Güncelleme Tarihi:
Emrah Öner yazıyor |
Türkiye’de 2 şey çok hızlı değişir.
Biri cep telefonu modeli, biri de transfer haberleri.
İlkinde bile, sanki yönetmenmiş gibi şunun şu kadar megapikseli var, bunun bunututu var ve basenler göbekler sarkmamış gibi bu telefon 23 gr. çok ağır deyip 1 sene araştırma yapan yurdum insanı, futbolcu transferine gelince nedense sistemsizliği-ilkesizliği ilke edinir, hırs yapar, kıskanır, küser, bütün transfer dönemini sadece Haziran ayına sıkıştırır ve tonla para harcar. Tabi ki bunu kurumsal bir şirkette yaptırtmazlar; bunlar sadece Hacı Emmi’nin bakkalında olabilir. Aslında orada bile olmayabilir, çünkü Hacı Emmi bile dükkanına yoğurt alırken son kullanma tarihine dikkat eder, çünkü bir daha o yoğurdu satamayabilir. İade alırken de daha fazla paraya veya aynı paraya geri almaz. Ve eğer yanındaki çırak, “Ben memleketime gidiyorum” deyip 23 gün sonra kafasına göre geldiğinde Hacı Emmi’nin az da olsa bir izzetinefsi var ise, oklavayı kafasında kırar.
Bir de futbolcu transfer haberleri Türkiye’de o kadar hızlı ve yalan-yanlıştır ki, bir haber okursunuz Servet Marsilya’da ev bakıyordur, haftaya bir bakarsınız Servet antremanda Sabri ile şakalaşıyordur, haftaya yine Fransa vizesi alıyordur. Bütün bunların sebebi medya da olabilir, beceriksiz menajerler veya profesyonel olmayan futbolcu danışmanları da olabilir. Aynı durum, herhangi bir yabancı futbolcuya Türkiye’de yapılsa, o oyuncu manevi tazminat alır, hatta kasar, CAS’a bile gider.
Aslında bütün bunlar Mehmet Topuz transferi ile başlamıştır.
Bu transfer, Fenerbahçe için bile çok ağır bir transferdir. Dengeleri bozmuştur, fiyatları alt üst etmiştir. İyi veya kötü, Sercan, Volkan Demirel, Bursaspor artık bu fiyatları istemektedir. Fenerbahçe’ye belki Sercan’ın gelmemesi daha iyi olacaktır. Veya Volkan Demirel’in Beşiktaş’a gitmesi gibi. Bunu zaman gösterecektir. Lakin, şu dipnot da eklenmesi gerekir ki, Mehmet Topuzlar ile Sercanlar aynı değildir. Biri Milli Takım oyuncusudur, kaptandır, 5 yıllık bir ismi vardır. Diğerinin Tarık Daşgün’den tek farkı giydiği yeşil-beyaz formadır. Fakat, Fenerbahçe eğer illa birini almak zorunda hissediyorsa, Sercan’a 8 milyon Euro yerine, her ne kadar fazla da olsa 15 milyon verip Mehmet Topuz’u alması doğrudur. Ne yazık ki Fenerbahçe, her ikisini de istemektedir.
Bu sırada Mehmet Topuz’u alamayan Yıldırım Demirören, Gökhan Zan’ı da kaptırınca otomatikman aklına Nihat’a gelmiştir. Ve belki de sattığı paranın daha fazlasını, *o günkü paritelere bakmak gerekir, geri ödeyerek 30 yaşında Nihat Kahveci’yi almıştır. Yıldırım Demirören’in verilen para umurunda olmaz, çünkü Nihat’ı o satmamıştır. Ona göre bu müthiş bir transfer bombasıdır. Doğrudur, Nihat bombadır, zira 30 yıllık 2 önemli ameliyat izi de o bombanın fitilidir.
Burada üzüldüğüm nokta şudur.
Bir kere Nihat ve Tuncay gibi az-çok başarılı olan, kafasını kapının aralığına sokabilmiş arkadaşlar neden Türkiye’ye geri dönerler?
Hele Nihat, “Benim İspanya’da bir düzenim var” dedikten sonra 30 yaşında niye Türkiye’ye dönmek ister?
Beşiktaş’tan İspanya’ya 32-33 yaşında hangi takıma geri dönecektir?
Yoksa futbolu bırakınca kafasında ZartZurtTV yorumculuğu mu vardır?
Eğer İspanya’ya dönerse, Beşiktaş’tan aldığı fark, ona zaten İspanya’da en fazla kaç sene daha rahat yaşamasına yardımcı olur?
33 yaşında İspanya’ya geri dönüp hangi takımın antrenör yardımcılığını, nasıl yapacaktır?
Tugay Kerimoğlu’ndan, Tayfun Korkut’tan, Şenol Güneş’ten hiç mi ders almayacaktır?
35 yaşında İspanya’yı bırakıp, Türkiye’ye gelse, bir sene sembolik olarak Beşiktaş’ta kaptan olarak oynasa ve öyle futbolu bıraksa daha klas olmaz mıdır?
O zaman Yıldırım Demirören gibilerin bu paraları vermesine de gerek kalacak mıdır?
Eğer Nihat, “Beni Avrupa’da kimse bu paraya almazdı” diye düşünüp Beşiktaş’a geldi ise, Beşiktaş’ın acaba bu adam sakat mı da, İspanya’da hiç bir klüp talip olmadı diye düşünmesi gerekmez midir?
Ve son soru,
Dünyada başka bir ırk var mıdır ki, futbolcu “Juventus’da kalmak istiyorum, Fenerbahçe’yi düşünmüyorum” demesine rağmen ona düğün hediyesi gönderir?