Rakiplerine korku salan 2.07

Güncelleme Tarihi:

Rakiplerine korku salan 2.07
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2006 00:00

Avrupa Ligi’nde Efes Pilsen yine başarılı bir sezon geçiriyor. Avrupa basketbolunun en güçlü takımlarına karşı, her zamanki disiplinli oyunlarıyla grup liderliği için mücadele ediyorlar. Bu başarılı tabloda bir oyuncu ön plana çıktı: Kaya Peker. 2.07 metre boyundaki basketbolcu, smaçlarıyla ve bloklarıyla rakip uzunlara korku salıyor. Bu sayede Avrupa Ligi’nde geçen kasım ayının en iyi oyuncusu seçildi.

Eski antrenörleri de onun eksiği kalmadığı yolunda hemfikir. Peker, 2000’de İzmir’den çok genç yaşta geldiği İstanbul’a da artık tamamen alıştı. Gelecek temmuzda nişanlısı, voleybolcu Vesna Jelic’le evlenecek.

Sezona çok iyi başladınız. Bu performans için yaz aylarında özel bir hazırlık yapmış mıydınız?

- Zaten tüm yaz boyunca milli takımla yoğun bir antrenman ve kamp programı izledik. Dışarıdan anlatılanlara bakmayın, milli takım antrenörü Bogdan Tanjevic, çok ağır idman yaptırdı. Avrupa Şampiyonası öncesi posamız çıktı.

Neden bu sezon skorer kimliğiniz daha fazla ön plana çıktı?

- Artık daha tecrübeli bir oyuncuyum. Alper Yılmaz’dan sonra takımın ikinci kaptanıyım. Bu yüzden sorumluluğum daha da arttı. Bir de orta mesafe şutumu daha çok kullanıyorum. Eskiden şutum iyiydi ama kullanmakta biraz çekiniyordum. Ama yine de blokçu özelliğimle anılmak istiyorum. Yalnız faul atışlarında biraz sorun yaşıyorum. Bir maçta faulleri sokmaya başlarsam gerisi geliyor. Daha çok konsantrasyonla ilgili bir durum.

Avrupa Ligi’nde, Efes Pilsen en zorlu grupta ilk beş maçını kazandı. Halen de 6 galibiyet, 3 yenilgiyle ikinci sırada yer alıyor. Makabi, Barcelona gibi takımların arasından sıyrılmanızı neye bağlıyorsunuz?

- İlk maçlarda özellikle savunmada yüksek bir konstrasyonla oynadık. Bu sayede az farkla da olsa ilk beş maçı kazandık. Tam anlamıyla bir takım oyunu ortaya koyuyoruz. Bu sistemde yıldız bir oyuncuya bağımlı değiliz. Her maç bir oyuncu ön plana çıkıyor. Ama konsantrasyon eksikliğinden İstanbul’da iki maç kaybettik. Aklımızda sadece Prag’da oynanacak Avrupa Ligi Dörtlü Finali’ne kalmak var. Üç yıldır hep son aşamada bu hedefi kaçırıyoruz. Hele iki sezon önce Skipper Bologna maçında bitime saniyeler kala Basile’den yediğimiz üçlük basketi unutamam. Bu basket öncesi molada kendi kendime "10 saniye sonra Dörtlü Final’deyiz" diyordum. Bizim için büyük bir hayal kırıklığıydı.

Geçen sezon da bu kez çeyrek finalde olaylı bir Panatinaykos serisi oynadınız. Atina’daki iki maçta Yunan seyirciler sizi çok mu rahatsız etti?

- Oradaki gibi bir durumla daha önce hiç karşılaşmadım. Sahaya meşrubat kutuları, pet şişeler atıldı. Maçı tükürük yağmuru altında oynadık. Molalarda yakındaki tribünden atlayan iki seyirci yedek bankının arkasındaki cam kulübeye sürekli yumruk ve tekme attı.

Artık kariyerinizin en verimli dönemine girdiniz. Kısa vadede ve orta vadede kendinizi nerede görüyorsunuz?

- Türkiye’de elbette üst üste beşinci şampiyonluğu istiyorum. Avrupa’da dörtlü finali hedefliyorum. Kişisel hedeflere gelince: NBA artık benim için çok büyük bir hedef değil. Draft yani oyuncu seçimine yaşım nedeniyle artık giremiyorum. Avrupa Ligi’nde ve Milli Takım’da büyük başarılara imza atmak benim için daha önemli.

Yaz aylarında birçok kişi deniz kenarında eğlenirken basketbolcular ıssız bir kasabada kamp yapar. Sezon boyunca deplasmanlar nedeniyle uçak yolculukları da cabası. Bu tempoyu sürdürmek zor değil mi?

- Tabii kolay değil ama bir süre sonra alışıyorsunuz. Geçen yaz Milli Takım’la Bormio’da kamp yaptık 8.00’de kalkıyoruz, 10.00’da en az iki saatlik sabah idmanı var. Öğle yemeği ve biraz dinlenmeden sonra 17.30’da ikinci idman var. Akşam da o yorgunlukla başka bir şey yapmaya vakit kalmıyor. Avrupa Ligi’nde Rytas (Litvanya), Pau (Fransa), Sopot (Polonya) gibi uzak şehirlere giderken yaptığımız uçak yolculukları ise çok yorucu.

Galiba hoşça vakit geçirmek için en büyük yardımcınız elektronik ekipmanlar?

