Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2000 00:00
İlyas ÖZGÜVENYOK Okuyan, Piriştina'nın maaşına haciz koydurmuş. Yok Piriştina'nın kafası atmış Eşrefpaşa Hastanesi'ni SSK'ya devirden vazgeçmiş. Sanki Karagöz-Hacivat diyaloğu. İşin özünü kaçırmayalım, ben bu hastanenin SSK'ya devrine karşıyım. ‘‘BEYİN göçü, sermaye göçü, şirket göçü, holding göçü’’ derken İzmir'den bir de ‘‘Hasta göçü’’ başladı. Orta halli olanlar İstanbul'a, iyi halli olanlar ise Avrupa'ya, Amerika'ya. Yılbaşı-bayram turları gibi. Önce aracıyla dolar üzerinden pazarlık yapıyorsunuz, komisyonunuzu veriyorsunuz, sizi İstanbul'a götürüyor. Ulaşım, otel, hastane, tedavi herşey dahil paketler. KİMSE neyin doğru, en doğru olduğunu bilmiyor. Piyasa şarlatanlardan geçilmiyor. Bilgisiz, bir o kadar da çaresiz insanların gözleri boyanıyor, cepleri hortumlanıyor. Aynı ameliyatın çok daha mükemmelinin İzmir'de yapılabileceğini kimse düşünmüyor. Milyarlar, trilyonlar havada uçuşuyor. İZMİR'de son yıllarda bir kıpırdanma var. Doktorlar biraraya geliyor, özel tıp merkezleri hastaneler kuruyor. Ancak bunlar henüz İstanbul'dakilerin düzeyine ulaşmış değil. Elbette en doğrusu, her insanın sosyal güvenceye kavuşmuş olması, sağlık tesislerinde hiçbir ayrıma uğramadan tedavisini yaptırması. Ancak Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısı buna henüz izin vermiyor. EGE'den hasta göçünü önleyecek İstanbul, hatta Avrupa'dakilerle yarışacak özel hastanelerin İzmir'de kurulmasını istemek yaşamın gerçeği olarak karşımızda duruyor. Üstelik İzmir, Ege ve Dokuz Eylül Tıp Fakülteleri ile Türkiye çapında başarılara imza atmış bir potansiyeli içinde yaşatıyor. BU aşamada İzmir'de son zamanlarda sağlık alanında yaşanan üç tartışmaya kısaca değineceğim. Özel Sağlık Hastanesi'ni tanıyorsunuz. Ege Bölgesi'nde yaşayanların tamamına yakını kendisi için değilse de, bir yakını için mutlaka bir kere Özel Sağlık'a gitmiştir. Ortak yapısının değişmesinin ardından ilginç gelişmeler yaşandı. Hemşireler, hastabakıcılar sendikaya üye oldu diye ardarda işten çıkarılıyor. Hastaneyle çalışan doktorlar huzursuz. Kısır çekişme, ince hesaplar bu köklü sağlık kurumuna zarar verirse hepimiz çok üzülürüz. Bu nedenle hastane yöneticilerinin olaylara daha sağduyulu, soğukkanlı yaklaşmalarını, burada hasta tedavi eden doktorları bir kez daha dinlemelerini diliyorum.DİĞER konu ise Mavişehir'deki özel hastane tartışması. İki özel girişimci grubu buraya hastane yapmak istiyormuş. Plan tartışması çıkmış. CHP'li Rıfat Özer ise ‘‘SSK'ya verilsin’’ demiş. İyi, hoş da ben hálá burada ‘‘Buharlaşan hastanede’’ takılıp kaldım. Yahu Emlak Bankası burada Büyükşehir Belediyesi'ne hastane yapacaktı. Yöneticilerde hafıza kaybı olabilir diye, geçen ay bu konuyu yazıp hatırlatayım dedim, kimseden ‘‘tık’’ yok. Protokoller hala belediye arşivinde duruyor. Rıfat Özer, mecliste bu konuya bir cümleyle değinmiş. Yine ‘‘çıt’’ yok. Pes yani!EŞREFPAŞA Hastanesi ise Bakan Okuyan'la, Başkan Piriştina arasında polemik konusu. Başkan önce ‘‘Hastaneyi SSK'ye vereceğim’’, kafası atınca da, ‘‘Vermiyorum’’ diyor. Tartışma belki hedefinden sapıyor ama gelinen nokta bu. Ne güzel devlet yönetimi anlayışı! ‘‘İstersem veririm, tepemi attırırsanız vermem.’’ Hiç de Piriştina'nın tarzına uymuyor. Yine de bu çekişme hayırlı oldu. Çünkü ben, ‘‘Sat kurtul-ver kurtul’’ anlayışına sonuna kadar karşıyım. Eşrefpaşa Hastanesi'nin SSK'ya devri de belediye için tarihi bir hata olur. Burası köhne, harabe bir haldeyken Yüksel Çakmur'un Belediye Başkanı, Levent Köstem'in Başhekimliği döneminde İzmir'in en modern sağlık tesisleri arasına girdi, örnek oldu. Şimdi niye olmasın? Hep söylüyoruz. Belediyecilik yol-kanal-su hizmetiyle sınırlanamaz. Sağlığına kavuşan bir insandan alacağınız teşekkürün değeri buraya harcayacağınız parayla ölçülemez. Eşrefpaşa'nın devri SSK'ya havuza bir bardak su eklemekten fazla katkı da sağlamaz. Bir kez daha düşünün.
button