Rezaletten Paris'e

Güncelleme Tarihi:

Rezaletten Parise
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 1998 00:00

Turgay ŞEREN
Haberin Devamı

Mali kongre çirkinliklerle doluydu. Niye boş olan asbaşkanlık için seçim yapılmıyor? Ayıp be Haluk, o kultuk sana yakışmıyor... Mahmut diye güdümlü bir Divan Kurulu Başkanı... Rica ile seçilen, istediği gibi at oynatan bir Ufuk Özertem... Ya sen utanmıyor musun Hilmi?

Ayın 5'inde kabus dolu bir gün geçirdim. Bazı olayların cereyan edeceğini düşünmüştüm ama, böylesine rezaletlerin yaşanacağı bir futbol genel kurulu, futbol büyük millet meclisi, asla ve asla aklıma gelmemişti. Ne dersiniz, hayatta bunu da görmek varmış. Kongre salonuna arkadaşlarımla gittim. Bizler, durup dururken Tahkim Kurulu'nun ve MHK'nin değişmesine karşıydık. Düşüncemiz, değişime karşı değil, ilkelerin taşlarının yerinden oynatılmasına karşıydı ve bunu defalarca yazdım. Benimle aynı fikirde olan, aklı başında dostlarım da var tabii.

Bir Futbol Federasyonu düşünün, aylardır tek asbaşkanla Türk futbolunu yönetiyor ve asla yenisini seçmeyi düşünmüyor. Ama şu anda görev yapan Tahkim Kurulu ve MHK'yi işine gelmiyor diye, Haluk'un federasyonunun istediği kararları vermiyor diye veyahut da MHK yine Haluk'un federasyonunun belirli maçlara istediği hakemleri tayin etmiyor diye değişikliğe gitti. Ve hem de aylardan beri süren bir çalışma ile. En mühimi de sanki, MHK'nin ve Tahkim Kurulu'nun değişmesini Türk futbolunun genel kurul üyeleri istiyormuş havasını yaratarak.

Aylar süren oylar

Ufuk Özertem diye birisi -ki ondan biraz sonra bahsedeceğim- tek tek aylardır, genel kurul üyelerini kimbilir belki türlü vaadlerle, belki onları tehdit ederek, belki de onlara sevdiklerince tesir ettirerek olağanüstü genel kurul rakamını buldurttu. Bunu yaptı ama, birara her kurdukları tezgah tehlikeye de girdi. Esasında Haluk'un federasyonu MHK ve Tahkim Kurulu'nun değişmesini istiyor. Yukarıda da söylediğim gibi oradaki kişilikli adamların yerine başka türlü adamların -artık siz onu tarif edin- gelmesini istiyor. Ve bunu başardı da. Ama nasıl, şimdi onu anlatayım.

Ayıp be Haluk

Genel Kurul salonuna gittik. Genel kurul üyesi olarak belirli rakamın oluşması bizlerin görevi ki, olağan veya olağanüstü genel kurul yapılabilsin. Oysa, bugünkü federasyon başkanı Haluk Ulusoy, daha önceleri genel kurulun yapılmaması için kendi menfaatlerini ön planda tutarak Türk futbolunu da tamamen unutarak, hatırlayacaksınız kongre salonuna girmedi ve iki kişinin eksiğiyle kongre iptal oldu. Şimdi bu arkadaş ‘‘Türk futbolunun en önde gelen kişisiyim’’ diyerek, Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğunda utunmadan oturuyor.

Ve kendisini ‘‘ben sizden biriyim’’ diyerek genel kurul üyelerine tanıtıyor. Ayıp be Haluk. Müslümanlığın şartlarından birisi de haddini bilmektir. Ama yazıktır ki sen, ne haddini biliyorsun, ne de oturduğun koltuğun sana yakışmadığından haberin var. Neyse kongre salonuna girdik. Bir Divan Heyeti ve başkanı seçildi.

Güdümlü divan başkanı

Yönetimin başkanlığa aday gösterdiği, zaten tek adaydı ve herkes onu seçti. Ben 50 yıldır Türk futbolunun içindeyim, bu kişiyi tanımıyorum. Yani demektir ki, futbolla yakın uzak en ufak bir ilişkisi yok. Sonradan öğrendim, Cumhuriyet Halk Partili, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Mahmut Bayram'mış. Zannedersiniz ki, adam komünist bir ülkede divan başkanlığı yapıyor. Kongre başkanlığı koltuğuna güdümlü, maksatlı oturtulduğu kesin. Canı istediğine konuşma hakkı veriyor, canı istediğini de zamanı gelince susturuyor. Ben uzaktan utançla ve üzüntü ile Türk Milli Takımı'nın yılllar yılı kaptanlığını yapmış birisi olarak olayları izlemeye devam ettim.

