla kıyaslanıyorlar. Dünya spor medyası genç Bubka, genç Lendl, genç Noah da yıldız olacak mı sorusunu sorup duruyor. Belçikalı tenisçi Kim Clijsters ise, dünya dördüncüsü Belçika takımında oynayan futbolcu babasını şimdiden şöhretiyle gölgeledi. Belçika tarihinin en başarılı sporcularından biri olarak anılıyor.
KIM CLIJSTERS’İN ÜNÜ BABASINI ÇOKTAN GEÇTİ
1986
Dünya Kupası’nda yarı finale yükselen Belçika takımında çoğunlukla yedek kulübesindeydi Leo Clijsters. 1990 Dünya Kupası’nda Belçika forması giyiyordu. Takımı iki galibiyetle ikinci tur vizesi alırken, savunma oyuncusu olmasına rağmen Clijsters de Uruguay’a bir kafa golü atmıştı. İkinci turda
son dakika golüyle kupaya veda ettiler. Kulüp geçmişi de başarılıydı. Kaptanlığını yaptığı Mechelen takımı 1988’de Ajax’ı yenerek Kupa Galipleri Kupası’nı kazandı. Ertesi yıl bir başka Hollanda takımı PSV Eindhoven’ı yenerek Avrupa Süper Kupası’nı da kazandılar. Belçika Lig Şampiyonluğu işin cabasıydı. Bu başarılar sayesinde 1988’de Belçika’da yılın oyuncusu seçildi. Futbolu bıraktıktan sonra Gent, Lommel ve Diest gibi ufak kulüplerde teknik direktörlük denemesi yaptı. Ama pek başarılı değildi. Kafasında başka bir proje vardı: Kızı. 1988’de, babası kupaları kaldırırken, Kim Clijsters ilk kez alıyordu eline tenis raketini. Önceleri çocukluk hobisiydi. Kısa sürede yeteneği anlaşıldı. Babasının maddi desteğiyle turnuvalara gitmekte, antrenör bulmakta zorlanmadı. Gençler kategorisindeki parlak sonuçlardan sonra 1999’da profesyonellik kararı aldı. Ülkesinde, Anvers’teki turnuvada çeyrek finale yükseldi. Hele aynı yıl Wimbledon’da dördüncü tura çıkınca tüm dikkatleri üzerine çekti. 2001’de Fransa Açık finaline çıktığında ünü babasını çoktan geride bırakmıştı. Finalin son setinde ABD’li Capriati’ye 12-10 kaybedip şampiyonluk şansını kaçırdı. Bu süreçte menajerliğini de babası üstlenmişti. 2003’te, 20 yaşında, babasının kanatları altında en iyi sezonunu geçirdi. Dokuz turnuva kazandı. Dünya sıralamasında bir numaraya yükseldi. Kim Clijsters halen dünya sıralamasında beşinci. Ama 2007 sonunda tenisi bırakacağını şimdiden ilan etti.
TENİSÇİ BABANIN BASKETBOLCU OĞLU
2,11 metrelik uzun boyu ve dal gibi vücuduyla bir kez daha maçın kahramanıydı Joakim Noah. Henüz ilk sezonunu oynadığı Florida Üniversitesi’ni, NCAA Basketbol Turnuvası şampiyonluğuna taşıyan isimlerden biriydi. Floridalı gençler büyük bir coşkuyla şampiyonluğu kutlarken Joakim de geleneğe uyarak çembere tırmanıp fileyi makasla kesip boynuna geçiriyordu. ABD spor basını genç sporcunun sadece pota altındaki başarısına değil ailesine de odaklandı.
Öyle ki dedesi Kamerunlu futbolcu Zacharie, babası ünlü Fransız tenisçi Yannick Noah, annesi eski İsveç güzeliydi. 1985’te New York’ta doğmuş, Paris’te büyümüş, üniversite için tekrar ABD yoluna düşmüştü. Hele babası ne deli fişek tenisçiydi. 1983’te Fransa Açık Tenis Turnuvası’nı 37 yıl sonra kazanan ilk Fransız olduğunda tüm ülke ayağa kalkmıştı. Baba Noah, başarılı spor hayatından sonra müzisyenliği kafasına takmış ve albüm üstüne albüm çıkarmıştı.
