Güncelleme Tarihi:
31 ülkeden Samba diyarına gelen futbolseverler Brezilya sokaklarını daha da renklendirdi. Ülkelerine destek için Brezilya’ya gelenler eğlencenin de tadını çıkarıyor.
Anlayacağınız o her yıl dünya televizyonlarına konu olan dillere destan yerel karnaval bu yaz uluslararası bir boyutta. Ancak her ülke ayrı bir profille karşımızda. Nasıl eğleniyorlar? Kendi takımları dışında hangi takıma sempati duyuyorlar? Ne yiyor, ne içiyorlar? En çok hangi ülke taraftarı okuyor?
Mehmet ARSLAN, Serhan ASKER
Hem ev sahibi hem de 5 kez Dünya Kupası’nı kazanan ülkenin halkı ayrı bir havada. Kupa öncesi ülkeyi çalkalayan ve tüm futbolseverlerde tedirginlik yaratan protestolar, açılış maçında Hırvatistan karşısında alınan 3-1’lik galibiyetle yerini takımı desteklemeye bıraktı sanki. Pele’yi protestolar sırasında yerin dibine sokan göstericilerin ateşiniyeni yıldız Neymar söndürdü. Güzel oyun böyle bir şey işte.
Brezilyalıların nefret ettiği renk mavi. Onlar 1950’deki kupayı evi Maracana’da Uruguay’a kaybetti. Arjantin de Brezilya’nın ezeli rakibi. İki ülkenin de forma rengi mavi. Zaten Brezilya sokaklarında gösteri yapan tek bir gruba müdahale edildi: Arjantin. Kupada misafir olarak ilk biber gazını Tangocular tattı.
En güzel forma: İtalya İtalyanlar kupayı dört kez kazandılar ama onları asıl gururlandıran ilk maçta İngiltere karşısında aldıkları galibiyet ve oynanan oyun. İtalyanlar her yerde aynı şıklıkta. Her ülke vatandaşı şort ve terlikler de kendilerini sokağa atarken, onlar gösterişli kıyafetlerle kendilerini hemen hissettiriyor. Ayrıca takımın giydiği yakalı forma da şampiyonanın en güzel forması.
Sadece Şansölye Angela Merkel değil, buradaki bütün Almanlar kendinden emin. Hele Portekiz maçından sonra bir barda karşılaştığımız Freiburg’lu Thomas’ın hançeresini yırtarcasına ‘Meister Deutschland’ demesi.
İki bacağı olmayan tekerlekli sandalyedeki Thomas’ın narası mekândaki herkese korku salan türdendi. Bu arada yanındaki arkadaşı Torscten’in sözleri de bizeydi: “Size birçok teknik adam yolluyoruz neden hâlâ bu kupalarda yoksunuz.” Brezilya’daki bira tüketimi kupayla daha da artmış ama bu artışa en çok da barlarda fıçı diplerini mesken tutan Almanlar katkı yapıyor.
Tangocular meydan okuyor Ev sahibi ülkede meydan okuma görüntüleri Arjantinlilerden geliyor. Biner kişilik gruplarla Copacabana’yı adeta fethettiler. Onlar şunu demek istiyordu: “Müslüman mahallesinde salyangoz satarız.” Zaman zaman yolları tutan Tangocular arka arkaya gelen polis uyarısını dinlemeyince biber gazıyla tanıştılar. Onlar o bedeli ödemeye dünden razıydı. Hele Brezilya sokaklarında tango yapan Buenos Airesli çiftler, Sambacıların sabrını bakalım daha ne kadar zorlayacak.
Biz Flamengo’da kalıyoruz. Flamenklerle (semtin adı oradan geliyor) tarihi bağları olan bölge halkı, turuncu formalılara karşı ayrı bir sempati besliyor. Hollandalılar burada sanki evlerinde gibi. Hatta onlar için “Biz şampiyon olamayacaksak Hollanda olsun” diyenler bile var.
Binlerce çiftlik et tüketilecek Kupaya damga vuran bir başka gelişme de restoranlarda tüketilen etle ilgili. Google verilerine göre ülkede 10 bine yakın restoran var. Rio’da konuştuğumuz bir mekân yetkilisi, “Daha önce servis ettiğimiz et günlük ortalama 40 kilogram’dı. Ancak kupayla birlikte bu oran bazı günler 10 katına çıkıyor” dedi. O restoran yetkilisinin hesaplarına göre, her biri en az 500 büyükbaş hayvandan oluşan bin et tüketilecek. Böyle olunca kaba bir hesaplamayla 500 bin sığırın eti tüketilecek.
Et tüketme konusunda Arjantinliler, Brezilyalılarla yarışıyor. Hatta Tangocular, “Bu da et mi? Esas eti Arjantin’de yiyeceksin” diyor. En büyük porsiyonları ise İngilizler ve Almanlar istiyor. Duble biftekleri bir çırpıda bitiren Alman ve İngiliz futbolseverler çeşitli pastalarla günün finalini yapıyor. Latin Amerika mutfağından en çok şikâyetçi olanlar ise Japon ve Güney Koreliler.
Mekân sahipleri de onları hiç benimsemiyor...