Poldi kulübeye bakınca titremeli

Güncelleme Tarihi:

Poldi kulübeye bakınca titremeli
Oluşturulma Tarihi: Ocak 06, 2016 01:02

G.Saray’da kadro darlığı alternatifsizliğe alternatifsizlik de bencilliğe yol açtı.

Haberin Devamı

HER şey Haziran 2015’te başladı; G.Saray için bugün dibe vurmuş gözüken tablonun ilk sinyalleri altı ay önce iki kupa sarhoşluğu yaşanırken gelmeye başlamıştı. Beşiktaş o dönemde nokta atışı hamlelerle gelişti; Şenol Güneş, Gomez, Beck, Quaresma, her biri ileriye atılmış adımlardı. Aynı dönemde F.Bahçe gerçek bir teknik adama kavuştu, 12 iyi transfer yaparak yaşlanmış kadrosuna doğru bir neşter vurdu. Hem Beşiktaş hem F.Bahçe gelişirken. G.Saray yazı üç kupa sarhoşluğuyla geçirdi; bir kez kazanmanın sonsuza kadar kazanmanın garantisi olduğu zannedildi. Hamzaoğlu gerileyen kadrosunun yetersizliğiyle ilgili eleştirileri hakaret kabul etti garip şekilde. Oysa puan tablosu, göreceli bir gösterge. Geçen yıl rakiplerinden iyi olduğun için birinciydin. Bu yıl rakiplerin gelişti; onlardan kötü olduğun için üçüncüsün.

Haberin Devamı

ELiNDEKi NESiL DOĞUŞTAN DiJiTAL

Senin aynı güçte olman, puan tablosunda aynı pozisyonda olacağın anlamına gelmiyor. Mesele bu denli basit. Tabii ki Mustafa Denizli zekâsında ve tecrübesinde bir spor adamı, bu basit gerçekliğin bilinciyle başladı göreve. Takımının gelişmesi gerektiğinin farkında.
Lâkin önünde çözülmesi çok kolay gözükmeyen iki koca problem var: Birincisi, Denizli 30 yıla yaklaşan antrenörlük hayatında ilk kez “Y jenerasyonu” ile çalışıyor...
Y jenerasyonu, 80’ler sonrası doğan “doğuştan dijital” nesil... Daha bencil, daha sonuç odaklı. Arkadaşa daha az ihtiyaç duyan, kendine daha fazla yeten; insanla değil cep telefonları ve tabletlerle dostluk eden nesil. Mustafa Denizli’nin tabii ki teknik adamlıkta olağanüstü tecrübesi var; ama bu seviyede bir takımda en son görev yaptığında, Yusuf Şimşeklerle, Ernstlerle, İbrahim Üzülmezlerle, Nobrelerle çalışıyordu.

SAVAŞA MOTiVE ETMEK KOLAY OLMAYACAK

Onlar daha fedakârdı, takımı kendilerinin önünde tutan son jenerasyondu onlar. Bu dijital çağın gençleriyse biraz daha farklı.
Belki özgüvenleri daha yüksek, belki daha çabuk sorumluluk alıyorlar, ama işler kötü gittiğinde gemiyi önden terk etme ihtimallerini de asla unutmamalısınız.
Galatasaray Kulübü son birkaç yılda büyük bir stratejik hata yaptı; bu çocuklara uzun ve güvenli kontratlar yaparak onların çabalama ihtiyacını ortadan kaldırdı.
Önlerindeki uzun yıllarda sadece gerekeni yaparak büyük maaşlar alacaklarını garanti edince, sadece gerekeni yapmakla yetinmeye başladılar. Şimdi bu uzun kontrata sahip gençleri tekrar takım olmaya ve savaşmaya motive etmek hiç kolay bir iş değil doğrusu.

