Güncelleme Tarihi:
Türkiye Basketbol Antrenörleri Derneği (TÜBAD); Türk basketbolunun efsane isimlerini Tarsus Amerikan Koleji'nde (TAC) bir araya getirdi. Türk basketboluna önemli hizmetler vermiş olan Mehmet Baturalp (TÜBAD Başkanı), Bülend Karpat (Genel Koordinatör), Aydın Örs (Yönetim Kurulu Üyesi), Çetin Yılmaz (Yönetim Kurulu Üyesi), Cem Akdağ (Yönetim Kurulu Üyesi) ve Orhun Ene (Yönetim Kurulu Üyesi); Tarsus Amerikan Koleji'nin (TAC) tarihi kampüsünde öğrencilerle ve bölgedeki antrenörlerle buluştu.
Basketbola damgasını vurmuş olan dev adamlar, buluşmanın ilk gününde Stickler Oditoryum salonunda öğrencilere panel düzenledi. Buluşmanın ikinci gününde ise Mersin, Adana, Tarsus bölgesinden gelen 30 antrenöre eğitim verdi. TÜBAD'ın tüm Türkiye'deki antrenörleri eğitmek amacıyla düzenledikleri bir proje kapsamında Tarsus'ta olduklarını belirten Bülend Karpat, şu bilgileri verdi.
"ANTRENÖRLERİN AYAĞINA GİDİYORUZ"
"Antrenörlerimizin ayağına gitmek, bölgelerimizin ayağına gitmek, onlara ulaşmak için yola çıktık. Basketbolcu abimiz TAC mezunu Necati Güler'in öncülüğüyle ve TAC yönetiminin desteğiyle Çukurova bölgesine geldik. Adana, Mersin ve Ceyhan bölgesi, hem bayan hem erkek Türk basketbolunda çok önemli rol oynayan bir bölgemiz. Bu nedenle bu bölgeyi seçtik. Buraya geldik ve sizlerle buluşmak istedik. Bize bu olanağı tanıdığı için de TAC yönetimine teşekkürlerimizi sunuyoruz."
Türkiye'de basketbolun dünü, bugünü ve yarını hakkında bilgiler veren dev adamlar, öğrencilerin sorularını da yanıtladı. Potanın efsaneleri, Türk basketbolu ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundular:
MEHMET BATURALP: " Türkiye'de sporun bir yerlere gelmesi için öncelikle tüm okullarda yaygınlaşması lazım. Haftada bir gün beden eğitimi yapılan bir ülkede sporda bir yerlere varmayı bekleyemezsiniz. Sonrasında da hem antrenörlerin hem de oyuncuların bir özeleştiri yapması lazım. Herkes yabancı oyuncu sayısının fazla olmasından yakınıyor. Basketbolun gelişememesini buna bağlıyor. Peki bizim hiç mi suçumuz yok?
"BİZ ÇOCUKLARA NE VEREBİLİYORUZ?"
"Antrenörlerimiz şöyle düşünmeli; biz acaba çocuklara ne verebiliyoruz? Ben bir basketbol okulunun çalışmasına ders vermek için katıldım. Toplam 60 antrenör vardı. Her birine top verip, sol elle turnike atmalarını istedim. 30 tane sol elle turnike atamadı antrenörler. Bu antrenörler o çocukları yetiştirecekler! Siz eğer hoca olarak sol turnikeyi beceremezseniz o zaman zaten olay bitmiştir. Öncelikle antrenörlerimiz kendini yetiştirmeli, çocuklara doğru eğitim vermeli. Bilmiyorsa gidip ders almalı, öğrenmeli, çalışmalı. Sadece yan gelip oturmamak lazım.
"TÜRK OLMAN DEĞİL TER DÖKMEN ÖNEMLİ"
"Bugün yabancı oyuncu konusunda da herkes konuşuyor. Şimdi Efes'te Furkan diye, Cedi Osman diye iki kardeşimiz var. Bunlar Ivkovic'in üvey çocukları mı yani? Çıktılar aslan gibi takımda oynadılar ve yabancı oyuncuların önüne geçtiler. Ivkovic de onların hakkını veriyor. Çocuklar bileklerinin hakkıyla oynuyorlar. Unutmayın; hiçbir antrenör aptal değildir! İyi oyuncuyu kenarda oturtmaz. Yani Türk, Amerikalı, Sırp diye milliyetine göre oyuncu seçmez. Ter döküyor mu ona bakar.