Vah CHP vah...

Kemal Onar kürsüye çıktı, güzel eleştiriler yapıyordu. CHP'li Divan Başkanı Kemal Onar'ı susturdu. Nedeni, önünde oturan İlhan Cavcav eliyle işaret etti ve başkan Kemal'in sesini kesti. Siz CHP'nin olaylara bakışını gördünüz mü? Hani bugün hükümetin anahtarı olan CHP'nin. Bir Belediye Başkan Yardımcısı eğer CHP'li olarak böyle güdümlü olabiliyorsa, eğer bir gün CHP iktidara gelirse, Baykal ve yardımcılarının Türk ulusuna yapacaklarını şöyle bir düşünün. Doğrusu yazıklar olsun.

Sen neymişsin be Ufuk

Futbol Federasyonu'nun Ankara'da bir temsilicisi var; Ufuk Özertem. Ufuk Özertem'i 8 yıl önce tanıdım. Şenes Erzik federasyonuna Ayhan Bermek'in ricasıyla, ismini şimdi hatırlamadığım bir 3. Lig takımının temsilcisi olarak girdi. Aklı selim sahibi birisi gibi gözüktü. Herkese saygılı, bizleri gördüğü zaman önünü ilikleyen birisiydi. Amaa, o Ufuk ne olmuş biliyor musunuz? Bırakın Haluk Ulusoy'u Türk Başbakanı'nın bile önüne geçmiş. Tabii kendisini öyle zannediyor. Ve karşısına da hiçbir güç çıkmadığı, Ankara'da da suyun başında olduğu için, canı istediği gibi at oynatmış ve genel kurulda da at oynatmaya devam etti. Beni en çok üzen olaylardan bir tanesi, Amatör Konfederasyonu Başkanı Hüdaverdi Talay'dır. Kendisini ben bambaşka tanımışım. Ama bu seçimlerde herşeyi bir kenara bıraktı, Haluk'un, Ufuk Özertem'in bir milatını gibi günlerce uğraştı, kongre salonunda da bir oraya bir buraya gitti. Şimdi Tahkim Kurulu değişti. Bu kurulda bazı eski üyeler de var. Şimdi onlara sormak isterim; arkadaşlarının kavulduğu bir Tahkim Kurulu'nda görev yapmak çok mu şerefli bir iş?

Sana yakıştıramadım Hilmi

Gelelim MHK'ye. Hilmi, sen bana ne dedin? ‘‘MHK'den bir kıl değişse, ben bu işe devam etmem’’ demedin mi? Şimdi utanmıyor musun? İki arkadaşın cımbızla MHK'den ayıklanıyor ve sen o MHK'de başkanlık koltuğunda oturacaksın. Sana hiç yakıştırmadım Hilmi. Samimi bir şey söyleyeyim mi, Ankara'da rezalet olaylarını kitap yapsak sayfalar almaz.

Bir kaç sözüm de hakemlerin genel kurul üyelerine. Bizler profesyonel futbolcular olarak ilkeleri savunurken, seçim olmasın, bu Türk futboluna ihanet olur derken, onlar birbirlerini yiyorlar. Erman Toroğlu çok haklıymış, bundan sonra bilsem de bilmesem de Erman'ın MHK ve hakemler için söylediği ve yazdığı her sözün arkasındayım. Helal olsun Erman'a.

Erzik’e yaptıkları

Ben seçimlere kalmadım. Çünkü gördüm ki, bu kongrenin seçimine iştirak edilmez. Uçakta Şenes Erzik ile beraber geldik, adam ağlamaklıydı. Turgay dedi, ‘‘UEFA'da ben 1 numaralı adamlardan biriyim. UEFA'ya liste gönderiyorlar benden saklıyorlar. Yahu o gelenler hakkında ben karar vereceğim. Bunun farkında değiller.’’

Sen kardeşim olamazsın

Şimdi Haluk'a son söyleyeceğim bir kaç şey var. Artık sana kardeşim diyemiyorum Haluk. Çünkü sen benim kardeşim olamazsın. Benim soyadımı kullanamazsın. Bu rezaletlere bir son ver ve haddini bilerek ilk fırsatta federasyonu olağanüstü kongreye götür, sen de evine git.

Şimdi Paris'teyim, bütün bu rezaletlerden, kepazeliklerden uzaktayım ve kafamı dinleyeceğim. Sevgili Ziya Şengül, Tayfun Bayındır, Halil Özkan ile Şanzelize'ye gidip, Fransız şarabı yudumlayacağım. Hepinize sevgiler. Yazık oldu Türk futboluna. Yazıklar olsun Haluk'a ve onun ekibine. Bu ses de tribünlerin sesi: Yuuuuuh.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!