Haberin Devamı

Poldi kulübeye bakınca titremeli

Fişleri çekip voltajı düşürdüler

MUSTAFA Denizli’nin önündeki ikinci büyük sorunsa, kulübenin zayıflığının getirdiği alternatifsizlik oldu. Geçen yılın yıldızlarının bu sene büyük düşüş yaşamasındaki temel gerekçe de bu zaten. Rekabet varken Yasin vardı, rekabet varken Emre vardı, rekabet varken Burak vardı. Şimdi rekabet yok.
Kulübeye baktığında dizleri titremiyor hiçbirinin. O yüzden de fişleri çektiler, ya da iyimser bir tabirle, voltajı düşürdüler.
Denizli’nin takıma gerçek bir rekabet ortamı katabilmek için 2-3 değil, belki de 5-6 iyi transfere ihtiyacı var bu Ocak ayı içinde.

BİR ÖNERİ:

Haberin Devamı

Rodriguez sağ açık olmaz mı?

GALATASARAY’ın ligin en yaşlı kadrolarından birini gençleştirebilmek ve genişletebilmek için dışarıdan olduğu kadar içeriden de takviyeye ihtiyacı var. Denizli de son bir ayda içerideki tüm imkânları zorladı zaten: Tarık, Emre şans buldu, Sinan ve Rodriguez buldu. Özellikle genç İspanyol, Denizlili son bölümde en fazla dakika alanlardan biriydi. Denizli, Rodriguez’i mental olarak geliştirip, daha garantili oynamasını sağlayıp ikinci yarıda onu hücum rotasyonuna sokamaz mı? Yasin-Podolski-Sinan’ın dakikalarından ona da pay ayıramaz mı? Denemeye değer gibi.

Grosskreutz hata Meunier tam isabet!

Donk’un öyküsü Dany’ye benzeyebilir. Adı geçen sağ bek adaylarından Meunier, Van Rhijn’a göre çok daha iyi bir tercih. Grosskreutz’dan ise tek kalemde vazgeçmek hataydı.

Haberin Devamı

G.SARAY’ın transferde genç ve gelecek vaadeden isimlere yönelmesi doğal. Zira ligin ilk yarısında sahaya çıkan 11’lerin yaş ortalaması dikkate alındığında sarı kırmızılılar 29 yıl 76 günle ligin en olgun üç ekibinden biri. G.Saray’ın Fenerbahçe derbisi 11’ini bir hatırlayın: Takımın 30’un altında sadece iki oyuncusu vardı: Yasin (28) ve Muslera (29). Aslında bu tarz bütüncül transfer hamlelerini yaz döneminde yapmak şüphesiz ki daha doğrudur. Ama benim anladığım kadarıyla G.Saray, bir transfer yasağı endişesiyle Ocak’ı olağan dışı hareketli geçirecek. Alelacele anlaşma sağlanan oyunculardan ilki Donk, gerçekten iyi bir ilk yarı geçirdi. Stoper orijinli Hollandalı ön libero, genç milli takımlarının da gözdesiydi.

Haberin Devamı

BAŞINA BÜYÜK İŞLER AÇABİLİR

Ancak sorumluluk duygusundaki eksiklik, kariyerini yavaş yavaş geriletti. Bu tarz risk almayı seven oyuncular için Kasımpaşa gibi defansif sigortaları çok güçlü takımlar uygundur tabii. Ama Donk’un Kasımpaşa’da aldığı riskleri, girdiği maceraları Galatasaray’da da izlersek başına büyük işler açabilir. Öyküsü Dany’ye benzeyebilir... Mbia iddiası doğruysa, Trabzon’un ön liberosunun çok daha gerçekçi bir büyük takım oyuncusu olduğunu belirtmek gerek. Adı geçen sağ beklerden Van Rhijn’ı çok yakın tarihte F,Bahçe’ye karşı izledik. Kadıköy’e ilk 11’de çıktı, Markovic ve Nani’ye karşı zor durumlara düşüp 60’ta yerini Tete’te bıraktı.

