Romatizma havadan etkilenmiyor

Güncelleme Tarihi:

Romatizma havadan etkilenmiyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2002 19:16

Fibromyitis türü romatizmadan yakınan 55 kadının ağrılarını araştıran bilim adamları, sanılanın aksine bu tür hastaların değişen hava koşullarından etkilenmediklerini buldular. Doktorlar hastaların havadaki değişimlerden etkilenmelerinin psikolojik nedenlere bağlı olduğunu tahmin ediyorlar.

Hastalar romatizma ağrılarından havayı sorumlu tuttukları gibi yaygın bir kanı olan romatizma ağrıları ve hava değişimi arasındaki bağlantıya inanıyorlar.

Dinozora ait kusmuk fosili bulundu

İngiliz bilim adamları bundan 160 milyon yıl önce ılıman Jura denizinde yaşayan Ichthyosaurus türü dinozora ait kusmuk fosili buldular. A4 sayfası boyutundaki fosilin içinde midye ve diğer deniz canlılarına ait kabuklar var. Greenwich Üniversitesi’nden Peter Doyle, yunus büyüklüğündeki dinozorun yumuşakçalarla beslendiğini fakat kabuklarını kustuğunu tahmin ediyor. Baykuş ve diğer yırtıcı kuşlar da avladıkları hayvanların kemiklerini ve kıllarını yemiyorlar.

Araştırmacılar kabuk kalıntılarını elektronmikroskobunda incelediklerinde üzerlerinde dinozorun mide asitlerine ait izler fark ettiler. Kil yatağında bulunan bu fosil Doyle’a göre bugüne dek kanıtlanabilen en büyük dinozor kusmuğu.

Reçetesiz öksürük ilaçları etkisiz

Reçetesiz satılan öksürük ilaçlarıyla ilgili 15 araştırmanın sonucunu değerlendiren İngiliz bilim adamları, bu ilaçların hiçbir etkisi olmadığını buldular. Bristol Üniversitesince yürütülen araştırma sırasında akut öksürükten yakınan 2000’den fazla hasta reçetesiz satılan öksürük ilaçları ya da Placebo (etkin madde içermeyen deney kontrol ilacı) ile tedavi edildi.

Dokuz araştırmada öksürük ilacı Placebo kadar etkisiz kalmıştı. Her ne kadar diğer altı araştırma sonucundan pozitif sonuç elde edildiyse de bunların klinik güvenirlilikleri tartışmalı sayılır, diyor araştırmacılar. Fakat 15 araştırmanın yeterli olmadığına dikkat çeken bilim adamları sonuçların çok dikkatlice değerlendirilmesi konusunda uyardılar.

Sera etkisi günleri de uzatıyor

Geophysical Research Letters dergisindeki habere göre sera etkisi sadece küresel iklim değişikliğine değil günlerin uzamasına da neden oluyor. Bilim adamları denizlerde ve kıtalardaki hava basıncının sera etkisiyle yükselmesi sonucunda karaların ve suların yükseldiğini ve buna bağlı olarak da dünyanın daha yavaş döndüğünü açıkladılar. Fakat günlerin kısalmasında rüzgar yoğunluğu ve denizlerdeki akıntıların değişimi de etkili oluyor.

Belçika Kraliyet Gözlemevi araştırmacılarından Olivier de Viron’un hesaplarına göre günler yüzyılın sonuna dek yüz binde 11 saniye kadar uzayacak.

İnme, narin erkeklerin belası

Narin yapılı erkeklerin yaşamı tehdit eden felce yakalanma riskleri daha yüksek. Tel Aviv Üniversitesi bilim adamlarından David Tanne, yaşları 40-65 arasında değişen iş sahibi 10 000 erkeği 4 gruba ayırarak inceledi. En kısa boyu erkeklerin temsil edildiği gruptaki erkekler 1.63m’den daha kısa, en uzun boylu erkekler grubundakiler ise 1.72m boyundaydı.

23 yıllık araştırma süresi içinde 364 kişi felç nedeniyle ölmüştü. En kısa boylu erkekler grubunda bir yılda 23 kişi, kısa boylu erkekler grubunda 18, orta boylu grupta 16, uzun boylu grupta ise 14 kişi yaşamını yitirmişti.

Bebekler de düşünüyor

Uzmanlar bugüne değin bebeklerin taklit yoluyla öğrendiklerini düşünüyorlardı. Oysa Macaristan Bilimler Akademisi’nden György Gergeli’nin son araştırmalarına göre, bebekler her davranışı kayıtsız olarak taklit etmiyorlar.

Macar bilim adamı 14 aylık bebeklerle basit bir araştırma yaptı: Yetişkin bir kişi bebeklere kafasıyla bir elektrik düğmesinin açılıp kapatıldığını gösterdi. Hareketi birinci gruba gösteren kadının elleri boştu. Diğeri ise omzundaki bir şalı tutuyordu. Elleriyle şalı tutan kadını izleyen bebekler bile düğmeyi elleriyle kapatmayı tercih ettiler. Araştırmacıya göre bebekler ellerini kullanmayı daha uygun görmüşlerdi. Deney çok küçük çocukların bile yalnızca taklit yoluyla öğrenmediklerini onların da kendilerine ait mantıklı düşünceleri olduğunu gösteriyor.

