Güncelleme Tarihi:
ALİ ŞEN'İN TEZİ DOĞRULANDI Kıskandırmak gibi olmasın ama Kopenhag'daki şanslı insanlar arasında biz de bulunuyorduk. Safkan bir taraftar ekibi olarak, ‘‘Hakiki taraftar acı çekmeyi tercih eder’’ düsturuyla yola koyulduk. Havaalanı, akın eden Galatasaray taraftarlarını karşılamakta zorlanınca, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin geçmeleri için yapılan kontuar da devreye sokulmuştu. Böylece Ali Şen'in Galatasaray'ın Türkiye'den önce Avrupa Birliği'ne girdiği tezi de doğrulanmış oldu.
ŞİŞLİ'NİN BÜYÜĞÜ KOPENHAG Kopenhag bizim Şişli'den biraz hallice bir kent neticede. Kenti tanıtma konusunda kararlı bir rehber, bize kraliçenin sarayını (Ben sarayı müştemilat sandım. Meğer saray hakikaten o binaymış), meşhur Denizkızı Heykeli'ni (Hollandalılar umduklarından çok küçük boyutta buldukları bu heykeli ''görülmemesi gereken yerler listesi''e koymuşlar) filan gösterdi.
POLİSLERİ POSTACI GİBİ Rehberi ‘‘halka karışmak’’ istediğimizi söyleyerek ektikten sonra, zaten avuç içi kadar olan Kopenhag'da direkt taraftar ortamına girdik. Bir iki nokta dışında riskli bir yere rastlamadık açıkçası. Kavga çıkacağı her halinden belli olan Tivoli Meydanı'nın köşesindeki İngiliz pub'ının önünden geçtik. Zaten biz geçtikten 45 dakika sonra filan olay patlamış. Zaten patlamasa şaşardım. Huzurlu bir kentte polislik yapmaya alışmış olan güvenlik güçleri, polisten çok posta memurunu andırıyordu.
FENERBAHÇELİ İNGİLİZLER Kopenhag'da Fenerbahçe formasıyla gezen İngilizler de vardı. Galatasaray taraftarlarına tuhaf bir vurguyla ‘‘Feğnerbaçe’’ diye takılan bu arkadaşlara, Galatasaraylılar da ‘‘Manchester güzelim, Manchester...’’ şeklinde karşılık veriyordu.
DİREĞİN TEPESİNDEKİ POPO Kanal kenarındaki restoranlarda iki takımın taraftarları keyifli bir şekilde birlikte oturuyordu. Hatta bir ara alkolün etkisiyle bir teknenin direğine tırmanan ve -çok afedersiniz- poposunu gösteren bir İngiliz taraftara kimse aldırmadı bile. Arsenal ve Galatasaray taraftarları birlikte içki içtiler, hatıra fotoğrafları çektirdiler ve birbirlerine şans dilediler. Yani medeniyetse buyrun medeniyet. Keşke TV ekipleri Tivoli Meydanı yerine buraya gelselerdi...
MEKSİKALILARA MÜZİK DERSİ Bu arada Galatasaraylı bir grup taraftar, oturdukları Meksika lokantasının müzisyenlerine ‘‘Re re re ra ra ra Galatasaray, Galatasaray Cimbombom’’ tezahüratını çalmayı öğreettiler. Emiliano Zapata gibi giyinmiş müzisyenler gün boyu bu parçayla Cimbomluları gaza getirip iyi de bahşiş topladılar.
LİNDA BURAYA YUMRUK HAVAYA Stadın hemen dışındaki Carlsberg standında içeride yapılacak tezahüratların provası yapıldı. İçki servisi yapan bir kızcağız ‘‘Linda bize sarı desene’’, ‘‘Linda buraya yumruk havaya’’ türü tezahüratlarla bayağı bir yıpratıldı.
Yumruk şovuna davet edilen tek kişi bu hanım kızımız değildi tabii ki. Hürriyet Gazetesi Spor Servisi Müdürü Nezih Alkış, Savaş Ay, Deniz Arman gibi isimler de şova davet edildi.
ARSENALLİLERDE ZİHİNSEL HASAR Galatasaray taraftarı maç boyunca susmadı. Özellikle 30 dakika filan ‘‘Dağ Başını Duman Almış’’ söylenmesi, Arsenalli futbolcu ve taraftarlar da kalıcı hasar oluşturdu. Bir taraftar da ‘‘Yahu ben bu marşı, ilkokul eğitimim boyunca toplam bu kadar okumamışımdır’’ diyerek konuya bir başka boyut kazandırdı.
BAYRAKLAR SECCADE OLDU Penaltı atışları sırasında Kopenhag'da zaman durdu. Dizler titredi, gözler kapatıldı, kalan tüm güçle bağırıldı ve kupa bize geldi. Galibiyeti, maç çıkışında sarı kırmızı bayrakları seccade olarak kullanıp namaz kılarak kutlayan üç kişi de vardı.
ALANDA ÇOBAN KAVURMA Yorgun argın varılan havaalanında karınları acıkan taraftarlar, ilginç bir mönüyle karşılaştı. Çoban kavurma, pilav, cacık falan filan Danimarka'da bir havaalanında beklenecek en son mönüydü. Yalnız bize ulaşan son bilgilere göre bu mönü, yıllarca Türkiye'de yedikleri yemekle midelerini bozan Danimarkalıların bir tür intikamı olmuş. Yazık...
Bu. yazı böyle sonsuza kadar uzayabilir. Ama hemen bitirmek gerekirse şu kadarını söyleyeyim: ‘‘Bu taraftar sizinle gurur duyuyor...’’