HOLLANDALILAR DA ANLAM VEREMEDİ

Zaten Ajax’ın bir numaralı sağ beki Tete de G.Saray ya da Fenerbahçe ayarında sayılmaz. Herhalde Galatasaray’ın Ajax’ın yedek sağ bekine talip olmasına Hollandalılar da anlam verememişlerdir! Konuşulan diğer sağ bek Thomas Meunier’i de önceki sene Beşiktaş’a karşı iki kez yakından izlemiştik. 24 yaşındaki Belçikalı her iki maçta da başarılı performanslar göstermişti. Van Rhijn’a göre daha isabetli bir tercih olacağı kesin. G.Saray’ın halen kontratlı futbolcusu olan Grosskreutz, transferde adı geçen tüm sağ beklerden daha kaliteli bir isim. Mesele bence bu çocuktan böyle tek kalemde vazgeçmek değil, kazanmaya çalışmaktı.

‘Selçuk-Burak’ ikileminde kalmak

BU sezon Selçuk-Burak’ın ikisinin birden sahada olmadığı 3 maç oynadı Galatasaray... Bir tanesi Madrid deplasmanıydı ki onu gerçek bir müsabaka olarak göremiyorum. Atletico’nun akşam idmanını en yakın koltuklardan izledi sarı kırmızılı oyuncular! Vicente Calderon’un VIP misafirleri gibiydiler. Ama Selçuk-Burak’ın sahada olmadığı diğer iki müsabaka, incelemeye değer maçlar doğrusu...

TESADÜF MÜ?

26 Eylül’deki Gaziantep ve 20 Aralık’taki Akhisar maçları, bölüm bölüm bu yıl Galatasaray’ın oynadığı en iyi oyunlardı. Podolski, Antep’e karşı Türkiye kariyerinin en iyi futbolunu oynadı. Sneijder, Bilal, Yasin de hep yüksek vitesteydiler her iki maçta.
Acaba bu durum bir tesadüften mi ibaret? Yoksa Galatasaray’ın sezonun en iyi oyunlarını 90 dakika Antep’e, 60 dakika da Akhisar’a karşı oynamasıyla Selçuk-Burak’ın sahada olmaması arasında bir korelasyon mu var?
Eğer öyleyse, eğer iddia edildiği gibi takım içinde gruplaşmalar varsa ve bu durum sahaya yansıyorsa, Denizli’nin işi hiç kolay değil gibi.

Poldi kulübeye bakınca titremeli

Denizli’nin geriden gelme hikayeleri

Kariyerinde geriden gelme hikayesi çok olan Denizli, mental olarak taraftarı da oyunda tutacak.

SARI kırmızılıların ikinci yarı planlamasındaki en önemli avantajı, beklentinin düşük olması. Beşiktaş’la Fenerbahçe’nin toplam 21 puan gerisindeyken hemen hemen hiç kimse Galatasaray’ın hedefinin şampiyonluk olduğunu iddia etmiyor artık. Bu da Mustafa Denizli’ye kayıp şansı tanıyacak; kadroyu istediği gibi şekillendirme ve risk alma kredisi olacak.

BU İŞİN USTASI O...

Belki takımın abilerini kenarda oturtacak, gençlere şans verecek. Belki 2010’da Beşiktaş’ta yaptığı gibi üçlü savunma deneyecek, belki çift santrfora dönecek. Üstelik Denizli’nin kariyerinde geriden gelme hikâyeleri çok sayıda olduğu için taraftarı da mental olarak oyunda tutabilme becerisine sahip Mustafa Hoca.
Öyle ya, Süper Lig’in 3 puanlı ve 18 takımlı çağdaş evresinde, ilk yarıyı ilk beşin dışında ve sadece 31 puanla bitirip sezon sonu şampiyon olabilen tek bir hoca var: Mustafa Denizli.
Bu yılki görevi de yine aynı: Denizli işi şampiyonluk.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!