- Öyle. Bir kere playstation oynuyoruz. Takım arkadaşlarım Ender, Granger, Ermal’la kapışıyoruz. Taşınabilir bilgisayarım sayesinde internete bağlanıyorum, DVD izliyorum. Şimdi Atina, Milano gibi şehirlerde kablosuz internet bağlantısından yararlanıyorum. En son olarak da bir i-Pod satın aldım. Şimdi onu kurcalıyorum.

Buna karşın İstanbul’da düzeninizi kurmuş gözüküyorsunuz.

- Beş yıl önce İzmir’den İstanbul’a ilk geldiğimde buradaki yaşama kısa bir süre alışmakta zorlandım. Annemle Ataköy’de oturuyordum. 2,5 yıldır nişanlım Vesna (Jelic) ile Florya’da oturuyorum. O da Emlak Bankası formasıya Voleybol 1. Ligi’nde oynuyor. Zaten temmuzda da evleneceğiz. Artık trafik sıkışıklığı dışında önemli bir sorunum yok.

12 YAŞINDAYKEN BOYU 1.90 METREYDİ

2 Ağustos 1980 Ankara doğumlu ama ailesi aslen İzmir Kuşadası’ndan. Basketbola Ankara’da Ahmet Vefik Paşa İlkokulu’nda başladı. 10 yaşındayken babasının işleri nedeniyle ailece İzmir’e taşındılar. 12 yaşında 1.90 metre boyundaydı. 1993’te Karşıyaka Lisesi’nde hentbol oynarken keşfedildi. 1996’da henüz 16 yaşında Karşıyaka A Takımı’na yükseldi. Liseyi Türk Koleji’nde tamamladı. 2000’de Efes Pilsen’e transfer oldu. İlk sezonunda belindeki sakatlık yüzünden üç ay forma giyemedi ve Mehmet Okur, Mirsat Türkcan, Hüseyin Beşok gibi isimlerin arkasında yedek bekledi. 2001’de Avrupa Şampiyonası’nda gümüş madalya kazanan "12 Dev Adam" arasındaydı. 2001-2002’de Efes Pilsen formasıyla ilk Türkiye Ligi şampiyonluğunu kazandı. 2002-03’ten itibaren performansı yükseldi. Efes Pilsen ile üç lig şampiyonluğu daha yaşadı. 2002 Dünya Şampiyonası’nda ve 2003 ve 2005 Avrupa şampiyonalarında Türk Milli Takımı forması giydi. Bu sezon hem Türkiye Ligi’nde hem Avrupa Ligi’nde Efes Pilsen’in en önemli skoreri. Avrupa Ligi’nde 16,7 sayı ve 7,2 ribauntluk performansıyla kasım ayının oyuncusu seçildi.

BİLEĞİNDEKİ DÖVMEDE NİŞANLISININ İSMİ YAZILI

En beğendiği NBA oyuncuları: Dwayne Wade, LeBron James, Amare Stoudamire.

Televizyonda NBA maçlarını, voleybol ligini ve Karşıyaka maçlarını izliyor.

Abisi Mustafa Peker, İstanbul’da ortak sahibi oldukları oto kiralama şirketini işletiyor.

Nişantaşı’ndaki İtalyan lokantası Grissini’de yemek yemeği seviyor.

Sinemada ya da DVD’de aksiyon filmleri izlemeyi seviyor.

El bileğindeki dövmede nişanlısı Vesna’nın ismi var.

ESKİ ANTRENÖRLERİ ANLATIYOR

ACLAN KAVASAOĞLU (Karşıyaka Basketbol Şubesi Altyapı Sorumlusu): Karşıyaka’daki orta okullarda tarama yaparken bulduk Kaya’yı. Çok uzun boyluydu, hemen fark ediliyordu. Okul takımında hentbol oynuyordu. Çekingen bir çocuktu ama çok çalışıp kısa sürede takım arkadaşlarıyla arasındaki farkı kapadı. 1993-1997 arasında dört yıl beraber çalıştık. Yalnız futbol oynamaya pek meraklıydı. Ben de futbol uğruna sakatlanmasını istemiyordum. Bir gün sokakta onu maç yaparken yakalayınca, "maç yapmıyorum, burada duruyorum" diye kendini savunmuştu. 16 yaşında onu A takıma ben çıkardım. Şu an Türkiye’nin en önemli uzun oyuncusu. Ülke içinde alternatifi yok.

ŞADİ OLCAY (İzmir Mavişehir’de basket okulu yöneticisi, eski milli basketbolcu): Karşıyaka Kulübü’nün ricasıyla 1995-1997 arası iki sezon Kaya Peker’e özel idman yaptırdım. Bu sürede pivot hareketleri, ribauntta pozisyon alma, savunma duruşları, şutları üzerinde çalıştık. Zaman zaman yorgunluktan şikayet etse de hiçbir idmanı aksatmadı. Elimden geldiğince tecrübemi ona aktarmaya gayret ettim. O günden bu yana şutunu da geliştirdi, çok iyi bir oyuncu oldu. Bence bundan sonra rahatlıkla NBA’de oynayabilir.

NADİR VEKİLOĞLU (Eski Karşıyaka başantrenörü ve milli basketbolcu): 1996-97’de Karşıyaka A Takımı’nın menajerliğini yapıyordum. O sezon Kaya ilk kez A takıma alındı. Biraz çekingen ama saygılı bir çocuktu. İstanbul’a gidince Avrupa kupalarında oynayıp kendini geliştirdi. Bu pozisyondaki Türk oyuncuların azlığı sebebiyle hem Efes Pilsen’de hem Milli Takım’da çok önemli bir oyuncu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!