Saldım çayıra, mevlam kayıra..

Güncelleme Tarihi:

Saldım çayıra, mevlam kayıra..
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 1997 00:00

Metin SERTOĞLU
Haberin Devamı

Tüfeği elinden bıraktın, güreşe mi soyundun? diyeceksiniz. Hayatım hep güreşmekle geçti. Hem de çayıra, mindere çıkmadan! Ne omuzlarımı mindere gömdürttüm ne de göbeğimi semaya diktirdim. Fazla oyun bilmesem de, arkaya dolanıp puan almasını bildim.

Rahmetli babam İhsan Sertoğlu, 1930'lu yılların milli güreşçisi, 1940'lı yıllarında Türkiye Atıcılık ve Avcılık şampiyonuydu. Fikret Karabudak Paşa'nın Askeri Fabrikalar Müdürü olduğu dönemde, babam da Tophane Sanat Okulu'nu bitirip bu fabrikada göreve başlayan milli güreşçiymiş (alafranga), şimdiki adıyla grekoromen güreşirmiş.

Fikret Paşa'nın talimatları ile Güreş Kulübü'nü kurmuş. Kendi diktikleri ot minderde boğuşmaya başlamışlar. Birgün Fikret Paşa babamı çağırtıp, ‘‘Muhafız Alay Komutanı İsmail Hakkı Tekçe Albay'ın yanında askerlik yapan iki yağlı güreşçi varmış. Al getir, iyilerse fabrika takımında güreştirelim’’ demiş.

İşte babamın da rahmetli Yaşar Doğu ve Celal Atik'le tanışmaları böyle olmuş. Yaşar hafifte, Celal'de ağırda güreşirmiş! ‘‘İkisini birbirine tutuşturmazdım. Yaşar çok güçlü, Celal ise çok kıvraktı. Birbirlerini sakatlamalarından korkardım’’ derdi. Bir müddet Ankara Güreş ve Avcılık Ajanlığı da yapan babam daha birçok çayırdan topladığı güreşçilere mayoyu giydirip minderle tanıştıran, onlara hocalık eden bir pehlivandı.

Bu nedenle, baba ocağı güreşe de aşırı bir tutkum vardır. Avcılıkta, atıcılıkta belki rahmetliyi solladım! üzerime mayoyu, kispeti giymedim ama hayat arenasının ne çayırından ne de minderinden hiç tüymedim. Hele ülkede bu kadar çok güreşe doymayan acemi pehlivanın varlığında, altmışıma geldim, güreşmeye hala doyamadım.

Günümüzün Kırkpınar Ağası Hüseyin Şahin geçtiğimiz Federasyon Başkanları seçimleri öncesi, ‘‘Yağlı Güreş ile Minder Güreşi ayrılsın’’ diye bayrak açtı. Sonuçta Merkez Danışma Kurulu kararı, Bakan'ın onayı ile ayrılarak ‘‘Yağlı Güreş’’ adı altında, ‘‘Geleneksel Sporlar Federasyonu’’na bağlandı.

Geçen gün Ağa, Federasyon Başkanı Ahmet Ayık ve Tevfik Kış hocayla sohbete daldık. Federasyonu bölen ağam şimdi bin pişman, ‘‘Ah ben ne ettim’’ derken, Başkan Ayık da, ‘‘Ben sana et tırnaktan ayrılmaz dememişmiydim’’ diyor. Tevfik hoca da ‘‘ah, ah’’ diye içini çekerek, yağlı güreşi tekrar eski yuvasına döndürmeyi düşlüyor. ‘‘Yağlı güreşin bol akçesi gençleri azdırdı, ocakları söndürüyor. Zembili boynuna asan genç en az 6 ay eve barka uğramıyor. Kazancını sazda, barda tüketip evine perişan dönüyor. Hem malına hem de canına zarar veriyor’’ diyor Kırkpınar Ağası.

Türk güreşinin ününe ün katan pehlivanlar, çayırlardan mindere geçenlerdir. Önümüzdeki günlerde Merkez Danışma Kurulu'na getirilip, görüşülmesi halinde, ‘‘Zararın neresinden dönülürse kardır’’ hesabıyla, minder güreşiyle kucaklaştırılacak mı, yoksa ‘‘Saldım çayıra, mevlam kayıra’’ dileğiyle vıcık vıcık yağlı yoluna devam edecek mi sorusuna beklenen çözüm çıkageldi! Sn.Tevfik Sarpkaya Efemin peşrevli tekliflerine Sn. Yücel Seçkiner Bakanım'ın çektiği elense, YAĞLI GÜREŞİ çayırdan koparıp miderin göbeğine uçururken, cazgırlığı da bizlere düştü. Hayırlı, uğurlu olsun, madalyanız bol olsun.. Pehlivan.. Pehlivan..

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!