Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2005 00:00
Beşiktaş derbisinden sonra yediği dört gol ile büyük eleştiri toplayan tecrübeli kaleci, Denizlispor ile oynanan kupa maçında yıldızlaştı. Trabzonspor maçı kazanıldı ama o soyunma odasının en buruk ismiydi.BEŞİKTAŞ derbisine kadar her şey çok güzeldi... Sarı lacivertliler, evinde oynadığı ilk derbide ezeli rakibine yenilerek, büyük prestij kaybetmişti...Zirvedeki puan farkı devam ediyor ama Kadıköy'deki yenilmezlik bitiyordu.Son 20 dakikada 9 kişi oynayan Beşiktaş, sahadan 4-3 galip ayrılmıştı. Üstüne üstlük bu bölümde oyuncu değişikliği hakkı olmadığı için siyah beyazlılarda kaleye Pancu geçmişti. Pancu'nun oynadığı dakikalarda Rüştü bir gol daha yemiş ve F.Bahçe tarihi maçta ezeli rakibine boyun eğmişti.Maçtan sonra Beşiktaşlılar "Kadıköy Panteri" yakıştırmasıyla Pancu'yu göklere çıkarırken, medya Rüştü'yü yerden yere vuruyordu. Tecrübeli kaleci ise sessizliğini koruyor ve eleştirileri içine atıyordu.Ardından Denizlispor ile 120 dakikalık kupa maçı oynandı. Rüştü, bu maçta da Beşiktaş maçına benzer bir gol yedi. Penaltı atışlarında ise kurtarışlarıyla takımını finale çıkaran isim oldu.Bütün bu gelişmelerin ardından Trabzonspor maçı 2-1 ile geçildi. Şampiyonluk yolunda önemli bir engel daha geride kalmıştı. Soyunma odasında herkes galibiyetin sevincini yaşıyor, Rüştü ise buruk bir şekilde duşa giriyordu.Peki Rüştü'yü bu kadar huzursuz eden şey neydi...Bir gün sonra gerçek ortaya çıktıTecrübeli kaleci arabasına binip evinin yolunu tutarken gelen bir telefonda patlamıştı. Migros tribününün kale arkasındaki bir grup yarım saat boyunca Rüştü'ye küfür etmişti. Hem de kendi taraftarı. Buna içerleyen Rüştü, telefonda ağlıyor ve şu cümleleri sarfediyordu...İnsanın aklı almıyor. Ben bu maça nasıl konsantre olabilirim. Bir taraftar kendi futbolcusunu bu kadar yıpratır mı? Demek ki ben çok güçlüyüm. Bütün bu olumsuzluklara rağmen görevimi yapabiliyorum.Kemal kavga etmişKEMAL sakatlıktan kurtulmuş, sahalara dönmüştü. Ama bir türlü forma şansı bulamıyordu. Her maç sonrası eleştiriler daha doğru deyişle dedikodular aldı başını gitti;- Kemal, Murat Kuş'la kavga etti. Daum bunun için onu oynatmıyor. Ağzıyla kuş tutsa forma giyemez. Evet ortada bir tartışma vardı. Ama çoktan unutulmuştu bile. Bu dedikodu Kemal'in de kulağına geldi. Şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı.Kaptanın başına gelenlerHER doğum günü bambaşka bir heyecan yarattı. Brezilya usulü doğum günleri artık
Fenerbahçe'nin bir parçası oluvermiÅŸti. Yumurta ve un saldırısından kimse kaçamıyordu. Sıra kaleci Rüştü'ye gelmiÅŸti. Herkes yumurtasını saklamış, senaryo hazırlanmıştı. Soyunma odasında baÅŸta Tuncay olmak üzere, Semih, Recep, Serkan ve Kemal kaptan Ãœmit Özat'a yaklaÅŸtı. O güne kadar doÄŸum günlerini kenardan izleyen Ãœmit'e baskı yapılıyordu. - Kaptan sen de Rüştü abinin kafasında yumurta kıracaksın. Ãœmit bu teklifi kesinlikle kabul etmiyor ve "Ben kırmam" diye diretiyordu.Sen misin kabul etmeyen...