Güncelleme Tarihi:
- Klasik bir soruyla başlayalım. Beşiktaşlı olma hikayen nasıldı?
Benim dayım eski topçu. Altınordu'da oynuyormuş. Ben kendimi bildiğim zaman o jübilesini yapmıştı. Kendisi İzmir'deydi, bizimkiler de Sivas'ta. Annemler arıyor, 'Hadi yeğenin oldu' diyorlar. Daha adımı sormadan 'Beşiktaş'lı olacak' diyor. Ondan sonra sürekli bana İzmir'den Beşiktaş formaları yollanıyor, millet daha plastik topla oynarken bana siyah-beyaz toplar, dev posterler geliyor. Ondan sonra da artık hangi takımlı olacaksın? Beşiktaşlı oluyorsun.
- Aileden bir baskı gelmedi mi hiç?
Babam Galatasaraylı. Annem Beşiktaşlı. Benden 15 yaş küçük olduğu için doğal olarak kardeşim de Beşiktaşlı ama babam hiç Galatasaraylı olacaksın diye zorlamadı.
- Bir de Sivas var, memleket. Orada futbolla ilişkin nasıldı?
Sivas, doğduğumuz memleket... Bizim dönemde futbol biraz farklıydı. Ben ortaokul, lisedeyken futbol, Sivasspor-Kayserispor maçındaki olaylarla anılıyordu. 40 kişinin öldüğü maç... Biz üniversiteyi bitirmek üzereyken şehirde futbol tutulmaya başladı. Zaten Sivasspor 3. Lig'deydi. Ne zaman Sivasspor 2. Lig'e yükseldi o zaman ancak sahası çim oldu. Öncesinde toprak sahaydı. Mecnun Başkan'dan sonra takım biraz palazlanmaya başladı.
"SERGEN GİBİ UKALA ADAMLARI SEVİYORUM"
- Sivas'tan da eski Beşiktaşlı Sergen Yalçın geldi geçti...
Ben böyle yeteneğinden muktedir ukala adamları seviyorum. Adam yapmadığı bir şeyi söylemiyor. Zaten yapmış onu... Yaptığı şeyi anlatıyor, anlatırken de tadını çıkarıyor. Kendiyle de eğleniyor. Sergen'in 'Niye Bayern Münih'e gitmedin?' sorusuna verdiği cevap gibi yani... 'Koşmuyorum ki' diyor adam,'Niye alsınlar beni...' (Gülerek)
"NÜKLEER'E HAYIR DİYE KİM YAZABİLİYOR?"
- Sadece futbolla alakalı değiller aslında...
Asla değiller. 'Nükleer'e Hayır' diye kim yazabiliyor? Kutlu Doğum Haftası'nda 'Biz seni görmeden de sevdik ya Resulullah' yazılıyor. Bunlar yekûnlu şeyler. Ucuz şeyler değil. Boyası var, bezi var, vakti var. Saha kapatıldığı zaman kapalı tribün kadar ruhumuz yeter diye pankart yapıldı. Bu birlik duygusu hepimizin en çok arzu ettiği duygu olduğu için, bizi biraz daha kenetlenmiş yapıyor.
- Beşiktaş taraftarı, başka takımı tutanların da hep sempati ile baktığı bir topluluk. Bu bir kimlik mi, yoksa kendiliğinden mi gelişti?
Bir kimlik oldu artık. Çarşı'nın kurulma sebebi de bu... Aslında kurulmalık bir durum da yok. Hep birlikte maça gidelim diyenlerden, Köyiçi'nden çıkan bir şey. Öbür tarafından bakınca da artık bir misyon yüklendiği için biraz ona göre davranmaya başlıyoruz.
Şenol Hoca'nın hastasıyım. Trabzonspor'un başındayken de hastasıydım. Beşiktaş'la da uyumlu oldu. Hak ettiği şeyi vermediler hiçbir zaman. Şenol Güneş denen isim, Milli Takım'ı Dünya 3.'sü yaptı! O zaman bile; 'Karizması yok...' Ya yürü git! Beşiktaş TV'de bir programa katıldık. Orada anlattılar. İlk kez takım, takım oldu diyorlar. Mesela, yemeğe giderken tek tek topçuların telefonlarını topluyormuş. 'Arkadaşınla konuşacaksın, telefonla değil' diyormuş. Terliklerine kadar ilgileniyormuş. Bu önemli ve özel bir şey. Yani Şenol Güneş, Beşiktaş'ın Bahri Babası...
"BEN MESSİ'CİYİM ABİ!"
- Peki Quaresma desem...
Bak işte hah! Oraya gelelim... Bireysel fikrimi anlatayım. Ben Messi'ciyim abi! Biraz daha doğaldan yana yani... Şimdi Quaresma dediğimiz arkadaş biraz
şovmen. Başka bir Hoca olsaydı Quaresma'yı kesemezdi takımdan. Bu biraz da 'karizma' meselesi. Üç maçta onu kesersen, ya da onun istediği süreler dışında oynatırsan; 'Sana şimdi ihtiyacım var şimdi oyuna gireceksin' gibi... Adam der ki 'Haaa.. Bir dakika, burada bir durum var' O zaman iyi oynamayı, iyi oynayınca gelen tepkiyi özler. Biraz da oyunculuk gibi aslında...
- Bence bir de şu var. O adamları yolda gördüğümüzde, Beşiktaş'lı olduklarına inanırız. Bu yüzden de Beşiktaşlı olmaları gayet normal...
Bak mesela, Beşiktaş TV'de bir sabah programına katıldık. Sabah 10'da yayınlanıyor ve günlerden Pazar... Gelen mesajlarda, 'Abi Fenerbahçeliyim ama sizin için izliyorum', 'Abi biz de Trabzonsporluyuz, Şenol Hoca için böyle böyle söyledin, sevgimiz daha da arttı' diyorlar. Cevabı orada gizli işte...