AYDIN ÖRS: " Yabancı antrenörler Türkiye'ye gelirken yanlarında 3-4 yabancı yardımcı da getiriyor. Türkiye'deki yeni yetişen genç antrenörler tecrübelerini artırma fırsatı bulamıyor. Yabancı antrenörlerin yasaklanmasına karşıyız ama özellikle yardımcılar için bir kriter konulması gerekiyor. Yabancı oyuncularda ise 3 artı 2 sistemi yerine 6 yabancı oyuncu kuralı geldi. Bir de Türk vatandaşlığına geçen yabancı oyuncular da olunca bazı takımlar 7 yabancıyla oynuyor. Tabii bu Türk basketbolu için iyi bir durum değil. Ama kendi özeleştirimizi de yapmak zorundayız; hem antrenörlerimiz hem oyuncularımız açısından.
"DAHA FAZLA REKABET ETMELİYİZ"
"Türk antrenörler olarak daha çok çalışmamız, rekabete girmemiz, araştırmamız ve başarılı olmamız gerekir. Oyuncular için de söyleyeceğim; altın tepside hiç kimse size bu formayı vermez. Gençlerin de bu rekabete girip daha çok çalışarak, mücadele ederek antrenörün gözüne girmesi gerekir. Bazı takımlarda şimdi yavaş yavaş bu gençlerimizin yer aldığını görüyoruz. Bizim hem ümitler hem gençlerde iyi bir jenerasyonumuz var aslında. O gençlerin çabasıyla, hem kulüp hem de milli takımımız daha fazla başarıya gidecektir.
BÜLEND KARPAT: "SPONSORLAR MEDYATİK SPOR DALLARININ PEŞİNDE"
"Türkiye'nin bu talihsizliğidir sporun futbol odaklı olması. 1950li yıllardan bu yana sporun içindeyim. Amatör spor dallarına önem veren gazetelerin sayısı ikiyi geçmemiştir. Medyanın, spor insanlarının, yöneticinin, sporcunun omuz omuza olması lazım. İşte bizdeki amatör sporların en büyük talihsizliği bundan kaynaklanmaktadır. Halbuki bakın futbol, basketbol ve tenis gibi ön planda olan sporlarda sponsorlar peşlerinden koşuyor. Neden çünkü medyada kendilerine yer bulabiliyorlar.
CEM AKDAĞ: "SADECE KUPA ALMAK YETMEZ ALTYAPILAR YETİŞTİRMELİYİZ"
"Konu sadece antrenörlerin Türk oyunculara yer vermesiyle ilgili değil. Türkiye'de bugün maalesef hiçbir kulüp, hiçbir organizasyon uzun vadeli düşünmüyor. Bence sorun tamamen bundan kaynaklanıyor. Öyle olunca da günü kurtarmak için mecburen elinizdeki en iyi oyuncuyu oynatıp bir şekilde devamı sağlamaya çalışıyorsunuz. Halbuki bir dönem Eczacıbaşı, Efes gibi kulüpler şampiyonluktan çok altyapı, oyuncu yetiştirmeyi önemsiyordu. Bu da başarıyı getiriyordu. Bu kadrolar çok güzel kupalar, şampiyonluklar kazandı. Bu nedenle uzun vadeli planlar yapmak çok önemli.
ORHUN ENE: "PARAMIZ VAR AMA EKOLÜMÜZ YOK"
"Basketbolda başarılı olan ülkelerin bir basketbol ekolu, basketbol felsefesi var. Bu ülkelerin genelinde, toplumun her kesiminde basketbol oynatılıyor. Oyuncu yetiştiren bir ülke haline geliyorlar. Türkiye'ye baktığınızda, esasında para olarak her spor dalına ciddi anlamda rakamlar yatırıldığını görüyorsunuz. Ama bunun karşılığını alamıyoruz. Çünkü bir devamlılığımız yok. Her zaman şampiyon olamazsınız ama ülkenizde sporda devamlılığınız varsa yurtdışındaki bütün organizasyonlarda ilk üçe girebilirsiniz. O zaman da dünyada o spor dalında önemli bir ülke haline gelirsiniz. En büyük sıkıntımız bir takım yaratma, bir kulüp ya da altyapı kuramıyor olmamız.