Güncelleme Tarihi:
DÜNYA güreşinin fizik olarak ufak tefek ama teknik ve başarı anlamında iri yarı adamıydı Salih Bora… Hem aktif sporculuk, hem antrenörlük yaşamında önemli başarılar imza attı.
Dünyada 48 kilo ile başlayıp, 15 yıl aynı kiloda mücadele eden tek sporcu oldu. Yıllarca börek, tatlı ve ekmekten uzak kaldı. Vücudunu öyle bir disipline sokmuştu ki, sporu bıraktı bugün sadece 2 kilo üzerine koydu. “Benimle güreştikten sonra 80-90 kiloda güreşenler oldu. Oysa ben hala 48 kiloda mindere çıkıyordum” diyor.
SOVYETLER DÖNEMİ ŞANSSIZLIĞI
Salih Bora, Avrupa ve Dünya şampiyonalarının finallerinde hep Rus güreşçilere takılıp gümüş madalyalarla yetindi. Bir türlü Ruslara şansı tutmadı. Onların olmadığı şampiyonalarda altın madalyalar kazandı. Final maçları onun için tam bir sendromdu.
“Her ikinci olduğumda ertesi günü çalışmalara başlıyordum. Beni yenen Rus güreşçiyi tam tanıyorum ancak her şampiyonada karşıma bir başka Rus çıkıyordu. Dünya şampiyonu olmayı çok arzu ettim ve 31 yaşına kadar kovaladım. Fakat 3 yıl dünya ikincisi oldum. Demek ki nasibim bu kadar dedim ve bıraktım. Üç değişik Rus’a (o zamanın Sovyetler Birliği güreşçisi) kaybettim. 5 kez yendiğim İtalyan iki olimpiyat şampiyonu bir olimpiyat ikincisi oldu.”
O ALTINLAR ANTRENÖRLÜKTE GELDİ
Güreş yaparken yakalayamadığım mutluluğa, antrenör olarak fazlası ile ulaştığımı söyleyebilirim. Avrupa, dünya ferdi şampiyonları çıkarıp, dünya takım ve
dünya kupasını ülkemize getirdim.” “O zaman hakem insiyatifi hep bizim aleyhimize çalışıyordu. O zaman alta yatırmak için kural yoktu. Hakem kimi istiyorsa onu
yatırıyordu ve durumda hokkanın altına hep biz gidiyorduk.”
Grekonun talihsiz küçük dev adamı
SALİH Bora, 1953 Tirebolu doğumlu. İlk altını 1972’de Balkan Şampiyonası’nda aldı. Dünya şampiyonalarında 3 kez ikincilik kürsüsüne çıktı. Balkan ve Avrupa 3.’lükleri var. Akdeniz Oyunları’nda 2, İslam Oyunları’nda 1 kez şampiyon oldu. 1979 ve 1981’de Sedat Simavi Vakfi Spor Ödülü’ne değer görüldü. 1982’de Türkiye’de Yılın Sporcusu seçildi. 1984’te olimpiyat 4.’sü olduktan sonra güreşi bıraktı. Türkiye ve Azerbaycan milli takımlarında antrenörlük yaptı.
Olimpiyattan güreşi çıkaramazlar
“BEN güreşin olimpiyatlardan çıkarılacağına kesinlikle inanmıyorum. Ancak sıklet kısıtlaması olabilir. Güreş olimpiyatların ana sporlarından biridir. Güreşin de suçu var. Gerekli yenilenmeyi yapmadılar. Kurallarda hakem insiyatifi çok fazla. Böyle olunca da şaibeler çok fazla oluyor.”
Ağır sıkletler hafiflerin yemeğini yer
“ALT sıkletteki güreşçiler genellikle ağır sıklet güreşçileri ile çok iyi anlaşırlar ve iyi arkadaştırlar. Çünkü kamplarda kilo ayarlamaları nedeniyle kısıtlı yemek çıkarılır. Benim gibi hafif kilo güreşçileri de yemeklerini küçük porsiyonla doymayan ağır sıklet güreşçilere verir.”
Güreşçilerin yüzde 90’ında emeğim var
“İSİM vermeye gerek yok. Birini unuturum diğeri alınır. Şu anda güreşenlerin yüzde 90’nında emeğim vardır. Milli Takımın bütün kademelerinde görev yaptım şimdi o güreşçiler, halen güreşiyorlar.”
Vitaminden başka hap içmezdik
“Grekoromende Demirperde ülkelerinin üstünlüğü vardı. O yıllar doping kontrolü de yoktu. Bir efervesan vitamin tableti vardı, günde bir kez öğle yemeklerinden sonra tabağımızın yanına konurdu. Başka takviyemiz yoktu.
Yol almak isteyenin yolunu kesiyorlar
Bizim güreş camiasında biraz ileri çıkan adamı hemen aşağıya çekerler. Milli takımlarda da antrenörlerin sayısı fazla olduğunda hemen gruplaşmalar başlar, işler karışır.”
“GÜREŞTE biraz yukarı çıkmak isteyenleri ayaklarından çekip aşağıya alıyorlar. Sözün kısası bir şeyler yapmak isteyenlere yol vermek istemiyorlar. Güreşin yönetimi konusunda sıkıntılar var. Güreş federasyonu başkanlarının, güreşin önünü açacak, güreşçilere istihdam sağlayacak, yeni güreş kulüpleri açılması konusunda çalışma yapmaları gerekir. Milli takımlarda kalabalık antrenörlerle çalışıldığında antrenörler arasında gruplaşmalar başlıyor. Sorumsuzluk, antrenörlerin üzerinden eksik olmuyor.”
Belalım Constantin
“ŞANSSIZ bir güreşçi idim. Hep kötü kuralar çekerdim. Hiç büyük bir şampiyonada zayıf adamla güreşip ter atmadım. Rumen Aleksandr Constantin vardı. 4 kez Dünya şampiyonu olan bu güreşçiye sürekli kaybediyordum. 1977 dünya ikinciliğini onu yenip kazandım.”
Dünyanın en iyisi Hamza Yerlikaya’dır
“HAMZA’nın abisi Muttalip biz de güreşçiydi. Hamza da ilkokulu bitirmiş. Antrenmanlara başlamıştı. 1989 yılında bana geldi. ‘Hocam göreceksin bir sonraki yıl milli takıma gireceğim şampiyon olacağım’ dedi. ‘Elbette, sen abinden iyisin’ dedim. Bir yıl sonra Yıldız Milli Takımı’na girdi, dördüncü oldu. Sonraki yıl Dünya Yıldızlar Şampiyonası’nda ne olacağını göstermeye başladı. Bence dünya grekoramen güreşinine en iyisi Hamza Yerlikaya’dır.”