A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2007 17:58
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) Müdürü Prof. Dr. Yavuz Taşkıran, “Sporda yalnızca akademik çalışma yapıyor, yeni rekorlara koşacak sporcu yetiştirmiyoruz” dedi.
Yavuz Taşkıran, KOÜ Rektörlüğü tarafından Anıtpark Yerleşkesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Cumhuriyet,
Spor ve Medya: Türkiye Gerçeği" konulu panelde, "Modern Olimpiyat Oyunları'nın babası" kabul edilen Baron Pierre de Coubertin'in Olimpiyat Oyunları'nı dünyaya yayma çabaları doğrultusunda 1907 yılında İstanbul'a gelerek dönemin en tanınmış beden eğitimcisi Selim Sırrı Tarcan ile görüştüğünü ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin Türkiye temsilciliğinin kurulması için girişimlerde bulunduğunu söyledi.
Bu girişimin ancak II. Meşrutiyet'in ilanından sonra hayata geçirilebildiğini ifade eden Taşkıran, geç de olsa ülke sporunun gelişmesinde olimpiyatların öneminin anlaşıldığını ve Olimpiyat organizasyonuna ev sahipliği yapmak için girişimde bulunulduğunu kaydetti.
Olimpiyatlara ev sahipliği yapmak için Türkiye'nin 4 defa aday olduğunu dile getiren Taşkıran, 2016 olimpiyatları için aday olunmamasına anlam veremediğini belirterek, 1992 Barcelona Olimpiyatları öncesinde İspanya'nın yaklaşık 20 defa adaylık başvurusunda bulunduğunu anlattı.
Taşkıran, olimpiyat oyunu organize eden pek çok ülkeden daha fazla tesise sahip olunmasına rağmen adaylık başvurusunda bu tesislerin yeterince dikkate alınmadığını ileri sürerek, başvuruların 'tesis yetersizliği' gerekçe gösterilerek geri çevrildiğini söyledi.
Olimpiyatlara ev sahipliğinin yanı sıra olimpik başarının da önemli olduğuna değinen Taşkıran, "Sporda yalnızca akademik çalışma yapıyor, yeni rekorlara koşacak sporcu yetiştirmiyoruz. Sporda yapılan araştırmaları biraz daha pratiğe yansıtmalı, Süreyya Ayhan'ın rekorunu kıracak yeni atletler yetiştirmeliyiz" diye konuştu.
KOÜ BESYO öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Cem Çetin ise medyanın gücünden yeterince faydalanılamadığını belirterek, televizyon ekonomisiyle yalnızca futbolda bir modernleşme süreci yaşandığını kaydetti.
Türkiye'de çokluktan kaynaklanan bir değer yitirme durumunun söz konusu olduğunu ileri süren Çetin, Amerika'da ulusal yayın yapan yalnızca dört televizyon kanalının olduğunu, bu kanalların da sportif faaliyetler başta olmak üzere pek çok konuda finansör olduğunu ve etkin bir pazarlama örneği gösterdiğini söyledi.