Indianapolis’teki NCAA dörtlü finalinde Joakim’i desteklemeye ailece geldiler. Yannick Noah oğluna 18 santimetre aşağıdan bakıyor ama ona sarılmadan da yapamıyordu. Basketbol otoriteleri genç Joakim’in NBA’in yolunu tutup babasının ününü geçebileceğini konuşuyor.
SIRIKÇI BABANIN TENİSÇİ OĞLU
Sergey Bubka sırığıyla yıllarca havalarda uçup dünya atletizmine damgasını vurdu. Sovyet sporuna kazandırdığı altı dünya şampiyonluğu, 35 dünya rekoru başarısını özetliyor. Rekortmen atlet 2000’de sporu bıraktıktan sonra Ukrayna Meclisi’nde mebus oldu. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne seçildi.
Kendine Monte Carlo’da bambaşka bir yaşam kurdu. Bundan faydalananlardan biri de aynı ismi taşıyan oğlu Sergey Bubka (19) oldu. Yedi yaşından beri Monte Carlo’da yaşayan genç Sergey, "Babam atletizme zorlamadı. Tercihi tamamen bana bıraktı. Sonra da teniste en büyük destekçilerimden birisi oldu," diyordu.
Oğul Sergey’in ismi gençler turnuvalarında pek tanınmıyordu. 2003’ün ocak ayındaki Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nda kaderi değişti. İsmi fark edilince gazeteci ordusu peşine düştü. Babasıyla ilgili sorular yağdı. Akıcı İngilizcesiyle hepsine sabırla yanıt verdi. O yıl dünya gençler sıralamasında 68’inciliğe kadar çıktı. 1,86 metrelik boyuyla babasına tepeden bakan Sergey, henüz profesyonel başarı elde edemedi. Bu yılın başında dünya klasmanında 915’inciydi. Geçen hafta 415’e yükseldi.
TENİSÇİ BABANIN GOLFÇÜ KIZLARI
Çekoslovak Ivan Lendl, 1980’lerde adeta bir efsaneydi. İnanılmaz çalışma azmiyle, 24 yaşından sonra, dünya sıralamasında bir numaraya yükselip dört yıl zirvede kalmıştı. Tam sekiz grand slam turnuvası kazandı. Dört grand slam turnuvasından biri olan ABD Açık’ta sekiz yıl üst üste final oynadı. 1989’da ülkesinden ayrılıp ABD’ye yerleşti. ABD vatandaşlığına rötarla, 1994’te kavuştu. Connectiucut’a yerleşti. Beş kız çocuğu oldu.
Lendl, tenisteki son yıllarında hobi olarak golfe merak salmıştı. Yardım turnuvalarında oynuyordu. Hálá ABD Açık Golf Turnuvası elemelerine katılıyor, ünlüler turnuvalarında boy gösteriyor. Eski tenisçi, bu golf sevgisini yıllar sonra kızlarına aşıladı. "Mutlaka spor yapmalılar. TV başında saatlerce oturmalarını istemiyorum," diyordu. Büyük kızı Marika (17) bundan birkaç yıl önce sakatlıklardan bezip raketi bıraktığında, golfe başladı. İyi bir oyuncu oldu. 2003’te ABD Gençler Şampiyonası’nda 13-14 yaş grubunda 24. sırayı aldı. Başlangıçta küçümsediği golfü daha da sevdi. Artık sahada yalnız değil. İki yaş küçük kız kardeşi Isabelle (15) ve onun küçüğü Daniela (14) da ablalarını takip ediyor. Isabelle, kısa sürede ablasını geçip ABD gençler klasmanında beşinci sıraya yükseldi. Geçen eylülde ABD ve Avrupa takımlarını karşı karşıya getiren Ryder Gençler Kupası’nda ne kadar yetenekli olduğunu gösterdi.