Dengesiz davranışların sırrı sağ gözde

Bazı insanlar günü gününe uymayan davranışlar sergiler. Bu dengesizliğin kaynağını bilim adamları sağ gözümüzün (sağ elini kullananlarda) yaklaşık 2,5 cm arkasında buldu. Beynin bu bölgesi dengesiz insanlarda daha etkin.

Vanderbilt Üniversitesi’nden David H.Zald, ilk önce 18-55 yaşları arasında değişen 90 deneğin en son aylarda kendilerini kaç kez kötü hissettiklerini öğrendi. Araştırmacı daha sonra pozitron emisyon tomografisi yardımıyla 51 deneğin beyin etkinliklerini inceledi. Bunun için özellikle de deneklerin kötü hissetmelerinde etkili olan beyin bölgelerini araştırdı. Bilim adamı korku ve öfke gibi duyuların uyarıldığı ventromedial prefrontal korteksteki etkinliğin çok yüksek olduğunu fark etti.

Diğer 38 kişi üzerinde yapılan inceleme de aynı sonucu verdi. İlişkiyi gayet mantıklı bulan Zald, aynı bölgenin hayvanlarda da kalp atışı, solunum, mide asidi, ter ve diğer fonksiyonları kontrol ettiğini, dolayısıyla da moral üzerinde etkili olduğunu söylüyor. Araştırma sonucu depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavilerinde yararlı olabilecek.

Viagra kalbe zarar vermiyor

Son araştırmalar Viagra’nın hafif kalp rahatsızlıkları olanlar tarafından da kullanılabileceğini gösterdi. Fakat hastalar aynı zamanda nitrat içerikli ilaçlar almamalı deniyor Journal of the American Medical Assocation dergisindeki raporda.

Mayo Kliniğindeki araştırmacılar kalp damar rahatsızlıkları olan 105 kişiye Viagra verdikten bir saat sonra EKG testi yaptılar. Ayrıca deneklerin bedensel hareketleri sırasında kalpteki kan akışkanlığını da ultrason aletiyle ölçtüler. Sonuçlar Viagra almayan deneklerin EKG değerleri ve ultrason verileriyle karşılaştırıldığında herhangi bir fark görülmedi.

Sonuç: Viagra kalpteki kan akışkanlığını etkilemiyor. Proje yetkilisi Patricia Pellikka’ya göre ilaç hafif kalp damar rahatsızlıkları olanlarda enfarktüs riskini yükseltmiyor.

Dize kendi dokusuyla tamir

Araştırmacılar ilk önce diz kapağının arkasındaki yağ tabakasından aldıkları dokudan kök hücrelerini ayıkladılar. Kök hücreleri farklı gelişme koşullarında çeşitli hücre türlerine dönüştüler. Hastanın bozuk dokusu böylece kendi hücreleriyle onarılabildi. Bu yöntemde dokunun reddedilmesi ya da hastalık bulaşma riski bulunmuyor. Kıkırdak, kemik ve yağ hücrelerine dönüşebilen kök hücreleri eklem rahatsızlıkları ve kemik kırılmalarında olduğu kadar estetik cerrahide de kullanılabilecek. Duke Üniversitesi bilim adamları, Orthopedic Research Society dergisindeki raporlarında, yeni yöntemin etik açıdan tartışmalı olan kök hücrelerine yeni bir alternatif sunduğunu açıklıyorlar.

Kopya fareler daha az yaşıyor

Japon araştırmacılar somatik kök hücrelerinden klonlanan farelerin, doğal yoldan ya da yapay döllenmeyle dünyaya gelen farelere göre daha kısa yaşadıklarını açıkladı.

Klonlama ve kısa yaşam süresi arasındaki bağlantıyı kanıtlayan rapor, ‘Nature genetics’ dergisinde yayımlandı. Atsuo Ogura’nın erbezi hücrelerinden kopyaladığı 12 fare sadece 311 gün yaşamıştı. Oysa normal doğan yedi fareden altısı ve yapay döllenmeyle dünyaya gelen altı fareden beşi 800 günden fazla hayatta kalabildi.

Araştırmacı, erken ölüm sebebini bağışıklık sistemindeki bir hataya bağlıyor. Normal farelerden daha az antikor üreten kopya fareler enfeksiyonlarla savaşamıyorlar. Farelerde ayrıca kanser ve karaciğer bozuklukları da görülmüş.

Fakat bilim adamları kısa yaşam süresinin sadece klonlamayla değil diğer başka faktörlerle birlikte ortaya çıktığını düşünüyorlar. Örneğin araştırmacılara göre genlerin yapıları ve somatik bağışçı hücrenin durumu çok önemli.

Tek tip beslenmeyin

Avustralya’daki CSIRO enstitüsü araştırmacıları tek tip beslenmenin, zehirli kimyasallar ya da radyoaktif ışınlar kadar insan kalıtımına zarar vereceğini buldular. Çünkü bu şekilde beslenenler yeterince mineral, vitamin, folik asit ve B12 vitamini alamıyor.

Oysa bu maddeler genlerin bozulmalarını önleyerek bedeni kanser ve Alzheimer hastalıklarından korumakta. Michael Fenech söz konusu mineral ve vitaminlerin yaşlanma sürecini yavaşlattığı ve kısırlık riskini de düşürdüğünü söylüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!