Ä°dman bitiminde tüm takım önce Rüştü, ardından Ãœmit Özat'ın kafasında yumurtaları kırdı. Kaptan neye uÄŸradığını ÅŸaşırmış ve unlar yumurtalar içinde arkadaÅŸlarının bu ÅŸakasını çaresizce kabul etmek zorunda kalmıştı. Bu saldırıdan son nasibini alan isim de Daum'un yardımcısı Murat KuÅŸ olmuÅŸtu.Alex'in maymun taklidiDEVRE arasındaki Antalya kampı mükemmel geçti. Nihat Özdemir'in sahibi olduÄŸu otelde kamp yapan sarı lacivertliler, son yılların en yararlı kamp dönemini yaÅŸadı.Son günlerinde BaÅŸkan Aziz Yıldırım ve yöneticilerin de katıldığı kampın perde arkasında yaÅŸananlar ise tatlı bir anı olarak kaldı.Sabah 10.00'da baÅŸlayan idmanlara 1 dakika geç kalan 100 dolar ceza veriyordu. Cezaları da Yardımcı Antrenör Roland Koch'un kolundaki kronometre belirliyordu. Tüm takım bu korkuyu yaÅŸamamak için 5 dakika önceden sahaya çıkıyordu. Bir keresinde 4 Brezilyalı ortalıkta yoktu. Herkes saatini kontrol ediyor ve merakla bekliyordu. 5 dakika sonra Alex, Luciano, Nobre ve Aurelio ortaya çıkıverdi. 500'er dolarlık ceza hemen iÅŸleme konuldu. Bu 4'lü bir gün sonrasında 15 dakika önce sahaya çıktı. Ardından bir çığlık duyuldu. Herkes birbirine bakarken, bir anda gözler Alex'e çevrildi. MeÄŸer Alex, "Maymun" taklidi yapıyormuÅŸ...Hooijdonk'u gönderelimFenerbahçe BaÅŸkanı Aziz Yıldırım, Anelka'nın transferinde Daum'a bu soruyu sordu. Alman hoca, "Kalsın" deyince Brezilyalı Fabiano'nun sözleÅŸmesi feshedildi. DEVRE arasında Hooijdonk sorunu patlamıştı. Daum'la aralarına "kara kedi" girmiÅŸti. Hollandalı futbolcu ilk yarının son haftalarında "Sakatım" diyerek ülkesine gitti. Pierre'in yolculuÄŸu ile birlikte dedikodu kazanı kaynamaya baÅŸlamıştı. Hooijdonk, Daum'u eleÅŸtiriyordu. - Hatalı kadro, hatalı taktik.. - DoÄŸru oynamıyoruz..Bu eleÅŸtirilere yönetim içinde katılanlar da vardı. Ama bunun yüksek sesle dile getirilmesi herkesi sıkıntıya boÄŸmuÅŸtu. Ve F.Bahçe ÅŸimdi bir baÅŸka sorunla yüzyüzeydi.. Hooijdonk'un biralı fotoÄŸrafları gazete sayfalarına yansımış, özel hayatı sorgulanmaya baÅŸlanmıştı. Ãœstelik Anelka'nın transferi kapıdaydı. Takımdan bir yabancı gönderilecekti. Hooijdonk ile Daum'dan habersiz ilk temas kuruldu ve teklif iletildi:- SözleÅŸmeni feshetsek?Pierre bu teklife sıcak bakmadı. Ãœstelik tazminatı da dünyanın parasıydı.Bu sıkıntılı günlerde BaÅŸkan Yıldırım, Daum ile biraraya geldi; YILDIRIM: Hooijdonk'u gönderelim mi?DAUM: Hayır. Gönderilmesini kesinlikle istemiyorum. Çünkü, benim geniÅŸ bir kadroya ihtiyacım var. YILDIRIM: O zaman kalsın.DAUM: Ama kimseye oynayacak diye de bir garanti yok. Evet.. Hooijdonk'un 4 aylık kaderini iÅŸte bu konuÅŸma çizdi.Spiker RıfkıRÜŞTÃœ'nün geliÅŸi genç kaleci Recep'e yaramadı.Üçüncü kaleci durumuna düşmesine raÄŸmen, hemen hemen her deplasmana gidiyordu.Kaleye geçemiyor, kulübede oturamıyordu.Ama arkadaÅŸları ona iÅŸ bulmuÅŸtu. Recep artık bir televizyon muhabiriydi.Ä°smi de deÄŸiÅŸmiÅŸti."Spiker Rıfkı" diye çağırıyordu.Recep ise eline aldığı mikrofon ile Fenerbahçe TV'ye röportajlar yaparak, takımın bir baÅŸka motivasyon kaynağı oldu.Türkü babaAlmanya kampında yıldızlaÅŸan Servet, Daum'un güvenini kazanmıştı.O artık, takımın bankosuydu. Servet'in saha dışındaki en belirgin özelliÄŸi ise türkü tutkusuydu.Ãœmit Milli takımının kampında baÅŸlayan bu tutku ona "Türkü Baba" lakabını kazandırdı.Öyle bir repertuarı vardı ki, neredeyse Türk Halk müziÄŸindeki bütün ÅŸarkı sözlerini biliyordu.Kamplar, otobüsler, tesisler ve maçlardan önce Servet'in kulağında müzik dinlediÄŸini görenler, ona artık "BABA" diye sesleniyordu.YARIN: TUNCAY HANGÄ° MAÇTAN SONRA SOYUNMA ODASINDA CAMI PARÇALADIÂ
button